Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Bahçeli'den 'taş atan çocuklar' tasarısına yeşil ışık

Bahçeli'den 'taş atan çocuklar' tasarısına yeşil ışık  

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kamuoyunda ''taş atan çocuklar'' olarak bilinen düzenleme girişimlerine ilişkin ''Bugün çocukken polise taş atanın, yarın büyüyünce Mehmetçiğe kurşun atmayacağından emin olacak bir çözüme, şayet ikna olursak elbette ki yanında yer alacağız'' dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen hafta Hakkari'nin Şemdinli ve Şırnak'ın Uludere ilçelerinde meydana gelen mayın patlamasında 2 askerin şehit düştüğünü, 2 askerin de yaralandığını; dün ise terör örgütü PKK ile çıkan çatışmada 1 uzman onbaşının şehit olduğunu, 1 uzman onbaşının yaralandığını anımsatarak, ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa dileklerini iletti.

 

''Mevsim şartları nedeniyle inlerine çekilen terör odaklarının yine kan dökmeye devam edeceklerini'' ifade eden Bahçeli, ''Teröristi etnik haklarını aramak için dağa çıkmaktan başka çaresi kalmamış masumlar olarak gören Başbakan Erdoğan ve partisinin, eli kanlı katilleri dağdan indirmek için içten içe yaptığı pazarlıkların henüz sonuç vermediği, mütareke çağrısının ise Kandil kadrolarında şimdilik karşılık bulmadığı anlaşılmaktadır'' diye konuştu.

''İmralı canisinin serbest kalmasına kadar gidecek ısrarlı bir pazarlık sürecinin yeni eylemlerle başlayacağı görülmektedir'' diyen Bahçeli, ''terör örgütü PKK'nın yıllardır silahla yapamadığı siyasi taleplerinin taşeronluğunu üstlenenlerin en büyük cesaret kaynağının'' AK Parti Hükümetinin ''izlediği politikalar olduğunu'' ileri sürdü.

''Etnik bölücülüğün, siyasi zeminde meşru kimlik talebi olarak cesaretlendirilmesinin, siyasi hayat açısından ciddi bir kırılma noktasına doğru gidildiğini gösterdiğini'' ifade eden Bahçeli, ''Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları, asırların göz nuru, alın teri ile doğmuş; ağır bedeller ödenerek oluşmuş büyük Türk milleti ailesini 36'ya bölerek birbirinden kopmuş kabileler haline getirmek istemektedir. Türk milletinin varlığını ve birliğini çözerek içinden yeni milletlerin oluşma şartlarını hazırlayanlar; büyük bir vebal altında olduklarını ne zaman anlayacaklar? Vanlıyı İzmirliden, Siirtliyi Balıkesirliden, Hakkariliyi Uşaklıdan ayıramayacaklarını ne vakit idrak edecekler?'' diye sordu.

Bahçeli, 27 Martta Şanlıurfa'da yapacakları toplantıda kardeşliği bozmaya çalışanlara tarihi bir uyarı olacağını, anasının dili, doğduğu yöre, doyduğu topraklar neresi olursa olsun bütün vatandaşları kucakladıklarını bir kez daha ilan edeceklerini söyledi.

-''BUGÜN POLİSE TAŞ ATANIN, YARIN...''-

Toplumun geleceği olan çocukları, sorumluluk sahibi, şuurlu, eğitilmiş fertler olarak yetiştirmenin hem milletin ödevi, hem de devletin vazgeçilmez görevi olduğunu vurgulayan Bahçeli, MHP'nin ''suç işleyen ve suça meyilli çocukların varsa aileleriyle işbirliği yapılarak meslek edindirilmeleri suretiyle eğitilmelerini, ailesi olmayanların ise korunmaya alınması ve rehabilite edilmesi yoluyla topluma kazandırılmalarını'' savunduğunu kaydetti.

Özellikle son yıllarda silahlı terör eylemlerine paralel olarak sokakları ve caddeleri de eylem alanı olarak seçen terör örgütünün ''sivil itaatsizlik'' adını verdiği ayaklanma ve taşkınlıklarda çocukları ve gençleri kullanmaya başladığını anlatan Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

''Sokak eylemlerinde çocukların kullanılmasında amaç cezaların çocuklar için hafifletici etkisinin olması, çocukları kamu vicdanında duygu sömürüsüne yol açması, aynı zamanda sokakların devlete meydan okumada adeta staj yeri olarak görülmesidir. Biz, elbette ki, hiçbir çocuğun her hangi bir suça karışmasını istemeyiz ve dilemeyiz. Böyle bir temenninin ve sürecin içinde de asla olmayacağız. Bir çocuğun sırf taş attığı için yıllarca mahkum edilmesine ve adım adım terörist olmasına da sıcak bakmayız.

Ancak kamuoyuna 'taş atan çocuklar' olarak yansıyan gündemi dikkate aldığımızda, varsa bir suçun veya kusurun da karşılıksız kalmasına destek veremeyiz. Bugün çocukken polise taş atanın, yarın büyüyünce Mehmetçiğe kurşun atmayacağından emin olacak bir çözüme, şayet ikna olursak, elbette ki yanında yer alacağız. Ne var ki, kamu vicdanını yaralayan bu vakıanın çözümünü sağlayalım derken, PKK güdümündeki aileler ile çocuklarına, polisi ve karakolu taşlama serbestliği verilmesine de göz yummayız.''

-''SUÇA İTENLER CEZASIZ KALACAKSA...''-

Eylemlerin yaygınlaşması halinde araçları yanan, evleri tahrip olan, dükkanları hasar gören veya kendileri bizzat mağdur olan vatandaşlara verecekleri hesabı mutlaka dikkate alacaklarını belirten Bahçeli, son derece hassas dengelere dayanan konunun, bütün yönleriyle incelenmesinde yarar olduğunu söyledi.

Devlet Bahçeli, sorunun sadece hukuki olmadığını, aynı zamanda adli, siyasi ve sosyal olduğuna dikkati çekerek, ''çocukları taş atmaya iten nedenlerin tespit edilmedikçe, bu yaştaki çocukları taşlamaya, patlayıcı atmaya veya ateşe vermeye sevk eden mihraklar engellenmedikçe, çocukların ailelerine sorumluluk verilmedikçe, okullarda özel ortamlarda eğitilmedikçe, aileleri iş ve aş sahibi yapmadıkça, milyonlarca çocuğun aklından bile geçmeyen saldırganlığı neden bu çocukların yaptığı kaynağından bulunmadıkça'' konunun çözülmesinin mümkün olmadığını savundu.

Özellikle yörede çocuk yaşta evliliklerin yapıldığını, töre cinayetlerinde çocukların kullanıldığını, kapkaç, kundaklama gibi suçlarda çocuğun sokağa salındığının düşünülmesi halinde sorunun yalnızca ''taş atan çocuklar'' ekseninde yorumlanmaması gerektiğini ifade eden Bahçeli, daha kapsamlı ve derinliği olan çözümler üzerinde siyasetçilerin uzlaşmasından önce eğitimcilerin, sosyologların ve hukukçuların işbirliğinin aranması gerektiğini söyledi.

-''HİÇBİR SÖZDE TEDBİRİN YANINDA YER ALMAYACAK''-

Bahçeli, ''Yoksa sadece kanun çıkararak bu sorunun ortadan kaldırılması söz konusu bile olmayacaktır. Taş atmak bir çocuk hakkı, çocukları sokaklara sürmek de insan hakkı değildir ve olmamalıdır. Partimiz, konuyu bu mecraya dönüştürecek hiçbir sözde tedbirin yanında yer almayacak ve destek vermeyecektir. Hükümetin Devlet Bakanı basına verdiği beyanatta, bu çocuklara 'taş atan değil, suça itilen ve istismar edilmiş çocuklar' olarak tanımlamasını talep etmiştir ve elbette ki doğrudur. Ne var ki yaptıkları suçsa ki öyledir, onları arkalarından bu suça itenler de cezasız kalacaksa bilinmelidir ki sorunun çözümü yanlış yerde aranmaktadır'' diye konuştu.

Nevruz Bayramı'nın acı ve talihsiz olayların yaşanmaması temennisinde bulunan Bahçeli, ''Dileriz ki, çocuklarımız ne suçlu olsunlar ne de suç işlesinler. Lider ülke Türkiye'nin mimarları olsunlar, iş sahibi aileleriyle huzur içinde, milletiyle gurur duyarak, al bayrağın gölgesinde, alın terleriyle, el emekleriyle, pırıl pırıl zekalarıyla bu topraklarda kardeşleriyle iftihar ederek yaşasınlar. En samimi temennimiz budur'' dedi.

-1915 OLAYLARI-

Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşanan tehcir olayının, aradan bir asır geçmesine rağmen hak edilmeyen suçlamaların odağı haline geldiğini belirten Bahçeli, ''asırlarca her kökenden, her mezhepten, her inançtan sayısız toplumları hak ve adaletle idare eden, huzur ve barış getiren büyük Türk milletinin, yüzyıl sonra bir insanlık suçu sayılan soykırım yapmakla alçakça itham edildiğini'' söyledi.

Bahçeli, ''Yıllardan beri dünyadaki çeşitli devletlerin kendi geçmişlerine bakmadan, tarihte yaşanmış ve tarihçilere bırakılması gereken bu dönemi, siyaseten mahkum etme arayışları süregelmektedir'' diye konuştu.

İsveç Parlamentosunda alınan kararı anımsatan Bahçeli, ''bundan önceki hükümetlerde olduğu gibi, bu hükümetin de konuyu kendi anlayışı ve ölçülerinde savunmaya çalıştığını, TBMM'nin bir milli mesele olarak gördüğü bu gelişmeler karşısında milli bir duruş gösterdiğini'' söyledi.

''Milletimize yönelik asla kabul edemeyeceğimiz bu ağır iftiralar, yalnızca AKP hükümetinin sorunu değil, hepimizin ortak direnişi ve mücadelesini gerektiren milli bir sorundur'' diyen Bahçeli, kimsenin tarihi gerçekleri aramak ve doğruları tespit etmek gibi bir kaygısının olmadığını, bu önyargılı gidişatla aynı doğrultuda karar alacak parlamentolara, bundan sonra da yenilerinin eklenebileceğine dikkati çekti.

Türkiye'nin İsveç Büyükelçisinin Ankara'ya çağrılmasının yeterli olmayacağını, aynı doğrultuda karar alan ülkelerdeki diplomatların varlığının, bu tedbirin inandırıcılığını sağlamayacağını belirten Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Dış politika alanında 'sıfır sorun' denilerek yürütülen diplomasi garabetiyle; barış, istikrar, karşılıklı işbirliği bahanesiyle atılan her adım, aziz milletimize yönelik hakaret, suçlama, karalama ve soykırım iddiaları olarak geri dönmeye başlamıştır. Türkiye, özellikle PKK terörüne ve bölücü mihraklara siyasi sığınma adı altında yıllardır kucak açan; ülkemizde etnik ve inanç ayrımcılığını yakından takip edip körükleyen bu ülkeye vereceği tek cevap bu olmamalıdır. Ucuz siyasetin dar alanına sıkıştırılmak istenen ve sürekli yargılanmaya çalışılan Türk milletinin, geçmişinde veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur.

Ne var ki, ülkemizi aşağılayan Peşmerge ile kucaklaşan, topraklarımızda gözü olduğunu saklamayan Ermeniyle el sıkışan, iç işlerimize sürekli karışan Avrupalıyla dost olan bir zihniyetin başka bir tedbir almaya ne niyeti ve ne de takati bulunmaktadır. İşbaşındakilerin, 36'ya bölgem istediği büyük Türk milletini, tarihiyle, kökleriyle, kaynaklarıyla birlikte yedi düvele karşı savunacak ne ahlakı, ne mensubiyeti ve ne de böyle bir kaygısı vardır?''

Bahçeli, ''Bizim tanıdığımız Başbakan Erdoğan, aç ve sefil yaşayan bir Afrika kölesine (Kunta Kinte) değil, şahsı ve aile efradıyla birlikte safahat içinde yaşayan Ortadoğu sultanlarına daha çok benzemektedir'' dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, Çanakkale Savaşlarının yıldönümünün yaklaştığını hatırlatarak, aradan geçen yaklaşık bir asır sonra da millet ve ülke üzerinde benzer tehditlerin baş gösterdiğini ve tarihin tekerrür ettiğini Söyledi.

Bahçeli, ''Bizim bu çağdaş ihanet odaklarına tavsiyemiz; milletimizi küçümseyen, onuruna ve kutsallarına el ve dil uzatmaya yeltenenlerin, onun gücünü imtihan etmeye kalkışanların bir asır önceki feci akıbetlerine bakmaları ve ders almalarıdır'' diye konuştu.

Konuşmasında ekonomideki son gelişmelerle ilgili görüş ve düşüncelerini de aktaran Bahçeli, AK Parti ile IMF arasında daha önce yürütülen müzakerelere dikkati çekti.

Geçmişte, AK Parti iktidarının IMF'ye karşı olmadığını gündeme getiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, IMF'nin akreditasyon kuruluşu olduğunu ileri sürdüğünü ve bu kuruluşun akredite etmediği zaman kimsenin kolay kolay ülkeye gelmeyeceğini ifade ettiğini anımsatan Bahçeli, ''Ne var ki yapılması zorunlu hale gelen erken bir genel seçimin ufukta belirmesi AKP'yi tedirgin etmiş, rahat harcama yapabilmesi için IMF halatından sıyrılmak kendileri açısından mecburi hale gelmiştir'' dedi.

-''IMF'NİN UZATTIĞI KOLTUK DEĞNEĞİ...''-

Hükümetin yaklaşık 5,5 yılının IMF programıyla ve yaklaşık son 2 yıllık döneminin de müzakerelerle geçtiğini ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

''O zaman şu gerçeği Başbakan Erdoğan ve yol arkadaşları kabul ve ikrar etmelidir; AKP iktidarları süresince Türkiye ekonomisi kendi başına ve desteksiz ayakta kalamamış ve IMF'nin uzattığı koltuk değneğiyle yere düşmekten kurtulmuştur. Başbakan açıkça bunu söylemektedir. Kendi ayakları üzerinde duramayan bir ekonominin, büyümesinden ve gelişmesinden bahsetmek milletimizi aldatmak ve kandırmak değildir de nedir? Başbakan Erdoğan, ekonomide tam bir başarısızlık örneği sergilediğini ne zaman ve daha hangi şartlarda kabul edecektir?''

Bahçeli, işsizliğin başını alıp gittiğini, işyerlerinin teker teker kapanmaya devam ettiğini savunarak, krizde kıvranan Türkiye ekonomisinde eski sorunların tekrar nüksettiğini öne sürdü.

Parti olarak Türk ekonomisine yön veren üreten, istihdam yaratan ve katma değer oluşturan ekonomik sektörlerin sorunlarını yerinde öğrenmek ve tedbirler geliştirmek maksadıyla eylem planı hazırladıklarını ifade eden Bahçeli, konuyla ilgili oluşturdukları heyetin işyeri ve iş kolu ziyaretlerinde bulunacağını bildirdi.

-ERDOĞAN'IN ''BEN DE KUNTA KİNTE'YDİM'' SÖZLERİ-

MHP Lideri Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın, toplu açılış sırasında, 18. yüzyılda Batı Afrika'dan Amerika'ya köle olarak satılan ve köleliğe karşı direnen bir sinema karakteri olan Kunta Kinte'ye atıfla; ''Bu ülkenin gerçekten Kunta Kinte;leri vardı. Ben de Kunta Kinte'ydim'' sözlerinin dikkat ve ilgi çekici olduğunu söyledi.

Başbakan'ın, ne olacağı, hangi sıfatı taşıyacağı, kendisini nasıl tanımlayacağı tamamen kendi bileceği bir iş olduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:

''Ancak bizim tanıdığımız Başbakan Erdoğan, aç ve sefil yaşayan bir Afrika kölesine değil, şahsı ve aile efradıyla birlikte safahat içinde yaşayan Ortadoğu sultanlarına daha çok benzemektedir. Kunta Kinte olarak başladığını söylediği yer ile bugün edindiği servet arasındaki uçurumun izahı başka türlü nasıl yapılacaktır? Başbakan'a 20 yılda gülen talihin, yoksulluğu bir türlü aşamamış vatandaşlara ömrü boyunca gülmemiş olmasının gerekçesi nasıl ifade edilecektir? Başkalarının ne olduğu, kendini kiminle tanımladığı ve hangi milletin mensuplarıyla benzeştirdiği bizim konumuz ve umurumuz değildir. Ve bizim de kendisine söyleyeceğimiz şudur: Biz milliyetçi hareketin mensupları olarak, Alparslan gibi olmaya, Fatih gibi bakmaya, Yunus gibi söylemeye, Hacı Bektaş gibi sevmeye, Mevlana gibi kucaklamaya ve Mustafa Kemal gibi mücadeleye devam edeceğiz.''

Bahçeli, Balkanlar'dan başlayarak, Orta Asya bozkırlarına kadar, yeni bir yılın müjdesi olan Nevruz'a gelecek hafta başı girileceğini hatırlattı. Bahçeli, ''Bizler için Nevruz, bu özelliğinin yanında geçmişle muhasebenin ve geleceği de yeniden değerlendirmenin bir fırsatı sayılmalıdır. Atalet, yılgınlık, korku ve umutsuzluğun geride bırakıldığı, maddi ve manevi diriliş ve atılımın da bir başlangıcı olmalıdır. Dileğimiz budur'' diye konuştu.

Bahçeli, yaklaşan Nevruz bayramını kutlayarak, millete sağlık ve mutluluk getirmesini diledi.

-DİYARBAKIRSPOR MAÇLARINDAKİ OLAYLAR-

Grup toplantısının ardından, gazetecilerin Diyarbakırspor maçlarında çıkan olaylara ilişkin sorusunu da yanıtlayan Bahçeli, geçmişten bu yana özellikle futbol karşılaşmalarında takımlar ve şehirler arasında gerginlikler yaşandığına dikkati çekti.

''Ancak son Diyarbakır ve karşılaşma yaptığı takımlar arasındaki gerginlikler, spor anlayışının çok dışına taşınarak, bölücü faaliyetlerin tabana yayılması, gençlik üzerinde keskinleşmesi için bir provokatör olarak görülmelidir'' diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

''Bu konuda başta açılımı yöneten İçişleri Bakanı, gerekli tedbirleri acilen almalı ama Diyarbakırspor süper ligde bulunan bir takımdır. Orada kalması, bütün illerle maç yapması, ülke bütünlüğü açısından da karşılıklı sevgi ve saygının gelişmesi açısından da çok önemlidir. Diyarbakırlılar kendi takımlarına sahip çıksınlar, bölücü unsurun spora aktarılmasına mani olsunlar.''

Star, 16.03.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.