Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > Küresel yavaşlama toparlanmayı tehdit ediyor

 Küresel yavaşlama toparlanmayı tehdit ediyor
Dünyanın birçok yerinden gelen yavaşlama işaretleri hem finans piyasalarını sarsıyor hem de yıllarca zayıf ekonomi koşullarıyla mücade etmenin ardından toparlanmayı canlandırmak için elinde sınırlı araç kalan politika yapıcıları şaşkına çeviriyor.

Almanya’da ihracatın yavaşlaması Euro Bölgesi’nin altı yıl içinde üçüncü kez resesyona girebileceğine dair endişeleri artırıyor, Çin’in yavaşlaması bölgedeki diğer ülkeler üzerinde baskı yaratıyor. Japonya ekonomisi ise uygulanan canlandırma politikalarına rağmen daraldı. Brezilya’dan Güney Afrika’ya kadar diğer güç merkezleri de sıkıntı içinde.

Çekilmenin global piyasalarda sarsıntıya yol açması emtia fiyatlarını tepe taklak ederken borsaları da baskı altına alıyor. Dow Jones Sanayi Ortalaması’nın yıllık seyri Cuma günü negatife döndü. Petrol fiyatlarında son dönemde görülen gerileme –dört ay içinde yaklaşık yüzde 20 değer kaybetti- küresel büyüme üzerindeki aşağı yönlü baskıyı yansıtıyor.

Genel itibariyle karamsar olan bu tablonun parlak noktası ise istihdam piyasası başta olmak üzere ABD ekonomisi. Ancak en büyük ticaret ortaklarının bazılarının sıkıntılı olması nedeniyle ABD ekonomisinin hız kazanma yetkinliği hakkındaki endişeler artıyor.

Fed’in üst düzey yöneticileri şimdiden deniz aşırı ülkelerde büyümenin yavaşlaması ve bu yavaşlamanın etkileri hakkındaki endişelerini dile getirdi. Yetkililer son günlerde ise doların güç kazanmasının ihracatı sınırlayarak büyümeye zarar verebileceğine ve enflasyonun Fed’in hedefinin altında kalmasına neden olabileceğine dikkat çekti.

Bu da faiz artışının ertelenebileceği anlamına geliyor. Fed Başkan Yardımcısı Stanley Fischer IMF’nin hafta sonu yapılan toplantılarında, “Diğer ülkelerin büyümesinin beklenenden zayıf olması Fed’i faiz artışı konusunda yavaş hareket etmeye itebilir,” diye konuştu.

Maliye bakanları ile merkez bankası yetkilileri Pazar günü sona eren toplantılarda diğer tehditleri de beraberinde getiren ekonomik yavaşlamaya dair yıllardır görülen en sert uyarıları yaptılar – Rusya-Ukrayna sorunu, Batı Afrika’daki Ebola krizi, Orta Doğu’daki sarsıntılar.

IMF Başkanı Christine Lagarde, “Algıdaki sert değişimler tüm dünyaya kolaylıkla yayılabilir. Alınan ekonomik risk çok az, finansal risk ise çok yüksek,” diye konuştu.


IMF Politika Komitesi Başkanı ve Singapur Maliye Bakanı Tharman Shanmugaratnam da büyümenin uzun zaman düşük kalmasının ciddi bir risk olduğunu belirtti.

IM,F Euro Bölgesi’nin gelecek yıl resesyona girme ihtimalini yüzde 40 olarak öngörüyor. 18 üyeli Euro Bölgesi’nde deflasyon görülme olasılığı ise yaklaşık yüzde 30 olarak saptandı.

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi ise, “Ekonomik toparlanmanın bahar aylarında beklenene kıyasla zayıf olduğuna ve gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerde dengesiz seyrettiğine dair genel bir algı var,” diye konuştu.

Görünümün zayıf olması politika yapıcıların ellerindeki araçları nasıl kullanacaklarına dair tartışmaları da alevlendiriyor. Fransa gibi bazı ülkeler talebi canlandırmak ve ekonomilerine daha fazla yatırım yapmak için bütçelerini gevşetmek isterken diğerleri ise yapısal iyileştirmelerin bir numaralı öncelik olması gerektiğini savunuyor.

Bununla beraber AMB’nin daha fazla canlandırma tedbiri alarak ne kadar müdahale etmesi gerektiğine dair tartışmalar da artıyor. Merkez Bankası devlet tahvillerinde doğrudan alım yapabilir ancak Almanya başta olmak üzere bazı ülkelerin itirazlarıyla karşılaşıyor.

IMF politika komitesi büyümeyi canlandırmak, borç seviyelerini düşürmek ve finans piyasalarında istikrarı garantilemek için sert tedbirler alınmaya devam edileceğini yineledi.

Resesyonun üzerinden beş yıldan fazla zaman geçmesinin ardından yetkililer zor bir politika ortamı ile karşı karşıya. Önde gelen merkez bankaları güçlerinin sınırına yaklaşıyor. Ancak seçilmiş yetkililerin sert ekonomik iyileştirmeleri uygulamakta zorlanmaları nedeniyle ekonomilerin birçoğu momentum kazanmayı başaramadı.

Resesyonun ardından mali canlandırmalara hız veren önde gelen birçok ekonomi, hükümet harcamalarının artırılmasını siyasi açıdan zorlaştıran borç yükleri ile karşı karşıya. Büyümenin ve istihdamın yıllardır zayıf olması nedeniyle kamunun ‘acı ilaç’ alma isteği de azalmış durumda.

Draghi IMF toplantılarında daha fazla adım atma ihtimalinin sürdüğünü belirterek “AMB yetki alanı dahilinde olan her şeyi yapmaya hazır,” diye konuştu.

Ancak yine de diğer merkez bankası yetkilileri ile beraber, güçlerinin sınırına ulaşma konusundaki endişelerini giderek daha fazla dile getiriyorlar.

Draghi, AMB’nin alacağı canlandırma tedbirlerinin ancak ve ancak Avrupalı yetkililerin yapısal iyileştirmeleri yapmaları halinde etkili olabileceğini savundu.

IMF’nin eski baş ekonomisti olan şimdi ise Hindistan Merkez Bankası Başkanlığı görevini yürüten Raghuram Rajan, merkez bankalarının hükümetlerin siyasi açıdan sert kararlar almaktan sakınmalarına neden olabileceğini belirterek “Merkez bankası yetkilileri çok fazla şey yapmaya çalışıyor. Bir noktada ‘Pekala bizim yapabileceklerimiz bu kadar. Artık sizin sıranız’ dememiz gerekiyor,” diye konuştu.

Yetkililerin şu an bastırdıkları şeylerin birçoğunu tasarlamak zor, uygulamaya koymak ise daha da zor.

İtalya Maliye Bakanı Pier Carlo Padoan büyüme beklentilerine ilişkin belirsizliğin yeniden ortaya çıkmasının yatırımcıların, hanehalkının ve şirketlerin harcamalarını azaltmalarına neden olduğunu savundu. İtalya ekonomisinin gelecek yıl daralmanın üçüncü yılına girmesi bekleniyor. Padoan zayıflama hakkında ise “Küresel ekonomideki zayıflığı hafife aldığımızı düşünüyorum,” diye konuştu.

Çin, Hindistan, Brezilya ve diğer gelişmekte olan ekonomilerin yetkilileri de ülkelerinin büyümesi kriz öncesi seviyelere kıyasla yavaşladığından endişe duyuyor. Küresel ticaret yavaşladığı sürece bu ekonomilerin sorunları daha da artacak.

Çin Maliye Bakanı Yardımcısı Zhu Guangyao, Avrupa’nın Çin ihracatının ana piyasalarından biri olduğu düşünüldüğünde zayıf ticaret büyümesinin tehlikeli sinyaller verdiğini söyledi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P’nin AA+ kredi notuna sahip olan Fransa’nın görünümünü durağandan negatife çevirmesi ile Avrupa hakkındaki endişeler iyiden iyiye artış gösterdi. Bir diğer euro üyesi olan Finlandiya’nın AAA olan notu da düşürüldü.

Fransa Maliye Bakanı Michel Sapin ise Euro Bölgesi sorun yaşadığı sürece küresel ekonominin de sorun yaşayacağını savundu.

wsj.com.tr, 13.10.2014

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.