Avrupa Birliği > AB’de mülteci korkusu

AB’de mülteci korkusu
Arap uyanışının başlamasıyla birlikte Avrupa Birliği'ne sığınan mültecilerin sayısında da önemli artış oldu. Berlin yönetimi, şimdiye kadar tek bir mültecinin dahi Almanya'ya alınmamış olması nedeniyle eleştiriliyor.

İç savaş yaklaşık iki milyon Suriyelinin evini barkını terk edip ülkeden kaçmasına neden oldu. Mültecilerin büyük çoğunluğu komşu ülkelere sığındı. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin verilerine göre, altı bini geçen hafta olmak üzere 50 bin Suriyeli Türkiye'ye iltica etti. Ancak yetkililer çoğu mültecinin kayıt yaptırmaması nedeniyle gerçek rakamın çok daha yüksek olabileceğini belirtiyorlar.

AB istatistiklerinde son bir yıl içinde yaklaşık 30 bin Suriyelinin Birlik ülkelerinden iltica hakkı talep ettiği belirtiliyor. Almanya'ya yapılan başvuruların sayısı Temmuz ayı itibariyle bini bulmaktaydı. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Ole Schröder Suriye dışındaki kamplarda kalan 5 bin mülteciyi Almanya'ya alacaklarını ve bu kişilerin bilahare aile yakınlarını da yanlarına getirtebileceklerini söylemişti.

Uluslararası Af Örgütü Amnesty International'ın sözcüsü Franziska Vilma bunun gerekli bir adım olduğunu söylüyor: “Almanya'nın yardım öncülüğünü üstlenip beş bin mülteciye kapılarını açmasının, henüz planlama aşamasındaki olumlu bir sinyal olduğu kanaatindeyim.”

İltica hukuku ve iltica politikası alanlarında uzmanlaşan Af Örgütü üyesi, bu sayının son derece düşük olduğunu, Mülteci seçimiyle ilgili kriterler henüz belirlenmediği için şimdiye kadar bir tek Suriyelinin dahi Almanya'ya gelemediğini sözlerine ekliyor.
 

Almanya emsal oldu

İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Schröder ise Almanya'nın izlediği iltica politikasının Avrupa'ya emsal ettiği görüşünde. Schröder AB Komisyonu'nun harekete geçmemesi nedeniyle Almanya'nın ilk adımı atarak ortaklarına örnek olduğunu söylüyor: “Bütün dünyadaki insanlık felaketi göz önünde bulundurulduğunda, açıkladığımız rakamların devede kulak kaldığını söyleyebiliriz. Sefaletin büyüklüğüne göre yardım imkânlarımızın yetersiz kaldığı inkar edilemez. Ancak yılsonuna kadar 100 bin mülteci alabilmek için gerekli hazırlıkları yapıyoruz.”

Almanya İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Ole Schröder bütün gayretlere rağmen Avrupa'nın bu yükü tek başına kaldırmasının mümkün olmadığını da hatırlattı: “Suriye'nin komşularına sığınan milyonlarca mültecinin hepsini kabul etmemiz mümkün değil. Almanya'nın gücü buna yetmez. Üstelik mültecilerin büyük bölümü yeniden ülkesine dönmek isteyeceğinden onlara yardım etmiş de olmayız. AB Komisyonundan, Almanya'yı örnek alarak ‘mülteci koruma' programı hazırlamasını istedik. Komisyon bunu yapmadığı için Almanya tek başına harekete geçti.”

Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler zor duruma düştü
 

Öncelikle Akdeniz'e kıyısı olan AB ülkeleri mülteci akını karşısında zor duruma düştü. Malta, Kıbrıs, İtalya, Yunanistan, Bulgaristan ve Macaristan'daki mültecilerin büyük sıkıntı çektiğini belirten Af Örgütü temsilcisi Vilmar, AB'nin kapılarını mültecilere kapatmaya çalıştığını ve uluslar arası yükümlülüklerini yerine getirmediğini söylüyor: “Himayeye muhtaç insanlarla ilgili antlaşmalara uymamız gerekir. İçine kapanmak olmaz. Ekonomik bakımdan şimdiye kadarkinden fazlasını yapabilecek ülkeler var. Ama Almanya gibi ülkeler şimdiden mülteci sayısının artmasından şikayetçi olmaya başladı.”

Franziska Vilmar, Yunanistan'ın Türkiye sınırını tel örgüyle kapatmasından sonra mültecilerin denizden bu ülkeye sızarak kaçak göçmen durumuna düştüklerini hatırlatıyor. Vilmar, Yunanistan'ın krizde olmasının insan haklarına aykırı davranmaya gerekçe oluşturamayacağını ve Atina yönetiminin biçare durumdaki mültecilerin denizde boğulmasını göze aldığını belirttikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor: “Harekete geçmek için siyasi irade gösterilmiyor. Durumu herkes biliyor. Problemin birlikte ve Avrupa ölçeğinde çözülebileceğini de. Biz de AB ülkelerinden Avrupa iltica politikasının ortak görev sayılmasını talep ediyoruz.”
 

dw.de, 18.08.2013

AB’nin mülteci sorunu
Avrupa Birliği'nde ortak mülteci politikası öngören düzenleme, haziran ayında yürürlüğe girdi. Ancak bunun kısa vadede temel sorunları değiştirmesi beklenmiyor.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) verilerine göre, Malta ve İtalya’ya sadece bu yılın ilk altı ayında gelen mülteci sayısı 8 bin 400’u buldu. Nüfusu 415 bin olan küçük Akdeniz adası Malta için bu, oldukça büyük bir rakam.

ProAsyl adlı mültecilerle dayanışma örgütünün sözcüsü Karl Kopp, şunları kaydediyor: “AB’nin dış sınırlarındaki ülkeler kapasitelerinin üzerinde bir mülteci akınıyla karşı karşıya. Ancak bu durum, tabii ki, oralarda yaşanan insan hakları ihlâllerini, hiçbir şekilde haklı gösteremez.”
 

Avrupa Adalet Divanı, haziran ayında Malta’yı Somalili bir mülteciye tazminat ödemekle yükümlü kıldı. Zira söz konusu mülteci, sınır dışı edilmek amacıyla tutulduğu hapishanede, aylarca aşırı sıcağa veya soğuğa katlanmak zorunda kalmış, mültecinin dışarı çıkmasına da izin verilmemişti. Adalet Divanı, kararın, aşağılayıcı ve insan onuruna yaraşmayan muameleden dolayı verildiğini açıkladı.

İstisnai düzenleme

Peki, AB, Malta, Yunanistan ve İtalya gibi mülteci akınına uğrayan ülkelerin yükünü hafifletmek için ne yapabilir? Zira mülteciler şimdiye dek AB devletleri arasında birbirlerine paslanıyordu. Bunun en önemli sebebi, mültecinin ilk sığınma başvurusunu yaptığı ülkeye geri gönderilmesini öngören düzenlemeler. Mülteciler, Kuzey Avrupa ülkelerine geçmeyi başarsalar bile ilk başvuru yaptığı Güney Avrupa ülkelerine geri gönderiliyor. Almanya’da şu anda yalnızca Yunanistan üzerinden AB topraklarına giren mültecilerin geri gönderilmesini engelleyen istisnai bir düzenleme yürürlükte.

Hrıstiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Avrupa Parlamentosu üyesi Axel Voss, bu uygulamada, AB’nin, eskiden mültecilerin tek tük geleceğinden yola çıkmasının etkili olduğunu söylüyor ve ortak bir çözüm bulunması gerektiğini savunuyor: “Bu durum, artık münferit olarak devletleri ilgilendiren bir konu olmaktan çıktı. Özellikle Arap dünyasındaki huzursuzlukların ardından gördük ki, bir anda yığınla mülteci AB’ye geliyor. Bu akına maruz kalan bazı üye ülkeler ise durumun üstesinden gelmekte zorlanıyor.”
 

Haziran ayı başında AB’de ortak bir mülteci politikası yürürlüğe girdi. Bu politika, ortak bir iltica süreci ve sığınma talebi kabul edilen mülteciler için Birlik genelinde geçerli, hukuki bir statü öngörüyor. AB, sığınma talebinde bulunanların Birlik genelinde eşit ve adil muameleye tutulmasını hedefliyor.

ProAsyl adlı mültecilerle dayanışma örgütünün sözcüsü Karl Kopp, bu düzenlemenin kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini kaydediyor. Kopp, bazı ulusal mahkeme ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesi kararlarının da mültecilerin durumunun iyileştirilmesine yardımcı olduğunu anlatıyor.

Avrupa Parlamentosu üyesi Axel Voss, Malta ve Kıbrıs gibi küçük ülkelerin diğer AB ülkelerinin yardımına ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Zira bu ülkelerin karşı karşıya bulunduğu iltica sorunu ile hiçbir AB ülkesinin tek başına başa çıkamayacağını vurguluyor. Çünkü iltica başvurusunda bulunanların ilk aşamada tutuklanması gerektiği için, Malta gibi küçük ülkelerde hapishanelerde yığılmalar yaşanıyor. Bu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tespit ettiği durumlardan birini oluşturuyor. Axel Voss, bu durumun bugünden yarına değişmesinin zor olduğunu görüşünde.

İnsanlık dışı koşullar
 

ProAsyl sözcüsü Karl Kopp’un bu insanlık dışı koşulların değişmesi için somut bir önerisi var: “AB artık insanları hapsetmemeli ve AB bütçesinden, yeni hapishaneler inşa etmemeli. AB Yunanistan’da insan onuruna yaraşır konaklama yerlerini finanse etmeli, tutuklama rejimini kaldırılmalı. Gözetim evleri açmalı. Ve kadın, çocuk ve bakıma muhtaçlar kişileri, insani kriterlere uygun biçimde AB ülkelerine dağıtmalı. Ayrıca mültecilere sınırlarını kapatmak yerine, örneğin Yunanistan’a yasal geçiş yolları açmalı.”

Kopp, Avrupa’da mültecilerin kötü muameleye maruz kalıp, istismar edildiğine ve bazen öldüğüne dikkat çekiyor. Kopp'a göre, bu hazin bu durum, Avrupa içerisinde bir insan hakları skandalı.

AB kuzey ülkelerine, kriz bölgelerinden daha fazla mülteciye kapılarını açma çağrısında bulunuyor. Almanya bu yıl 5 bin Suriyeli mülteciyi kabul edecek. Ancak BM verilerine göre ülkedeki çatışma ortamından kaçan Suriyeli sayısı 1 milyon 800 bin dolayında. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Suriye sorununa siyasi bir çözüm bulunmadığı takdirde bu sayının artacağı uyarısında bulunuyor.

dw.de, 13.08.2013

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız