Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Baykal'dan Başbakan'a yanıt

Anayasa değişikliğinde son dakika  

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''ülkenin anayasası ve tarihi ile barışık olmadığını, fırsat bulduğunda onlarla savaşmayı kendisine temel bir ilke edindiğini'' savundu.

Baykal, partisinin grup toplantısında, Başbakan Erdoğan'ın, 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye ilişkin sözlerine yanıt verdi.

Deniz Baykal, İnönü'nün, milli mücadele içinde, bağımsız Türkiye'yi kuran iki büyük kahramandan biri olduğunu, ülkeyi çağdaş, modern bir devlet haline dönüştürmek için büyük mücadele verdiğini anlattı.

İnönü'nün, bu mücadeleyi cephede, devlet kuruculuğu alanında verdiğini, kahraman olarak kendini bütün dünyaya kabul ettirdiğini dile getiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bir siyasetçi, devlet adamı olarak bütün dünyanın saygısını, ülkesi üzerine çekmeyi başarmış, ülkesini değiştirmeyi, modernleştirmeyi, bu doğrultuda en cesur adımları atmayı kararlılıkla sürdürmüştür. Günü geldiğinde bir tek parti rejimi içinde devraldığı Türkiye'yi, çok partili rejime, onun sonuçlarını göze alarak, iktidardan uzaklaşmayı bir büyük şeref sayarak, Türkiye'nin bunu başarabildiğini yaşarken görmeyi dileyerek, iktidardan muhalefete, tek partiden çok partiye, demokratik bir rejime geçişin, dünyanın hayranlığını kazanan en güzel örneğini vererek, Çankaya'dan, arkasında hiçbir dedikodu, yolsuzluk iddiası olmadan, elinde çantasıyla, yürüye yürüye Pembe Köşk'e inmeyi göze almış, başarmış bir insan.

Hitlermiş... Hitler kim; demokratik bir toplumun, Weimar Cumhuriyeti'nin, o zamanın koşulları içindeki liberal demokrasinin imkanlarını, seçimi kullanarak, işbaşına gelip, tarihin kaydettiği en acımasız diktatörlüğü, insanlığa karşı en büyük soykırım suçunu işleyerek, kendi ülkesi ve bütün dünyadaki milyonlarca insanın ölümünün doğrudan sorumlusu olan biri. İnönü, vatanı işgalden kurtarmak için savaşmış, sonra Lozan'da barışı yapmış, kendi devletini inşa etmeye çalışmış, bir barış adamı, devlet adamı. Ülkesine demokratik rejimi, çok partili rejimi getirmiş, hakimlere bağımsızlık, basına özgürlük vermiş, ülkeye demokratik hak ve özgürlükleri taşımış, bunu misyon olarak kabul etmiş bir insan. Buna diyeceğiz ki 'sen Hitler'sin'. Hitler, dünyayı belaya ve ateşe atan insan. İnönü, Hitler'in dünyaya attığı ateşten, Türkiye'yi kurtarmak için tarihin hayranlıkla izlediği, en büyük diplomasi zaferlerini kazanan insan.''

-''TERBİYESİZLİK YAPMAMAK ÇOK MU GÜÇTÜR?''-

Baykal, ''Eğer o tarihlerde, Türkiye'nin başında, 1 Mart 2003'te ABD askerlerinin, Irak'a müdahalesi için tezkere hazırlayıp, Türkiye'yi savaşa açmaya gönüllü olan, Irak'ta 1 milyon Müslüman'ın öldürülmesine destek vermeyi içine sindiren zihniyet, işbaşında olsaydı ne olurdu?'' diye sordu.

İnönü'nün, hem Hitler hem de Stalin'in ordularını, Anadolu topraklarının dışında tutmayı başardığını vurgulayan Baykal, ''Eğer İnönü, bu politikasını 2. Dünya Savaşı'nda başarıyla uygulayamamış, işbaşında 2003 zihniyeti o tarihte bulunuyor olsaydı merak ediyorum, acaba Güneysu'daki çocuklar nasıl bir gelecekle karşı karşıya kalırlardı. Rus kolhozlarında yetiştirilmek üzere 2. Dünya Savaşı çocuklarının, oralarda nasıl bir zihniyet anlayışıyla yetişmiş olacaklarını düşünürdük? Acaba İslamiyeti, Anadolu'nun tarihi eserlerini, abidelerini büyük bir hassasiyetle düşünen kimseler, eğer Rus orduları, Güneysu'yu işgal etseydi, bugün hangi noktada olurlardı?'' görüşünü dile getirdi.

Baykal, İnönü'nün, Anadolu'da yaşayanların kimliği, hayatı, şerefi, onurunun çiğnenmesine izin vermediğini, bütün bedelini hayatı boyunca, gözünü kırpmadan, şikayet etmeden, yakınmadan ödemeyi başardığını söyledi. İnönü'nün, büyük haksızlıklara, iftiralara maruz bırakıldığını, hakkında ''asker kaçağı'' denildiğini belirten Baykal, şunları kaydetti:

''Böyle bu işler... Anadolu'nun maneviyatını, dinini, imanını, kimliğini, milliyetini, ırzını, şerefini kurtarmış insanlara, bunca yıl sonra, bir Başbakan sıfatıyla bu sözleri söylemeyi içine sindiren bir anlayışa acaba ne söylemek gerekir? Bugün Rize Güneysu'daki çocuklarımız, İsmet İnönü'nün, Türkiye ile tanıştırdığı çay üretimi ve Çaykur'un helal paralarıyla beslenip büyümüş, bu milletin evlatları olarak yetişmesi imkanını elde etmiş insanlardır. Bu insanlara karşı şükran duygusundan vazgeçtik, en azından terbiyesizlik yapmamayı başarmak çok mu güçtür?

Bu sözlerin altında hiç şüphe yok, husumet, düşmanlık, kötü niyet, peşin fikir var da cehalet de var. İnönü'yü faşizmle suçluyor. İnönü, 1946 seçimlerinden sonra Türkiye'de gerçekten demokratik bir seçimin yapılması için Cumhurbaşkanı olarak, 12 Temmuz beyannamesi yayımlayarak, Türkiye'deki iktidar, muhalefet yarışmasının çok doğal olduğunu, muhalefet yapanların hiçbir şekilde suçlanmaması gerektiğini, haklarını kullandıklarını, kendi partililerine, topluma bir ders gibi verme ihtiyacını hissetmiş, bunu başarmış, iktidar değişikliğinin önünü açmış bir insan.''

-''UGANDA DA BİLE OLMAZ''-

Hitler Almanya'sının zulmünden kaçan aydınların, Türkiye'ye sığındığını anımsatan Baykal, bu aydınların o günün koşullarında Türkiye'nin maaşıyla geleceğin öğretmenlerini yetiştirdiğini anlattı.

Bu aydınların ülkenin modernleşme çabasına gönülden destek verdiğini belirten Baykal, ''Bunları mı anlatacağız Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına? Bu durum, Başbakan'ın zihniyet dünyasının bir yansımasıdır'' dedi.

Başbakan Erdoğan'ın, Türkiye'nin tarihi ile barışık olmadığını savunan Baykal, şöyle konuştu:

''Başbakan, ülkenin anayasası ve tarihi ile barışık değildir. Fırsat bulduğu zaman, fırsat bulduğu yerde onlarla savaşmayı kendisine temel bir ilke edinmiştir. Böyle bir durumun dünyada örneği yoktur. Uganda da bile olamaz. Başbakan, devleti, Cumhuriyeti ve modern Türkiye'yi sevmiyor. Türkiye'nin demokratik fikir, düşünce hareketi ve birikimini sevmiyor. Oysa ki kendi birikiminden gelmiş yüzlerce insanın böyle bir sıkıntısı yok. Başbakan, İnönü'nün sözlerini de sevmiyor; 'Bu ülkede namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalı' sözünü de sevmiyor. Başbakan'ın görevi ülkeyi kaynaştırmaktır. Ayrıştırmak, ayırmak, çarpıtarak, insanları, kurumları birbirine düşürmek değildir.''

-''ATEŞ, SADECE DÜŞTÜĞÜ YERİ DEĞİL, BÜTÜN TÜRKİYE'Yİ YAKTI''-

Baykal, terör olaylarının tekrar canlandığını, Türkiye'nin büyük acılar yaşamak zorunda kaldığını söyledi. Baykal, 30 Mart ile 1 Mayıs tarihleri arasında 18 şehit verildiğini, 19 yaralının olduğunu, Türkiye'nin hemen hemen her yerinde şehit cenazelerinin, bütün milleti derinden sarstığını ifade etti.

Bu kez ateşin düştüğü yeri değil, bütün Türkiye'yi yaktığını dile getiren Baykal, her şehit olayının arkasında büyük bir insani dramın yattığını kaydetti. Baykal, bütün Türkiye'nin çok derinden sarsıldığını, terör olayının, bazıları tarafından doğru anlaşılamadığını savundu.

Baykal, bu olaylar yaşarken ister istemez herkesin aklına, ''Açılım ne oldu, anaların gözyaşı hani bitecekti, hani Türkiye'nin önünde tarihi fırsat vardı, hani Türkiye hiçbir bedel ödemeden, can kaybetmeden kendi içimizde kardeşliği sağlama imkanına sahipti?'' sorularının geldiğini belirtti. Baykal, ''Evlatlarını kaybetmiş insanların en ağır acıları yaşadığı o anda 'vatana feda olsun' yaklaşımıyla bu mücadeleye inançla sahip çıktıkların görmek bu mücadelenin şartlarını anlayamamış iktidara en büyük dersi vermiştir'' diye konuştu.

Türkiye'yi yönetenlerin, olayın adını koymayı başaramadığını, sorunların buradan kaynaklandığını kaydeden Baykal, ''Kahvaltılı şovlar, sanatçı buluşmalarında söylenen sözler, nutuklar, okunan şiirler, roman tahlilleri, sinema analizleri ve Türkiye'nin bu acı gerçeği...'' diye konuştu.

Ekonomideki gelişmeleri de değerlendiren Baykal, yanlış ekonomi politikasının somut bir göstergesi olarak, Türkiye'de et krizi yaşandığını kaydetti. Deniz Baykal tartışmalı 2 madde düşerse son maddeye "evet" oyu vereceklerini söyledi

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, değişik konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Deniz Baykal, Anayasa değişikliği teklifi konusundaki görüşlerini açıklarken, ''Açıkça ifade ediyorum, eğer TBMM'de o iki maddede düşerse kalan maddelerin referanduma gitmeden TBMM'de gerekli olay ulaşması için hepimiz elimizden gelen gayreti sergileyeceğiz. Oy vermediğimiz, katılmadığımız bu anayasa değişikliği oylamasına son turda 'evet' oyu vereceğiz'' dedi.


“İNÖNÜ HİTLER İSE, ATATÜRK NEYDİ”

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Başbakan'ın İsmet İnönü'yü Hitler'e benzetmesiyle ilgili sormak istiyorum; eğer İnönü Hitler ise Atatürk neydi? İnönü'ye hakaret ettiğini sanıyor, Türk milletine hakaret ediyor." dedi.

Partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuşan CHP lideri Baykal, Başbakan Erdoğan'ın 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü Hitler'e benzetmesinin tüm Türkiye'de bir infiale neden olduğunu ileri sürdü. Baykal, "Bunu söyleyen neden söylüyor, altında ne yatıyor? Başbakan'a sormak istiyoruz. Eğer İnönü Hitler idiyse, Atatürk nedir?" diye konuştu.

"Eğer İnönü'yle bir hesabın varsa, İnönü öleli 40 sene oluyor. Gel benimle hesaplaş. İnönü kim? Bir milli mücadele içinde bağımsız bir Türkiye'yi kuran iki önemli kişiden biri" diyen Baykal, İnönü'nün vatanı işgalden kurtarmak için çalıştığını söyledi.
 

Star, 04.05.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.