Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > İsrail'in yaptıkları kabul edilemez

İsrail'in yaptıkları kabul edilemez  

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin en can alıcı ve çözüm noktasında en fazla aciliyet arz eden sorununun, ''Filistin sorunu'' olduğunu belirterek, ''Unutmayalım, Kudüs yandıkça Filistin, Filistin yandıkça Orta Doğu, Orta Doğu yandıkça da dünyamız barış ve huzura erişemez'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Libya'nın Sirte kentinde düzenlenen Arap Birliği Zirvesinde yaptığı konuşmada, ev sahipliğinden dolayı ''kardeşim'' diye nitelendirdiği Libya Lideri Muammer Kaddafi'ye teşekkür etti.

 

Arap Birliği Zirvesi'ne katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, ''Bu vesileyle dostum ve kardeşim Libya Lideri Kaddafi'ye, bizlere gösterdiği sıcak misafirperverlikten dolayı şükranlarımı sunuyorum'' dedi.

Türkler ve Arapların, sadece ortak bir coğrafyayı paylaşmakla kalmadığını, ortak bir tarihi, ortak bir kültürü, ortak bir medeniyeti ve ortak bir inancı da paylaştıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şunu bütün kalbimle ifade etmek isterim, İstanbul'un kaderi Sirte'nin kaderinden, Trablus'un kaderinden, Kahire'nin, Şam'ın, Bağdat'ın, Sana'nın, Mekke ile Medine'nin ve elbette Kudüs'ün kaderinden ayrı değildir.

Tarih ve inançlarımız bizi, birbirimize dost değil, altını çizerek ifade ediyorum, birbirimize kardeş yapmıştır. Biz bu bölgenin büyük ve müreffeh tarihini hep birlikte yazdık.

Bu bölgenin aydınlık geleceğini de hep birlikte yazacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Evet... Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Özellikle son yüzyılda, ne yazık ki kanla gözyaşıyla acıyla çatışma ve işgallerle yoğrulmuş bir coğrafyada bulunuyoruz. Ama bu durum, bizi asla ve asla umutsuzluğa sevk edemez.

İttifak her derdin devasıdır. Bir olmak, iri olmaktır, diri olmaktır.

Allah'ın izniyle, el birliği, gönül birliği, kader birliği yaparak tüm sorunları aşabilir, barış üzerine, refah, huzur ve istikrar üzerine bir geleceği hep birlikte inşa edebiliriz.

Bu noktada Arap Ligi'ne özel bir önem atfediyor, son dönemde bölgesel ve küresel siyasette etkisinin artmasını memnuniyetle karşılıyor, bu ivmenin devam etmesini gönülden arzu ediyorum.''

Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın ''Bölgesel diyalog mekanizması'' teklifini son derece olumlu bulduğunu belirten Erdoğan,. ''Türkiye Arap Birliği ile her türlü işbirliğine hazırdır, bu noktada üzerine düşeni yapacaktır. Bundan hiç endişeniz olmasın'' dedi. Erdoğan, ''Türkiye olarak Orta Doğu'daki gelişmelere kayıtsız kalmamız tabii olarak mümkün değildir'' diye konuştu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Orta Doğu bölgesinde her bir olayın bölgenin dengelerinden ayrı şekilde, tek başına ele alınması gerçekçi değildir. Bölgede yaşanan olayların dinamizmi ve her bir olaya çok sayıda aktörün müdahil olması, her gelişmenin başka bir gelişmeyi tetiklemesi, sorunlara kapsamlı bir yaklaşım tarzını zorunlu kılıyor.

Bölgemizin en can alıcı ve çözüm noktasında en fazla aciliyet arz eden sorunu, Filistin sorunudur. Bugün, barış sürecinin canlandırılması konusunda uluslararası toplum yeni ve güç bir sınavla daha karşı karşıya bulunuyor. Gerek Filistin liderliği, gerek Arap ülkeleri 'dolaylı görüşmelere' ihtiyatlı bir şekilde onay vermişlerdir. Bu aşamada taraflara düşen barışa, samimiyetle bir şans tanımaktır.

Biz, gelinen aşamada artık yol haritası değil, yolun sonunu görmek istiyoruz.

Kudüs, bütün bu coğrafyanın, tüm İslam dünyasının göz bebeğidir, ilk kıblesidir. İsrail'in Kudüs'e yönelik, kutsal mekanlara yönelik saldırıları asla kabul edilemez. İsrail İçişleri Bakanı'nın kalkıp Kudüs'ü başkent olarak ilan etmesi, aslında bir çılgınlıktır. Bu bizleri asla ve kata bağlamaz. Kendilerini yalnızlığa iter. Doğu Kudüs'te bin 600 yeni konut inşasına başlanması asla kabul edilebilir, mazur görülebilir bir durum değildir.

Orta Doğu Dörtlüsü olarak ABD, Rusya, AB ve BM'nin de tepkisini çektiği ve kınadığı bu eylem, ne uluslararası hukuka ne de insanlık vicdanına uygundur. İsrail bu tavrıyla sadece uluslararası hukuku çiğnemekle kalmıyor, aynı zamanda insani duyguları, aynı zamanda tarihi, aynı zamanda vicdanları da çiğniyor.''

Kudüs'ün, yüzyıllar boyunca barışın, birlikte yaşamanın, birbirine saygının abide şehri olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, ''Unutmayalım, Kudüs yandıkça Filistin, Filistin yandıkça Orta Doğu, Orta Doğu yandıkça da dünyamız barış ve huzura erişemez'' dedi.

-TRAJEDİ-

Başta Birleşmiş Milletler, Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü kararları ile uluslararası hukukun konuyla ilgili müktesebatı aşındırılarak, sonuca odaklanmayan müzakerelerle vakit kaybederek sorunun çözülmesinin imkan dahilinde olmadığına işaret eden Başbakan Erdoğan, aynı şekilde, İsrail'in Gazze'ye yönelik ablukasının, tüm uluslararası toplumun gözü önünde ağır insani sonuçlar doğuran bir trajediye neden olduğunu kaydetti.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Düşünüyorum ve söylüyorum, şu an Gazze'de 5 bin aile, çadırlarda insani olmayan şartlar içinde yaşama mahkum edilmiştir. İnsanlık sesini yükseltmelidir ve insani olmayan bu drama, trajediye müdahalenin yollarını aramalıdır.

Bu gayriinsani ablukanın, bir an önce kaldırılması ve bölgedeki insani koşulların süratle normale dönmesi uluslararası toplumun müşterek sorumluluğudur.

Filistinlilerin ve elbette tüm İslam ülkelerinin, birlik ve bütünlüğü bu noktada her zamankinden daha fazla önem ve hayatiyet arz ediyor. Filistinli kardeşlerimizin, başta El-Fetih ve Hamas olmak üzere, Filistin'in ulusal birliği için el ele, gönül gönüle, omuz omuza atacakları adımları bütün kalbimizle destekliyoruz. Gün, oturup ağıt yakma, oturup göz yaşı dökme, oturup gelişmeleri tribünlerden seyretme günü değildir. Gün, ittifak günüdür, bir arada hareket etme, acilen barışı tesis etme günüdür. Türkiye olarak, Filistin meselesinin çözümünü bölgenin barış ve huzurunun anahtarı olarak gördüğümüzü, Filistin'in haklı davasını desteklediğimizi ve yakından takip ettiğimizi burada bir kez daha hatırlatmak isterim.''

-HOŞGÖRÜ-

''Bizler, temeli barış, hoşgörü, karşılıklı saygı olan medeniyetleri kurmuş milletleriz'' diyen Erdoğan, ''Bizler, adı 'barış' olan bir dinin, insanı yücelten, insanı eşref-i mahlukat olarak gören bir anlayışın takipçileriyiz'' diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Geçmişiyle övünmek, geçmişiyle gurur duymak artık bize yetmiyor. Barış ve refah üzerine geleceği birlikte inşa etmek hepimizin ellerinde. Tarihi bir sorumluluk taşıyoruz. Gelin, bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirelim... Gelin, ön yargıları kıralım, ön kabulleri ortadan kaldıralım, bizimle ilgili yanlış düşünce ve imajları artık düzeltelim. Gelin, medeniyetlerin çatıştığı değil, medeniyetlerin buluştuğu, tanıştığı bir geleceği birlikte kuralım. Bunu yapacak güce, imkana ve en önemlisi de tarihi birikime sahibiz. Bu bakımdan kimse, dünyada islamafobia anlayışını yaygınlaştırma gayreti içine girmesin. Zira islamafobia kesinlikle bir insanlık suçudur ve islamafobia suçunu bize yakıştırmak isteyenler bir insanlık suçu işleyeceklerdir.''

Başbakan Erdoğan'ı konuşmasının ardından, oturumu yöneten Libya Lideri Muammer Kaddafi ve Amr Musa ayakta alkışladı ve kutladı.

Star, 27.03.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.