Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Sessiz kalınırsa yeni saldırılar olur

Sessiz kalınırsa yeni saldırılar olur  

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısı ile ilgili olarak, ''31 Mayısta Akdeniz'de uluslararası hukuk adına çok büyük bir ihlal yaşanmıştır. Uluslararası sularda gerçekleşen ve tamamen hukuksuz olan bu saldırı karşısında bir kez daha sessiz kalmak bu saldırıyı, daha öncekiler gibi bir kez daha görmezlikten gelmek, insanlık vicdanında yeni bir yara açacaktır'' dedi.

 

Erdoğan, İstanbul'da gerçekleştirilen, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve BM Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) ortaklığıyla düzenlenen ''Binyıl Kalkınma Hedefleri Bölgesel Konferansı''nda yaptığı konuşmada, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısına değindi.

 

''Bakın gündemimizi işgal ettiği için söylemek istiyorum. 31 Mayısta Akdeniz'de uluslararası hukuk adına çok büyük bir ihlal yaşanmıştır'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''İsrail komandoları, Gazze'ye insanı yardım götüren yolcuları da 32 farklı ülkeden sivil yardım gönüllüleri olan gemilere saldırdı ve tam 9 masum insanı katletti. 24 kişi yaralandı. Uluslararası sularda gerçekleşen ve tamamen hukuksuz olan bu saldırı karşısında bir kez daha sessiz kalmak bu saldırıyı, daha öncekiler gibi bir kez daha görmezlikten gelmek, insanlık vicdanında yeni bir yara açacaktır.

Bir devlet tarafından, sorumsuzca, düşüncesizce, korkmadan, çekinmeden yürütülen hukuk ihlalleri, insanlığın adalet duygusunu zedeleyecek, uluslararası örgütlere güveni daha da azaltacaktır. Eğer küresel barış diyorsak, eğer küresel sorunlara birlikte çözüm bulmak bulmak zorunda olduğumuzun samimi şekilde bilincindeysek, bu tür hukuksuzluklara karşı da insani bir duruşu adil bir duruş, kararlı ve cesur bir duruş sergilemek durumundayız. Sessiz kalanlar, tepkisiz kalanlar, görmezden gelenler sadece bu katliamlara ortak olmakla kalmaz gelecekte de yeni saldırıları meşrulaştırmış, yeni saldırılara destek vermiş olurlar.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünyadaki hiçbir devlet işlediği suçların, ihlal ettiği hukuk kurallarının karşılıksız kalmayacağını artık görmelidir. Bu devletlere bu adil duruş artık gösterilmedir'' dedi.

Erdoğan, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve BM Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) ortaklığıyla düzenlenen ve İstanbul Kongre Merkezi'nde yapılan ''Bin Yıl Kalkınma Hedefleri Bölgesel Konferansı''nın açılışındaki konuşmasında, Türkiye olarak bölgede nükleer silah, nükleer tehdit istemediklerini her fırsatta ifade ettiklerini ve etmeye de devam edeceklerini söyledi.

Nitekim Türkiye ile Brezilya'nın İran'ın nükleer çalışmalarında kullanacağı yakıt konusunda son derece önemli bir girişimi birlikte başarıyla sonuçlandırdıklarını anımsatan Erdoğan, ''Bu bir diplomatik zaferdir aslında. Bölgesel ve küresel barış adına bir diplomasi zaferi elde edildi'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''İran'ın nükleer silah sahibi olmasının karşısında haklı bir hassasiyet gösteren uluslararası toplum, aynı şekilde bölgedeki diğer ülkelerin nükleer silahları karşısında tepki göstermelidir. Ortaya tatmin edici bir reaksiyon koymalıdır. Kendisini incelenmiş, örselenmiş, itilmiş hisseden, adaletsizliğe uğradığı hissine kapılan insanlar, telafisi zor bir umutsuzluğa sevk edilmiş olur. Bunları artık görmek durumundayız. Bu sorunlar karşısında daha dik, daha tutarlı bir duruşu sergilemek zorundayız. Dünyadaki hiçbir devlet, işlediği suçların, ihlal ettiği hukuk kurallarının karşılıksız kalmayacağını artık görmelidir. Bu devletlere bu adil duruş artık gösterilmedir.''

Çevrenin hızla kirlendiğini, kitle imha silahlarının ve nükleer silahların dünyayı tehdit eder boyutta yaygınlaştığını ifade eden Erdoğan, ''gelir dağılımındaki eşitsizlik, uluslararası ilişkilerdeki adaletsizlik, medeniyetleri karşı karşıya getirmeye çalışan kirli odaklar'' sorununun, çok daha ciddi bir sorun olarak ortaya çıktığını söyledi.

Dünyanın farklı bölgeleri, farklı coğrafyaları, farklı kültür ve medeniyet havzalarının, küreselleşen bir dünyada daha fazla birbirlerini tanımaları beklenirken, tahrikler sonucunda birbirini yıpratır hale geldiğini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Irkçılığın, ayrımcılığın gizli bir şekilde yükseldiğine, inançlara saygının, bir arada yaşama kültürünün yıpratılmak istendiğine şahit oluyoruz. Yaşamakta olduğumuz küresel finans krizini, çok iyi analiz etmek, çok iyi okumak ve tüm dünya ülkeleri olarak gereken dersleri çıkarmak zorundayız.

Son kriz, mevcut parametrelerle mevcut şartları muhafaza ederek, geleceğe sağlıklı şekilde yürüyemeyeceğimizi açıkça ortaya koymuştur. Yoksulluğa, açlığa, işsizliğe sırtını dönen bir dünyanın, ortaya çıkan küresel sonuçlardan kendisini uzak tutamayacağı da yine bu krizde test edilmiş oldu.

Şu gerçeği de bir kez daha gördük ki küresel sorunlarla ancak küresel dayanışmayla mücadele edebiliriz. Bu hedeflere ulaşabilecek, bu mücadeleyi sonuçlandırabilecek birikime, kaynağa dünya fazlasıyla sahiptir. Bugün küresel sorunlardan, yoksulluklardan, açlıktan, hastalıklardan, çevre kirlenmesinden, terörden kendisinin uzak olduğunu zanneden ülkeler, bu sorunların bir gün gelip kendi kapılarını çalacağını da açık ve net görmelidirler.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İspanya ile Türkiye'nin 2005 yılında BM çatısı altında başlattıkları Medeniyetler İttifakı girişiminin, küresel sorunlara küresel çözümler üretebileceğine dair son derece anlamlı bir örnek olduğunu anlattı. Türkiye ile İspanya'nın, tarih boyunca birlikte yaşama, birlikte var olabilme tecrübesine sahip bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Biz Türkiye ve İspanya başbakanları olarak, bugün dünyamızda tırmanan hoşgörüsüzlüğe karşı bir girişim başlattık. Şu anda 100'den fazla ülkeyle uluslararası kuruluşu, bu girişimin dostlar grubuna dahil ettik. Madrid'de ve İstanbul'da, iki hafta önce de Rio'da zirveler gerçekleştirdik. Gelecek yıl Katar'da 4. zirveyi yapıyoruz.

Biz tüm dünyaya, birlikte yaşamanın mümkün olduğunu göstermek istiyoruz. Tüm dünyaya barışın mümkün olduğunu, hoşgörünün, diyaloğun mümkün olduğunu, kısacası alternatif bir dünyanın mümkün olduğunu ispat etmenin samimi mücadelesini veriyoruz. Aynı mücadeleyi ekonomide de vermek mümkün. Aynı mücadeleyi uluslararası hukukun işletilmesinde de vermek mümkün. Her şeyden önce, insan öncelikli bir dünyada, üstünlerin hukukunu değil hukukun üstünlüğünü koruma görevimizin olduğu bilinciyle hareket etmenin idrakine ulaşmamız gerekiyor. Aynı mücadeleyi hastalıklarla mücadelede, terörle mücadelede vermek mümkün.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Gerek bin yıl kalkınma hedefleri, gerek AB katılım müzakereleri, gerekse kendi hedeflerimiz doğrultusunda her alanda çok boyutlu reformlar uyguluyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyoruz'' dedi.

Erdoğan, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve BM Avrupa Ekonomik Komisyonu (UNECE) ortaklığıyla İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''Bin Yıl Kalkınma Hedefleri Bölgesel Konferansı''nın açılışındaki konuşmasında, Türkiye olarak bin yıl kalkınma hedeflerinin gerçekleşmesine başından beri büyük önem verdiklerini söyledi.

Erdoğan, ''Bu hedefleri aynı zamanda küresel kalkınma ilkeleri olarak da benimseyerek kendi kalkınma programlarımıza entegre ettik'' diye konuştu.

Göreve geldiklerinde, 7,5 yıl önce Türkiye'de yoksulların nüfusa oranı uluslararası standartlara göre yüzde 26,9 iken bugün yüzde 17 seviyesine gerilediğini anlatan Erdoğan, günlük geliri 1 doların altında olanların oranını, 2002'de binde 2 iken 2006 itibarıyla sıfırladıklarını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, 2002'de yüzde 1,35 olan gıda yoksulluğu oranını 2008 itibarıyla binde 5'e çektiklerini vurguladı.

İşsizlikte 2008'de küresel krizin etkisiyle bir miktar artış olduğuna işaret eden Erdoğan, oranın yüzde 14'e ulaştığını, ancak küresel krizin etkilediği diğer ülkelerle karşılaştırıldığında işsizlikteki artışın sınırlı olduğunu belirtti. Erdoğan, son aylarda da ciddi oranlarda düşüşe şahit olunmaya başladığına dikkat çekti.

-SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI-

Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı hayata geçirdiklerini ve bu programla sağlık güvencesinin alanını genişletmeyi ve sağlıkta kaliteyi artırmayı hedeflerini dile getiren Erdoğan, örnek teşkil edebilecek ilerlemeler gerçekleştirdiklerini, bundan hem kendilerinin, hem de halkın memnun olduğunu anlattı.

Başbakan Erdoğan, 5 yaş altı ölüm hızının 1993'de yüzde 65, 2002'de yüzde 37 olduğunu anımsatarak, bu oranı 2008 itibarıyla yüzde 24'e çektiklerini, 2015'de oranın yüzde 20'ye kadar gerilemesinin hedeflendiğini kaydetti.

Bebek ölüm hızlarında Türkiye'nin yine önemli başarı elde ettiğini, 2002 sonunda bebek ölüm hızı 1000 canlı doğumda 29 iken bunu da 2008'de 1000 canlı doğumda 17'ye indirdiklerini anlatan Erdoğan, bebek ve 5 yaş altı çocuk ölüm hızlarında 2015 hedeflerine şimdiden ulaşıldığını belirtti.

Doğum sırasında anne ölüm oranının 1998'de 100 binde 49 olduğunu anımsatan Erdoğan, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nda bu meseleye öncelik verdiklerini ve oranı 100 binde 19,4'e kadar çektiklerini söyledi.

-OKULLAŞMA ORANI-

İlköğretimde okullaşma oranını yüzde 95'den yüzde 98,5'a çıkardıklarını, kadınlarda bu oranı yüzde 90,8'den yüzde 97,8'e yükselttiklerini anlatan Erdoğan, 7,5 yılda Türkiye genelinde 143 bin yeni derslik inşa ettiklerini, 71 yeni üniversite kurduklarını, artık Türkiye'de üniversite olmayan ilin kalmadığını vurguladı.

Okullara 739 bin bilgisayar gönderdiklerini, Cumhuriyet tarihinde ilk kez eğitime ayrılan bütçenin bütün diğer kalemlerin önüne geçerek milli bütçede birinci sıraya yükseldiğini kaydeden Erdoğan, kız çocukları ve kadınlara yönelik kampanyalar düzenleyerek, kadın nüfusun okullaşmasını ve okuma-yazma öğrenmesini özellikle teşvik ettiklerini belirtti.

-TÜRKİYE'NİN DESTEKLERİ-

Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Gerek bin yıl kalkınma hedefleri, gerek AB katılım müzakereleri, gerekse kendi hedeflerimiz doğrultusunda her alanda çok boyutlu reformlar uyguluyor ve son derece başarılı sonuçlar elde ediyoruz. Ulusal kalkınma mücadelemizin yanı sıra bölgesel ve küresel dayanışma noktasında da üzerimize düşen imkanlar ölçüsünde bunu gerçekleştiriyoruz. Türkiye, en az gelişmiş ülkelerin bin yıl kalkınma hedeflerini karşılamakta yaşadıkları güçlüklerin bilincinde olarak Güney-Güney İşbirliği'ni ön plana çıkarıyor ve resmi kalkınma yardımı taahhütlerini yerine getirmeye devam ediyor. Son yıllarda uluslararası alanda yükselen donör ülke olarak tanımlanan Türkiye, son 4 yılda ortalama 700 milyon ABD doları tutarında resmi kalkınma yardımında bulundu. Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA) tarafından çok sayıda ülkeye yönelik teknik yardım faaliyetleri sürdürüyoruz. Türkiye'deki mevcudiyeti çok eskiye dayanan BM Kalkınma Programı ile olan ortaklığımızın sonucunda önemli projeleri tamamladık. BM Avrupa Ekonomik Komisyonu'nun bin yıl kalkınma hedeflerinin karşılanması sürecindeki rolünü önemsiyoruz. Bölge ülkelerinin ortak sorunları için bir çözüm penceresi sunan Avrupa Ekonomik Komisyonunun faaliyetlerini destekliyoruz.''

BM 60. Genel Kurulu marjında gerçekleştirilen 2005 Dünya Zirvesi'nde bin yıl kalkınma hedeflerinin sağlanmasında ciddi eksiklikler olduğu yolunda görüş birliğine varıldığını ve devletlerin çabalarını artırması yönünde telkinde bulunulduğunu anlatan Erdoğan, eylülde gerçekleştirilecek BM 65. Genel kurul marjında düzenlenecek ''Bin Yıl Kalkınma Hedefleri'' konulu yüksek düzeyli etkinlikte 10 yılda kaydedilen ilerlemelerin ele alınacağını bildirdi. Erdoğan, bu bakımdan bu konferansın eylüldeki etkinliğe de ışık tutacağı gibi dayanışma ve paylaşma noktasında tecrübelerin artmasına da zemin hazırlayacağını vurguladı.

Başbakan Erdoğan, ''İnsanlık adına, bölgemiz adına, dünyamız adına gerçekten çok büyük önem taşıyan bu hedefleri Türkiye olarak çok önemsediğimizi tekrar tekrar ifade etmek istiyorum. 7,5 yılda kaydettiğimiz ilerlemeyle hedeflere çok yaklaştık. Belirlenen tarih öncesinde tüm hedeflere ulaşmayı arzuladığımızı ifade etmek isterim'' şeklinde konuştu.

Star, 09.06.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.