Avrupa Birliği > Erdoğan AB'ye sert çıktı

Erdoğan AB'ye sert çıktı  

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yaşadığımız çağın dinamiklerini ve parametrelerini çok iyi anlamak, buna göre stratejiler üretmek durumundayız'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Erzurum'da devam eden Üçüncü Büyükelçiler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, ''dadaş'' kelimesinin bu ilde, ''dadaş öyledir ki, öldüğünde düşmanı dahi gözyaşı döker'' sözleriyle tanımlandığını ifade etti.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Erzurum'un işgali esnasında, çeteler tarafından işlenen cinayetler karşısında Rus askerlerinin göz yaşı döktüğü ifade edilir. Sarıkamış'ta donarak şehit olan askerlerimizin manzarası, Rus askerlerini ağlatacak kadar feci olmuştur.

Bizim tarihimizin dönüm noktalarından biri olan Çanakkale Savaşı, aynı zamanda bir Centilmenler Savaşı olarak anılır. Zira kıyasıya savaşan iki cephe, kısa ateşkes aralıklarında birbirine kahve ikram edecek kadar centilmenlik içinde olmuştur.

Milli Kurtuluş Savaşımızın meşalesini burada, Erzurum'da tutuşturan Gazi Mustafa Kemal, askerlik hayatı boyunca birçok cephede, birçok ülke ordusuna karşı savaşmış olmakla birlikte, Cumhuriyetimizin ilanının hemen ardından, tüm bu ülkelerle diplomatik ilişkiler kurmanın mücadelesi içinde olmuştur. Atatürk ve Venizelos arasındaki ilişki bu şekilde olmuştur. Savaşların, çatışmaların özellikle de soğuk savaş anlayışının ülkelere artık kazandırmadığı, tam tersine kaybettirdiği bir çağda yaşıyoruz.''

ÇAĞIN DİNAMİKLERİNİ ÇOK İYİ ANLAMALIYIZ

Bundan 100 yıl önce silahlanmanın ülkeleri belki avantajlı kıldığını belirten Erdoğan, ama bugün silahlanmanın değil, eğitim, bilim, güçlü ekonomi, güçlü dış politika, barış, huzur ve istikrarın ülkeleri avantajlı konuma getirdiğini söyledi.

Bundan 30-40 yıl önce, iç ve dış düşmanın, iç ve dış politika tayininde belirleyici olabildiğini anlatan Erdoğan, ama bugün artık bu kavramların tarih dışında kaldığını, geçerliliğini tamamen yitirdiğini dile getirdi.

''Yaşadığımız çağın dinamiklerini ve parametrelerini çok iyi anlamak, buna göre stratejiler üretmek durumundayız'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bakın, 2008 sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde başlayan finansal kriz, çok kısa bir süre zarfında tüm dünyayı etkisi altına aldı. Şu anda tüm dünya ülkeleri tarihin en büyük küresel krizlerinden birini yaşıyor ve az ya da çok bu krizden etkileniyor. Buna 'kelebek etkisi' de diyebilirsiniz. Dünyanın bir köşesinde bir kelebek kanat çırptığında, havada oluşturduğu akım, dünyanın bir başka köşesinde fırtınaya neden olabiliyor.

Böyle bir çağda, lokal düşünmek, yerele hapsolmak, tarihe takılıp kalmak, ülkelere de toplumlara da asla kazandırmıyor, tam tersine kaybettiriyor. Bugün tüm dünyaya yayılmış olan, Türkiye'de ve Yunanistan'da da varlıklarını idame ettiren Romanların güzel bir sözü var; 'Evde oturup kalan ölür'.

Romanların kendilerini ifade etmek için kullandıkları bu söz, esasen bugün biraz da küreselleşmenin gereklerini bize anlatıyor. Ülkesinin ve zihninin sınırlarını her türlü rüzgara, her türlü değişime, etkiye kapalı tutanlar, bir şekilde kendilerini tutsak ederler ve kaybolmaya, kaybetmeye mahkum olurlar.

Türkiye ekonomisinin son 8 yılda kaydettiği başarı, bunun en somut göstergesidir. Aktif dış politika, vizyoner dış politika, komşularla sıfır sorun politikası, Türkiye ekonomisinin gücüne güç katmış, Türkiye ekonomisinin dünyada 17'inci sıraya yükselmesini sağlamıştır.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yaklaşık 50 yıllık bir süreç içerisinde Türkiye ile adeta kendilerine göre dalga geçen Avrupa Birliği üyesi var 27 tane'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Erzurum'da, Dedeman Palandöken Ski Lodge Oteli'nde devam eden Üçüncü Büyükelçiler Konferansı'nda bir konuşma yaptı. Erdoğan, konuşmasının başında Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu'ya toplantıya katıldığı için teşekkür etti.

Bugün konuk Başbakan ile çok verimli görüşmeler yaptıklarını bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

''Sayın Başbakanı ve çalışma arkadaşlarını Türkiye'de ve Erzurum'da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Dışişleri Bakanlığımıza, Erzurum Valiliğimize, değerli Büyükelçilerimize ve Erzurum halkına, gösterdikleri misafirperverlikten dolayı şükranlarımı sunuyorum.

Erzurum, Doğu ve Batı arasındaki stratejik konumuyla, köklü tarihiyle, zengin kültürüyle Türkiye ve dünya tarihinde yer etmiş bir şehrimiz. Erzurum, çok çetin geçen, çok soğuk geçen kış mevsimine rağmen, sıcak insanlarıyla, yani dadaşlarıyla ün yapmış bir kentimiz.

Esasen Erzurum, deyimin tam anlamıyla acıyı bal eylemiş bir şehrimiz...''

ERZURUM, BİZİM DIŞ POLİTİKA ANLAYIŞIMIZIN ABİDE BİR ŞEHRİDİR

Tarih boyunca, çektiği çilelere ve yaşadığı acılara rağmen Erzurum'un, misafirperverliğinden, hoşgörüsünden, yardımseverliğinden, sıcaklığından, yani dadaşlığından hiçbir şey kaybetmediğini vurgulayan Erdoğan, yaklaşık 100 yıl önce Erzurum'un işgallere, kıyımlara ve toplu katliamlara maruz kaldığını söyledi.

Bugün Erzurum'un her bir ilçesinde, her bir köyünde, Kafkas Cephesi'nde, Sarıkamış muharebelerinde, iç isyanlarda ve işgallerde hayatını kaybedenlerin toplu mezarlarının görüleceğini anlatan Başbakan Erdoğan, Erzurumlunun, çoluk çocuk, yaşlı kadın demeden, ölümü, tehciri ve sürgünü nasıl yaşadığını, anlatılan gerçek hikayelerden dinleme fırsatını bulunacağını dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, tüm bu acıları yaşamış olan Erzurum'un, zaferin ve zaferle birlikte gelen barış anlaşmalarının ardından, acılarına tuz basmayı ve acılarını bal eylemeyi, affetmeyi başarabilmiş bir şehir olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Şunu çok samimi olarak ifade etmek istiyorum; özellikle büyükelçilerimizin buraya dikkatlerini çekiyorum: Erzurum, bizim dış politika anlayışımızın abide bir şehridir. Dış politikamızın felsefesini, dış politikadaki yaklaşımımızı, dış politikada ne yapmak istediğimizi anlamak isteyenlerin Erzurum tarihine bakmaları dahi yeterlidir.

Erzurum'un bize anlattığı şudur; tarih, kin üzerine, intikam duygusu üzerine, husumet üzerine inşa edilemez. İnsanlara ait duygular, ülkeler arasında, toplumlar arasında belirleyici olamaz. Geçmişin acıları üzerine, geçmişte yaşananlar üzerine geleceği bina edemezsiniz.

Eğer, tarihte yaşanan acılar, savaşlar, çatışmalar, katliamlar dış politikanın belirleyici bir faktörü olsaydı, inanın, bugün Avrupa Birliği diye bir oluşum olamazdı. AB süreci aslında başlangıcı itibarıyla siyasal, sosyal değil, ekonomik bir başlangıcı vardır.

Çok açık net dostuma (Papandreu) bunu söylemek durumundayım... Avrupa Birliği üyesi ülkeler içinde hiçbir ülkeye yapılmayan, hiçbir ülkeye yaklaşım itibarıyla sunulmayan tarz Türkiye'ye yapıldı. Zira 1959 yılında ilk adımı atacaksın, 1963'te resmen müracaatınız olacak ve o günden bugüne kadar yaklaşık 50 yıllık bir süreç içerisinde Türkiye ile adeta kendilerine göre dalga geçen Avrupa Birliği üyesi var 27 tane.

2004 yılına kadar biz tüm AB liderler zirvelerine katılırken, 2004'ten sonra liderler zirvelerine de bizi kabul etmeme durumuna girdiler. Bu da samimiyetlerinin, bu da Türkiye'ye karşı yaklaşımlarının ne denli yanlış olduğunun açık, net ifadesidir. Yani burada AB üyesi ülkeler ne derlerse desinler, bize bunu anlatamazlar. Bunu kendileriyle çok açık, net konuştuğum için bunları da değerli dostumun yanında tekrar söylüyorum.''

AVRUPA BİRLİĞİ'NE ELEŞTİRİ

Ülkelerin, tarihte yaşanan anlaşmazlıkları, husumetleri ve problemleri daima sıcak tutmaları durumunda bugün dış ticaretten, ihracattan, ithalattan, turizmden ve küreselleşmeden bahsedemez duruma geleceklerini vurgulayan Erdoğan, ''Elbette yaşananlar unutulmaz. Ama biz, yaşananları, acıları her gün çoğaltmak yerine, onlardan ibret alıyor, onlardan gereken dersi çıkarıyor, geleceği o yaşanmışların tecrübesi üzerine inşa etmenin mücadelesini veriyoruz'' dedi.

Avrupa Birliği'ne yönelik eleştirilerini sürdüren Başbakan Erdoğan, ''Bakın, 50 yıl sabreden bir ülke... Bir başka ülke var mı? 50 yıl. Sabrettik, hala daha sabrediyoruz. AB üyesi ülkeler aslında bizi sabır noktasında adeta test ediyorlar. Bakalım nereye kadar sabredeceğiz? Ben de kendilerine diyorum ki, eğer Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız istemediğinizi ilan edin. Açıklayın. Eğer bizi sabırda test ediyorsanız sabrın da bir sonu var. Bir yere kadar biz bu sabrı devam ettireceğiz, dadaşlığımızı bir yere kadar devam ettireceğiz'' diye konuştu.


Star, 07.01.2011
 

Konu ile ilgili sayfalar...
3/31/2017 - Avrupa Birliği Brexit stratejisini açıkladı...
3/28/2017 - Gürcüler vizesiz Avrupa'da ...
3/25/2017 - AB'nin 60'ıncı doğum günü ...
3/11/2017 - AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Hahn: Türkiye’ye bazı mali yardımlar durduruldu ...
3/1/2017 - Avrupa Konseyi: Türkiye otokrasiye sürükleniyor ...
Bütün başlıklar için tıklayınız