Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan: Ankara'yı gelsin Danıştay yönetsin

Erdoğan: Ankara'yı gelsin Danıştay yönetsin

Başbakan Erdoğan Danıştay'ın Ankara'da toplu taşımalarda fiyatları 6 yıl öncesine almasına tepki gösterdi.

ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara’da sağlık yatırımları töreninde bir konuşma yaptı.

Konuşmasında Başbakan Yargıtay’ın Ankara’daki toplu taşıma ücretlerini 6 yıl öncesine çekmesine değindi. Vatandaşın ilk başta bu karardan hoşlanabileceğini ancak ileride zararın yine vatandaş tarafından ödeneceğine dikkat çekti.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin akaryakıt ya da yedek parça fiyatlarını belirlemediğini anlatan Başbakan Erdoğan, “Bu Ankara Belediyesi’nin başında AK Partili bir başkan var. Buna ne olursa olsun düşüncesi yanlıştır. Türkiye’de hiçbir belediye kar amacı gütmez. Aldığı ücretlere rağmen zarar eder” yorumu yaparak, alınan kararın ulaşımda Ankara Belediyesi’ne aylık zararının 41 trilyon olduğunu açıkladı.

Ankara Belediyesi'nin kapısına kilit vuralım gelsin Danıştay yönetsin diyerek kararı eleştirdi. Başbakan daha sonra ülkeyi yönetmek isteyenlerin yeni parti kurabileceğini ya da mevcut partilere üye olabileceğini belirterek, "Millet isterse sizi seçer" dedi.

Danıştay’ın kararı millet adına aldığını söylediğini fakat hesabı ne millete ne de başka bir kuruma vermediğini savunan Erdoğan, “Biz karar verirken de hesap verirken de milletin karşısındayız” dedi.

Muhalefetin reform paketine karşı çıkışını da eleştiren Erdoğan, “Reform paketinin mahiyeti belli olmadan yargı reformuna karşı çıkıyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne götürürüz diyorlar. İçindekileri bir görün öyle Anayasa Mahkemesi’ne götürün. Bu siyaset uslubü milletin dertlerine deva olmuyor” dedi.

Erdoğan çalışma arkadaşlarının reform paketi üzerinde çalıştığını, bu paketin muhalefet tarafından kabul görüp görmemesine bakmaksızın halka gösterileceğini söyledi.

Başbakan Erdoğan Türkiye’nin kabına sığmadığını ve ilerlemesi için reformlara ihtiyacı olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan bunun için durmadan çalışacaklarını vurguladı.

Başbakan Erdoğan ve bir grup bakan daha sonra Elazığ’a depremzedelerle görüşmeye ve deprem bölgesinde incelemeler yapmaya gitti.

ntvmsnbc.com, 11.03.2010

Başbakan Erdoğan: Bu ülkenin Kunta Kinteleri var  

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkenin gerçekten 'Kunta Kinteleri' vardı. Ben de SSK'lıydım, aynı şekilde ben de Kunta Kinte'ydim'' dedi.

Erdoğan, Ankara'da yapımı tamamlanan sağlık tesislerinin toplu açılış törenine katıldı. Altındağ Spor Salonu'ndaki törende konuşan Başbakan Erdoğan, bugün hizmete soktukları tesislerin Ankaralılara hayırlı olmasını diledi.

 

En büyük arzusunun, vatandaşların sağlık ve sıhhat içinde bu hizmetlere ihtiyaç duymaması olduğunu belirten Erdoğan, ''Ama ihtiyaç duyulduğunda da en kaliteli hizmeti, en hızlı, en güzel hizmeti alsınlar istiyoruz'' dedi.

Allah'ın, bu millete hizmet etme bahtiyarlığını ve şerefini bahşettiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, iktidarda geçirdikleri 7.5 yıl boyunca, hükümet olarak, her anlarını Türkiye'ye hizmete vakfettiklerini söyledi. Türkiye'nin gecikmiş, ihmal edilmiş sorunlarını hızlı ve yoğun bir şekilde ele aldıklarını, bir çok rekorun, tarihi başarının altına imza attıklarını ifade etti.

Eğitim, adalet, sağlık ve emniyette yapılanların önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Yola çıkarken 'Türkiye'yi 4 temel üzerinde inşa edeceğiz' dedik. Eğitim, sağlık, emniyet, adalet... Çünkü her şeyin başı eğitim, sağlık, adalet ve emniyet. Bu 4 alanda iyileşme kaydedemezseniz, diğerleri hiçbir anlam ifade etmez. İşte onun için, milli bütçemizde eğitimi birinci sıraya aldık. 7.5 yılda Türkiye genelinde 142 bin 634 derslik inşa ettik, 63 yeni üniversite kurduk. eğitimi modern imkanlara kavuşturduk. İmkanı olmayan aileler, çocuklar için burs, pansiyon, yurt, kredi, şartlı nakit transferi gibi yollarla destekler sağladık. Bunlar ülkemizde olan şeyler değildi. Bunları biz başlattık. Yine bu yıl Ankara ve ilçelerinde inşa ettiğimiz 127 yeni okulun açılışını gerçekleştirdik.

Sağlıkta aynı şekilde... 81 vilayette yeni hastaneler inşa ettik. Başlanıp bitirilmeyen, 10-20 yıldır inşaatı süren hastaneleri tamamladık. Hastanelerimize ek binalar kazandırdık. Sağlıkta çok büyük bir dönüşümü gerçekleştirdik, gerçekleştirmeye de devam ediyoruz.

Bir ülkede sağlık hizmetlerinde ilerleme olup olmadığını görmek için uluslararası kabul görmüş 3 şart var. Nedir bu 3 kriter. Bir; sağlık göstergeleri iyiye gidecek. İki, vatandaşı finansal riskten koruyacaksın. Yani 'parası yok' diye hiç kimse sağlık desteklerinden mahrum kalmayacak. Hastanelerde bizim doğumunu yapan kadınımızı rehin tutmayacaksın. Bunlar bizden önceki iktidarlar döneminde var mıydı? Vardı. Rehin tutuluyor muydu benim vatandaşım? Alınıyordu. Ölüyü bile rehin tutuyorlardı. Ölü, ölü yahu... 'Getir parayı, al ölüyü' diyorlardı. Bunları bu güzel ülkemizde yaşadık mı? Yaşadık. Bize bunu yaşatanlar şimdi çıkmışlar bize sataşıyorlar. Şimdi biz de diyoruz; 'kapılardan giren kim olursa olsun hastayı geri çeviremezsin. Alacaksın müdahaleyi yapacaksın ondan sonra gereğini ne ise onu takip edeceksin. Çünkü biz, demokratik, laik sosyal bir hukuk devletiyiz. Sosyal... Sosyal bir devlette bunu yapacaksın yoksa kuru kuruya sosyal devlet olmaz. 3. ne? Verilen hizmetlerden vatandaş memnun olacak. Eksiklerimiz yok mu? Var. ama bu eksikleri de gidereceğiz. Kolay değil. Biz 10 yılların eksikliğini gideriyoruz. 1, 2, 3 yıl değil, on yılların eksikliğini gideriyoruz. ''

-SAĞLIK VERİLERİ-

Hastaneleri birleştirmek istediklerinde, buna ''olmaz' dediklerini, ancak bunu da gerçekleştirdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin sözünü ettiği 3 kriterde hangi noktada olduğunu anlatmak amacıyla bazı örnekler vermek istediğini söyledi.

Sağlık göstergeleri konusunda geçmişle kıyaslanmayacak ilerlemeler kaydettiklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, 2002'de bebek ölüm hızı binde 28.5 iken, bugün oranı binde 13'e kadar düşürdüklerini söyledi. Aşılama oranının yüzde 78 iken bugün yüzde 96'ya çıktığını belirten Erdoğan, kızamık vaka sayısının 2002'de yılda 7 bin 810 iken 2009 ise bu sayının sadece 5 olduğunu bildirdi.

Sıtma vaka sayısını ise 2002'de 10 bin 224 iken, 2009'da 39'a gerilediğini belirten Erdoğan, bu rakamlarda alınan tedbirlerin etkili olduğunu söyledi.

112 Acil servis hizmetlerini yaygın ve ücretsiz hale getirdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ah, ah paran varsa 112 acil var, paran yoksa 112 acil yoktu, ortada bırakırlar seni. Beni bıraktılar çünkü biliyorum. Hep bunlar aşıldı hamd olsun. ücretsiz gezici sağlık hizmetlerini tüm kırsalda yaygınlaştırdık. Şartlı nakit hizmetlerini sağlıkta da uygulamaya başladık. İhtiyaç sahibi anne ve çocuklarını düzenli sağlık kontrollerini yaptırmalarını, anne adaylarının doğumlarını hastane ortamında gerçekleştirme şartı ile destekte bulunuyoruz. Anadolu'da, Doğu, Güneydoğu Anadolu'da kar kış.. Doğum yaklaşınca hastaneye alıyoruz, doğumu yaptıktan sonra uygun zamanda tekrar evine teslim ediyoruz. Bizim ev sahipliğimiz bu, bizim sorumluluğumuz bu, olaya böyle bakıyoruz.

81 ilimizde ücretsiz kanser tarama hizmetini başlattık. Kamu hastanelerini tek çatı altında birleştirdik. 35 milyon SSK'lının kamu hastanelerinden hizmet almasını sağladık. Yani şimdi benim tüm SSK'lı kardeşim, işçi kardeşim, istediği yerden gider gider hizmeti alır. Hiçbir engel yok.''

-'KUNTA KİNTE'-

Salondaki bir vatandaşın, SSK'lılara yönelik uygulamalardan şikayet ederek ''Kunta Kinte'' benzetmesi yapması üzerine Erdoğan, ''Yani bu ülkenin gerçekten Kunta Kinteleri vardı. Ben de SSK'lıydım, aynı şekilde ben de senin gibi Kunta Kinte'ydim. Sabahın 5'inde, 6'sında gideceksin, hastanede kuyruğa gireceksin, muayene olabilirsen öp başına koy. Ama bir de muayene olduğun zaman hemen bir kart sıkıştırıyorlar kapıda, diyorlar ki 'böyle böyle muayenehaneye gelirsen orada daha rahat olur bu iş. Bunları hep birlikte yaşadık mı? Yaşadık'' dedi.

Şimdi, bunları yaşatanların, kendilerine farlı farklı gösteriler yaptıklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''(Biz bu yola, halk içinde muteber devlet yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi) diyerek çıktık. Devlet feda olur, feda edilir ama vatandaşımızın sağlığı feda edilemez. Elimizden geleni yapacağız, arda koymayacağız. Fakat tüm dört dörtlük bu iş başarıldı mı? Hayır. Dört dörtlük başarılmadı. Çünkü sorun insan. Ama inşallah başaracağız bu işi'' diye konuştu.

Doktorlara yönelik düzenlemelerle de vatandaşın özel muayenehaneye gitme zorunluluğunu azalttıklarını, tam gün yasası ile bu durumunda ortadan kalkacağını dile getiren Erdoğan, yeşil kart uygulamasına değindi.

-YEŞİL KART UYGULAMASI-

Yeşil kart sahiplerinin istedikleri eczaneden ilaçlarını alabildiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ancak, burada da büyük bir tezgah var onu da söyleyeyim. Yani Yeşil Kart almaması gerekenlerin de yeşil kart aldıklarını tespit ediyoruz. Maalesef, maalesef, yani yeşil kart almaması gerekenler bile gidiyorlar ne yapıp, yapıp, bakıyorsun bir yeşil kart alıyor, onunla başkasının hakkını gasp ediyor. Burada da biz vatandaşlarımızından yardım istiyoruz. Diyoruz ki bu türlerini bize ihbar edin. Çünkü bu toplum birbirini kontrol edecek ki suistimaller olmasın. Bu suistimalleri ortadan kaldırmamız lazım. Kalktığı anda göreceksiniz sıçramamaz çok farklı olacak.

Acil ve yoğun bakım tedavileri, tüm hastanelerde özel hastaneler dahil, ücretsiz veriliyor. Bunlar da yaptıklarımızdan bir kısmı. Tüm bu ve benzeri yapılanlarla birlikte uluslararası kuruluşların ölçümüyle, sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı 2002 yılında yüzde 39.5 iken, bu oran bugün yüzde 65.2'ye çıkmıştır. İnşallah daha çok çalışacak, daha çok tesisi, daha çok imkanı Türkiye'ye kazandıracak ve bu memnuniyet oranını yüzde 90'ların üzerine çıkaracağız.'' Erdoğan, ''(Her alanda Avrupa Birliği kriterlerini uygulayalım ama Anayasa'ya gelince, yargı reformuna gelince oraya dokunmayın) diyorlar. Böyle bir anlayışın, bu tür siyaset tarzının geçmişte Türkiye'ye nasıl ağır bedeller ödettiğini hep birlikte gördük'' dedi.

Erdoğan, Ankara'da yapımı tamamlanan sağlık tesislerinin toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye genelinde seferberlik başlattıklarını, 7.5 yılda 160 civarında adalet sarayını bitirdiklerini, şu anda 80 kadar da inşaatı ve projesi devam eden çalışma olduğunu söyledi.

Emniyet alanında da aynı şekilde çalışmalar olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'yi her açıdan çok daha huzurlu, çok daha emniyetli bir ülke haline dönüştürmek için yoğun gayret içinde bulunduklarını bildirdi.

''Eğitim'', ''Sağlık'', ''Adalet'' ve ''Emniyet'' ilkelerinden birinin eksik kalması, ihmal edilmesi halinde Türkiye'nin ilerlemeyeceğini, her alanın bundan etkileneceğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Şimdi çıkarlar bize, (Siz sağlık hizmetlerini iyileştirin, eğitime yatırım yapın ama adalete karışmayın, emniyete karışmayın)... Öyle şey olur mu yahu?'' diye konuştu.

''Türkiye, eğitimde, sağlıkta, ulaştırma, konutta, dış politikada, ekonomide modern dünyayı yakalasın ama adalette statüko iyidir'' diyen bir anlayış olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''(Siz yol yapın, Türkiye'yi duble yollarla donatın, hızlı tren hatları inşa edin ama demokrasiye dokunmayın onun standartlarını yükseltmeyin) diyorlar. (Her alanda Avrupa Birliği kriterlerini uygulayalım ama anayasaya gelince, yargı reformuna gelince oraya dokunmayın) diyorlar. Böyle bir anlayışın, bu tür siyaset tarzının geçmişte Türkiye'ye nasıl ağır bedeller ödettiğini hep birlikte gördük'' dedi.

Kendilerinin Türkiye'nin her alanda ilerlemesinden yana olduklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Türkiye her alanda çağdaş, modern, evrensel normları yakalayacak. Türkiye yeni ve modern hastanelere de kavuşacak. Yani bizde koğuş tipi hastalarımızın yattığı odalar olmayacak. Yaa birer kişinin, bilemediniz ikişer kişinin yattığı içinde tuvaleti, banyosu olan hastaneler... Yeni yapılanların hepsi böyle, eskileri de buna dönüştürüyoruz. Niye? Benim Ahmet'ime, Mehmet'ime yakışan bu, Ayşe'me, Fatma'ma yakışan bu. George'a bu yakışıyor da benim insanıma niye yakışmıyor? Bunu yapacağız ve bunu yapıyoruz.

Aynı şekilde Türkiye eğitimde dünyanın parmakla gösterdiği ülke olacak. Yani bizim sınıflarımızda da öğrenci sayısı 30'un üzerinde olmayacak, hedefimiz bu. Bunu yakaladığımız iller var şu anda. Ama yakalayamadığımız iller de var, inşallah bunu da başaracağız. Türkiye konut inşa edecek, Şu anda TOKİ 420 bin konut inşa etti, ediyor. 320 binini sahiplerine teslim ettik, diğerleri devam ediyor. İnşallah hedef önümüzdeki yılın sonuna kadar 500 bini yakalamak.

Yol inşa edecek ama bunları yaparken demokrasisini de hukukunu da ihtiyaçlara göre geliştirecek. Türkiye nasıl 11 bin 373 kilometre yeni duble yolu şu 7.5 yıl içinde yaptıysa, bitirdiyse, hizmete sunduysa aynı şekilde demokrasi otobanını, hukuk otobanını da geliştirecek daha güçlü, daha sağlıklı bir yapıya kavuşturacaktır. Aksi takdirde yerimizde saymaya mahkum oluruz.''

-''ÖNCE BİR REFORM PAKETİNİ GÖRÜN. AMA YOK...''

Kendilerinin bu ülkenin derdiyle dertli olduklarını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Ama bu ülkenin derdini kendisine dert edinmeyenler, bu milletin derdiyle dertlenmeyenler, kendi şahsi ikballerini, kendi şahsi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutuyorlar'' diye konuştu.

Bir reform paketi yapacaklarını, ancak paketin içeriğini bilmeden karşı çıkıldığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şurada bir reform paketi yapacağız daha mahiyeti belli değil, mahiyeti belli olmadan karşı çıkmaya başladılar. Dediler ki (Anayasa Mahkemesine götüreceğiz) Durun bir bitsin, içinde ne var ne yok bir görün...Daha görmeden (Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz) diyorlar. Allah aşkına böyle bir siyaset tarzı Türkiye'ye hizmet kazandırabilir mi? Böyle bir siyaset üslubu bu milletin dertlerine deva olabilir mi? Diyoruz ki biz hazırlıkları gelin beraber yapalım, ona da yanaşmıyorlar. Peki yapalım size de getirelim, siz de görün... (İstemezük), yaa niye istemezük. Getirelim bir görün, ondan sonra kararınızı verin. Böyle bir muhalefet anlayışı, bu kadar kısır bir muhalefet vizyonu Türkiye'nin uluslararası itibarına, ağırlığına hiç yakışıyor mu? Önce bir reform paketini görün. Ama yok...İşte şimdi arkadaşlarımız hazırlıklarını bitiriyorlar, bitireceğiz. İsteseler de istemeseler de arkadaşlarıma diyorum randevu talep edin. Verdiler verdiler, vermediler Türkiye'ye duyuracaksınız, milletimize duyuracaksınız. Katkıları olursa ne ala. Biz diyoruz ki yegane karar milletindir. Söz de milletindir, karar da milletindir diyoruz. Bizim kaybedecek vaktimiz yok, biz yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Tabii bunların başka hevesleri var. İnandıklarından değil haa... Hemen diyorlar erken seçime gidelim, istediklerinden de değil haa... Hadi gidelim desek inanın kaçarlar, böyle bir ciddiyetleri de yok. Fakat biz bütün bunlara rağmen çalışmamızı yürütüyoruz. Eğer Türkiye'nin büyümesine, ilerlemesine, gerçekten kalkınmasına bunların katkısı olsa biz şu anda geldiğimiz noktanın çok daha ilerisinde oluruz, ama istemezler.'' Erdoğan, ''Biz bu ülkede seçilmiş-atanmış ayrımını yapmamamız lazım, öyleyse el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve ülkemizi aydınlık yarınlara nasıl taşıyacağız? Yasamasıyla yürütmesiyle yargısıyla bunu düşünmemiz lazım, bunu...'' dedi.

Erdoğan, sağlık tesislerinin toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, Ankara'da toplu taşıma ücretleriyle ilgili Danıştayın aldığı karara değindi.

''Danıştay karar alıyor toplu taşıma ücretlerini altı yıl öncesine döndürüyor'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

''Bakın şu Ankara'da 1 haftadır ulaşım kargaşası yaşanıyor. Şimdi, benim vatandaşım ilk etapta belki anlamayabilir, hissedemeyebilir çünkü Danıştayın aldığı kararla daha ucuz fiyata gidip gelecek... Peki ben şimdi sevgili vatandaşlarıma soruyorum, bu belediyenin ayakta durabilmesi için bir hizmeti ne yapıyor? Halkına götürüyor ama ne karşılığında. Şüphesiz ki kar amacıyla değil. Hiçbir belediyenin hizmetinde kar amacı yoktur, her zaman için burada belediye hep zararla kapatır. Nitekim şu anda Türkiye genelinde belediyelerimiz neredeyse tamamına yakını hep zarardadır. Merkezi yönetim olarak, biz de destek vermeye çalışıyoruz ama zarardadır. Niçin? İşte bu anlayışlarla. Şimdi akaryakıtın fiyatını Ankara Büyükşehir Belediyesi mi belirliyor veya belediyeler mi belirliyor, yedek parçaların fiyatını Ankara Büyükşehir belediyesi veya belediyeler mi belirliyor? Bunlar uluslararası fiyatların belirlendiği ürünler. Bunu siz kalkıp da enflasyona orantıladığınız zaman bu bir defa yanlış bir değerlendirmedir çünkü bu enflasyon ile aynı şekilde zam alan ürünler değildir. Her zaman enflasyon bunlarla mukayese edilemeyecek bir ters orandadır. Ama böyle bir yaklaşım tarzıyla 'nasıl olsa bu Ankara Büyükşehir Belediyesi, bunun başında AK Partili bir belediye başkanı var batsın da ne olursa olsun' mantığıyla yaklaşırsanız, bu Ankara Büyükşehir Belediyesine zulüm olmaz, Ankaralıya zulüm olur. Bu gerçekleri göreceğiz. Ne oldu? 'Ben konuşamam'. Nasıl konuşamam canım, konuşacağız. Niye? Çünkü bu ülkede hak, hukuk çok önemli ve böyle bir şeyin kararını da millet zaten en güzel şekilde verir ama halka hizmeti kalkıp engelleme yolunda bu tür adımlara varmak, 'ben kararı veririm, sen başının çaresine bak' anlayışıyla kusura bakmayın bir yargı yaklaşımı olamaz.''

-''...KAPISINA KİLİT VURUR, ONDAN SONRA DANIŞTAY GELSİN İŞLETSİN''-

Alınan kararın ardından belediyeye aylık zararın ne olduğunu sorduğunu belirten Erdoğan, ''41 trilyon sadece ulaşımdaki aylık zarar... Bu, bugünkü durumla alakalı. Altı yıl öncesine gidersek ne oluyor? Altı yıl öncesinin rakamıyla şu an bu uygulanırsa 41 trilyon ayda zarar olacak. Bu yılda nereye varıyor? 480-500 trilyona varıyor bunun altından bu belediye kalkar mı? Kapıya kilidi vurur ondan sonra da gelsin Danıştay burayı işletsin, yürütsün'' diye konuştu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''Başka bir şey olmaz çünkü ben de bu belediye başkanlığını yaptım. Bize de bu çileleri çektirdiler ama olmaz. Yani vereceğimiz kararları adil verelim ve bu aldığımız kararlarla da ne neyi alıyor götürüyor, neyi getiriyor bunu iyi düşünelim.

Biz milletin karşısındayız, biz millete hesap veriyoruz. Ama millet adına karar verenlerin, millete hesap vermek diye bir durumu yok ki sıkıntı burada...

Kararı verirken 'millet adına' diyor ama hesabı verirken, hesap vereceği bir merci var mı? Yok. Ama biz kararı alırken de hesabı verirken de milletin karşısındayız. Bizim farkımız bu. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir yaklaşım yoktur. Biz atanmış bir memur değiliz. Ben memurlara saygısızlık yapmıyorum. Biz seçilmişiz, geliriz, aynı şekilde bizi getiren benim milletim, aynı şekilde götürmesini de bilir. Bu yetki milletime aittir. Ama memur olduğu zaman zaten yaş haddiyle sen 65 yaşına kadar oradasın, sana kimse dokunamaz. Lütfen biz bu ülkede seçilmiş-atanmış ayrımını yapmamamız lazım, öyleyse el ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve ülkemizi aydınlık yarınlara nasıl taşıyacağız? Yasamasıyla yürütmesiyle yargısıyla bunu düşünmemiz lazım, bunu...

Bu ülkeyi idare etmek isteyen için siyaset yolu açık, bu ülkeyi idare etmek için siyaset yolu açık. Şehri idare etmek isteyenler için siyaset yolu açık. Kurarsınız partinizi veya kurulmuş partiler vardır girersiniz seçime milletim sizi tercih ederse ülkeyi de şehri de siz idare edersiniz. İşte bu çarpık anlayışta böyle bir demokrasi anlayışıyla Türkiye atılımlarını daha ileri seviyelere taşıyamaz.

Türkiye artık kabına sığmıyor, Türkiye hızlı şekilde reformlarını gerçekleştirmek ve gelecek hedeflerine doğru kararlı adımlarla ilerlemek zorunda. Sizin desteğiniz, sizin hayır duanız arkamızda olduğu sürece biz Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz. Sabırla sağduyuyla aklı selimle yolumuzda ilerleyecek, yapıcı olacak, Türkiye'ye hizmet ve eser kazandırmaya devam edeceğiz.''

-ELAZIĞ DEPREMİ-

Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda Elazığ'a giderek, depremden etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunacağını hatırlattı ve devletin tüm imkanlarının bölge için seferber edildiğini söyledi.

Enkazın kısa sürede kaldırıldığını belirten Başbakan Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.

Erdoğan, konuşmasının sonunda da sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı'nı kutladı.

Başbakan Erdoğan konuşması sırasında vatandaşların sık sık ''Türkiye seninle gurur duyuyor'' şeklinde tempo tutması üzerine ''Biz sizinle gurur duyuyoruz'' karşılığını verdi.

Toplu açılışın yapıldığı salonda ''Başbakanım sayenizde bıçak parası vermekten tamamıyla kurtuluyoruz'' yazılı pankart asıldığı gözlendi.

Salondan ayrılırken salonun karşısındaki bir balkondan bir grup kadın, Başbakan Erdoğan'ı evlerine çay içmeye davet etti.

Başbakan Erdoğan da davete teşekkür ederek Elazığ'a gideceğini ifade etti. Bazı vatandaşların sıkıntılarının olduğunu belirtmesi üzerine ise Başbakan Erdoğan, AK Parti Ankara İl Başkanını kendileriyle ilgilenmesi için görevlendirdiğini söyledi.

Star, 11.03.2010


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.