Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Muhalefetten Güneydoğu çıkarması

Muhalefetten Güneydoğu çıkarması

Muhalefet hafta sonunu Güneydoğu’da geçirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Deniz Baykal Siirt’te partisinin İl Kongresi’ne katılırken Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Şanlıurfa’da “Bin Yıllık  Kardeşliği Yaşa ve Yaşat” mitinginde konuştu. Bahçeli burada yaptığı konuşmada “Başbakan’ın kafasındaki Sivas-Gavurdağı sınırını yıkmaya geldim” dedi. Baykal ise, Siirt’te hükümetin demokratik açılımının Yeşilçam açılımına döndüğünü söyledi. Başbakan Erdoğan 29 Mart yerel seçimleri öncesi muhalefeti eleştirirken “Bunlar Sivas’ın ötesine geçemezler” demişti.

Baykal: "Masada silah varken barış olmuyor"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Siirt’te hükümetin demokratik açılımının Yeşilçam açılımına döndüğünü söyledi.

Baykal, “Etnik ayrımcılık, dışlama yok ama kimliğe saygı var. Demokrasi, eşitlik özgürlük var ama terör hiç yok. Terör yanlış. Ayrışma ne ile oluyor? Silahla, terörle oluyor. Onun için yapılması gereken şey terörü kaldıralım, silahı kaldıralım. Masanın üstünde silah durmasın. Masanın üstünde silah durduğu anda barış olmuyor, kalkınma olmuyor. Terör ortadan kalktığı anda bilin Türkiye’de asıl o zaman kardeşlik olur” dedi. Hükümetin ‘demokratik açılım’ kampanyasını da eleştiren Baykal, “Kürt açılımı oldu Yeşilçam açılımı” dedi.

Partisinin il kongresine katılmak üzere Siirt'e gelen CHP lideri Deniz Baykal'ın havaalanından kente geleceği güzergahta ‘İşssizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu sizinle yeneceğiz” yazılı pankartlar asıldı. Atatürk Bulvarı üzerindeki CHP il merkezinin hemen üstündeki Türkiye Değişim Hareketi (TDH) bürosunun tabelasına, üzerine ‘Hapimizin başkanı’ yazılı bulunan Baykal’ın fotoğrafının asılması dikkati çekti.

‘SÖZDE DEĞİL ÖZDE KÜRT DOSTU BAYKAL’

CHP il kongresinin yapıldığı Kültür Merkezi salonunda ‘Sözde değil özde Kürt dostu Deniz Baykal’ pankartı açıldı ve daha sonra partililer tarafından kaldırıldı. Aralarında güneydoğu illerinden gelenlerin de bulunduğu 1500 kişinin katıldığı kongrede Türkçe, Kürtçe ve Arapça türküler çalındı.

Kongrede konuşan CHP Siirt İl Başkanı Muhdi Koyuncu, Baykal'ı Siirt'te görmekten mutlu olduklarını belirtirken, “Sivas’ın ötesine geçemezler diyen Başbakan’a da buradan selam gönderiyorum. Sayın Genel Başkanım, Ankara’nın yoğun gündemi içerisinde bizleri yanlız bırakmadınız. Bizde size söz veriyoruz. Cevizin kabuğunu Siirt’te kıracağız. Siirt’teki bu kıvılcım bütün Doğu’daki illerimize yansıyacak ve gür alevleri Ankara hissedecek. En başta AKP’nin genel merkezi hissedecek. Güneş yeniden doğudan yükselecek” dedi.

AKP’NİN OYLARI DÜŞÜYOR

Kongrede konuşan Deniz Baykal, kongre bahanesiyle asıl Siirtlilerle kucaklaşmaya geldiğini söyledi. Türkiye'nin hızla seçime gititğini, bu seçimin değişimin kapısını açacağını belirten Baykal, “Bu seçim iş başındakilerin tekrar yetki alarak yola devam edeceği seçim değildir. Bunu hepimiz çok açıkça görüyoruz. Bugün Siirtte CHP’nin çoşkulu bir kongre yapması da gerçeği ortaya koyuyor” dedi.

Deniz Baykal, yerel seçimlerin köklü bir edğişimin harekete geçtiğini gösterdiğini belirterek, “AKP 8.5 puan oyunu kaybetti. Ve bunun hızlanarak devam ettiği görülüyor. Önümüzdeki seçim artık Türkiye için bir yeni iktidarı bir yeni yönetimi ortaya çıkaracağı bir seçim olarak görülüyor. Türkiye artık bugüne kadar izlenen politikaları aynen sürdürerek daha ileriye gidemez. Bir değişikliğe yeni bir zihniyete, anlayışa ihtiyaç var” diye konuştu.

Ak Parti iktidarının 80 yılda alınan borcun iki katından fazlasını 8 yılda aldığını kaydeden Baykal, hükümetin bu kadar geniş kaynak kullanmasına rağmen milletin eline birşeyin geçmediğini söyledi. Baykal, “Sen 8 yılda ne yaptın Allah aşkına. 80 yılda aldıkları borç ortada. 80 yılda yapılanları bir de 8 yılda sattılar onun parasını da yediler harcadılar” dedi.

İktidara yakın olanların bir elinin yağda bir elinin balda olduğunu söyleyen Deniz Başkal, “Dünyada dolar milyarderi sayısında Türkiye rekor kırıyor. AKP iktidarına sırtını dıyamış bugünkü hükmete mensup olan insanların çocukları, hısım, akrabasıyla ilgili ekonomik sıkıntıları yaşayan bir kişinin varolduğunu söyliyebiliyor musunuz?” diye sordu.

“KİMLİĞİ İNSANIN ŞEREFİ, ONURUDUR”

Siirt’te çok derin bir kültür ve kardeşlik ortamı olduğunu, etnik kökeni ne olursa olsun insanların sevgi ve saygı içinde yaşadığını anlatan Baykal, “İslamiyetin ilk kuruluş günlerinden Hz. Muhammed döneminden tanıklıklar yapmış din adamlarını bağrınızda barındırıyorsunuz” dedi.

Türkiye'de herkesin kardeşçe, birbirine karşı bir karşıtlık duygusuna kendisini kesinlikle kaptırmadan, birbirine sevgi duyduğu bir anlayış içinde yaşamasına inandıklarını belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hiçbir zaman ayrımcılığa alet olmadık, teşvik etmedik hiçbir zaman kimseyi dışlamadık. Hep beraber varız, birlikteyiz dedik. Türkiye’de herkesin kendi kimliği var. Kimllik insanın şerefidir, onurudur. Bütün kimliklerde eşittir. Hiçbir kimlik öbürünün üzerinde yada altında değildir, her birisi saygıyı hak eder. Bizim dinimizde insanı kökenine diline göre ayrımak var mı? Yüzyıllardır da olmadı. İslamiyetin ilk çıktığı günlerden beri o Araptır, Türktür, Kürttür böyle bir şey oldu mu? Hepsi eşit kardeş. Herkesin kimliğine saygı duyarız. Arap da, Kürt de kardeşçtir, kardeş kalacaktır.”
Kim ayrımcılık yapıyorsa, yanlış yaptığını anlatan Baykal, zaman zaman yapılan yanlışlıklara karşı çıktıklarını anlattı. Baykal, partisinin zaman zaman yanlış yere suçlandığını anlatırken, “Şimdi herkes görüyorki bu insanlar ayrım yapmıyorlar herkese saygı duyuyorlar sevgi, beraberlik istiyorlar. Bizi birbirimizle çatıştırmak, değil kaynaştırmak istiyorlar diye gerçeği görüyorlar. Ayrıştırmak istemiyoruz, kaynaştırmak istiyoruz. Herkesi eşit ve kardeş görüyoruz” dedi.

Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:
“Herkes kendi kimliğiyle iftihar edebilir. Ama büyük toplumun hepimiz bir parçasıyız. Antalya da Eruh da senin, Türkiye de senin. Sadece senin değil bütün bunlar 72 milyonun, hepinizin, hiçbir ayrım yapmadan bütün Türkiye’ye sahibiz. Türkiyede 72 milyon adet tapu var. Her birimizin cebinde o tapu var. Ve bütün sınırları kapsıyor. Ayrışmaktan kimseye bir hayır, yarar gelmez. Ne refah gelir, ne eğitim gelir, ne hizmet ne kalkınma, demokrasi ne eşitlik, barış gelmez, hepsi tehlikeye girer. Bunu bilerek bu işlere yaklaşalım.”

“MASANIN ÜSTÜNDE SİLAH DURURSA BARIŞ OLMUYOR”

Terör konusuna da değinen Deniz Baykal, silahın ve terörün ortadanz kaldırılması gerektiğini söyledi. Ayrımcılığın silahla, terörle yapıldığını anlatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onun için yapılması gereken şey terörü kaldıralım silahı kaldıralım. Masanın üstünde silah durmasın, masanın üstünde silah durduğu anda barış olmuyor, kalkınma olmuyor. Bu işi kaldıralım ortadan. Terör ortadan kalktığı anda bilin Türkiye’de asıl o zaman kardeşlik olur. En güzel ekonomik kalkınma demokrasi, en güzel hukukun üstünlüğü silah ve terör ülkenin gündeminden kalktığı anda gerçekleşecektir. Ve biz bunu ön görüyoruz. Şartlar Türkiye’yi o noktaya götürüyor."

Ayrımcılığın Irak'ı ne hale getirdiğini anlatan Deniz Baykal, “Irak’a bakın, Irak’ta adam avukat diplomasını asmış altına da ekliyor ‘sünni avukat’ diye. Ya da ‘sii avukat’ diye ya da ‘kürt avukat’ ya da ‘türkmen avukat’ diye yazıyor. Bunda hayır var mı ? Bizim bildiğimiz Irak bir bütündü, bütün olarak bizim gözümüzde Iraklılar kardeş eşit vatandaştı. Oraya yabancı güçler müdahale etti. Ne oldu Irak’taki halk birbirine düşman oldu. Asıl büyük bedeli orada yaşayan Iraklılar ödedi. Bir milyon Müslüman evladı birbirine kırdırıldı” dedi.

Ak Parti iktidarının bu müdahaleyi desteklediğini hatırlatan Baykal, ABD’nin Irak’a müdahalesi öncesinde Meclis'e gelen tezkereye hayır diyen 100 kadar AEk Parti milletvekilinin partiden atıldığını ve hesaplarının görüldüğünü söyledi.

“KÜRT AÇLIMI OLDU YEŞİLÇAM AÇILIMI”

Hükümetin bir süredir yürüttüğü ‘demokratik açılım’ politikisanı eleştirirken “Ne oldu Kürt açılım?” diyen Baykal, “Kürt açılımı nereye geldi? Kürt açılımı döndü Yeşilçam açılımına geldi. Yeşilçam’a gelmeden önce bir Hollywood’a gittiler. Biliyorsunuz Hollywood’da bir artist var, buna güya bir şeyler dedirtecekler. Sen kimi nasıl aldatacaksın? Büyük paralar verildi ona, bedava mı adam geliyor buraya reklamı yapıyor” dedi.

Deniz Baykal, hükümetin Ermeni açılımı yapacağım diyerek Türkiye'yi Azerbaycan ile karşı karşıya getirdiğini anlatarak, “Doğalgaza zam yapıldı, yanlış işler bunlar. Bu iktidar iyi hazırlanmamış alt yapısı oluşturulmamış sağdan soldan kendisine şöyle böyle yap iyi olur denilen istikametlere sürüklendi her kesimdede. Kürt açılımında da Ermenistan açılımında da Türkiyenin başına dert açtı” diye konuştu.

DENİZ FENERİ OLAYI

Deniz Baykal, sözü Deniz Feneri olayına da getirerek, Almanya'da görülen davanın Türkiye'de henüz açılmamasını eleştirdi. Deniz Feneri sanıklarının, Başbakan Erdoğan'ın yakınları olduğunu söyleyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir yılı geçti halen iddianamede yazılamadı. İddianame yok ortada. Almanlar dayanamadılar buradaki insanlar için ikinci iddianameyi hazırladılar ve şimdi yargılayacaklar ifadesini almaları lazım bu kişilerin. Bize yazıyor ya sen ifadesini al bana gönder diyor ve şu soruları sor diyor? Bizimki diyor ki hayır benim işim değil sormam. O zaman diyor ki ben savcımı göndereyim ifadesini alsın diyor, ona da izin verilmiyor. Bu insanları niye himaye ediyor bu iktidar. Bunun altında ne yatıyor? Sana ne kardeşim kim suç işlediyse hesabını versin.”

Anayasa Mahkemesi AKP MAHKEMESİNE DÖNÜŞECEK

Anayasa değişikliği tartıyşmalarına da değinen Deniz Baykal, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasının gündeme getirilmemesini eleştirdi, “Meclis’te 550 milletvekili var, 600 üzerinde dosya var” dedi.

Ak Parti'nin iktidarının sonunun yavaş yavaş geldiğini, Anayasa değişikliği tartışmalarının altında asıl bunun yattığını ileri süren Baykal, şunları söyledi:
“Şimdi AKP şu hesabı yapıyor. 8 yıldır iktidardayım iktidarda durumu idare ettik. Şimdi yavaş yavaş bize yol gözüküyor seçim geliyor millet desteğini çekmeye başladı. Onlarda görüyorlar ki Abbas yolcudur yolcu. Bunu gördüler yarın iktidardan düştüğünde ne olacak o doysalar. Şimdi bakın getirdikleri anayasaya değişikliğinin bir özelliğini söyliyeyim. Anayasa Mahkemesi bir ceza mahkemesi haline dönüşebiliyor devlet akranıyla ilgili. Şimdi getirdikleri yeni anayasa mahkemesinin yapısı şu üye sayısını artıralım iyi peki yapalım. Bu 19 üyeyi nasıl seçelim. Şimdi getirilen değişiklik diyorki bunun 16’sı Cumhurbaşkanı tayin etsin. Hangi Cumhurbaşkanı AKP’nin 3 temel kurucu çekirdeğinin mensubundan birisi. Cumhurbaşkanı 16 tane üye tayin edecek. Peki Cumhurbaşkanı’nın tayin edeceği görevlinin memleketin AKP anlayışını bir araya bırakıp memleket için doğrusunu yapacağı güvenini aldınız mı? YÖK nasıl oluştu görüyorsunuz. Rektöler nasıl oluştu görüyşorsunuz. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin 19 üyesinden 16’sı AKP yandaşlarından oluşacak, YÖK, RTÜK gibi olacak. Sonra onun karşısına yüce divan olarak çıkacaklar ve burada hukuk olacak. Anayasa Mahkemesi AKP mahkemesine dönüşecek. Anayasa yargısı AKP yargısına dönüşecek. Yol gözüktü, gideceksek bu Anayasa Mahkemesi’ni sağlama alamamız lazım diyorlar. HSYK tartışmasıda budur.”

Baykal, konuşmasının son bölümünde cami, kışla ve yargıya siyaset sokulmayacağını anlattı. Baykal, “Bizim kutsal bir temel anlayışımız var. Bir camiye siyaset sokmayacağız. Cami, bizim inancımızın dinimizin mukaddes buluşma yeridir. Orada siyaset yok. Elbette siyasetçi gelecek ama protokolle gelmeyecek, camide protokol olmayacak herkes orada müslüman, eşit. Pprotokol uygulaması olmayacak. Etrafında korumalarla falan gelmeyeceksin kendini Allah’ın evinde hissedeceksin. Camiye siyaset girmeyecek, siyasetçi insan olarak oraya girecek. İki kışlaya siyaset sokmayacağız. Kışlada siyasetin yeri yok olmaz. TSK milletindir, milletin içinde her anlayış var her etnik kökenden insan var ama hepimiz hep beraberidiz. Üç, siyaseti mahkemeye sokmayacağız. Mahkemede kutsal. Mahkemede adaletin hakkın gereğinin yapılacağı yer. Orada kimsenin rütbesi makamı parası pulu mevkii hiçbir önem taşımaz. Oraya herkes gelecek ve adaletin karşısında hepimizin boynu bükük olacak.”
 
Bahçeli: "Açılım tuzağına düşmeyin"

MİLLİYETÇİ Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ikincisi Şanlıurfa’da düzenlenen ‘Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat’ mitinginde hükümeti sert sözlerle eleştirdi.
 

12 yıl sonra geldiği Şanlıurfa’da ‘Kürt’ kelimesini hiç kullanmayıp, açılımın bir tuzak olduğunu söyleyen Bahçeli, “Sivas’ın ötesine geçemiyorlar” sözleriyle kendisini eleştiren Başbakan Erdoğan’ı da, “Sayın Başbakan nereye kaçarsan kaç, okyanus ötesine Amerika’ya gitsen seni getirmezsem namerdim” dedi.

Devlet Bahçeli, beraberinde çok sayıda milletvekili ve parti yöneticisi ile birlikte, Topçu Meydanı’nda düzenlenen mitinge katıldı. Yaklaşık 15 bin kişinin bulunduğu miting alanında, zaman zaman birbirini itenlerin yarattığı izdihamda, bazı kişiler ezilme tehlikesi geçirdi. Aşırı kalabalık nedeniyle baygınlık geçirenlere de alanda bekletilen ambulanslarda müdahale edildi. Alanda sık sık tekbir getiren kalabalık, ‘Devletin başına Devlet gelecek’, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’, ‘Harran ovası bozkurt yuvası’, ‘Bayrağa uzanan eller kırılsın’ ve ‘Ülkücü hareket engellenemez’ sloganları attı.

Boynuna kırmızı-beyaz renkte bir poşu takarak çevre il ve ilçelerden gelen partililerine hitap eden MHP Lideri Bahçeli, yeni Anayasa ile ilgili çalışmaların hükümetin başarısızlığını örtmesi için gündeme getirildiğini iddia edip, “Mecliste komisyon kuralım ve Anayasa’yı seçimlerden sonra yeni meclis kursun. Anayasa değişince Urfalı’nın cebine para mı girecek” diye tepki gösterirken, PKK’lıların Habur’daki karşılamayı da sert sözlerle eleştirdi.

AÇILIM TUZAĞINA DÜŞMEYİN

Türkiye’nin küstürülerek çözülmesinin istendiğini ve bunun açılım tuzağı ile yapılmak istendiğini söyleyen Bahçeli, “Bekliyorlar ki, ayrılalım, dağılalım, umuyorlar ki küselim çözülelim, adı açılım denen tuzağa düşelim. Liğme liğme olalım, parça parça dökülelim. Bütün halinde çözülemeyen sorunlar parçalanınca nasıl çözülecek? Bu aramıza sokulmak istenen sinsi bir fitnedir. Bu birbirimizi ayırmak isteyen alçakça bir fesattır. Bunu ne büyük milletim kabul eder, ne MHP sineye çeker, ne de Urfalı kardeşim rıza gösterir, onay verir ve boyun eğer” dedi. Türk milletinin sükunetini kimsenin korkaklık olarak görmemesini isteyen Bahçeli, milletin, dün Fransız’a, İngiliz’e nasıl cevap verdiyse, hain teröriste nasıl göğsünü siper ettiyse, bugün toplumu ayırmaya çalışanlara da aynı tepkiyi göstereceğini söyledi.

HİÇ BİR FARKIMIZ YOK

Türkiye’de herkesin bir ve beraber olduğunu, kimsenin farklı olmadığını söyleyen Bahçeli, insanların ortak derdinin yokluk ve yoksulluk olduğunu vurguladı. “Bu ülkede yaşayan herkes bir milletin bin yıllık kucaklanmasının hatırasıdır” diyen Bahçeli, hpiç kimsenin bu milletin yabancısı ve ötekisi olmadığını söyledi. Bahçeli, “Başbakana inat ayrımız gayrımız yok. Siz başkalarına aldırmayın, açılım tuzaklarına kanmayın, oyunları umursamayın, dikkate bile almayın. Siz bu ülkenin yabancısı değil yerlisisiniz, bu devletin ortağı değil sahibisiniz. Kimsenin ailesi kimseye sorun değil, hiç kimsenin kimliği kimseye sıkıntı değil. Aldanmayın, kafalarınız karışmasın, çünkü derdimiz tasamız yokluk yoksulluk yolsuzluk. Ananızın dili ne olursa olsun, hangi türküyü söylerseniz söyleyin, hangi yemeği pişirirseniz pişirin, neye inanırsanız inanın, yoksulluk aynı yoksulluk, mahrumiyet aynı mahrumiyet, çile aynı çile. Fukaralığın dili, işsizliğin kimliği yok” diye konuştu.

ERDOĞAN’IN KAFASINDAKİ SİVAS SINIRINI YIKMAYA GELDİM

İşsizlik ve yoksulluğun nedeni olarak gösterdiği hükümeti eleştiren Bahçeli, “Sivas’ın ötesine geçemiyorlar” diyen Başbakan’ın kafasındaki sınırı yıkmak için Şanlıurfa’ya geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
“İktidar hangi yalanı söylerse söylesin, tarlalarda yalın ayakta kızgın toprağa basan çocuklarınızın ızdırabını yüreklerimizde hissediyoruz. Ne yazı bildiniz, ne yüzünüz güldü. Ben MHP’nin genel başkanı olarak sadece Urfa’ya değil tüm yöredeki kardeşlerime söylüyorum. Ben buraya sizlerden oy toplamaya, aklınızı çelmeye gelmedim. İnançları istismar etmeye, ayırmaya, bölmeye, küstürmeye gelmedim. Urfalıyla kucaklaşmak, dertleşmek için geldim. Sonra da Başbakan Erdoğan’ın kafasındaki Sivas sınırını yıkmaya geldim. Uydurulan fitne, iftira gıybetleri aşmaya geldim. Ayrılmanın değil kavuşmanın, farklılaşmanın değil buluşmanın dilini konuşmaya geldim. Bin yıllık kardeşliği yaşamaya ve yaşatmaya geldik ve 3 hilalin mesajını getirdim.

Sizler büyük Türk milleti ailesinin annesi, babası, evladı, dedesi, ninesi ve torunusunuz. Türk milletine mensup olmak; Edirne’den söyleneni Bozova’da işitmek, Siverek’te pişeni İzmir’de yemek, Trabzon’da oynanan horonu Halfeti’de duymak, Suruç türküsüyle Manisa’da üzülmek, Yozgat halayıyla Ceylanpınar’da oynamak, Akçakale mırrasını Ankara’da içmek, Viranşehir balının tadını Çanakkale’de hissetmek, Harranlı ananın gözyaşını Samsun, Çorum’da dökmek, Birecik sıcağında tarladaki terleyen alnı Tekirdağ’da silmektir. Millet derdiyle dertlenip, lokmayı paylaşmak, bir ve beraber olmaktır. Yıkımın sahiplerine dönerek, ‘Bizi bölemezsiniz, ayıramazsınız, kışkırtamazsınız’ diye haykırmaktır. Türk milleti bunu yapacak asalette, kudrette, güçte ve ahlaktadır. İşte millet olma budur.”

KILAVUZ İMRALI, TAŞERON HÜKÜMET, MERKEZ AMERİKA

Anlamsız farklılıkların körüklenmesinin toplumda derin yaralar açacağını söyleyen Bahçeli, açılımın merkezinin Amerika, kılavuzunun İmralı ve taşeronunun hükümet olduğunu iddia etti. Birleştirmenin “Başbakan Erdoğan’ın yaptığı gibi önce 36’ya bölüp sonra yeniden toplamak” olmadığını ifade eden Bahçeli, bölge insanının terörle mücadelede çok sayıda şehit verdiğini hatırlattı.

‘Açılım, ‘demokratikleşme’ denilerek bölücülerin emellerine meşruiyet kazandırılmak istediğini iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:
“Oyunu görün bu gidişle Türkiye Cumhuriyeti varlığı tasfiye edilecektir, uyanık olunuz. Kılavuzu İmralı, taşeronu hükümet, merkezi Amerika olan bölünme payesi hiç birimizin hayrına olmayacaktır. Anlamsız farklılıkların körüklenmesi derin yaralar açacaktır bunun farkına varın. Milli hassasiyetler tarih ve kardeşliğimiz aşağılanmak isteniyor, dik durun. Demokrasi açılımı, kardeşlik ve huzur açılımı, milli birlik açılımı gibi yalanların arkasındaki tuzakları anlayın ve anlatınız. Bütün bu oyunun arkasını görün. Ya bu topraklar ve üzerinde yaşayan millet bir ve bütün tutulacaktır, ya da Anadolu’dan atılacak ve tarihten silinecektir. Bunun adı tarihi haçlı seferidir. Bir yandan İslam orduları komutanı Selahattin Eyyübi, öbür tarafta haçlı artıkları. Dün İngiliz ve Fransız’ın, Urfa sokaklarında yapmaya çalıştığı budur. Açılım denen yıkımla yapılmak istenen budur. Bir yanda milletimiz, inançlarımız, değerlerimiz ve bayrağımız; diğer yanda yine haçlı kalıntıları. Bunu görmek, bilmek lazımdır.”

PKK’LILARA GÖSTERİLEN İLGİ İNSANIMIZA GÖSTERİLMEDİ

Öcalan’ın çağrısı ile Kandil ve Mahmur’dan gelenlerin karşılanma görüntülerini hatırlatarak açılım sürecini ve iktidarı eleştiren Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Habur’da PKK’lıların nasıl karşılandığını gördünüz. Urfalı kardeşime yıllardır musallat olan eli kanlı katilin izzet ikram bulduğuna Habur’da şahit oldunuz. Urfalıya hayatı zinden eden PKK’lıların kucaklandığını izlediniz. Bugüne kadar canilere gösterilen yakınlığı size gösteren oldu mu? Kandil’den gelenlere yapılan karışlamayı size yapan oldu mu? Hangi birinizin davasında hakimler ayağınıza geldi, sorununuzda devletin müsteşarı kapınızı çaldı? Ekmeğinizi kazandığınız yörelerden dönerken Urfa’ya hangi hükümet yetkilileri törenle karşıladı? Ak Parti ile birlikte tahrip olmadık çarpıtılmadık mukaddesat kalmadı. Zalim ile mazlum, katil ile maktül, cani ile şehit, terörist ile gazi aynı kefeye kondu, birbirine karıştırıldı. Açılım diyenlere soruyorum. Urfalı’dan istediğiniz nedir, PKK’ya teslim olmasını mı istiyorsunuz? Bölünmeye rıza göstermesini mi umut ediyorsunuz? Fitne fesata çanak tutmasını mı, ayrışmaya ufalanmaya göz yummasını mı bekliyorsunuz? Bin yıllık kardeşliğin çiğnenmesine karşı kör olmasını, sağır olmasını, lal olmasını mı hedefliyorsunuz. Urfalı’yla Balıkesirli, Bursa ile Batmanlı’nın arasını açmak mı istiyorsunuz. Hangi rezalet ve ihanete katkıda bulunmasını istiyorsunuz? Hayır Urfalı buna razı olmaz. Ayrılığı kabul etmez, bozguncuya kulak tıkar, işbirlikçiye şamar atar, açılım sevdalılarına haddini bildirir ve ‘Biz biriz beraberiz, sonsuza kadar beraber olacağız’ der.”

BAŞARISIZLIKLARINI ANAYASA İLE ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR

Ak Parti hükümetinin sıkıntıların çözümü için bir şey yapmadığını ve ülkenin 7 yılının boşa gittiğini ifade eden MHP Lideri Bahçeli, hükümetin son olarak Anayasa tartışmaları ile başarısızlığını örtmeye çalıştığını iddia etti. Bahçeli, “7 yılı boşa geçirmiş hükümet bahaneyi Anayasa’ya bağlıyor. 7 yıllık yoksulluğu Anayasa’ya yamamaya çalışıyor. Anayasa değişmeli ama acelesi var mı? Bizim teklifimiz açık, mecliste komisyon kuralım metinler üzerinde tartışıp karar verip uzlaşmaya varalım. Bunları kamuoyuyla paylaşalım ve seçimlerden sonra oluşacak meclise bırakalım” dedi.

NEREYE KAÇARSAN KAÇ GETİRİRİM

Toplumun yeni cephelere ihtiyacı bulunmadığını, bunun da toplumu yorduğunu ifade eden Bahçeli, “Şimdi Anayasa üzerinden kutuplar mı yaratalım, şimdi mahkemeler üzerinden cepheler mi oluşturalım? Sorarım sizlere, yoksulluğun nedeni Anayasa’mıdır, yoksa beceriksiz iktidar mı? İşsizliğin nedeni Anayasa’mı, teslimiyetçi iktidar mı? Bölücülüğün azmasına sebep Anayasa’mıdır yoksa işbirlikçi iktidar mı? Anayasa değişince Urfalı’nın cebine para mı girecek, göçler acılar sona mı erecek. Anayasa değişince evsize ev, işsize iş, aç olana aş mı verilecek? Anayasa değişince Urfa abad mı olacaktır? Bunlar yoksulluğun üzerini örtmek, kendilerini aklamak peşindedir. Haram lokmaların hesabından bu dünyadan kaçmak peşindeler. Urfa’dan sesleniyorum; Sayın Başbakan nereye kaçarsan kaç, okyanus ötesine Amerika’ya da gitsen seni getirmezsem namerdim. Milliyetçi Hareket buna izin vermez. İnsanımız, yetimin malına göz dikenlere, garibanın ahını alanlara, mazlumun malını çalanlara, şehit ve gazilerin hatıralarını incitenlere hakkını helal etmez. Bu dünyada hesabını kendisi sorar, öte dünyada da Allah affetmez” diye konuştu.

AYRILIĞA İZİN VERMEYELİM

Türkiye’de hükümetin gerçek yüzünün geç göründüğünü ve bedelinin ağır olduğunu söyleyen Devlet Bahçeli, Ak Parti’nin iktidarı süresince sürekli göz boyayıp, vicdan ve inanç istismarı yaptığını ifade etti. Ecdadını soykırımla suçlayanları hoş gören, peygambere hakarete sessiz kalan hükümetin yaptıklarının yanına kar kalmayacağını söyleyen Bahçeli, iktidara geldikleri zaman tüm yolsuzluk yapanlardan ve yağmacılardan hesap soracaklarını dile getirdi. Türk milletinin tuzağa düşmemesini, birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasını isteyen Bahçeli, şöyle devam etti:
Yeter ki, sizler ayağa kalkın tuzaklara düşmeyin, tahriklere kapılmayan. Güçlü iktidarla yoksulluklar giderilir, ahlaklı yönetimle yolsuzluk önlenir, adaletli anlayışla yağmacıdan hesap sorulur. Ama vatan elden giderse bunun dönüşü yoktur, bölünürse onarımı mümkün değildir. Uyarımı ve çağrımı tekrarlıyorum, çevrenize bakın Irak kan içindedir, Filistin kargaşaya sürüklenmiştir, Lübnan karışıktır. Milyonlarca kardeşimiz ıstırap içinde. Türkiye’de karıştırılmak isteniyor. Bunun için ayrılığı aramızdan atalım, izin vermeyelim. 70 milyon kardeş olup kenetlenelim. Bölünüp parçalanmayı reddedelim. Türkiye’nin geleceğini el ele hep birlikte inşa edelim. Gelin bir olalım diri ve iri olalım. Verilecek toprak, terk edilecek ilimiz, çizilecek sınırımız, vazgeçilecek insanımız yoktur. Ülkenin her yeri hepinizindir. Urfa, Diyarbakır, İstanbul, Artvin, Uşak, Sinop, Antalya, Isparta, Aydın, Şırnak, Kayseri bizimdir. Oralarda biz yaşıyoruz ve oralarda kardeşçe yaşamaya devam edeceğiz. Yüreğimiz oralar için atmaya devam edecek. Türkiye bizimdir biz Türkiye’yiz.”

Bahçeli sık sık alkış ve sloganlarla kesilen yaklaşık bir saat süren konuşmasının ardından karayoluyla Ankara’ya dönmek üzere Şanlıurfa’dan ayrıldı.

 

Hürriyet, 27.03.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.