Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Yeni Anayasa tartışmasına Gül de katıldı

Yeni Anayasa tartışmasına Gül de katıldı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yeni Anayasa üzerindeki tartışmaların iç politikadaki çekişmeden kaynaklandığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Aslında bu konuda çok geniş bir konsensüs olduğunu biliyorum. Ama iç politika konuları karışınca zorlaştığı kanaatindeyim. Ümit ederim ki, çok uygun bir ortamda, uygun bir şekilde bunlar gerçekleşir" dedi.

Gül, Rusya Federasyonu'na gerçekleştirdiği devlet ziyaretinin ardından Esenboğa Havalimanı'nda basın açıklaması yaptı.

Cumhurbaşkanı Gül, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu yönündeki sözleri hatırlatılarak, "Bu süreçle ilgili ne gibi uyarılarınız olacak?" sorusunu yanıtladı.

Gül, "Ben her zaman bir anayasa değişikliğinin, yeni bir anayasanın yazılması veya mevcut anayasadaki bazı maddelerin değişimiyle ilgili görüşlerimi paylaşıyorum zaten kamuoyuyla. Aslında bu konuda çok geniş bir konsensüs olduğunu biliyorum ama iç politika konuları karışınca zorlaştığı kanaatindeyim. Ümit ederim ki çok uygun bir ortamda, uygun bir şekilde bunlar gerçekleşir" dedi.

Gül, bir gazetecinin, İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı'nın açıklamasının ardından Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamaları anımsatarak, bu durumun ilişkileri nasıl etkileyeceği sorusuna, "Bu konuyla ilgili açıklamalar sizin de söylediğiniz gibi karşılıklı yapıldı" yanıtını verdi.

 

Erdoğan'dan sivil anayasa sinyali

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sivil anayasa için seçim sonrası yeniden çalışmalar başlayacak" dedi.

Başbakan Erdoğan, seçim mitingi için Sivas'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda, Gençlik Meclisi Başkent Staj Programı öğrencilerini kabul etti ve çeşitli konulardaki sorularını yanıtladı.

Bir öğrencinin "Bizi bu darbe Anayasası'ndan ne zaman kurtaracaksınız?" sorusuna "Nisan..." yanıtını veren Başbakan Erdoğan, Anayasa değişikliği için partiler arası uzlaşmanın gereğine dikkat çekti.

CHP'nin daha önce Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na üye vermediğini hatırlatan Erdoğan, "Şimdi tabii üye vermeyince, bu işi başka yerlere taşıyacak demektir. Nereye taşınacaktır? Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaktır. Anayasa Mahkemesi'ne taşıdığı zaman, yeniden ülkede bir gerilim meydana gelecektir" diye konuştu.

"Biz böyle bir gerilim sürecine, tekrar Türkiye'yi sokmak istemiyoruz" diyen Erdoğan, "Onun için de en azından, asgari müşterekler nerede oluşabilir... Nisan ayından itibaren, bunun arayışı içerisinde olacağız. Bu konuda TBMM Başkanı Toptan'ı yeniden devreye sokmak istiyoruz" ifadeleini kullandı.

"Sessiz yığınları sesi olmak..."

Erdoğan, "Davos, tabii her şeyden önce benim milletimin sesi olabilme anlayışından kaynaklanan bir şey. Bir de özellikle İsrail yönetiminin 'biz ne dersek o olur' anlayışı, şahsen beni rahatsız eden bir anlayıştır. Dünyadaki sessiz yığınların sesi olmak, bu çok önemlidir" dedi.

"Gazze'de bir haksızlık olduğuna inanıyorum" diyen Erdoğan, "Savunmasız insanlara karşı bombardıman, fosforlu bombarlarla bunun yapılması, tanklarla toplarla bunların yapılması, bunun izahı mümkün değil. Bu siyaset adına, bizim burada konuşmamız adına değerlendirilmemeli ama ne yazık kı İsrail'in bunu siyaset adına yaptığı ortadaydı. İşte ayın 10'unda yapılan seçim için bir yatırım yaptılar ve istedikleri neticeyi de alamadılar. Gördüğünüz gibi netice ortaya çıktı. Şu anda karmakarışık bir tablo. 'Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste' tablo bu... Dünyada itibar kazanmadılar itibar kaybettiler" dedi.

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in, Davos'taki toplantıda sesini yükselterek konuşmasının kendisini çok rahatsız ettiğini belirten Erdoğan, "Biz tabii orada nezaketimizi koruyarak söylediklerimizi söyledik. Sesi yükseltmektense, ben ondan çok daha yüksek sesle konuşabilirim o ayrı mesele ama nedir sesi yükseltmek mesele değil" dedi.

Erdoğan, "O suçluluk içerisinde sesini yükselterek konuştu. Biz de olanları konuştuk. Ne yapılmışsa ne edilmişse onları konuştuk. Bunların tabii tesiri nedir? Birinci derecede dünyadaki sessiz yığınların sesi olmak, bu çok önemlidir. Kimsesizlerin kimsesi olmak, bu çok önemli. Ben, 'Sayın Obama'ya mesajınız nedir' diye bana BBC sorduğu zaman aynı şeyi söyledim: Sayın Obama'dan dünyada sessiz yığınların sesi olasını, kimsesizlerin kimsesi olmasını bekliyorum. Bunu söyledim ve ilk görüşmemizde de bunu kendisine ayrıca söyleyeceğim çünkü ona yakışan budur ve Amerika bunu yapmalıdır, başarmalıdır. Ortadoğu'da, dünyanın başka yerlerinde de bu gerçekleştirilmelidir" diye konuştu.

Aytaç Durak'ın aday gösterilmemesi

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın, AK Parti'den aday gösterilmemesine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, "Hem yaş itibarıyla hem de belediyecilikte geçen süre itibarıyla artık bu yaş iyice ilerlemişti. 65 yaşı buldunuz, bu noktadasınız. Eğer son dönem yapacaksak varız ama yok bundan sonra da devam edecek derseniz bundan sonra yokuz. Son bir dönem bunu yapayım, benim yanıma da bir arkadaşı verirsiniz. Ben onu da yetiştireyim. Ondan sonra da bu arkadaşımızla devam ederiz. Aytaç Bey için olan şey buydu" dedi.

Erdoğan, "Bu dönem bitince kendisinin tekrar adaylığını açıklaması, bir defa insanın dürüst davranması açısından hüsrana uğratan bir şey. Böyle bir şeyi beklemiyorduk. Siyasetin bu yönü zaten çok çirkindir, böyle yaptığı için orada yolu ayırdık, o da yolunu buldu. Melih Bey'le böyle bir sözleşmemiz yoktu. Yani şunu söylüyorduk: Üç dönem belediye başkanlığı yaptığımız arkadaşımızı, fevkalade bir durum olmadığı sürece 4 dönem yapmayacağız dedik. Nitekim bu konuda parmak sayılarını geçmek 3 dönem yapıp da 4 dönem yapma durumunda olan birçok arkadaşımızı bu dönem yapmadık. İstanbul'da Esenler, Eyüp buradaki arkadaşlarımız başarılı arkadaşlarımız. Kamuoyu araştırmaları yüksek olan arkadaşlarımız ama biz onları siyasette daha farklı alanlarda değerlendirmeyi düşündüğümüz için böyle bir karar verdik" dedi.

cnnturk.com, 15.02.09

Çiçek: Anayasa değişikliği için uzlaşı şart

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “Ana muhalefet partisinin içinde olmadığı bir anayasa değişikliğini sayısal olarak yapmak mümkün ama anayasa değişikliği bir meclis çoğunluğu değil, bir uzlaşı meselesidir” dedi.

ANKARA - Çiçek, 1982 Anayasası’nın yapıldığı günden beri tartışıldığını kaydetti. Bu anayasada çok sayıda değişiklik yapıldığını belirten Çiçek, birçok kesimin yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu dile getirdiği kaydetti.

Siyasi partilerin de bu konuda sayısız açıklamaları olduğunu, herkesin yeni bir anayasaya vurgu yapmış olmuş olmasına karşın bir bütünlük içinde anayasa değişikliğinin gündeme gelmediğini belirten Çiçek, 2007 seçimlerine giderken parti olarak bir hazırlık yaptıklarını, 6 hukukçunun taslak metin hazırladığını söyledi.

AK Parti’nin bu taslak üzerinde bir çalışma yaptığını da kaydeden Çiçek, şöyle konuştu: “Hemen işin başında ‘nereden çıktı bu iş’ demeye getirildi. ‘Usul ve üslup’ yanlış dendi. ‘Usul üslup yanlışsa, buyurun siz getirin gündeme, biz destek verelim’ dedik. Çünkü bizim maksadımız üzüm yemek, yeni bir tartışma başlatmak değil. Bir toplumun en temel yasasını içerikten yoksun tartışırsanız yapamaz hale getirirsiniz.

Aradan geçen süredeki tartışmalara baktığınızda değişmez maddeler 1, 2, 3, 4 ve 174 hariç diğer maddelerin değişmesi lazım. Bunu zaten Anayasa’nın kendisi de söylüyor. Bu değişmez maddelerin virgülüne dokunmadık. Bu metinlerde ifade bozukluklukları olmasını rağmen bundan başka türlü anlamlar çıkaranlar olur. ‘Rejim değişiyor devletin nitelikleri değişiyor’ şeklinde... Böyle önemli bir konuyu kısır tartışmalara konu yapmamak için bu maddelerden hiçbir değişikliğe gitmeksizin hazırlanmış taslak bir metin var.

Bu bütünlük bozuldu yeni bir anayasayı birlikte yapma imkanı yoksa o zaman hiç olmazsa herkesin üzerinde ittifak edebileceği, ihtiyaç olarak ve AB süreciyle bağlantılı olan maddeler var. Bunlarda bari değişiklik yapalım.”

Cemil Çiçek, “Bu maddelerin belli olup olmadığının” sorulması üzerine, “Anayasa değişikliği işinin hükümetin işi olmadığını, kendisinin de görüşlerin hükümet üyesi olarak değil, milletvekili olarak dile getirdiğini” söyledi.

TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın muhalefet partilerine uzlaşı içinde bu konuya bir çözüm arayışı teklifinde bulunduğunu, ancak sadece TBMM İçtüzüğü değişikliği konusunda mutabakat sağlandığını kaydeden Çiçek, siyasetin finansmanı, seçimlerle ilgili konularda ana muhalefet partisinin olumlu bir tavır ortaya koymadığını ifade etti.

Çiçek, sözlerine şöyle devam etti: “Ana muhalefet partisinin içinde olmadığı bir anayasa değişikliğini sayısal olarak yapmak mümkün ama anayasa değişikliği bir meclis çoğunluğu değil, bir uzlaşı meselesidir. Siz çoğunluğunuzla anayasa değiştirirsiniz ama 82 Anayasa gibi ertesi gün toplumda tartışma başlar, gerginlik başlar. Bu da Türkiye’ye zarar verir. Ana muhalefet partisi geniş anlamda bir anayasa değişikliğini maalesef olumlu bulmadı. Halen neyi, nereye kadar olumlu buluyor açıklığa kavuşmuş değil. Kamu Denetçiliği Kanunu çıkardık. Bu AB için önemli... Batı hukukunda da önemli çözüm olarak görülüyor. Anayasa Mahkemesi ‘anayasal dayanağı olmadığı’ için iptal etti. Kurumun kendisine itiraz etmiyor, ‘anayasal dayanağı yok’ diyor. Kamu denetçiliği ile ilgili anayasa değişikliğini yaparız.”

MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI
Milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılmasının da bu değişikliğin içinde yer alıp almayacağının sorulması üzerine, Çiçek, “CHP’nin TBMM Başkanı’nın davetine icap etmesi halinde bu konunun da gündeme gelebileceğini” söyledi.

Cemil Çiçek, şöyle konuştu: “Siyasetin finansmanı, yargı, kamu denetçiliği ancak komisyonu gelirsiniz öncelikli ben dokunulmazlıkları konuşalım dersiniz ama hiç komisyonu katılmıyor. Hazırlattığımız taslakta da dokunulmazlıklarla ilgili düzenleme var. Beğenen olur, olmaz... Beğenmiyorlarsa kendileri bir teklif getirir. Herkes soyut konuşuyor. CHP’nin, ben, şu ana kadar kamuoyunun bilgisine sunduğu... Hiç değilse bu maddeler itibarıyla... ‘Ben karşıyım’ diyor. Dokunulmazlıklarla ilgili ne getiriyor onu kamuoyuna versin. Bizim o konuda söyleyeceğimiz olur. Burada bir şeye dikkat etmek gerekir. CHP ile aramızdaki temel farklardan biri... CHP sadece milletvekili dokunulmazlığı üzerinde duruyor. Bu eksik bir değerlendirme olur. Türkiye’de bu dokunulmazlıklar yargılamada bir kısım engeller çıkarıyor diye düşünüyoruz. Milletvekili dokunulmazlığı ilanihaye bir dokunulmazlık değil ki...”

“Dokunulmazlığın kalkmasının yargılamada ayrıcalık taşıyor, suç teşkil eden bir fiili bütün yönleriyle soruşturulmasını engel oluşturuyor” diye istendiğini ifade eden Çiçek, ancak bu yaklaşımın eksik olduğunu vurguladı.

Cemil Çiçek, şunları kaydetti: “Benim söylediğim şu... Aksi takdirde şöyle bir sonuca götürüyor. ‘Türkiye’deki yolsuzluğu sadece milletvekilleri işliyor’. Ben böyle bir şeyi kabul etmem. TBMM’ye büyük bir bühtan olur. Görev yapan, her türlü sıkıntıyı, her türlü kahrı çeken insanları ‘Türkiye’deki yolsuzluğun kaynağı bunlardır, bu kişilerdir’ tarzındaki bir genellemeyi hiçbir zaman kabul etmem. Çünkü suçu meslekler işlemiyor, suçu insanlar işliyor.

Parlamentoda görev yapan insanları ‘Türkiye’de yolsuzluğun kaynağı bunlardır’ diyerek herkesi çırılçıplak bırakmanın anlamı yoktur. Bundan demokrasi büyük ölçüde zarar görür. Türkiye’yi bir hukuk devleti olmaktan uzaklaştırır. Hakimler devletine doğru yanlış istikamete dayanır. Bir AB ülkesinde yasam, yürütme ve yargıda görev yapanların ayrıcalıkları nereye kadar ise oraya kadar olsun. Diğerlerini çıkaralım. Böyle bir anlayış içinde olunursa bu konular konuşulur ama onun dışında yapılacak işler var.

Deniyor ki, ‘yüzde 10 barajı fazladır...’ Türkiye milletvekilliğinin getirilmesi gibi. Şimdi yüzde 85 oranında milletin takdiri meclise yansımış durumda. Ancak bu milletin kendi tercihiyle oldu. Bunu anayasal bir zemine oturtalım dendiğinde bir takım formüller konuşuluyor. 450’si seçim bölgelerinden 100 milletvekili de aldığı oya göre dağıtılsın bunun için de anayasa değişikliği gerekli.”

ntvmsnbc.com, 15.02.09

 

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.