Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan'ın mal varlığı mahkemelik oldu

Erdoğan'ın mal varlığı mahkemelik oldu

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, "Haksız çıkar ilişkileri ve nüfuz suiistimali yoluyla; Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa muhalefet etmek" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

'Devlet, Bilal Erdoğan’ların yolsuzluk ilişkilerini himaye eden konuma geldi'

 

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen Kart, TÜRGEV adıyla faaliyet gösteren vakfın yönetiminde Bilal Erdoğan, Esra Albayrak Serhat Albayrak başta olmak üzere Başbakan'ın birçok yakınının bulunduğunu ifade etti. TÜRGEV'in resmi web sitesinde vakfın Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti kazandığı bilgisinin yer aldığını belirten Kart, en üst düzeyde Başbakan ve hükümet üyeleriyle birinci derecede kan ve sıhri akrabalığı bulunan ve özel himayeye mazhar olduğu bilinen bir kadro ile karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

'Aile vakfı, aile şirketi, parti şirketi' niteliğinde olan bir vakıf yapılanmasının söz konusu olduğunu anlatan Kart, "Öyle ki artık TÜRGEV için, yasalar ve anayasal kurumların bir önemi yoktur. TÜRGEV'lerin önü açık hale gelmiştir. Süreç ve gelişmeler bu tespitimizi doğrulamaktadır. Vakıfla ilgili olarak ortaya çıkan bulgulara göre; TÜRGEV vasıtasıyla iş ve ihale takibi yapılmak suretiyle, iş adamlarından bağış adı altında rüşvet alındığı ve kamuya ait arazilerin ayrıca bedelsiz olarak TÜRGEV'e bağışlanmasının sağlandığı yönünde ciddi olgular ortaya çıkmıştır. Vakfın mal varlığına ve haksız mal edinmesine yönelik iddiaların; Hükümet tarafından denetlenmemesi, vakfın Hükümet tarafından özel olarak himaye edilmesi sebebiyle; vakıfla ilgili iddiaların araştırılması konusunda, Anayasa'nın 108. maddesi uyarınca, Devlet Denetleme Kurulu aracılığıyla inceleme, araştırma ve denetimin yaptırılması talebiyle; tarafımızdan 30 Nisan 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı makamına başvuruda bulunulmuş ise de Cumhurbaşkanlığı tarafından da hiçbir ciddi adımın atılmadığı görülmektedir. Bu konuda dünden bu yana Cumhurbaşkanlığı makamından doğrudan bilgi almak için Genel Sekreterlik nezdinde girişimde bulunmuş isek de; tarafımıza ulaşan bir açıklama henüz yoktur." diye konuştu.

"DAR-ÜL HARB KAVRAMINI KENDİLERİNCE YOLSUZLUKLARININ ÜSTÜNÜ ÖRTMEK İÇİN UYARLADILAR"

Yasadışı ilişkilerin varlığına ve haksız mal edinmeyi doğrulayan yasal delillere rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal kurumlarının TÜRGEV ve benzeri yapılanmalara karşı görevini yapamaz hale geldiğine dikkat çeken Kart, hayır amacıyla kurulan bir vakfa yurtdışından kaynağı belirsiz bir şekilde 100 milyon dolar gönderildiği banka kayıtları ve ilgili Bakan-Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 02.04.2014 tarihli önerge cevabıyla sabit olmasına rağmen; bu bağışın kaynağı ve illiyeti açıklanamadığını ifade etti.

Konya'da, İl Genel Meclisi'nin 06.06.2013 tarih-281 sayılı kararıyla; devlete ait olan 200 kişilik yurt binası TÜRGEV'e 29 yıllığına bedelsiz verilebildiğini anlatan Kart, Konya'da yoğun bir şekilde yurt ihtiyacının olduğu açık olduğunu, buna rağmen, halkın malı Bilal Erdoğan'lara peşkeş çekilebildiğini kaydetti.

Bülent Arınç'ların susarak, savsaklayarak, görmezden gelerek; TÜRGEV üzerinden yapılan soygunların savunmasını yapan konuma düştüğünü vurgulayan Kart, şöyle devam etti: "Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 'cevap niteliğinde' olmayan bu 'gayri ciddi ve sorumsuz' açıklamasını işleme koyan TBMM Başkanı ise Bilal Erdoğan'ları koruma görevinde üstüne düşeni yapmıştır. Bu önergeyi muhatap bakana iade ederek uyarması gerekirken, bu görevini yapmaktan kaçınmıştır. Hazindir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti; hükümetiyle, TBMM'siyle, anayasal kurumlarıyla Bilal Erdoğan'ların yolsuzluk ilişkilerini himaye eden konumuna gelmiştir. Haram lokma yemedik, yemeyiz, 7-8 yaşındaki kızımızın bilezik emanetine sahip çıkıyoruz, diyenler; artık yolsuzluklarının gizlenemez bir hal alması üzerine; yeni gerekçeler, yeni kavramlar yaratmaya başlamışlardır. Projenin müellifi olmak adı altında, halkın bütçesinden yüzde 20'ler üzerinden pay almanın meşruiyetini anlatma aşamasına gelmişlerdir. Dar-ül Harb kavramını, kendilerince, yolsuzluklarının üstünü örtmek için uyarlamışlardır. Ancak, hiçbir zaman unutulmaması gereken gerçek şudur; Türkiye Cumhuriyeti Devleti; 3. dünya ülkesi değildir. Patagonya değildir. Muz cumhuriyeti değildir. Cumhuriyetin kazanımlarıyla, devlet aklı ve müktesebatıyla, halkın vicdanıyla, bu kritik dönemi de aşacak potansiyele ve sağduyuya sahiptir."

Zaman, 04.07.2014


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.