Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Kılıçdaroğlu: -"Bu bütçe meşru bir bütçe değildir"

Kılıçdaroğlu: -"Bu bütçe meşru bir bütçe değildir"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2014 bütçesinin meşru olmadığını savunarak, "Bütçesi meşru olmayan bir hükümetin, parlamentoda hesap vermeyen bir hükümetin meşruiyeti her zaman tartışılır. TBMM'den, milletvekillerinden Sayıştay'ın raporu hangi gerekçeyle saklanır? Tertemiz olsa bütün raporları önümüze koyarlar. İçinde kirli sayfalar, kirlilikleri gösteren sayfalar var" dedi.

Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda 2014 Yılı Bütçe Tasarısı'nın görüşmelerinde partisinin görüşlerini paylaştı.


Kılıçdaroğlu, konuşmasına bugün bilboardlarda vermeyi planladıkları afişi kürsüden göstererek başladı. "Vatandaş vergisini veriyor. Hükümet de hesabını verecek" şeklindeki ilanlarında, Başbakan'a Sayıştay raporlarının TBMM'ye gelmesi için çağrılarının olacağını belirten Kılıçdaroğlu, ancak bunun yayınlanmadığını kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Efendim Başbakan ürkermiş, kızarmış. Elinizi vicdanınıza koyun, düşünün, vatandaşın vergi ödediği ortamda Hükümet hesap vermeyip de ne yapacak? Bunu istemek ne zamandır suç oldu? Bunu yayınlamak ne zamandan beri korkunun bir unsuru haline gelmeye başladı? Bu nasıl bir
iktidar, nasıl bir yapıdır, anlamakta zorlanıyorum" diye konuştu.

 
Demokrasilerde, bir vatandaşın en doğal hakkının, ödediği vergileri nereye harcadığını sorması olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, demokrasinin çıkış kaynağının da bu olduğunu dile getirdi.

"Sayıştay raporları TBMM'ye gelmek zorunda"


Bu ülkede doğan her vatandaşın doğduğu andan itibaren vergi ödediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Anne çocuğuna bez alır, mama verir, su içirir vergi öder. Sadece teneffüs ettiği havada vergi yoktur. Vergi bir insanın yaşamında bu kadar önemlidir. Madem vatandaş vergi ödüyor, bu vergilerin nereye harcandığını sorma hakkına sahiptir. Nasıl öğrenecek bunu? TBMM adına denetimi, doğrudan Başkanlığa ait olan Sayıştay'a vermişler. ABD, Japonya, Rusya, Fransa'da da böyledir" diye konuştu.


Kılıçdaroğlu, yasama organı adına denetim yapacak kurumun Sayıştay olduğunu anımsatarak, Sayıştay raporlarının TBMM'ye gelmesinin zorunluluğuna işaret etti.


"Hesap vermek onurdur"


Bütçe yasasının, diğer yasalar gibi olmadığını, bir özelliğinin bulunduğunu, anayasada özel düzenleme yapıldığını dile getiren Kılıçdaroğlu, yasama organının, yürütmeyi sağlıklı süre içinde denetlemesi için düzenlemeler konulduğunu anlattı.


Kılıçdaroğlu, "İşin özü şudur: Hesap vermek bir iktidar için zul değildir, onurdur, namuslu bir görevdir. Hesap vermek, tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunmaktır. Ama siz hesap vermekten korkan bir hükümeti
destekleyecekseniz. En büyük endişem budur. Bu Hükümet, hesap veren bir hükümet değildir. Hesap vermeyen hükümet, yolsuzluklara bulaşmış hükümet demektir" şeklinde konuştu.


Uluslararası denetim standartlarına göre kamu harcama ve gelirlerini, TBMM adına Sayıştay'ın denetlemesi için 2010'da Sayıştay tasarısının geldiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Sayıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, "Dış denetim genel değerlendirme raporu ile kurulca görüş bildirilen kamu idarelerine ilişkin denetim raporları Sayıştay Başkanı'nca genel uygunluk bildirimiyle birlikte TBMM'ye sunulur" hükmünün yer aldığını söyledi.


Elinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na ait kalın ve ince iki ayrı denetim raporunu gösteren Kılıçdaroğlu, TBMM'ye gönderilenin ince rapor olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kul hakkı yemenin günah olduğunu söylüyorsunuz, yolsuzluklara en başta bu parlamentonun engellemesi gerektiğine inanıyorsunuz, elinizi vicdanınıza koyup oy kullanacaksınız değil mi? Şu soruyu niye kendinize sormuyorsunuz, bu rapor niye gelmiyor da, bu rapor geliyor. Bu raporu, bu hale kim getirdi, nasıl ayıklandı bunlar? İkisi de Sayıştay raporu. Benim yasama yetkimi, yürütme organı kısıtlayamaz. Böyle bir yetkisi yoktur. Siz (Biz milletvekili değiliz, iktidar istediği gibi bizi yönlendirir, bir kişi beni seçti, o ne emrederse onun gereğini yaparım, yolsuzluk olmuş, kul hakkı yenmiş, benim için önemli değil, ben kendimi robot bilirim, el kaldırın derler, indirin derler indiririm...)"

"Bütçesi meşru olmayan..."


Kılıçdaroğlu, 50 Sayıştay üyesinin 42'sini Hükümet'in seçtiğini ifade ederek, şöyle devam etti: "İçindeki bütün yolsuzlukları ayıkladılar. Bir kısmı medyada çıktı, bizim elimizde de var. Ama bizim elimizde olması önemli değil bu parlamentonun bilgisi içinde olması lazım. İktidar milletvekillerinin de ne oldu demesi, sorgulaması lazım. Sizi bakan koltuğuna oturttuk, ne diye yolsuzlukları örtün diye değil, dürüst davranın, her kuruşun hesabını parlamentoya verin diye sizi oraya oturttuk. Ama tam aksi. Bu bütçe meşru bir bütçe değildir. Bütçesi meşru olmayan bir hükümetin, parlamentoda hesap vermeyen bir hükümetin meşruiyeti her
zaman tartışılır. Bütün demokrasilerde böyledir. Bunun istisnası totaliter rejimlerdedir. Sayıştay da TBMM'ye bilgi vermeyerek o da ayrı bir suç işlemiştir."


CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Hükümet'in, parlamentoya saygı duymadığını, değer vermediğini öne sürdü.

"Yırtık ayakkabı ile siyasete girmedim"

Japonya'nın milli gelirinin Türkiye'nin 7,5 katı olduğunu, ama Türkiye'nin dolar milyarderi sayısının ise bu ülkenin iki katı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, burada bir yanlışlık olduğunun sorgulanmasını istedi.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne diyordu? 'Yırtık ayakkabı ile siyasete girdim' diyordu. Şimdi dünyanın en zengin başbakanlarından birisi. Ben yırtık ayakkabı ile siyasete girmedim. Göreve başladığım andan itibaren, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı da dahil, Sayın Başbakan'dan daha fazla aylık aldım. Ama ben böyle dünyanın en sayılı, en zengin kişilerinden biri değilim. Milletvekili seçildiğim gün de mal varlığımı internet siteme koydum. Çünkü tamamı benim alın terimin eseriydi."


İktidarın vergi denetimini silah olarak kullandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, CHP'nin iktidarında gelir idaresi başkanlığını yeniden yapılandıracaklarını, vergi denetimini siyasetin dışına çıkaracaklarını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeye vergi ödeyen, bütçeye katkı yapan her vatandaş eli öpülecek vatandaştır. Dövülecek adam değildir. Siz dövüyorsunuz" dedi.

 

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'yı da eleştiren Kılıçdaroğlu, bu kurumun özerk olması, başkanın da sıcak siyasetin dışında kalması gerektiğini kaydetti.


Kılıçdaroğlu, "Bu parlamentoya bir kesin hesap komisyonu gerekiyor. Bu komisyonun kurulmalı ve bunun başkanlığı da mutlaka muhalefete verilmeli. Çünkü iktidar hesap vermeli" diye konuştu.

cnnturk.com, 10.12.2013

Kılıçdaroğlu: Mala verdiğin değeri cana ver, Berkin Elvan komada!
Kılıçdaroğlu, Ekonomi Sosyal Konseyi'nin 3 ayda bir toplanması gerektiğine dair hüküm bulunmasına rağmen 5 yıldır toplanmamasını eleştirdi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Genel Kurulu'da 2014 bütçe görüşmeleri kapsamında yaptığı konuşmada Sayıştay raporlarının Genel Kurula açıklanmamasını eleştirerek, "Sayıştay denetimi yürütmenin işlevselleştirilmesinin önemli araçlarındandır. Gider ve gelirleri ifade eden Sayıştay'ın yürütme organından bağımsız olması gerekir. Biz muhalefet olarak bu raporları istiyoruz. Siz niye istemiyorsunuz?" dedi. Kılıçdaroğlu, Sayıştay'ın denetleme yetkisini azaltan yasal düzenlemeleri de meclis gündemine taşıdı.
Hükümetin Orta Vadeli Mali Plan'ın geç açıklandığını belirten Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın önerisi ile Anayasal bir kurum olarak düzenlenen Ekonomi Sosyal Konseyi'nin 3 ayda bir toplanması gerektiğine dair hüküm bulunmasına rağmen 5 yıldır toplanmamasını da eleştirdi. 
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Meclis Genel Kurulu'nda 2014 bütçe görüşmeleri kapsamında yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
 
'Suçlulardan birisi de Cemil Çiçek'tir'
 
Politikacılar eleştirilerden ders almalı. Ben düşünüyorum. Sizinde düşünmeniz lazım. Ben düşünüyorum. Birisinin çıkıp izah etmesi lazım. Adalet Bakanlığı'nın raporunu okuyorum. Denetim dayanağı amacı ile kamu idaresinin yönetimi tarafından yapılmadığı için 2011'e ilişkin görüş bildirilememiştir. 
Bilgi vermeyen, görüş beyan etmeyen, bilgi vermeyen Adalet Bakanlığı'nın bütçesinin hangi gerekçe ile kabul edersiniz? Bizim iyi niyetli olamadığımızı düşünebilirsiniz. Söyleyeyim bizim öyle bir niyetimiz yok. Bizim doğrunun arkasından gitmek bu gibi bir niyetimiz var. Sayıştay dedi ki, "rapor yeni bitti, rapor hazır değil" dediler. Kabul ettik. Sonra geçen sene hesap sorduk. 1 yıl sonra bile açıklanmadı. Suçlulardan birisi de TBMM başkanlığı koltuğunda oturan Cemil Çiçek'tir. 132 rapor verdik. "Bilgi istiyoruz" dedik vermediler. TBMM'den milletvekillerinden Sayıştay'ın raporu hangi gerekçe ile saklanır? İçinde kirli sayfalar var. Yürütme organı hesap vermek istemiyor. Sonra torba kanun çıktı bu parlamentodan. Kanuna göre Sayıştay'ın denetim yapma yetkisi kaldırıldı. Bu sizin oylarınız ile oldu. 
 
'Sayıştay yürütme organından bağımsız olmalı'
 
Biz Anayasa Mahkemesi'ne gittik. Başbakan buna kızıyor. AYM de Sayıştay'ın denetim yetkisini kaldıramazsınız dedi. AYM şu kararı verdi: Yasama organının denetlenmesi verilen bütçe ve bütçenin denetlenmesini de kapsamaktadır. Sayıştay'ın denetimi, Sayıştay raporlarını kapsamaktadır. Öte yandan Sayıştay denetimi yürütmenin işlevselleştirilmesinin önemli araçlarındandır. Gider ve gelirleri ifade eden Sayıştay'ın yürütme organından bağımsız olması gerekir. Biz muhalefet olarak bu raporları istiyoruz. Siz niye istemiyorsunuz? Neden istemiyorsunuz? Bu parlamentoya saygı göstermiyor musunuz? Saygı gösterseler bu raporun gelmesini engellemezler. 
2013'te bir yasa daha geldi. Sayıştay'ın denetim yetkisini tamamen kaldırdı. İtiraz ettik, Sayıştay itiraz etti. Şimdi bir kenarda bekliyor. Noldu? 50 Sayıştay üyesinin 42'sini bu hükümet seçti .
Bu bütçe meşru bir bütçe değildir. Bütçesi meşru olmayan bir hükümetin yasama organı sadece göstermelik bir kurumdur. Sizin bilgi alma hakkınızı engelliyorsa yürütme organı, hangi güçler ayrılığından bahsediyorsunuz? 
 
'Orta Vadeli Mali Plan verilmedi'
 
Bu yürütme organı parlamentoya saygı duymuyor. Neden? İlk çıkardıkları yasada , orta vadeli mali plan haziran sonunda verileceği yazıyordu. Yasama organı yasa çıkarmış dediler, hikaye dediler. Sonra baktılar, bir türü olmuyor. Kanun hükmünde kararname çıkardılar. Orta vadeli mali planı haziran sonuna kadar değil da 15 Eylül'e verelim dediler. Buna bile uymadılar. Şimdi şu soruyu sormaları lazım: vicdan sahibi olan herkese sesleniyorum. Bunlara hangi gerekçe ile değer vereceksiniz? Sadece bu mu? Çünkü yasama organını tanımıyorlar.
 
'Ekonomi Sosyal Konseyi 5 yıldır toplanmadı'
 
Başbakan dedi ki, Ekonomi Sosyal Konseyi, anayasal bir kurum olmalıdır. Sonra bu gerçekleştirildi. Ama sonra bu konseyin başkanını Başbakan yaptılar. Konsey 3 ayda bir toplanır dediler. Ama en son ne zaman toplandı? 2009'da . 5 yıldır toplanmıyor bu konsey.

'ABD'ye su yardımı yapıyorsunuz ama Ordu'da köyde su yok'

Bu hükümetin çok defosu var. Başbakan bir konuşma yaptı. Dedi ki, ABD'de Oragon'da 5000 kişiye su verecek su tesisatı kurulmasına, 200 bin dolarlık çek verilmiş. Su lazımsa Oragon'daki sözü geçenm Kızılderili bölgesine, Türkiye'nin su sağlamasına destek oluruz.  Ama bu Kızılderili kabilesinin nesi var diye baktık: Tatil köyleri var, orman işletmeleri var, komposit ürün fabrikaları var, Oragon'un en büyük barajına sahip bu kabile. Hiç düşündünüz mü raporlar neden gelmiyor? Sayıştay raporları gelse, daha farklı olacak. İşte bunlar ortaya çıkmasın diye rapor gelmiyor. Kızılderililer'e su götüren hükümete, Ordu'da merkeze bağlı bir köyde su yok, keza Antalya'daki bir köyde de, bunların hesabını soramayacak mıyız? 

Demokrasi sağlıklı bir raya oturmuyor, ve siz seyirci kalıyorsunuz. Tunus'a da yardım yapılmış. Diyeceksiniz ki yoksullara yardım yapılmış. Oysa 6 tane TOMA gönderilmiş, vücut koruyucu kalkan, cop ve kelepçe gönderilmiş. Bu mu yani? Kelepçe mi? Bunu çıkıp, açık açık sormazsınız. Bari kapalı kapılar ardında sorun. Bunlar Sayıştay raporunun neden buraya gelmediğinin gerekçeleridir.

'1 trilyon 678 bin liraya yüzde 4.8 büyüme'

Halkı aldatma konusunda becerikli böyle bir hükümet görmedim. Rakamlarını vereceğim. Başbakan'ın rakamları düzeltmesini çok isterim. Diyorlar ki, gelir arttı. 1946-2002 ortalama büyümesi geometrik ortalamaya göre konuşuyorum. Bunlar komunun oranları. 1946-2002 arası büyüme yüzde 5.1 idi. Şimdi ise bu rakam 4.8. Bu rakamı küçümsemiyorız ama ben 4.8 büyümeyi bizimle yola çıkan ülkelerle kıyaslarım. Yüzde 4.8 büyüme için kaç lira kaynak kullanıldı? 2003-2013 arasında bu hükümetlerin kullandığı kaynakta 133 milyar dolar iç borç kullandılar. 59 milyar özelleştirme yaptılar. Toplam 1 trilyon 678 bin lira kaynak kullanıdlı. 4.8 büyüme için.

'Benzin ve elektrik fiyatları artıyor'

Neden bu Sayıştay raporları gelmiyor? Bunları sorgulamayalım diye gelmiyor. 11 yılda Türkiye'nin sanayi tabanı eridi. Brezilya'da sanayi tabanaı 1998-2011 arası, 1.8 büyümüş. Endonezya yüzde 2, Çin yüzde 7,4 Hindistan'da 1, Türkiye'de 7,7 küçülmüş. Bu kafa ile ilk ona girmeyi unutun. Neden? Üretime endekslerseniz, sıradan üretim de değil, ilk ona girersiniz. Güney Kore ile kıyaslıyorum. 1980'de Güney Kore 20. Türkiye  18. oldu. 2002'de Türkiye 17. sırada, Güney Kore 14. sıradaydı. Bunlar Dünya Bankası tahminleri. Güney Kore ile kıyaslmamın sebebi, biz onlardan önce otomobil yapatık. Arzu ederse, Başbakanla sadece ekonomi konuşmak için burada yanyana gelebiliriz.

Sanayide neden bu hale geldik? Ton fiyatını veriyorum akaryakıtın, dolar bazında. Meksika 2002'den 2013'e tonu 625'ten 568'a düşürüyor. Güney Kore de, Polonya da, İspanya da düşürüyor. Türkiye'de ise artıyor.

Elektrik fiyatlarını vereyim, Meksika'da, Macaristan'da , Çek Cumhuriyeti'nde, Polonya'da, İsveç'te elektrik fiyatları düşüyor sanayici lehine. Türkiye de ise fiyatlar artıyor. Sanayicinin rekabet gücü öldürüldü.

'Çiftçi haciz kıskacında, esnaf borcunu ödeyemiyor'

Sadece sanayici de dertli değil. Çiftçinin halini bir sorun. Narenciye üretici gelsin, buraya gelsin desin, "haytımızdan memnunuz." Görürüz. En pahalı akaryakıtı satıyorsunuz.  34 milyon hektar arazi , ekilmiyor. Sen saman ithal eden bir bakansın. Sor besicinin derdini. Çiftçi haciz kıskacında.

İktidar devraldığında faiz yüzde 35'e kadar inmişti. Esnafa açtığı kredi seviyesi yüzde 45. Şimdi ise faiz 5 olmasına rağmen borcunu ödemeyen ensaf sayısı 245 bin. Esnaf borcunu ödeyemiyor. 2002, krizden yeni çıkılmış. 2002'de icra dosyasında, 8 milyon 266 bin kişi vardı. 2012'de ise 21 milyon 6 bin kişi.

'İcra dairelerini törenle açan bir iktidar'

Dünyada icra dairelerini törenle açan bir iktidar duydunuz mu? Bakanlar törenle icra dairesi açıyor. Bir araştırın 2002'de ne kadar icra dairesi açıldı. Başbakan Diyarbakır'a gitti. Orada dedi ki, "eski cezaevini yıktıracağım, yenisini yaptıracağım."

Türkiye'de 2002'de vatandaşın bankalara borcu 6.6 milyar lira, 2012'de ise 322 milyar TL. Bu yüzde 400'lük bir artış.

Japonya'nın milli geliri Türkiye'nin 7.5 katı. Ama bizim dolar milyarderimiz Japonya'nın 2 katı. Bu nasıl gerçekleşiyor? Yırtık ayakkabı ile siyasete girdik diyordu, şimdi dünyanın en zengin başbakanlarından biri. Ben dünyanın en zengin kişisi değilim. Gelirimi siteme koydum, çünkü tamamı alın terimin gücüydü.

'Merkez Bankası Başkanı siyasete karışmamalı'

Vergi denetimini bir silah olarak kullanıyorsunuz. Vergi dairesini yeniden yapılandıracağız. Vergi veren herkesi saygıyla anıyoruz. Ama siz dövüyorsunuz. Merkez Bankası kesinlikle özerkleştirilecek. Ne dedi Merkez Bankası Başkanı, "karar almadan önce Başbakan'la konuşuyorum." Merkez Bankası başkanları konuşmazlar fazla, siyasete bulaşmazlar. İtibarı buna bağlıdır, Merkez Bankası başkanları. Bu parlamentoda Kesim Hesap Komisyonu kurulması gerekiyor. Ve bunun başkanlığı da muhalefete verilmeli. Kesinlikle siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. El kaldırma mekanizmasını kaldıracağız.

'Berkin Elvan komada, Başbakan otobüs derdinde'

Vatandaş konuşmaktan korkuyor, iş adamı da konuşmaktan korkuyor. Başbakan bir ile gidiyor, valiler, sıkıyönetim ilan ediyor. Eylem yapılabilir diye insanlar gözaltına alınıyor. Parlamentoya gelirken bile Başbakan 150 koruma ile geliyor. Sıkıyönetim gibi bi kamu uygulaması olabilir mi? Devleti yönetecek insanın yüreğinde önce insan sevgisi olacak.

Gençler eylem yaptı, Dünya'da heryerde gençler eylem yapar. Gezi eylemlerinde söylemedi yapmadığı kalmadı Başbakan'ın. Gencecik çocuklar pet şişe, su şişesi, karanfil, çadırlarını yaktınız o çocukların. Fiyakasını bozdular. Mizahla bozdular. Gezi olayları, Türkiye demokrasi tarihine vurulmuş silinmez bir damgadır. Bizim gençlerimiz, idam sehpalarından geçtiler. Yaşları büyütüldü yılmadılar, senin polisinden mi korkacaklar? Onlar tarih yazdılar. Korkan burda oturan Başbakan. 7 kişi öldü, 10'dan fazla kişi gözünü yitirdi. Ne diyor Başbakan, otobüsler gitti diyor. Onun göze insanda değil, seramiklerde. Ölenlerden ayrım yapmadık, onu da dahil ettik. Mala acıyacağına biraz cana acısan. 14 yaşındaki Berkin Elvan, komada. Bu gariban çocuk 14 yaşında. Beyefendinin aklı malda. Bu düşünceyi anlamak mümkün değil.

t24.com.tr, 10.12.2013

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.