Gündem

 Deniz Feneri Balyoz Harekat Planı
 Demokratik Açılım İrtica Eylem Planı
 Siyasi Gündem Ergenekon
 Ekonomik Gündem 

 Gündem > Ekonomik Gündem > İkinci rant ekonomisi dönemi bitmeden olmaz

İkinci rant ekonomisi dönemi bitmeden olmaz
Bir arsaya beton döküp arsanın rantı ile hiçbir katma değer ortaya koymadan garanti para kazanmak varken kimse teknoloji yatırımlarına girişmez.

Dünyanın en büyük 100 şirketi listesi yayımlandı. PwC Danışmanlık, şirketleri borsada oluşan piyasa değerlerine göre sıralamış. Size hemen üç adet tespit yapayım. Birincisi, listede hiç Türk şirketi yoktu. Liste 70 milyar dolarlık piyasa değeri ile bitiyordu. Bizim en baba şirketimiz 20 milyar dolarlık piyasa değerine sahip. İkincisi, dünyada, 2008’den 2013’e ilk 100 şirket listesi üçte bir oranında değişmiş. Aşağılardan yukarılara bir dizi yeni iş yapan şirket çıkmış. Bizde ise işler öyle yürümüyor. Türkiye’de Forbes 2000 listesinde yer alan şirketlerimize bakıyorum. 1950’lerden kalma holdingler ve de bankalar ağırlıkta. Üçüncüsü, dünyada 2008 yılından 2013’e yeni teknolojilere ağırlık veren imalat sanayii şirketleri ön plana çıkmış. Biz ise buralarda onların dünkü büyük şirketleri ile rekabet ediyoruz. Türkiye’de revaçta sektörlere bir bakın Allah aşkına: Petrol ve elektrik dağıtımı/üretimi gibi şebeke hizmetleri. 2008’den 2013’e ilk 100’den düşenler listesinde başı tam da bunlar çekiyor. Türkiye ekonomisi, dünya ekonomisinin geçmişi ile rekabet ediyor. Türkiye, ekonomide bir türlü çağa ayak uyduramıyor. Geçmişle didişmekten, geleceğini tasarlayamıyor. Neden böyle oluyor? Türkiye ekonomisi neden zamana uyarak yenilenemiyor? Benim birkaç fikrim var. Merak edenleri aşağıya beklerim.

PwC küresel ilk 100 şirket listesini yayımlayınca, ben de bunların hangi ülkelerden olduğuna baktım. İlk 100 şirket listesinden, ilk 100 şirkete ev sahipliği yapan ilk 22 ülke listesi çıktı. Listede başı, başının dertte olduğu konusunda türlü tezvirat yapılan Amerika çekiyor. 2008 yılında listede 35 Amerikan şirketi varmış. 2013 itibariyle bu rakam 43’e çıkmış. Sonra Avrupa ülkeleri var. İngiltere dahil, Avrupa’dan 36 şirket varmış listede 2008 yılında. Şimdi 23 firma var. Avrupa hâlâ problemli. Kalan üçte bir şirket ise gelişmekte olan ülkelerden. O ilk 22 ülkenin 8’i gelişmekte olan ülkelerden. Kore, Tayvan, Çin, Meksika, Brezilya filan hep listede yer alıyor.
Türkiye’den listeye giren yok. Ama ben merak edip Forbes 2000 listesinde kimler var diye bir baktım. Toplam 14 şirketimiz var. Yarısı 1950’lerden kalma bildiğiniz bankalar ve de holdingler. Bunların dışında, Ford Otosan var. Türk Havayolları var. Türk Telekom var. Dikkatinizi çekeyim, bunlar hep küresel ölçekte irtifa kaybeden alanlar. Sonra bir Turkcell, bir de BİM var. Onlar bile dünya ekonomisinin dününe ait alanlar. İnsan böyle bakınca azıcık hüzünleniyor.

Neden Türkiye’den milyonerler listesine çok kişi ekleniyor da şirketlerimiz dünya sıralamasında nal topluyor. El cevap: İnsanların haklarını hukuk önünde gür bir sesle arayamadıkları yerde, büyük şirket filan olmaz, vesselam. Türkiye’de malvarlığını tek bir şirkete bağlayıp, kayda sokmak hâlâ pek akla uygun değildir. Devlettir bu, ne yapacağı belli olmaz. Başı sıkışır, Çiller dönemindeki gibi, geriye dönük vergi salıverir. Anadolu’da herhangi bir iş insanına sorun bakalım, devlet elitinin sağı solu belli mi olurmuş. Olmaz. İnsanların haklarını hukuk önünde arayamadıkları yerde, büyük şirket filan olmaz, vesselam. Hukuk olmadan olmaz.

Neden Türkiye yarının teknolojilerine yönelmiyor da, dünün rakipleri ile boğuşuyor? El cevap: Fizikçilerin en iyi ücreti üniversite sınavına hazırlık dershanesinde ders vererek kazandığı bir ülke, yarının teknolojilerini hayal bile edemez. Temel bilim mezunlarını ne yapacağını bilmeyen bir ülkeden yarının teknolojisi filan çıkmaz. Değil yarının teknolojisini tasarlamak, bizim sektörde yarının rekabeti nasıl olacak diye düşünmek bile mümkün olmaz. On yılda beş milli eğitim bakanı değiştiren kararsızlıkla hiç olmaz.

Neden şirketlerimiz daha hızlı yenilenemiyor? Neden bebekliğimden beri adını bildiğim şirketler hâlâ Türkiye’nin en kocamanı? Bir arsaya beton döküp, arsanın rantı ile hiçbir katma değer ortaya koymadan garanti para kazanmak varken, kimse kalkıp da ne getireceği belli olmayan teknoloji yatırımlarına girişmez. ‘Karşıya plaza dikip’ elindeki parayı beşer onar katlamak varken kimse teknoloji projelerine kaynak ayırmaz. Türkiye 1990’ları faiz rantının peşinde harcadı, sonra ikinci rant ekonomisi dönemi başladı. Biz hala meşgulüz. Yeni teknolojilere filan bakamayız. Arsa rantı vergilenmeden olmaz.

Güven Sak,Radikal

27.09.2013

 


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.