Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > "Bu meclis tarih yazabilir"

"Bu meclis tarih yazabilir"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa taslağının ''kişisel beklentilerle, politik hesapların değil, Türkiye'nin ihtiyaçlarını gözeten bir mantıkla hazırlandığını'' söyledi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün açıklanan Anayasa değişikliği taslağının üçü geçici olmak üzere 26 maddeden oluştuğunu söyledi ve taslakta öngörülen düzenlemelere değindi.

 

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında öne çıkan bazı değerlendirmeler satır başlarıyla şöyle:

''-Bu taslak kişisel beklentilerle, politik hesapların değil, Türkiye'nin ihtiyaçlarını gözeten bir mantıkla hazırlanmıştır.''

-''Bu taslak AB ile katılım müzakerelerini yürüten, dünya ile entegre olmaya çalışan güçlü bir Türkiye'nin yolunu açacaktır.''

-''Uzlaşma Komisyonunda bir taslak hazırlanmadığı, hazırlanamadığı için AK Parti olarak biz hazırladık ve bunu şimdi TBMM'nin gündemine taşıyoruz.''

-''Bunun içinde aslında CHP'nin söyledikleri de var, MHP'nin söyledikleri de var. Değişik sivil toplum örgütlerinin söyledikleri de var.''

-''Her türlü yapıcı katkıya biz açığız.''

-''Uzlaşma noktasında son derece samimi bir tavır içerisindeyiz. Bu ülkede bu anayasaya katkısı olacak herkese gidiyoruz.''

-''Siyaset bugün bir kez daha samimiyet sınavındadır.''

-''Bu Meclis anayasa yapamaz demek, Meclisin ve siyasetin kendisinin inkarıdır.''

-''Anayasa değişikliğini belirsiz bir geleceğe ertelemek Türkiye'ye vakit kaybettirir.''

-''Biz kişisel düzenlemeler yapmıyoruz. Kendi taslağımızı dayatmıyoruz. Hiç kimseyi, hiçbir kurumu, hiçbir erki etki altına almaya çalışmıyoruz.''

-''Parlamentonun yetkisi yasa çıkarmaktır'' diyen Erdoğan, ''demokrasiden nasibini almış hiç kimsenin bu yetkinin kullanılmasını alay konusu yapamayacağını'' kaydetti.

-''Gösterilen tahammülsüzlük AK Parti'ye yönelik değildir; sergilen tahammülsüzlük millet iradesinedir, demokrasiyedir.''

-''Milletin, ileri bir demokrasi, çağdaş bir demokrasi, kendi iradesine ipotek konulmamasını istediğini'' anlatan Erdoğan ''Ben bir referanduma gerek kalmadan TBMM'nin bu değişikliği gerçekleştirmesini ve bir kez daha tarih yazmasını umut ediyorum'' dedi. Erdoğan, bu gerçekleşmezse millete gideceklerini kaydetti.

MİLLETLE ARAMIZA MESAFE KOYMAYIZ

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin siyasetinde, milletle araya mesafe koymak, milletle aracılar üzerinden konuşmak bulunmadığını belirterek, ''Biz, hiçbir zaman kendimizi birilerine beğendirmenin, birilerine kabul ettirmenin mücadelesi, gayreti içinde olmadık. Bizim için önemli olan, aziz milletimizin, 73 milyon vatandaşımızın topyekun düşüncesidir'' dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, 21 Mart 1973 tarihinde yaşama veda eden Aşık Veysel Şatıroğlu'nu anarak başladı. Veysel'i bir kez daha rahmetle andığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Aşık Veysel, 'Ben giderim adım kalır/dostlar beni hatırlasın...' demişti. gerçekten arkasında değer biçilemeyecek bir miras ve unutulmayacak bir isim bırakarak gitti. AK Parti olarak, Anadolu'nun tüm erenlerinin, tüm gönül mimarlarının olduğu gibi Aşık Veysel'in de gönül dilini kendimize ilham edindik. Yola öyle çıktık ve o ilhamla o ışıkla yolumuzda yürümeye devam ediyoruz.

Her zaman söylüyorum; bizim dilimiz gönül dilidir. Biz, milletimizle aracılar vasıtasıyla değil, doğrudan iletişim kuruyor, milletimizle göz göze, kalp kalbe bağlantı sağlıyoruz. AK Parti'nin siyasetinde milletle araya mesafe koymak, milletle aracılar üzerinden konuşmak yoktur. Biz, hiçbir zaman kendimizi birilerine beğendirmenin, birilerine kabul ettirmenin mücadelesi, gayreti içinde olmadık. Millet bizi beğensin, takdir etsin o bize yeter dedik. Siyaset milletle yapılır dedik. Millet için yapılır dedik ve o ilkeden hiç sapmamanın gayreti içinde olduk. Halkı, vatandaşı seçimden seçime hatırlayanlardan olmadık. An be an kendimizi millet huzurunda muhasebeye çektik ve milletin nazarı doğrultusunda kendimize gerektiğinde çeki düzen verdik. Kibir, böbürlenme, gurur bizim kapımızdan içeriye girmedi. Bundan sonra da Allah'ın izniyle girmeyecek. 7,5 yıl boyunca ülkemiz için milletimiz için tarihi nitelikte başarılar elde ederken bir an olsun kibir ve gurur batağına saplanmadık. Önemli olan, değerli olan milletin teveccühü ve takdiridir. Asıl ölçü, millettir dedik ve yönümüz her zaman millete dönük oldu.

Şunu altını çizerek ifade etmek istiyorum: Bizim için önemli olan aziz milletimizin, 73 milyon vatandaşımızın topyekun düşüncesidir. Umumi efkarıdır ki dış politikayı sırça köşklerden değil, dünyanın dört bir köşesinden ülkemizin artan itibarından ve öneminden takip ediyorsak, aynı şekilde başarı ve başarısızlıklarımızı da manşetlerden, ekranlardan, köşe yazılarından değil, milletimizin hissiyatından takip ediyoruz.''

-''FARKLI BEKLENTİLERİ OLANLAR''

Erdoğan, kendilerinden farklı beklentileri olanların hayal kırıklığı yaşayabileceklerini ifade ederek, ''Bizi anlamayanlar, bizim milletle nasıl bir gönül bağı kurduğumuzu anlamayanlar hayal kırıklığı yaşayabilir. Kendi şahsi çıkarları milletle örtüşmeyenler, hayal kırıklığı yaşayabilir. Yeter ki milletimiz hayal kırıklığı yaşamasın'' diye konuştu.

Hep bu hassasiyetle yürüdüklerini dile getiren Erdoğan, bundan sonra da aynı hassasiyetle yollarına devam edeceklerini bildirdi.

Eleştirileri önemsediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Elbette eleştirilere dikkat kesiliyor, kimin ne dediğini, kimin ne demek istediğini, ne söylemek istediğini, neye dikkat çekmek istediğini pürdikkat dinliyoruz. Ama herkesle her konuda birebir aynı düşünmek zorunda değiliz. Bu doğru da değildir, mümkün de değildir. Biz, nasıl bizim gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine önem veriyor, saygı duyuyorsak, bizim gibi düşünmeyenlerden de aynı hassasiyeti bekliyoruz. Biz, nasıl herkesin bizimle aynı düşünmesini, bizimle her konuda ortak hareket etmesini istemiyorsak, böyle bir hakka sahip değilsek, bize kendileri gibi düşünmediğimiz için veryansın edenler de böyle bir hakka sahip değildir.''

-GALATASARAY CAMİASINA BAŞSAĞLIĞI-

Başbakan Erdoğan, konuşmasında hayatını kaybeden Özhan Canaydın'a da yer verdi. Canaydın'ı çok sevdiğini ve saygı duyduğunu ifade eden Erdoğan, ''Değerli dostum, kardeşim, Galatasaray Kulübünün üç dönem başkanlığını yapmış olan Özhan Canaydın'ı kaybettik. Gerçekten, spor dünyasında bir beyefendiydi. Örnek bir insandı. Kendisini tanıdığım andan itibaren karşılıklı dostluğumuz, karşılıklı görüşmelerdeki hakikaten beyefendilik, kelimeleri, cümleleri seçerken oradaki tarzı her türlü takdirin üstündeydi'' dedi.

Canaydın'ın geçirdiği rahatsızlık döneminde evinde ve telefonla konuştuklarını anlatan Erdoğan, ''takdiri ilahi neyse, ilahi tecelli neyse hepimiz bunu tadacağız, göreceğiz ve bu tecellinin neticesi olarak dün akşam kendisini kaybettik. Ben kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Tüm ailesine, eşine, çocuklarına ve özellikle Galatasaray Kulübü camiasına ve milletimize başımız sağolsun diyorum'' diye konuştu.

-SANATÇILARLA BULUŞMA-

Erdoğan, geçen ay İstanbul'da ses sanatçılarıyla bir araya geldiğini hatırlatarak, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesini onlarla etraflıca konuştuklarını anlattı. Hafta sonunda sineme ve tiyatro sanatçılarıyla gösteri dünyasının tanınmış simalarıyla ardından da radyocularla bir araya geldiğini anımsatan Erdoğan, bu tür görüşmelerin Türkiye'de ilk kez yaşandığına dikkati çekti.

İlk kez bir hükümetin toplumun farklı kesimleriyle düzenli olarak bir araya geldiğini, onlarla samimi bir atmosferde fikir teatisinde bulunduğunu, politikalarına yön verirken bunları dikkate aldıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sanatın ve sanatçının görülemeyeni gördüğüne, söylenilemeyeni söylediğine inanıyor ve ülkenin geleceği için ülkenin can yakıcı meseleleri için bunların fikirlerinin desteklerinin, katkılarının hayati derecede önemli olduğuna inanıyoruz. Çünkü, biliyoruz ki demokrasinin temeli diyalogdur, uzlaşı arayışıdır. Farklı düşüncelere saygı göstermektir. Politikaların benimsenmesinde katılımcılığı esas almaktır. Sanatçılar son toplantımızda da katılımcılar son derece samimi ve son derece özgür bir atmosferde eleştirilerini cesaretle dile getirme fırsatını buldular. Biz onlara derdimizi etraflıca anlatırken onların görüş, eleştiri ve tavsiyelerini de hiç bir kompleks duymadan not ettik.

Bu ülkede terör sorunu üzerine, yoksulluk, işsizlik, göç üzerine, töre adı altındaki insanlık dışı uygulamalar üzerine, azınlıklar üzerine, farklı inanç gruplarının sorunları üzerine, Romanlar üzerine nice filmler, nice diziler çekildi, nice oyunlar sahnelendi. Yaşanan acılar, yaşanan dramlar sinema, televizyon, tiyatro diliyle son derece açık ve net bir şekilde ortaya konuldu. Ülkenin yakıcı sorunları, sinema ve tiyatro salonlarının duvarlarını aşamadı. Ülkenin yoksul, itilmiş, ötelenmiş kesimleri, film kadrajından çıkıp devletin kadrajında kendisine yer bulamadı. Bugün bizim çabamız, mücadelemiz işte budur. Biz artık tüm bu kesimlerin, sorunların ciddiyetle ele alınmasını istiyor ve bunun için gayret ediyoruz.''

Star, 23.03.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.