Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > 'Kılıçdaroğlu İsrail'in avukatlığını yapıyor'

'Tel Aviv'e seslendim cevap Keşan'dan geldi'  

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Konya'dan İsrail'e, İsrail hükümetine seslendiğini hatırlatarak, ''Üç dilde Tevrat'taki 10 Emir'in altıncısını hatırlattım, 'Öldürmeyeceksin' dedim. Çok ilginçtir, ben Tel Aviv'e seslendim, cevabı ne yazık ki Keşan'dan geldi'' dedi.

 

Başbakan Erdoğan, Bursa Atatürk Kongre ve Kültür Merkezinin önünde gerçekleştirilen toplu açılış ve TOKİ anahtar teslim töreninde yaptığı konuşmada, Orta Doğu'nun bir an önce huzura, istikrara, barışa kavuşmasını istediklerini söyledi. Bu isteklerin, taleplerin takipçisi olacaklarını dile getiren Erdoğan, Orta Doğu'ya barış, huzur gelinceye kadar mücadelelerini kesintisiz sürdüreceklerini kaydederek, bundan hiç kimsenin şüphesinin olmamasını istedi.

 

Başbakan Erdoğan, ''Yeter ki siz yanımızda olun. Yeter ki gönlünüz, yüreğiniz, aklınız bizimle olsun. Yeter ki hayır dualarınızı bizden eksik etmeyin'' dedi. Diklenmeden dik duracaklarını, barış çağrılarını da daha güçlü bir şekilde haykırmaya devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şuraya da dikkatlerinizi çekmek istiyorum; önceki gün ben Konya'da İsrail'e, İsrail hükümetine seslendim. Üç dilde Tevrat'taki 10 Emir'in altıncısını hatırlattım, 'Öldürmeyeceksin' dedim. Çok ilginçtir, ben Tel Aviv'e seslendim, cevabı ne yazık ki Keşan'dan geldi. Hale bak. Birileri çıkmış Tel Aviv adına cevap veriyor. Tel Aviv'in avukatlığını yapıyor. Bana Tevrat'taki başka emirleri hatırlatıyor. Biz hamd olsun tahsilimiz gereği de Tevrat'ı da okuduk, İncil'i de okuduk, Kur'an'ı da defalarca okuduk.

Zahmet olmazsa o kitapları, o emirleri sen oku sen. Sadece okuma yetmez; yaşa, yaşa... Çünkü aslolan şudur; yapmadıklarınızı niçin söylüyorsunuz? Bunlar yapmadıklarını konuşuyorlar. Okuduklarını da yine zahmet olmazsa arkadaşlarına da anlat. Rahle-i tedrisinden geçtiklerine de anlat, beraber olduklarına da anlat. Tarihleri çalmayla, çırpmayla, yağmayla, yalanla, iftirayla dolu olanlar, şimdi kalkmış Tel Aviv üzerinden bize söz yetiştiriyorlar. Desteksiz atmayla bir şey elde edilse burada Erzurumlu kardeşlerim var, iyi bilirler Erzurumlu Teyo Pehlivan cihan padişahı olur.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kudüs yanarsa Orta Doğu yanar. Kudüs yanarsa dünya yanar'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Bursa Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nin önünde gerçekleştirilen toplu açılış ve TOKİ anahtar teslim töreninde yaptığı konuşmada, bu toprakların köksüz, medeniyetin ruhsuz olmadığını söyledi.

''Bu devlet, bu ülke, bu millet vefasız, şuursuz değildir. Hele korkak hiç değil'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bizim Osman Gazi'den, onun torunları olan Fatih Sultan Mehmet'ten, Yavuz Sultan Selim'den, Kanuni Sultan Süleyman'dan ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'den öğrendiğimiz işte budur. Biz nasıl ki şehitlerimizin, gazilerimizin ulu insanlarımızın bize emaneti olan bu vatan topraklarını namusumuz, şerefimiz bildiysek aynı şekilde adaleti, hakkı, hukuku, zalime karşı durmayı, mazlumun yanında olmayı onlardan öğrendik, onlardan miras aldık.

Şunun altını buradan çiziyorum, bizim bölgemizde de istikrarı tesis etmekten başka bir gayemiz yok. Bölgemizde huzuru, refahı, barışı tesis etmekten başka bir gayemiz yok. Orta Doğu'da, Kafkasya'da, Orta Asya'da, Balkanlar'da adaleti, hakkı, hukuku, demokrasiyi, insan haklarını tesis etmekten başka gayemiz yok.''

-''KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'IN O MEKTUPLARINI ŞÖYLE BİR OKUMUŞ OLSAYDILAR...''-

Bazı televizyon kanallarında yapılan ve bazı köşe yazarlarının gündeme getirdiği yorumlara da değinmek istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''İsim falan vermeyeceğim. Gerek yok, reklama girer. Bizim bu yaptıklarımız için 'Bu nasıl diplomasi?' diyorlar. Zaten sizin o diplomasiniz benim ülkemi bu hale soktu. Biz böyle bir emanet aldık. Daha önce de söyledim, biz monşerler diplomasisini bir kenara koyduk. O diplomasi artık tarihe karıştı. Bire bir, şahsiyetli, onurlu dış politika dönemini biz başlattık. Bunlar salon diplomasisinden başka bir şey yapmadılar. Bunlar eğer bu milletin tarihini bilseydiler, eğer bunlar benim ecdadım Kanuni Sultan Süleyman'ın o mektuplarını şöyle bir okumuş olsaydılar, bunlar Kanuni Sultan Süleyman'ın bırak kendi mektubunu, özel kalemine yazdırdığı mektupla dünyaya çeki düzen verdiği dönemleri bilseydiler bunları konuşamazlardı.

Ama bunların tarihlerinden haberleri yok. Bunların kendileri sadece masa diplomasisiyle bugüne kadar Türkiye'yi ne yazık ki bu hale getirdiler. Çünkü 'Türkiye'nin dış politikasında eksen kayması var' diyorsa açık söylüyorum art niyetlidir. Çünkü 'Türkiye'nin dış politikası başka yönlere gidiyor' diyorsa bilin ki kötü niyetlidir.''

-''BİR SANDIK DOMATES BİLE İSRAİL'İN İZNİNE TABİ''-

Türkiye'nin İsrail hükümetiyle sorun yaşadığını, İsrail hükümetinin zorbalığına, korsanlığına, hukuk tanımazlığına karşı sesini yükselttiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hem içeriden hem dışarıdan 'Türkiye batıdan uzaklaşıyor' diye yaygara koparıyorlar. Bunlar demokrasiden, insan haklarından, temel hak ve özgürlüklerden, uluslararası hukuktan dahi bihaberler. Bizim itirazımız var. Biz zulme, haksızlığa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe, korsanlığa, devlet terörüne itiraz ediyoruz. Biz bir şehrin, Gazze'nin içindeki tüm insanları açık hava hapishanesinde yaşatanlara itiraz ediyoruz. Hani insan hakları? Hiçbir yerden dünyaya çıkışları yok. Bir sandık domates bile İsrail'in iznine tabi.

Nerede insanlık, nerede dünya devletleri? Biz buna itiraz ediyoruz. O kapıların açılmasını istiyoruz. Şu anda Mısır, öyle zannediyorum ki kapıları artık daimi olarak açtı. Beklentimiz buydu. Biz bu onurlu çıkışlarla, inanıyorum ki insanlığın özgürlüğüne, barışına katkıda bulunuyoruz. Biz uluslararası sularda yardım konvoyuna saldırıp, vahşice adam öldüren, korsanca gemi kaçıranlara itiraz ediyoruz. Biz Orta Doğu'yu ateşe atan, Orta Doğu'yu bir yangın yerine çevirmeye çalışan zihniyete itiraz ediyoruz.''

-''GAZZE KARŞISINDA SUSSAK OSMAN GAZİ'NİN KEMİKLERİ SIZLAMAZ MI?''-

Başbakan Erdoğan, alandakilere ''Gazze karşısında sussak, şu Osman Gazi'nin kemikleri sızlamaz mı?'' diye sorarak, şöyle devam etti:

''Kudüs karşısında gözümüzü yumsak şu Orhan Gazi'nin ruhu sızlamaz mı? Adaletsizliğe, hukuksuzluğa, zulme, korsanlığa, devlet terörüne kulaklarımızı tıkasak Sultan Muratların, Sultan Beyazıtların hatırası çiğnenmez mi?. Bu monşerlerden bazıları şunu söylüyor; 'Burası bizim için bir milli dava değildir'. Burası bizim için tarihi davadır. Burada bizim tarihten gelen sorumluluğumuz var. Kudüs, üç dinin merkezidir. Müslümanların, Hristiyanların, Musevilerin. Orada bu din mensuplarının hepsinin hakkı var. En başından itibaren biz bunu seslendirdik, bu onurlu duruşu sergiledik. Bundan sonra da geri adım atmadan, bu onurlu duruşu uluslararası diplomatik çevrelerde, tüm kurum ve kuruluşlarda seslendireceğiz, takip edeceğiz.''

-''DİK DURUŞUMUZU DEVAM ETTİRECEĞİZ''-

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ile dün yaptığı görüşmeyi anımsatan Başbakan Erdoğan, bu konuyu Genel Sekreter ile ''uzun uzadıya konuştuğunu'' bildirdi.

Erdoğan, en baştan beri dünyanın dikkatini bu insanlık dışı politikalara çekmeye çalıştıklarını vurguladı.

Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile de bu konuyu konuştuklarını dile getirerek, ''Onunla da yaptığımız görüşmede aynen söylediklerimi kendilerine ifade ettim. Gelişmeleri bu istikamette şu anda olumlu görüyoruz. Temenni ediyoruz ki bu neticeyi alırız. Gazze'de abluka kalkıncaya kadar, katliamlar duruncaya kadar, Orta Doğu'daki, Akdeniz'deki devlet terörünün hesabı soruluncaya kadar biz dik duruşumuzu devam ettireceğiz'' diye konuştu.

-''KUDÜS AĞLARSA İSTANBUL AĞLAR''-

BM Güvenlik Konseyi'den çıkan kınama kararının bir adım olduğunu ancak netice olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

''Şimdi BM, girişimlerimiz neticesinde 3 veya 5 kişilik bir araştırma komisyonu kuruyor. BM Güvenlik Konseyi'nden çıkan bu kınama bildirisiyle birlikte bu araştırma komisyonunun yapacağı çalışmalar bizim için çok çok önemlidir. Temenni ediyoruz ki buradan bir netice alalım.

Unutmayın, hep söyledim, bugün de söylüyorum; Kudüs yanarsa Orta Doğu yanar. Kudüs yanarsa dünya yanar. Çünkü küresel bir çağda yaşıyoruz. Dünyanın bir ucundaki olay artık diğer ucunu da etkiliyor. Bir yerdeki sorun orada lokal kalmıyor. Geniş bir coğrafyayı, dünyayı etkiliyor. Onun için Kudüs ağlarsa İstanbul ağlar. Gazze üzülürse Ankara üzülür. Filistin acı çekerse Bursa bunu yüreğinde hisseder. Biz aynı duygu ikliminin insanlarıyız. Aynı coğrafyanın, aynı medeniyetin mensuplarıyız. Medeniyetler İttifakı'nın eşbaşkanıyız, BM Güvenlik Konseyi'nin de üyesiyiz. Nasıl sessiz kalırız?

Nasıl ki Saraybosna'nın sevinci Bursa'nın sevinciyse Rusçuk'un, Filibe'nin, Kırcaali'nin, Deliorman'ın neşesi tüm Balkanların neşesiyse aynı şekilde Orta Doğu'nun meselesi de Gazze'nin, Kudüs'ün meselesi, tüm dünyanın meselesidir, meselesi olmalıdır. Dünya artık bu gerçeği görmelidir. Dünya İsrail'in kural tanımaz, hukuk tanımaz siyasetini artık görmelidir. İvedilikle Gazze'deki ablukanın kaldırılmasını, tecride son verilmesini istiyoruz. Filistin-İsrail barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasını, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasını, buna ilişkin çalışmaların acilen başlatılmasını istiyoruz.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütünün saldırılarına değinerek, ''Bugünlerde gerçekleştirdikleri saldırılarla benim Kürt kardeşlerimi istismar etmekten başka hiçbir gaye gütmedikleri ortaya çıktı. Bunların tek derdi var; bunlar taşeron, bunlar tetikçi ve bunlar figüran'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Bursa Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nin önünde gerçekleştirilen toplu açılış ve TOKİ anahtar teslim töreninde yaptığı konuşmada, Bursalılardan bir konuda çok büyük bir hassasiyet rica ettiğini belirterek, son günlerde terör örgütünün kanlı eylemlerle yeni tahriklere başladığını, bu eylemlerin, kanlı saldırıların, alçakça girişimlerin zamanlamasına herkesin dikkatini çekmek istediğini söyledi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Türkiye, dış politikada büyük atılımlar gerçekleştiriyor. Bölge barışı adına, küresel barış adına çok önemli adımlar atıyor. Tüm dünyada gücüyle, saygınlığıyla kendisinden söz ettiriyor. Türkiye ekonomisi hızlı şekilde büyüyor. Türkiye, küresel krizi çok hızlı şekilde aşıyor. Türkiye, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefliyor. Türkiye, 1982 Anayasası'nda en kapsamlı ve en demokratik değişimi gerçekleştiriyor. Türkiye, kronik problemlerinin üzerine cesaretle, kararlılıkla gidiyor. Kardeşliğini, birliğini, bütünlüğünü pekiştiriyor.

İşte tam böyle bir anda, böyle bir süreçte terör örgütü devreye giriyor. Türkiye'nin bu kutlu yürüyüşünü durdurmak amaçlı provokatif ve kanlı eylemler yapıyor. Bunlar kendilerini benim Kürt kökenli vatandaşlarımın sözcüsü olarak göstermeye çalışıyorlar. Asla benim Kürt kökenli vatandaşlarımın bunlar temsilcisi olamaz. Bunlar yalandır, samimi değildir, dürüst değildir. Bu ülkede Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla, Boşnağıyla aklınıza ne gelirse, kim varsa, bütün etnik unsurlara karşı eşit mesafede kalan evvelallah öncelikle tek parti AK Parti'dir.''

-''TERÖRLE MÜCADELEMİZDEN RAHATSIZ OLDULAR''-

Başbakan Erdoğan, ilkeleri arasında etnik milliyetçiliğin olmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Zira biz yaratılanı yaradandan ötürü severiz. Anlayışımız budur. Bugünlerde gerçekleştirdikleri saldırılarla benim Kürt kardeşlerimi istismar etmekten başka hiçbir gaye gütmedikleri ortaya çıktı. Bunların tek derdi var; bunlar taşeron, bunlar tetikçi ve bunlar figüran. Bir kez daha bunlar ayan beyan görüldü. Türkiye'nin büyümesinden, gelişmesinden, 73 milyonun her birinin umutlu geleceğe bakmasından rahatsız oldular. İstikrardan, huzurdan, kardeşlikten rahatsız oldular. Bu oyunu iyi görmenizi özellikle sizlerden istirham ediyorum.

Bunlar, bizim terörle mücadelemizden rahatsız oldular. Düşünün şu ifadeden rahatsız oldular; 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'. Milli birlikten rahatsız olunur mu? Kardeşlik kavramından rahatsız olunur mu? Demokrasi sürecinden rahatsız olunur mu? Bundan rahatsız oldular. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Biz arkasında duracağız. Öfkelenirsek, hiddetlenirsek, kardeşliğimizi sorgulamaya başlarsak, açık söylüyorum, terör gayesine ulaşmış olur. Bunlara fırsat vermeyeceğiz. Özveriyle terörün üstüne gidiyoruz, mücadele ediyoruz, bütün güvenlik güçlerimiz, askeriyle polisiyle bu işin üzerine gidiyor. Gitmeye de devam edecek. Hükümet olarak terörü doğuran, bölge insanını istismar eden bu seviyeyi ortadan kaldırmak için yoğun mücadele veriyoruz. Bu tahriklere gelmeden, bu tahriklere aldanmadan, boyun eğmeden, sabırla, vakarla bu işin üzerine gideceğiz. Bizlere de vereceğiniz destekle bu işi inşallah çok daha kısa zamanda hep birlikte bozacağız.''

-''NEREDESİN ŞİMDİ? ETME, BULMA DÜNYASI''-

Türkiye'de geçmişte siyasete çetelerin yön verdiğini, demokrasiyi mafyanın tehdit ettiğini, hukuk dışı örgütlenmelerin, karanlık odakların ülkeye rota çizmeye çalıştığını ancak kararlılıkla bunların üstüne gittiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Şimdi aynı şekilde Türkiye'nin kardeşliğine, demokrasiye, taşeron terör örgütü zarar vermek istiyor. Onun da, onun işbirlikçileri de, bizim terörle mücadelemizden rahatsız olanlar da işte bundan dolayı rahatsız oluyorlar; 12 Eylül 1980 darbesinden tam 30 yıl sonra bir başka 12 Eylül sabahı sizler çok tarihi, çok kritik bir tercihte bulunacaksınız.

Biz TBMM olarak 14 gün gece gündüz demeden çalıştık. Beyefendiler rahatsız oldular; 'Bizi niye uykusuz bırakıyorsunuz' dediler. 'Koltuklarda, sıraların üzerinde uyuyorsunuz' dediler. Uyusak da uyumasak da bu Meclis'ten geçti mi? Geçti. Sizler iradenizi göstermek için ey CHP'liler, BDP'liler oy kullanma kabinine bile gidemediniz. Milletin vekilleri olarak iradeniz, siyasi iradeniz maalesef birilerinin emir komutası altındaydı, gidemediniz. Ama benim milletvekili arkadaşlarımın hepsi gittiler. İradeleriyle oylarını kullandılar. Bir madde de üç oyla geçmedi. O zamanki genel başkanları kalktı, teşekkürname gönderdi, teşekkür etti. Bak ne oldu? Neredesin şimdi? Hadi bakalım bak o oy şimdi geri tepti. Olay bu. Etme bulma dünyası.

Biz parlamentoda görevimiz yaptık. Şimdi sıra sizde. Şimdi söz sizde, karar sizin. Merhum Menderes ne diyordu; 'Yeter söz milletindir' diyordu. Biz de 'Söz de karar da milletindir' diyoruz. Biz bugüne kadar Bursa'ya hep güvendik ve Bursa bizi mahcup etmedi. İnanıyorum ki 12 Eylül 2010'da da Bursa bizi mahcup etmeyecek. Ben Bursa'dan 12 Eylül akşamı koca bir 'evet' bekliyorum. Siz yeniden büyük Türkiye'ye, daha demokratik Türkiye'ye 'evet' diyeceksiniz.''

Bursa'yı ''sanayi ve istihdam şehri'' olarak niteleyen Başbakan Erdoğan, kentteki işsizliğin Türkiye'nin işsizlik ortalamasının altında olduğunu vurguladı. İşsizliğin sadece Türkiye'nin değil tüm dünyanın sorunu olduğunu dile getiren Erdoğan, ABD ve İspanya'da işsizliğin yüzde 100 arttığını, Türkiye'nin ise çok daha farklı bir konumda olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Gayretle, yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Allah'ın izniyle bunun da hakkından geleceğiz'' dedi.

Bursa'ya yaptıkları yatırımlara da değinen Başbakan Erdoğan, bin 200 yatak kapasiteli büyük bir sağlık kampüsü kuracaklarını söyledi. Projeyi en kısa sürede Bursa'nın hizmetine sunmak için çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, kampüsün 400 yataklı genel hastane, 200 yataklı kalp ve damar hastalıkları hastanesi, 200 yataklı onkoloji hastanesi, 100 yataklı psikiyatri hastanesi, 100 yataklı yüksek güvenlikli adli psikiyatri hastanesi ve 200 yataklı rehabilitasyon hastanesini barındıracağını belirtti.

-''İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN''-

Başbakan Erdoğan, konuşmasında, Bursaspor'un şampiyonluğunu da kutlayarak, 43 bin kişilik yeni bir stadı bir buçuk yıl içerisinde Bursa'ya kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. Erdoğan, kadrolarının yatan bir kadro olmadığını, çalışan bir kadro olduğunu kaydetti.

Alandakilerin ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' şeklinde tempo tutmaları üzerine, Erdoğan ''Biz sizlerle gurur duyuyoruz, iftihar ediyoruz. Rabbime hamdolsun size mahcup olmadık, sizi mahcup etmedik, hayal kırıklığı yaratmadık. Sizin katkınız, sevdanız, aşkınız arkamızda oldukça, hayır dualarınız bizimle beraber oldukça hizmet üretmeye, Bursa'yı büyütmeye devam edeceğiz'' diye konuştu.

Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye söylediği '''Ey oğul, insanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın ama bunları nerede nasıl kullanacağını bilmezsen öfken de nefsin de bir olup aklını yakar. Sabah rüzgarlarında savrulup gidersin. Ananı atanı say, bereket büyüklerle beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen yeşilken çorak olur çöllere dönersin. Ey oğul sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma insanı yaşat ki devlet yaşasın'' sözlerini anımsattı.

Erdoğan, Bursa'nın hamurunda bu anlayışın olduğunu, Anadolu'nun, Trakya'nın mayasında bu inancın olduğunu, Türkiye'nin çimentosunda, ruh ikliminde, medeniyet tasavvurunda bu zengin hoşgörünün olduğunu kaydetti.

Star, 06.06.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.