Gündem
Gündem > Balyoz Harekat Planı > Telsiz emriyle kurtulan TeröristTelsiz emriyle kurtulan TeröristEski TİKKO militanı olan ve 1993'te teslim olan Ulaş Özel, 2005'te Tunceli Ovacık'ta bir operasyona katılır. MKP / HKO liderlerinden Kemal Kutan ile birlikte 25 kişilik grup mağarada sıkıştırılır. Ancak telsizle gelen bir emirle operasyon tamamlanamadan bitirilirTunceli Hozat'ta 1993 yılında silahlı kuvvetlere teslim olan TİKKO militanı Ulaş Özel, 10 gün süren gözaltı döneminde örgüte ait sığınakları gösterir, TRT radyo ve televizyonunda "Teslim olun" çağrısı yapar. Ulaş Özel'in dilinden yazılan bu çağrılar dağlara vadilere atılır. Psikolojik harekat ajanlık sürecinin sadece ısınma turlarıdır. İlerleyen süreçte TİKKO militanından elini taşın altına daha fazla koymasını istenince Ulaş Özel Jİ- TEM'le böyle tanışır: "Beni Tunceli cezaevine götürdüler. 10 günlük süreçte itirafçı 10-15 kişiyi getirip benimle görüştürdüler. Bu şahıslar jandarmaya bağlı "T Timi"nde faaliyet gösteriyorlardı. Bizimle beraber çalış dediler. Biz seni cezaevinden alacağız dediler. Tunceli cezaevine buradan da Malatya cezaevine gittim. Beni cezaevinden JİTEM alıyordu, Tunceli bölgesinde yapılan operasyonlara katılıyordum. Çok sayıda operasyona girdim. JİTEM'deki subaylar beni alıyorlardı. Tek beni almıyorlardı. Başka kişiler de vardı. Onları da alıp sivil minibüslerle götürüyorlardı. Bitirirken... YAKALATTIĞI silahlar için "Bunlar devletin, ben de devletin adamıyım" diyen Ulaş Özel, sıktığı her kurşunun devlet adına olduğu inancındaydı. Hrant Dink'i vuran Ogün Samast, Trabzon'da rahip Santaro'yu öldüren Oğuzhan A., Malatya'da misyonerleri katleden Emre Günaydın... Hepsi de bu cinayetlere imza atarken devletin ali menfaatlerine hizmet ettiklerini düşünmüyor muydu? Bu noktada son söz yine Ulaş Özel'in: "...terörü kullanan kirli elin, kendi menfaatlerinin peşinde koşan ve milletin vergileriyle karınlarını doyuran, milletin parasıyla altlarında arabalar dolaştıran, büyük planları olup büyük oynayan, yani işleri devlet ve hükümetleri dize getirme gibi büyük olan, tabi bu arada uyuşturucu ve silahtan yolunu bulan, bugün birçoğunun kim olduğu ve nasıl örgütlendiği ortaya çıkmış gizli yapılanma Ergenekon olduğunu düşünüyorum..." Uyuşturucu kaçakçısına infaz emri JİTEM ajanı Ulaş Özel ifadesinde 2007 yılına ait bir infaz emrinden de bahsediyor: "...bir gün N. Başçavuş ve İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı A.B.S. beni Y. limanında bulunan jandarma karakoluna çağırdı. İsmini bilmediğim bir şahsın fotoğrafını ve çok ayrıntılı bilgileri içeren istihbaratını vererek 'bu adam PKK'nın uyuşturucu nakliyat ve finans işleri ile uğraşır, büyük bir kaçakçıdır. Bu adam kazandığı bütün parayı örgüte kırsala aktarır. Aranıyor ve terörist... Yurtdışında yaşıyor. Bu adamı gidip evinin önünde öldüreceksin" dediler ve bana susturuculu bir silah ve yeşil - sarı renkli Toyota marka bir araç verdiler. Ben de eylemi Ethem Akbulut'a anlattım gelip gelemeyeceğini sordum. (Polis memuru olan Ethem Akbulut da aynı operasyonda Ulaş Özel ile birlikte yakalandı ve tutuklandı. E.E.) Birlikte adamı öldürmek üzere evine gittik. Şahıs evinden liman karakolundan tanıdığım uzman çavuş A. ile birlikte çıktı. 'Bu işin içinde başka iş var' diye düşünerek eylemi yapmadık ve silahı tekrar N. başçavuşa verdim. Eylemi yapmadığım için kızdılar. Adamın yanında uzman çavuşu gördüğümü söylemedim. Sonradan araştırdığımda (adamın) uzman çavuşun dayısı olduğunu, gerçekten yurtdışında yaşadığını, uyuşturucu işiyle uğraştığını ancak terörle ilgisinin olmadığını gördüm. Bana bu teklifte bulunanlar devletin resmi görevlileriydi. Halen görevde bulunan kişilerdi. Bir operasyon mantığıyla düşündüğüm için yani PKK operasyonu diye düşündüğüm için eylemi kabul etmiştim ancak işin aslının başka olduğunu anladığımda kendiliğimden eylemden vazgeçtim. Kendimi tetikçi pozisyonuna düşürmek istemedim..." Ergenekon Savcısı Cihan Kansız sorgu esnasında Ulaş Özel'e 6 fotoğraf gösterdi. Özel fotoğraflardan 1953 Saimbeyli doğumlu Kazi. E'yi teşhis etti ve "Öldüreceğim adam buydu" dedi. İstanbul ve ergenekon dönemi ULAŞ Özel "vatani görevini" tamamladıktan sonra 2006'da komutanları tarafından İstanbul'a gönderilir. Ergenekon'la tanışması burada olur. Komutanlarının referansı ile PKK itirafçısı Hüseyin Yanç'la buluşan Ulaş Özel, Beylikdüzü'ndeki Göktuğ Nakliyat'ta işe başlar. İBDA-C itirafçısı olduğu ileri sürülen Okan İşgör'e ait şirket JİTEM görevlilerinin uğrak yeridir. Şirkete gelenler arasında Ergenekon'dan gözaltına alına isimler de vardır. "...2005'te Okan İşgör'ün yanında Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım bulunurdu, Muzaffer Tekin'in bu grup arasında belli bir ağırlığı vardı, Muzaffer Tekin emekli yüzbaşı olmasına rağmen yanına gelen emekli paşalar ve albaylar kendisine saygı gösterirlerdi. Şu an ismini hatırlayamadığım Muzaffer Tekin'in yanında bulunan emekli bir general vardı, Muzaffer Tekin'e 'komutanım' diye hitap ediyordu, Muzaffer Tekin ve çevresindeki Jİ- TEM'den ayrılan asker grubu Büyükçekmece'de Saklıbahçe isminde çay bahçesinde toplantı yaptılar, Bu toplantıya gruba hitaben Muzaffer Tekin bir konuşma yaptı, tamamen bu hükümetin askere karşı yıpratma politikası uyguladığı, Cumhuriyet rejimini tehdit altına aldıkları ve bunlara karşı kendilerinin önlem alınması gerektiği şeklinde bir konuşma yaptı. Veli Küçük de bunlar arasında bulunmakta idi..." Ulaş Özel'in verdiği ifadeye göre Ergenekon kapsamında gözaltına alınan emekli SAT binbaşı Levent Bektaş da Göktuğ Nakliyat'a gelip gidenler arasındaydı. Bektaş'ın Şile'de özel bir güvenlik şirketi kurup eleman yetiştirme projesinin olduğunu söyleyen Ulaş Özel, ifadesinde Veli Küçük'ün de bu işin içinde olduğunu söyledi. Özel, "Yetiştireceği elemanlara özel güvenlik sertifikası aldırarak daha sonra kendi amaçları doğrultusunda kullanacaklarını tahmin etmiştim" dedi. Ulaş Özel, SAT'çılar Ercan Kireçtepe ve Turhan Ecevit'in sık sık Bektaş'ın yanına gidip geldiğini söylerken, Ziya Bandırmalıoğlu ve Ayhan Çarkın'ın da ofise gelip gittiğini belirtti. Özel ayrıca şu bilgileri verdi: "...İsrail'den hoca ayarladıklarını biliyorum. Benim yanımda Levent Bektaş bu konuları konuşmazdı fakat ben bu konuları Okan İşgör'den duydum. Ayrıca burada yetiştirecekleri elemanlar vasıtasıyla Türki Cumhuriyetlerde de bir takım planları vardı" Sabah, 07.03.2011 Balyoz karşıtı paşaya tasfiye planıJİTEM'ci Ulaş Özel'e göre, 2000'de Tunceli'de yapılan operasyon Jandarma Bölge Komutanı Mustafa Bıyık'ın tasfiyesine yönelikti. Operasyonda 6 asker şehit oldu, Balyoz planı karşıtı Tuğgeneral Bıyık da son anda ölümden döndü
Ulaş Özel verdiği ifadelerde hiç de yenilir yutulur cinsten olmayan bir iddiayı da ortaya attığı öğrenildi. O iddianın göbeğindeki isim dönemin Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Bıyık. JİTEM ajanı Özel'in 2000 yılında komutana yönelik bir tasfiye planının devreye sokulduğunu ileri sürdüğü belirtildi. "09.01.2000'de Tunceli Ovacık Havaçur mevkiinde MKP örgütünün kış üstlenmesine yönelik bir operasyon yapılacaktı. Bu operasyon için Elbistan cezaevinden kış üstlenmesi ile ilgili alındım. Ben ve yanımda Bektaş kod adlı Harun Çelik alınarak Tunceli ili Ovacık ilçesine götürüldük. Burada istihbarı ve keşif çalışmaları yaptık. Yaptığımız çalışmalar sonucu grubun yerini tespit ettik. Grubun ayak izleri ve kış üstlenmesinde kalmış oldukları yer tespit edildi. Kış olması ve havanın kararması nedeniyle operasyonun sabah saatlerinde yapılmasının uygun olacağını, aynı zamanda örgüt mensuplarının bulunduğu yerin kale gibi güvenlikli olduğunu tespit ettik. Buraya hava destekli ve güçlü bir operasyon yapılması gerektiğini söyledik. Bu düşüncelerimizi o dönemin Tunceli İl Güvenlik Komutanı Tümgeneral D. B., Tunceli Jandarma Bölge Komutanı Mustafa Bıyık, 51. İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Hulisi Akar, 34. İç Güvenlik Tugayı Komutanı Naci Beştepe ile birlikte yapılan toplantıda söyledik. D. B. telefon ile 3. Ordu Komutanını aradı, durumu bildirdi, 3. Ordu komutanı sabah operasyon yapılmasını istedi. Ben ve Harun Çelik de operasyon sabah olsun istiyorduk. Ancak D. B. hemen girelim dedi ve 2 timle operasyon başlatıldı."
KASITLI OPERASYON Helikopter ile takviye gelen Kurmay Binbaşı Seyfullah Saltuk da yaralandı. Terör örgütü içerisindeki tecrübelerim ve JİTEM içerisinde geçirdiğim süreçle elde ettiğim bilgiler, her şekilde bu operasyona gönderilenlerin ölmesinin üzerine planın yapıldığını gösteriyor. Ben bundan şunu gördüm, terörle mücadelede üst düzeydeki kişilerin istemeden de olsa yaptıkları hatalar terörü büyütmüştür. Bölge Komutanı Mustafa Bıyık ve ekibinin tasfiye edilmesi için bu operasyon planlandı. Bu operasyonda Bölge Komutanı da orada şehit olacakken habercisi önüne atlayarak şehit düşmesini önlemiş ve haberci şehit düşmüştür. Paşa ve ekibi iki tim yani 35 kişi ile çatışmanın kesin çıkacağı kış üstlenmesinde olan 25 kişilik MKP grubunun üstüne gönderildi. Çatışma bir gün sürmesine rağmen takviye gelmedi. Bu operasyonda ilk defa bizi bağlı olduğumuz timden ayırdılar. Normal statüde hiçbir yerde paşa, bölge komutanı kesin çatışma çıkacak yere gönderilmez. Daha da kötüsü Jandarma Bölge Komutanlığı İstihbarat Şube müdürünün yetkisi ve görevi olmadığı halde kesin çatışma çıkacak yere gönderilmesinin izahı yoktur. Yaralılar hiçbir takviye ve destek gitmediği için bir gün içinde soğuktan donarak şehit oldular. Telsizde destek istiyorlardı, inleme sesleri geliyordu, D. B. talimat vererek yaralıların sesleri gelmesin diye telsizleri kapattırdı."
BAŞBAĞLAR VE SİVAS "BİZİ İSRAİLLİ MİSHEL EĞİTTİ"
GEÇEN YIL EMEKLİ OLDU ULAŞ Özel 10 Temmuz 1999'da örgütten kaçarak silahıyla birlikte Hozat'taki askeri birliğe teslim olur. Terör örgütü adına kurşun sıkan eller artık devlet için tetiğe basacaktır. "Terörist Ulaş" artık "Ajan Ulaş" olmuştur... Ulaş Özel "ajanlık" sürecinin nasıl başladığını şu sözlerle anlatıyor: "1999'da teslim olduktan sonra birlikteki komutanlar iç güvenlik tugay komutanının yanına götürdüler. Tuğgeneral Hulusi Akar'dı. Yanında kurmay subaylar da vardı. Tuğgeneral Akar bana örgüt ile ilgili sorular sordu. Niçin dağa çıktığımı sordu. Pişman olup olmadığımı sordu. Yemek ve çay söyledi. Espri yaptı. Bunlar da hoşuma gitti. Kimse beni dövmedi. Kötü muamele yapmadı. Paşa, Hozat 51. İç güvenlik Tugay Komutanı idi. Beni kurmay olan Hamdi binbaşının yanına gönderdi. Binbaşı Hamdi iç güvenlik tugay komutanlığı istihbarat şube müdürü idi. Öncelikle örgütün silah, depo, doküman gibi yerlerini göstermemi istedi. Ben de gösterdim. Malzemeleri aldılar. Bu malzemeler de yargılandığım dosyada hepsi var, sonra benden grupların olabileceği yerleri göstermemi istediler. Ben bu grupların olduğu yerleri gösterdim. Gösterdiğim yerde çatışma çıktı. Birkaç örgüt mensubu öldü. Bu süreçte radyoda konuşmam için metin hazırladılar. Bu metinleri televizyonda ve radyoda okudum. Benimle ilgili helikopterle bildiri dağıttılar. Yazdığım bilgileri dağdaki teröristlere teslim olması için Tunceli bölgesine dağıttılar. Üniversitelerde terörle ilgili seminerlere giderek konuşma yaptım. Tanınan ve örgüt içerisinde yönetici olduğum için bu bilgilerden faydalandılar. 3 kişi benden sonra teslim oldu. Bunların dışında biri örgütün eline geçti ve infaz ettiler..." Sabah, 06.03.2011 Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız. |