Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Siyasi Gündem > Erdoğan: BM Güvenlik Konseyi felç

Erdoğan: BM Güvenlik Konseyi felç

Başbakan Erdoğan, Kendini yenileyemeyen bir BM Güvenlik Konseyi’nin dünya barışına katkısı olamayacağını söyledi. Erdoğan, "BM Güvenlik Konseyi felç haldedir" dedi.

Başbakan Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığının ev sahipliğinde düzenlenen OECD Eğitim Bakanları Gayriresmi Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, özel okullarda arzu edilen anadillerde eğitim yapılabilmesinin yolunu açarak, bu alanda Türkiye'yi pek çok Avrupa ülkesinin dahi önüne geçiren bir reformu hayata geçirdiklerini söyledi.

Avrupa ülkelerinde yaklaşık 5 milyon Türkiye kökenli insanın yaşadığına dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yarım yüzyılı aşkın bir süredir emekleriyle alın terleriyle yaşadıkları ülkelerin ekonomilerine katkı veren bu insanlarımız, artık büyük ölçüde Avrupa'da yerleşik hale geldi. Ancak bu vatandaşlarımızın çok büyük bir bölümü, tüm taleplerine ve uğraşlarına rağmen anadilde eğitim hakkını elde edemediler. Avrupa ülkelerinden, ki bu ifade ettiğim konu Avrupa Birliği müktesebatının içinde vardır, verilmesi lazım bu hak. Avrupa Birliği müktesebatında olmasına rağmen bu hak maalesef kendilerine teslim edilmemiştir. Biz ise şu anda Avrupa ülkelerinden bu konuda Türkiye'yi örnek almalarını sağlayacak bir adımı atmış bulunuyoruz."

 

Başbakan Erdoğan, günümüzde, gelişmişliğin, kalkınmışlığın özellikle kriterler açısından tek başına ekonomik güçten ibaret olmadığına değinerek, şöyle devam etti:

"Bir ülkede demokrasi işlemiyorsa, insan haklarına riayet edilmiyorsa, temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmamışsa, o ülkenin gelişmişliğinden bahsetmek mümkün değildir. Ekonomik zenginlik, doğal kaynaklar, stratejik konum gibi Allah vergisi sebeplerle elde edilebilir, doğru kullanılırsa da maddi refahın kaynağı olabilir. Gelişmişliğin diğer unsurlarının bir toplumda kendi kendine oluşması mümkün değildir. Bunlar ancak eğitimle topluma mal edilebilecek, eğitimle güçlendirilebilecek, eğitimle bir medeniyet dinamiği haline getirilebilecek hususlardır."

Erdoğan, zulmün olduğu yerde demokrasinin olmayacağını vurgulayarak, "İnsan hayatının hiçe sayıldığı yerde hak ve özgürlükten söz edilemez. Savaşın, çatışmanın, ölümün olduğu yerde bu kavramların hiçbirinin anlamı yoktur" dedi.

Bugün dünyada, özellikle de bölgede maalesef zulmün ve ölümün var olduğunu, insanın yok sayıldığını, ne yazık ki çıkar mücadeleleri olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu çatışmalar ortamında bir gençliğin eğitim ve öğretimini düşünün. Bu ortamdan en çok zararı da burada daha iyi eğitim alabilmeleri konusunda neler yapabileceğini konuştuğumuz çocuklar görmektedir. Daha bir kaç gün önce Suriye'nin Rakka şehrinde bir lise uçaklar tarafından bombalandı, onlarca öğrenci orada hayatını kaybetti. Yine bir kaç gün önce Nijerya'da bir okula düzenlenen saldırıda 40 öğrenci hayatını kaybetti. Buradan bir kez daha, sizler aracılığıyla tüm dünyaya seslenmek istiyorum. Kaynağı, gerekçesi, yöntemi ne olursa olsun her türlü terör eylemini şiddetle kınıyorum. Masum insanlara, çocuklara, kadınlara yönelik saldırıların, onları öldürmenin, onlara zarar vermenin hiçbir inançta, hiçbir ideolojide, hiçbir anlayışta asla yeri yoktur, olamaz.

'İSLAM'DA TERÖRİST OLAMAZ'
Masumu, çocuğu öldüren şu anda işte komşumuz Suriye'de Esad'sa en büyük zalim odur. Masumu, çocuğu öldüren şu veya bu örgütse, Esad'dan hiçbir farkı yoktur, Adı Müslümanmış.... Hayır, İslam'da terörist olamaz. İster El Kaide olsun, ister şu olsun, bu olsun. Bunların hepsini biz kınıyoruz, lanetliyoruz. Çünkü İslam bir barış dinidir ve bunun en önemli kutlu ilkelerinden bir tanesi, 'bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibidir.' Bu ilkeden hareketle kimsenin böyle bir yetkisi, böyle bir hakkı yoktur. Bu tavır, bu duruş her şeyden önce bir defa barışa yönelik olmalıdır ve aynı zamanda bu insan olmanın da gereğidir."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, insanı yaradılmışların en şereflisi olarak gören, insanı yaşatmakla ancak devletin yaşayabileceğine inanan bir anlayışın sahibi olarak, sivillere, bilhassa da çocuklara ve kadınlara yönelik her türlü saldırıyı lanetlediklerini anlatarak, şöyle devam etti:

"Bu tür insanlık dışı yollara tevessül eden herkes bizim karşımızdadır. Biz işte bunun için Esad rejimine karşı çıkıyoruz. Biz işte bunun için Filistinli mağdur ve mazlum kardeşlerimizin yanındayız. Biz işte bunun için tüm Afrika'yla, Mısır'la, Somali'yle, Myanmar'la, Pakistan'la, Afganistan'la, Balkanlarla ilgileniyoruz. Buralarda yaşanan sorunların gerisindeki en önemli sebeplerden birinin de eğitim olduğunu, eğitimin farklı biçim ve boyutlardaki eksikliği olduğunu biliyoruz."

'BM'NİN GÜNCELLENMESİ LAZIM'
Erdoğan, dünyada yaşanan sorunların gerisindeki en önemli sebebinden birisinin eğitim ve eğitimin farklı biçim ve boyutlardaki eksikliği olduğunu ifade etti.

Kendini tanımayan, içinde yer aldığı medeniyetin ufkundan bihaber yaşayanların, dünyayı tanımayan insanların, maalesef koyu bir taassup ve şartlanmışlıkla akıl almaz vahşetlere girişebildiğini anlatan Erdoğan, kötü gidişe son verme, insanlığı topyekün vicdanla adaletle hakla tanıştırma konusunda en önemli görevin eğitimcilere, eğitim bakanlarına, eğitim politikalarını belirleyen karar vericilere düştüğünü dile getirdi.

Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Dünyanın, bir yanda refahın ve tüketimin, diğer yanda sefaletin ve zulmün sınırları zorladığı bir iklimde yoluna daha fazla devam etmesi mümkün değil. Bu çarpıklığa seyirci kalmaya devam etmek, dünyanın kendi kendini zehirlemesine göz yummaktır. Unutmamalıdır ki, bu ateş, eninde sonunda herkese değer ve herkesi yakar. Biz bunun için Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, küresel yönetimde söz sahibi uluslararası örgütlerin yapılarında reforma gidilmesi gerektiğini savunuyoruz. Zira sürekli tıkanan, ideolojik yaklaşımlarla maalesef kendini yenileyemeyen bir BM Güvenlik Konseyi'nin, dünya barışına katkı sağlaması mümkün değildir.

Şu anda da BM Güvenlik Konseyi'ni doğrusu ben de felç bir halde görüyorum. Felç olmuş bir halde görüyorum. 5 ülkenin iki dudağı arasına sıkışmış bir adalet olamaz. Bunun bir değişkenliğinin olması lazım. Bu değişkenlik olmadığı sürece icabında bir ülkenin iki dudağı arasında adalet bekleyemezsiniz. Bir ülke 'Hayır' dedi mi her şey bitiyor. Bu nasıl bir dünya 196 üyesinin olduğu BM'den siz karar çıkaramıyorsunuz. Niye? Bir değişim yok. 10 tane geçici üye var, bu geçici üyelerin hiçbir kıymeti yok. Her şey o 5 tane üyenin. O beş tane üyeden bir üye 'hayır' derse mesele bitmiştir. Böyle bir adalet mümkün değil. Artık biz Birinci Dünya Savaşı'nın, İkinci Dünya Savaşı'nın sonrası dönemleri yaşamıyoruz. Onlar çok geride kaldı. Bunun da update edilmesi lazım, güncellenmesi lazım. Bu güncellenmezse bizim netice almamız mümkün değil. Bir taraftan 'demokrasi' diyeceksiniz ama demokrasiyi birilerinin istediği şekilde yaşayacaksınız. Bu olmadığı sürece otokrasiden kurtulmak mümkün değil."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da 2016 yılında düzenlenecek Dünya İnsani Zirvesi'ne kadar geçecek süreçte, bu konularda somut adımlar atılmış olmasını dilediklerini ifade ederek, "Biz bu doğrultuda her türlü çabayı göstermeye, mücadele etmeye kararlıyız. Elimizden gelen gayreti de göstereceğiz" diye konuştu.

 

ntvmsnbc.com, 02.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.