Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu'ndan Tunceli'de genel af çağrısı

Kılıçdaroğlu'ndan Tunceli'de genel af çağrısı

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Tunceli Meydanı'nı dolduran kalabalığa aynen şöyle dedi: "Hayır deyin, toplumsal mutabakatla doğudan batıya kuzeyden güneye herkese genel affın önünü açılsın."

Memleketi Tunceli’ye ilk kez CHP Genel Başkanı olarak gelen Kemal Kılıçdaroğlu, hemşehrileri tarafından büyük coşkuyla karşılandı. Kentin cadde ve sokakları Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafları ve CHP bayraklarıyla donatılırken, Tunceliler saatlerce mitingin başlamasını bekledi. Kılıçdaroğlu, Kışla Meydanı’nda hazırlanan sahneye çıkarken izdiham yaşandı. Koruma polisleri Kılıçdarğlu’nu ezilmeden sahneye çıkması için zor anlar yaşadı.

Başbakan Erdoğan’A: TUNCELİLİYİM

Yaklaşık 15 bin kişinin bulunduğu alanda sunucu Kılıçdaroğlu’nu, “Dersim’in onurunu dinlemeye hazır mısınız?” diyerek sahneye davet etti. “Hiç endişe etmeyin, Türkiye Dersimle gurur duyacak” diyerek konuşmasına başlayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:“Ben sizin Kemalinizim size geldim diyorum. Sayın Başbakan diyordu ki, niye Tunceliliyiyim diyemiyorsun. Tunceliliyim, Tuncelideyiz onur duyuyorum. Biz bu ülkenin sorunlarını çözmeye hazırız. Çözmek için yola çıktık. Biz halkla beraber doğruları söyleyeceğiz. Cebimizi değil, halkı düşüneceğiz. Biz insanız, Recep bey. Ben Tunceliliyim, Hakkarililiyim, Urfalıyım, Yozgatlıyım. Ben insanım insan, Recep bey. Şimdi kalkmış soy tartışması başlatıyor. Biz 21’inci yüzyılda bir Türkiye’de böyle bir Başbakan istemiyoruz. Beyefendi eline cetvel alıp milletin kafatasını ölçüp soyunu bakacakmış. Kimsin sen. Size geldim.”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, 12 Eylül’de buradan sonuçlar çıkanca Ankara’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzünü görmek istediğini belirterek, şöyle dedi:
“Recep beyin yüzünü görmek isterim. Görsün Tunceli nedir? Tuncelili nedir? Tunceli sancılı bir coğrafyada yer alıyor. Bu coğrafyada herkesin özgürce, uygarca tartışabileceği, silahların sustuğu anaların ağlamadığı, gözyaşlarının dökülmediği herkesin aş ve işinin olduğu bir düzeni yaratmak için buradayız. Siyasette yeni bir sayfa açıyoruz. Halka gideceğiz. Halkın derdini dinleyeceğiz ve halkla kucaklaşacağız. Bize demokrasi dersi veren sayın Başbakan’a sormak isterim,. Yüzde 10 barajını indir milletin iradesi parlamentoya tam yansısın dedik. Kanun teklifi verdik Recep beyin sesi kesildi. Bu coğrafyada çok sayıda faili meçhul cinayet işlendi. Araştırma önergesi verdik, bizim dışımızda da verenler vardı, onlara da evet dedik. Recep bey ve arkadaşları karşı çıkıp hayır oyu verdiler. Hiçbir faili meçhul cinayet gizli kalmamalıdır. O insanların düşüncesini paylaşmasak da ölen insandır. Onların ailesine saygıdan bütün faili meçhuller CHP iktidarında mutlaka aydınlatılacaktır. Özel yetkili mahkemeleri kaldırın dedik. Aylarca insanlar sualsiz sorgusuz içeride kalıyor dedik. Bu hukuk değildir,. AKP’nin hukukudur. Ama herkes başta Recep bey hesabını verecek, hesabını soracağız.”

YÖK’Ü KALDIRACAĞIZ

Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinde Kenan Evren’in cesaret edemediği düzenlemeyi getirdiklerini ileri sürüp, şöyle dedi:“Memura toplu sözleşme hakkı veriliyor, grev hakkı verilmiyor. Recep bey, grevden niye korkuyorsun? Biz bunu sağlayacağız. Özgürlüğü, demokrasiyi getireceğiz. Korkunun egemen olmadığı bir toplumu hep beraber yaratacağız. Gücüm ve umudum sizsiniz, size güveniyorum. Tunceli sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en güzel coğrafyasıdır. Munzur’u biz biliriz. Munzur’un üzerine baraj koyan zihniyete hep beraber karşı çıkıp engelleyeceğiz.

 Tunceli, her Tuncelili çocuk övünerek ben Tunceliliyim der. Çünkü özgürce yaşamanın havasını teneffüs eder. Korku yıkılsın, kimsenin telefonları dinlenmesin, buradaki hava her yere yayılsın. Anayasa değişiyor Üniversiteler konuşmuyor. Üniversitelerin konuşmadığı bir ülkede demokrasi ve özgürlükten söz edilebilir mi? Onun için demokrasi ve özgürlük sivil toplumun nefes alma hortumlarıdır. Bütün toplumun özgürce yaşayabileceği bir anayasayı halkın iktidarında yapacağız. Recep beyin anayasası gibi olmayacak. O anayasada hırsızın, uğursunuz saklandığı Meclis’te dokunulmazlık olmayacak. Bizim anayasa düşümüzde YÖK olmayacak, üniversiteler özgür olacak. YÖK’ü tarihin çöp sepetine atacağız.”

HAYIR DEYİN GENEL AFFIN YOLU AÇILSIN

CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir hayali ve hedefi olduğunu belirterek, şunları söyledi:“Onu gerçekleştirmek için geldik. Size gönül ve umut bağı ile bağlıyım. 12 Eylül anayasasına, 12 Eylül de hayır deyin Türkiye’nin önü açılsın. Hayır deyin Doğu’dan Batı’dan toplumsal mutabakatla, kardeşlikle genel affın yolu açılsın. Samimi ve içten söylüyoruz. Candan, içten konuşuyoruz. Barışın ve kardeşliğin adresi CHP olacaktır. Biz çocuklarımızın geleceğe güvenle baktığı ve kardeş kavgasının olmadığı, huzurlu bir Türkiye’yi herkesin işin aşının olduğu bir Türkiye’ye yaratmak için geldik. Destek istiyorum.”
 

Hürriyet, 25.08.2010

“O zaman da ateşkes vardı!”

Kılıçdaroğlu, çocukluğunun geçtiği Bingöl'de referanduma mitingi düzenledi. CHP Lideri, PKK tarafından 1993 yılında 33 askerin şehit edildiği yeri de ziyaret ederek 'Olay sırasında da ateşkes vardı' hatırlatması yaptı.


BİNGÖL - Kılıçdaroğlu, Bingöl’de, PTT Kavşağında düzenlenen mitingde, çocukluğunun bu topraklarda geçtiğini, buraların huzurlu, insanların kardeşçe yaşadığı bir kent olduğunu söyledi. Zaman içinde bazı şeylerin değiştiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ama yeniden bir şey yapacağız, Bingöl’ü ayağa kaldıracağız. Yeniden kardeşliği hakim kılacağız. Halkın iktidarını kuracağız" diye konuştu.

Bingöl’ün yanlış ekonomi politikaları nedeniyle göç veren bir kent haline geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, kimsenin doğduğu büyüdüğü toprakları terk etmek istemeyeceğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, CHP’nin seçim barajının indirilmesinden yana olduğunu, ancak iktidarın buna destek vermediğini ifade etti.
CHP’nin 1989 raporunu da hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Sonuna kadar 89 raporunun arkasındayız" dedi.

Doğu ve Güneydoğu bölgesine ilişkin yeni bir rapor hazırlanması için çalışmaların sürdüğünü aktaran Kılıçdaroğlu, "30 yıldır kardeş kanı dökülüyor" diye konuştu. Terör sorununun yalnızca askeri tedbirlerle çözülemeyeceğini, sosyal, kültürel ve ekonomik yönü olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu sorunu doğru tespitler koyarak siyaset kurumunun çözebileceğini söyledi.

Herkesin etnik kimliğine ve inancına saygılı olduklarını, "kan kanla yıkanmaz" dediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, devletin kin gütmemesi gerektiğini, topluma barış ve huzur getirecek önlemleri hayata geçirmesinin zorunlu olduğunu belirtti.

Anayasa değişiklikleriyle yargının siyasallaştırılmak istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Aydın Menderes’i, Deniz Gezmiş’i idam eden siyasi mahkemelerdi, bu ülkenin siyasi mahkemelerden kurtulması lazım" dedi.

VATANDAŞTAN ÜSLUP ÇIKIŞI
Bu sırada miting meydanını dolduranlar arasında en ön sıralarda bulunan bir kişi, Kılıçdaroğlu’na seslenerek, "Ben partili değilim, provokatör de değilim ama bir ülkenin Başbakanına karşı üslubunuzu değiştirmelisiniz" dedi. Bu kişi daha sonra meydandan ayrıldı.

Kılıçdaroğlu da bunun üzerine, hiçbir zaman hiç kimseyi aşağılayan ifadeler kullanmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Ama bir Başbakan da şunu yapmamalı bence, isteğim şudur, bir Başbakan ’şerefsiz’ lafını ağzına almamalıdır. ’Ananı da al git’ lafını ağzına almamalıdır. Siyasette üslup çok önemlidir, doğrudur bunu bana hatırlattığınız için de çok teşekkür ederim ama benim üslubum yumuşaktır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan ile mitinglerde karşılıklı birbirlerine seslenmeleri yerine bir televizyon programında yan yana gelmelerinin daha doğru olduğunu ifade etti.

Başbakan Erdoğan’a bir televizyon programında bir araya gelme teklifini yineleyen Kılıçdaroğlu, bunun vatandaşın "kimin doğruyu söylediğini görmesi ve karar vermesi" açısından sağlıklı olacağını savundu.

Konuşmasında CHP iktidarında yeni bir anayasa sözü de veren Kılıçdaroğlu, bu anayasa ile hak ve özgürlüklerin genişleyeceğini, YÖK’ün ve dokunulmazlıkların kalkacağını anlattı.

“BİZİ İKTİDAR YAPIN, BİNGÖL’Ü FABRİKALARLA DONATALIM”
Bu bölgenin faili meçhullerin yaşandığı bir bölge olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, düşüncesi ne olursa olsun bir insanı öldürmenin suç olduğunu vurguladı.

Faili meçhullerin aydınlatılmasına yönelik TBMM’deki girişimlerinin, hükümetin destek vermemesi nedeniyle hayata geçirilemediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bir insanın ölümünü araştırmak neden hükümeti rahatsız ediyor? Bir insanın düşüncesini beğenmiyor olabilirsiniz ama ona saygı göstermek zorundasınız" diye konuştu.

Devletin bu bölgelere yatırım yapmamasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bizi iktidar yapın, Bingöl’ü fabrikalarla donatalım" dedi. Bölgeye yatırıma ilişkin sözlerinin bazı çevrelerce "devletçilik" olarak nitelendirildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Bunları söyleyince devletçilikle suçluyorlar, adama iş bulmak devletçilikse evet devletçilik yapıyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu, meydanda konuşmasına başlamadan hemen önce, miting için bariyerlerle ayrılan alanın arkasında toplanan bir grup, "Bingöl CHP’ye mezar olacak", "Başbakan Tayyip, kahrolsun CHP" şeklinde sloganlar attı.

Grup, Kılıçdaroğlu’nun konuşması boyunca protestosuna devam etti, bunun üzerine Kılıçdaroğlu, konuşmasını, "İleride bizleri protesto edenler var. Onlara da buradan sevgi saygı gönderiyorum. Çünkü biz özgürlükten yanayız. Herkesin düşüncesini özgürce dile getirmesinden yanayız" diye tamamladı.

Bu arada Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını yaptığı meydanda asılı olan "Kardeş Kemal" anlamına gelen, "Bra Kemal" yazılı afiş dikkati çekti.

33 ERİN ŞEHİT OLDUĞU YERE ZİYARET
Kılıçdaroğlu, Elazığ’dan Bingöl’e gelirken, 1993’de 33 erin şehit olduğu yeri ziyaret etti. Burada yapılan anıtın tadilatta olduğunu gören Kılıçdaroğlu, bilgi aldı.

Kılıçdaroğlu, burada gazetecilerin sorusu üzerine, "O dönem de silahların sustuğu bir dönemdi, fakat 33 askerimiz ailelerine giderken burada şehit edildi. Umuyorum bir daha böyle benzer olaylar yaşanmaz, Türkiye barışı ve huzuru istiyor" dedi.

Radikal, 25.08.2010

Kılıçdaroğlu'ndan genel af açıklaması!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Elazığ'da katıldığı yerel bir televizyon programında PKK'nın koşulsuz silah bırakması halinde, genel affın tartışılabileceğini söyledi.

ELAZIĞ - Kılıçdaroğlu, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın kitabından övgüyle bahsetmediğini, sadece görevdeyken böyle bir kitap yazmasındaki cesaretini kutladığını belirtti.

Kanal E Televizyonunda Zeki Akbıyık’ın hazırlayıp sunduğu Gündem programında dün akşam konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclis Üyesi ve eski Diyarbakır Milletvekili Mesut Değer’in yazdığı ‘Kürt Sorunu mu?’ adlı kitabında genel af istediği sorusuna, koşulların oluşması halinde affın da konuşulabilineceğini belirtti.

Kılıçdaroğlu, “Mesut Değer’in kendi görüşü. Bizim partimizde insanlar kalkar düşüncelerini özgürce açıklarlar. O da bir kitap yazmış saygı duymak lazım, bir eser ortaya çıkarmış. Biz şunu söylüyoruz; toplumsal uzlaşma sağlandığı sürece, silahların bırakıldığı, toplumsal uzlaşmanın sağlandığı bir ortamda, elbette ki af da tartışılabilinir.

Biz her konunun tartışılmasını istiyoruz. Ama bu tartışmanın sağlıklı olabilmesi için PKK’nın koşulsuz silah bırakması lazım, PKK silah bırakacak ki, herkes özgürce herkes düşüncesini söylesin. Buna karar verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Af mı çıkarır, başka bir şey mi yapar, af tartışılır mı? Yoksa af gereksiz mi? Biz tartışmaktan korkmuyoruz, toplum tartıştıkça düşünceler daha belirgin ortaya çıkar” dedi.

KİMSE BAŞBAKANDAN HABERSİZ KONUŞMAZ
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “Bir devletin görevi terörü bitirmektir” açıklamasına katıldığını belirtti. Terör olayında bir pazarlık götürüldüğünün belli olduğunu, bunu Başbakan'ın danışmanının söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Sayın başbakan da diyor ki, ‘Devlet görüştü hükümet görüşmedi.’ Devlet kim? Devlet diye bir şahıs var mı? Devlet bir kurumdur.

Hiç kimse Başbakan’dan habersiz gidip konuşmaz, Sayın Başbakan dün itiraf etmiştir bunu. Sayın Başbakan hiç ağza alınmayacak sözleri, bir başbakan, bırakın Başbakanı, sokaktaki bir vatandaşın dahi kızdığı zaman ağzına almayacağı sözcükleri kullandı. Bir de sayın Başbakan diyor ki, ‘Benim terbiyem müsaade etmiyor’ diye. Ya terbiyen müsaade etseydi kim bilir neler söylerdin. Şunu söyledim ben, terör bitecekse, terörün bitmesiyle ilgili olarak gidilir alt düzeyde şu düzeyde bu düzeyde görüşmeler yapılır ve yapılmış da zaten. Sadece AKP hükümeti döneminde yapılmamıştır bu. Daha önceki dönemlerde de yapılmıştır, gitmiştir devlet yetkilileri, gitmiştir görüşmüştür.

Ben hiçbir zaman şunu söylemedim. Sayın Recep Tayip Erdoğan elinde çantasını aldı gitti şununla konuştu. Onun bilgisi dahilinde görüşmeler oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı daha sağduyulu açıklamalar yapıyor. Terörün bitmesi için, eğer gerçekten sonuç alınacaksa, sayın Cumhurbaşkanı’na aynen katılıyorum, önlenmesi uzmanlara kalmıştır” diye konuştu.

BENİM ÜSLUBUM SERT DEĞİL
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, üslup sertliği konusundaki soruya ise, “Benim üslubum sert değil ama Başbakan’ın üslubu sert. Sayın Bahçeli de söylenenlere göre bir üslup takınarak cevap veriyor. Sayın Başbakan’ın bir sözü var; ‘Öfke hitabet sanatıdır’ diye.

Mesela ben ‘Kalpazanlar milletvekili olamaz’ dedim, ‘Vay sen bana nasıl kalpazan dersin?’ dedi. Başbakan’ın bu konuda dosyası var, niye açıklamıyor? Niye dokunulmazlıkları kaldırmıyor? Kendisi söz verdi? Bir Başbakan sözünü tutmaz mı, niye sözünü tutmuyor? Memurların dokunulmazlıklarından bahsediyor. Memurun dokunulmazlığı yok ki zaten” dedi.

HANEFİ AVCININ CESARETİNİ KUTLADIM
Kılıçdaroğlu, Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın ‘Haliç’de Yaşayan Simonlar, Dün Devlet Bugün Cemaat’ adlı kitabını da okumadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın kitabını okumadım, övgüyle bahsetmedim. Görevdeki bir emniyet müdürünün böyle bir kitap yazmasındaki cesareti kutladım.

İddialar çok ciddi. Emniyet Müdürü Hanefi Avcı kitabı yazarken bakana iddialarla ilgili dilekçe veriyor. Bakan ise üstünü kapatıp dilekçeyi işleme koymuyor. Vahim olan bu. Herhangi biri yazsa tartışılabilirdi. Ama görevi başındaki bir emniyet müdürünün yazması çok ciddi bir durum. Takipçisi olmak gerek” diye açıkladı.

Başbakan Erdoğan ve kendisinin ayrı ayrı şehirlerde referandum çalışması yaptığına değinen Kılıçdaroğlu, vatandaşın kafasında, ‘Kim doğru söylüyor’ diye bir kaygı oluştuğunu dile getirerek, şunları söyledi:

“Şu çağrıyı Sayın Erdoğan’a yaptım. Ben çıkıyorum diyorum ki anayasaya hayır deyin. Sayın Erdoğan çıkıp diyor ki anayasaya evet deyin. Şimdi farklı yerlerde konuşuyoruz, farklı yerlerde konuştuğumuz için vatandaş diyor ya bunlardan hangisi acaba doğruyu söylüyor diye, bir kaygıda oluşabiliyor toplumda. Ben şu çağrıyı yaptım Sayın Başbakana. Kendi istediği televizyonda yine kendi arzu ettiği gazeteciler ben hiçbir gazeteci de önermeyeceğim, kendi istediği kanalda konuşalım. Ben ne için anayasaya hayır dediğimizi anlatayım, o da neden evet dediklerini anlatsın, böylece yurttaşlar evlerinde otururken ikimizi de dinleyecekler ve evet bu doğru söylüyor diye bir kanata varacaklar ve oylarını kullanacaklar. Cesaret lazım insana cesaret, yürek lazım, tartışmaktan korkmamak lazım. Sayın Başbakan geldi görüştük, ben prim mi yaptım? Tartışmaktan korkarsanız, millete doğruları söylemediğinizdendir. Yoksa kendinize güveniyorsanız, anayasa değişikliğinde yaptığınız doğruysa çıkar anlatırsınız, ben mahcup olurum. Millet derki ‘Sayın başbakan ne söyledi, şu ana muhalefet partisi genel başkanına bak cevap bile veremedi’ diyecek. Ama ya tersi olursa. Sayın Başbakan’ın korkusu orada. Bu olayları anlatacağım yanıt bile veremeyecek.”

Radikal, 25.08.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.