Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Anayasa desteğine 'zavallı' ithamı

Anayasa desteğine 'zavallı' ithamı  

12 Eylül darbesinin ardından ceza evinde işkencelere maruz kalan ülkücülerin anayasa paketini desteklemesi Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi kızdırdı. Bahçeli, "Biz, kendine eski ülkücü veya eski MHP'li diyerek, gittikleri yerin bir türlü yenisi olamayıp, itibarını bile hala bu kutlu hareketin eskisi ve müsveddesi olmakla övünenlerin tuzaklarına düşemeyiz." dedi.

MHP Ankara İl Başkanlığı'nın ev sahipliğini yaptığı, Bolu, Düzce, Karabük, Zonguldak, Bartın, Kırıkkale, Çorum, Çankırı, Kastamonu illerinin katıldığı '1.Bölge İstişare Toplantısı' Anadolu Gösteri Merkezi'nde yapıldı. 3 bin 455 kişinin davet edildiği toplantıda konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli, Anayasa değişikliğine destek vereceklerini açıklayan eski ülkücülere sert tepki gösterdi.

TRT başta olmak üzere bazı medya kuruluşlarını hükümetin arka bahçesi olmakla suçlayan Bahçeli, medya kuruluşlarının telkinleriyle yol alamayacaklarını ifade etti. Aydınlığı kendinden menkul zihniyetlerin ekranlardaki sözde tavsiyeleriyle karar veremeyeceklerini savunan Bahçeli, "Bunlar, ağız birliği etmişçesine, TRT ekranlarında birer birer boy göstererek, gazete sütunlarında ardı ardına makaleler yazarak, Milliyetçi hareketin meseleler karşısındaki duruşunu ve tavrını eleştirme ve yönlendirme yarışına girmişlerdir. Bunlar, partimize mensubiyetleri, kendinden menkul zavallıları bularak konuşturmakta, ya da dava arkadaşlarımın geçmişte çektiği çileler üzerinden ağır tahriklerle milliyetçilik ve meşakkat istismarı yapmaktadırlar." diye konuştu.

Türkiye'nin her yönden çok ağır buhran hali yaşadığını, daha kritik bir dönemin de arifesinde bulunduğunu iddia eden Devlet Bahçeli, Türk milletinin bekasına yönelik tehditlerin tırmandığını ileri sürdü. Vatanın birliği ve beraberliği üzerindeki risklerin çoğaldığını savunan Bahçeli, vatandaşların kardeşliğine yönelik tehlikelerin arttığını iddia etti.

Bayrak, vatan, millet, devlet, cumhuriyet, demokrasi, milli kimlik gibi kavramları savunmanın her zamankinden daha önemli olduğunu iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti: "Millet evlatlarının daha fazla sessiz durması, daha fazla göz yumması ve daha fazla ayrı kalması düşünülemez. Gün, kısır tartışmaların günü değildir. Gün, birleşme, bütünleşme, saflarımızı sıkılaştırma günüdür. Bu büyük buluşmanın adresi de bellidir: Kucaklaşmanın adresi, uzlaşma ve huzurun adresi Milliyetçi Hareket'tir."

AYDINLIK TÜRKİYE PARTİSİ MHP'YE KATILDI

Aydınlık Türkiye Partisi'nin yöneticilerinin ve mensuplarının MHP'ye katıldığını açıklayan Bahçeli, 'yuvanıza hoş geldiniz' dedi. Parti çatısı altında bulunmayan bütün dava arkadaşlarını da yuvalarına dönmeye çağıran MHP Genel Başkanı, bundan sonra artan bir teveccühle Milliyetçi Hareket'in giderek büyüyeceğine yürekten inandığını söyledi.

Türkiye'nin tehlikeli bir cepheleşmenin bütün belirtilerini gösterdiğini iddia eden Bahçeli, milletin sonuçları çok ağır olacak bir kutuplaşmanın bütün işaretlerini verdiğini savundu.

Cumhurbaşkanı'nın İran'a giderken "iyi şeyler olacak" müjdesi ile başlayan sürecin "PKK açılımı"na dönüştüğünü ve ülke için tam bir yıkım halini aldığını ileri süren Devlet Bahçeli, bir yıllık sancılı tartışmalarla geçen süreçte beklenen iyi şeylerin bir türlü gerçekleşmediğini savundu.

Hükümetin Anayasa değişikliklerinin bir toplumsal ihtiyaçtan da öte bu sinsi niyetin hayata geçirilme çabası olarak görülmesi gerektiğini savunan Bahçeli, "Bu maksada ulaşmak için atılacak adımlar, bilinmelidir ki, PKK'nın siyasi gündem ve stratejisinin adım adım ilerletilmesidir." şeklinde konuştu.

Anayasa değişikliğinin Meclis'ten geçmemesi halinde erken seçim yapılacağını savunan Bahçeli, gidilebilecek referandum ihtimalinde de hayır sonucu çıkacağının kesin olduğunu ileri sürdü. Milliyetçi Hareket'in her ferdinin uyanık olmasını isteyen Bahçeli, "Dışarıdan gelen fısıltılara kulağını kapatmak mecburiyetindedir. Kafası karışmış vatandaşlarımızı uyandırmak zorundadır. Ve her an bir erken genel seçim olacakmış gibi hazırlıklı bulunmalıdır." dedi.

MHP'nin yarın mutlaka iktidarda olacağını savunan Bahçeli, Türkiye'yi ayağa kaldıracağını belirtti.

Star, 11.04.2010

Darbe mağduru ülkücülerden ortak deklarasyon: Reformu destekliyoruz

12 Eylül darbesinin ardından cezaevinde işkencelere maruz kalan ülkücüler, anayasa paketine destek için deklarasyon yayımladı.

Mağdur arkadaşları adına bildiriye imza atan 39 ülkücü, "Türkiye bir yol ayırımındadır. Ya darbeleri ilelebet tarihe gömecek ya da öz vatanında esir muamelesi görmeye devam edecektir." dedi. Darbe döneminde ağır işkencelerden geçtiklerini, arkadaşlarının bazılarının asıldığını, bazılarının yıllarca hapis yattığını anlatan mağdurlar, yapılacak reformu yaşadıkları zulmün hesabını hukuk yoluyla sorabilme imkanı olarak görüyor. Darbe anayasasıyla yönetilmenin utanç verici olduğunu söyleyen ülkücüler, amaçlarını ise ülkede özgürlük, insan hakları ve çağdaş demokrasinin yerleşmesi olarak özetliyor. 

Deklarasyonun öncülüğünü Manisa Ülkücüler Davası sebebiyle 11 yıl hapis yatan dönemin Ülkü Ocağı başkanlarından Avukat İrfan Sönmez yapıyor. Yürütme ve yasamanın yargı tarafından baskı altına alındığına işaret eden Sönmez, mevcut yapıda yargının bir muhalefet partisi gibi hareket ettiğinin anlaşıldığını belirtiyor. Sönmez, "Anayasa değişikliği, Türkiye'yi tek parti ideolojisinden kurtaracak ve devleti CHP'nin olmaktan çıkarıp milletin yapacak. Bu düzenlemeleri bir Türk milliyetçisi olarak destekliyorum." diyor.

Deklarasyona imza koyanlardan birisi de ülkücü camianın önde gelen isimlerinden Ökkeş Şendiller. Türkiye'nin darbe ve darbe endişesinden kurtulması gerektiğini dile getiren Şendiller, aksi takdirde demokratikleşme ve millî irade konusunda mesafe alınamayacağını savunuyor. Şendiller, yeni anayasa ihtiyacını şu sözlerle dile getiriyor: "Aradan 30 yıl geçmesine rağmen bu manada ciddi bir adım atılamadı. 12 Eylül darbe anayasasının bir maddesinin bile değişmesi, millî irade bakımından en büyük arzumuz. O dönemle hesaplaşma yapılması lazım." Manisa davasında yargılananlardan dönemin Balıkesir Ocak Başkanı Ahmet Ulu da geçmişte mücadele veren ülkücülerin, ahde vefa olarak anayasa değişikliğine destek vermesi gerektiğini vurguluyor.

Deklarasyon metninde şu ifadeler yer alıyor: "Türkiye bir yol ayırımındadır. Ya darbeleri ilelebet tarihe gömecek ya da darbelerle yaşamaya, öz vatanında esir muamelesi görmeye devam edecektir. Darbelerle hesaplaşmanın yolu, darbecileri sanık sandalyesine çıkarmaktır. Bu bakımdan biz, 12 Eylül uygulamalarının mağduru Türk milliyetçileri olarak, Anayasa'nın geçici 15. maddesinin kaldırılmasıyla ilgili düzenlemeyi ve anayasa taslağında hedeflenen değişiklikleri destekliyor, 12 Eylül mahkemelerinin verdiği kararların tüm sonuçlarıyla yok sayılmasını temenni ediyoruz. Bu tavrımız, ne bir partinin yanında olmak ne de bir partinin karşısında olmaktır. Bu tavrımız millî iradeden, milletin sözünün bütün sözlerin üstünde tutulduğu bir Türkiye'den yana olmaktır. Bu tavrımız, inançlarına ipotek konulan mazlum bir milletin hukukundan yana olmaktır. Bu tavrımız insan merkezli bir anayasadan, milletinin hâdimi bir devletten yana olmaktır. Bu düşüncelerle biz, 12 Eylül cuntasının mağduru ülkücüler ve Türk milliyetçileri olarak, mevcut anayasa değişikliği taslağına destek verdiğimizi, bu deklarasyona imza atarak bütün Türkiye'ye ilan ediyoruz."

Deklarasyona şu isimler imza attı: Ökkeş Şendiller, Yrd. Doç. Ahmet Tevfik Ozan, Hasan Kıvrak, Ferruh Gökçen, Zeynel Abidin Kıymaz, Ahmet Serdar Konurlu, Cengiz Ceylan, M.Cemal Erkoç, Muzaffer Onüçyıldız, Hasan İlter, Murat Sancak, Atalay Acarol, Mehmet Güleç, Naci Akgül, Vedat Demirezen, Ali Aksakal, Bülent Avcı, Osman Gündüz, Taylan Çoklar, Bayram Kartal, Soner Coşkun Bıyık, Ahmet Akkale, Kemal Tekoğlu, Toker Esendağ, Kemalettin Koca, Muhittin Yanık, Gürsel Başdemir, Necmi Rıza Akdinç, Reşat Ahlatlı, Adnan Akdağ, Yılmaz Şişmanlar, Hamza Özkızılcık, Ayet Serbest, Ahmet Ulu, İrfan Sönmez, Ömer Sağdıç, Yusuf Akgül, Sadık Kısır, Servet Arslaner.

Sivil ve demokratik anayasa isteyen ülkücülerin görüşleri şöyle:

Ökkeş Şendiller: Yeni bir sivil anayasa yapılmasından yanayız. 12 Eylül acısını hücrelerine kadar yaşamış insanlar olarak, millete zorla kabul ettirilmiş bir anayasanın değiştirilmesinin millî irade bakımından önemine binaen, arkadaşlarımızla bir deklarasyon hazırladık.

Avukat İrfan Sönmez: Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu, yürütme ve yasamanın yargı tarafından baskı altına alındığı, tıkandığı, yargının bir muhalefet partisi gibi hareket ettiği anlaşılmıştır. Anayasa değişikliği taslağını, tek parti ideolojisinden kurtaracak ve devleti CHP'nin olmaktan çıkarıp milletin yapacak düzenlemeleri de içerdiğinden, bir Türk milliyetçisi olarak destekliyorum.

Ahmet Ulu: Darbe mağduru olarak 12 yıla yakın cezaevinde kaldım. Bu baskıcı anayasanın reddinin, bir insanlık ve vatanseverlik görevi olduğuna inanıyoruz.

Hasan Kıvrak: Yeni anayasa teklifinin eksikleri olabilir ancak Parlamento tarafından hazırlandığı için bütün ihtilâl anayasalarından daha ehvendir. Kendilerinin de ihtilâl mağduru olduğunu söyleyen siyasilerin, darbe anayasasına hâlâ ne diye destek verdiğini anlamıyorum.

Avukat Hasan İlter: Darbe sürecinde hem sağdan hem soldan binlerce insan yargılandı. Birçok kişi, suçsuz yere cezalara çarptırıldı. Anayasa'nın 12 Eylül'le ilgili geçici 15. maddesinin kaldırılıp ihtilâl mahkemelerinde verilmiş bütün kararların yok sayılmasını istiyoruz.

Ülkücü isimler yıllarca hapis yattı
  • İrfan Sönmez, Manisa ülkücüler davasında 11 yıl cezaevinde kaldı.
  • Ökkeş Şendiller, Kahramanmaraş davasında 3,5 yıl cezaevinde kaldı.
  • Ahmet Tevfik Ozan, Ankara ülkücüler davasında 5,5 yıl cezaevinde kaldı.
  • Hasan Kıvrak, Konya ülkücüler davasında 10 yıl cezaevinde kaldı.
  • Ferruh Gökçen, Burdur ülkücüler davasında 7,5 yıl cezaevinde kaldı.
  • Cengiz Ceylan, İzmir ülkücüler davasında 10 yıl cezaevinde kaldı.
  • M.Cemal Erkoç, Konya ülkücüler davasında 10 yıl cezaevinde kaldı.
  • Ahmet Akkale, Kayseri ülkücüler davasında 9 yıl cezaevinde kaldı.
  • Muhittin Yanık, Aydın ülkücüler davasında 10 yıl cezaevinde kaldı.
  • Ahmet Ulu, Balıkesir ülkücüler davasında 10 yıl cezaevinde kaldı.

 

 

Zaman, 11.04.2010

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.