Dünya

 Dünya'dan Başlıklar 

 Dünya > Dünya'dan Başlıklar > Suriye krizi: Muhalif siyasi güçler

Suriye krizi: Muhalif siyasi güçler
Suriye'de isyanların başlamasının üzerinden iki yılı aşkın zaman geçti; muhalefetteki derin bölünme devam ediyor.

Farklı siyasi gruplar, sürgündeki muhalifler, tabandaki aktivistler, silahlı militanlar Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ı nasıl devirecekleri konusunda anlaşmış değil.

Suriye'deki muhalifleri birleştirmek ve uluslararası yardım almak amacıyla birçok grup koalisyonlar kurdu.

Aşağıda en önemli ittifaklarla ilgili bilgilere yer veriliyor.

Suriye Devrimci ve Muhalif Güçler Ulusal Koalisyonu

Suriyeli muhalif gruplar Kasım 2012'de Katar'ın başkenti Doha'daki bir toplantıda yeni ve daha kapsayıcı bir liderlik konseyi oluşturma konusunda anlaştı. Hem Suriye içinden hem ülke dışından üyeleri olan Suriye Devrimci ve Muhalif Güçler Ulusal Koalisyonu'nun, Suriye'nin tek meşru temsilcisi olarak uluslararası kabul görmesi, tüm ekonomik ve askeri yardımların toplandığı merkez olması, isyancı güçlerin denetiminde olan bölgeleri yönetmesi ve Esad sonrası geçiş sürecini planlaması bekleniyordu.

'Sivil, demokratik Suriye'

Ulusal Koalisyon'un planı, daha sonra başkan yardımcısı seçilen Riad Seif'in hazırladığı ve Temmuz 2012'de Kahire konferansında belirlenen önerileri içeriyor ve devrimci ve siyasi muhalif güçleri "tek liderlik çatısı altında" birleşmeye çağırıyordu.

Doha toplantısının ardınan Ulusal Koalisyon, Facebook sayfasında, "Esad rejimini devirme ve Suriye'nin demokratik ve çoğulcu bir sivil devlete geçişini sağlama mücadelesi veren devrimci güçlere destek vermek ve yardım etmek için çalışıyoruz... Suriye halkının ihtiyaçları ve uluslararası toplum arasında bağlantı sağlama bakımından Koalisyon önemli bir rol oynuyor." diye yazıyordu.

İnternet sayfasına göre Ulusal Koalisyon şunları hedefliyor:

  • Suriye halkının birliğini korumak
  • Ülkenin ve kentlerinin birliğini korumak
  • Rejimi devirmek, güvenlik güçlerini dağıtmak, Suriye halkına karşı suç işleyenlerden hesap sormak
  • Rejimle hiçbir diyaloğa ve müzakereye girmemek
  • Muhalefetin sivil, demokratik Suriye hedefini gerçekleştirmek

'Meşru temsilci'

Doha toplantısı, iç çatışmalarla cebelleşen, halk arasında fazla saygınlığı olmayan ve etkisiz görülen Suriye Ulusal Konseyi (SUK)'nin yerine yeni bir ittifak kurulması doğrultusunda muhaliflerin dış destekçilerinden gelen baskılar üzerine yapıldı.

Ulusal Koalisyon içerisinde SUK'un yanı sıra Yerel Koordinasyon Komiteleri, tabandaki muhalifler ve yerel devrimci konseyleri temsil ediliyor. Koalisyon ayrıca Özgür Suriye Ordusu'nun Yüksek Askeri Konseyi'nin de desteğine sahip. Fakat şiddete karşı çıkan ve hükümet ile müzakereden yana olan muhalif siyasi grupları temsil eden Ulusal Koordinasyon Komitesi ile Nusra Cephesi gibi birçok militan İslamcı grubu temsil etmiyor.

Ulusal Koalisyon'a uluslararası tepki genelde olumlu oldu. Önce Körfez ülkeleri, ardından Fransa, İngiltere ve ABD, daha sonra ise Aralık 2012'de Fas'ta toplanan ve 100 ülkeden oluşan Suriye Halkının Dostları Konferansı, Ulusal Koalisyon'u Suriye halkının "meşru temsilcisi" olarak tanıdıklarını açıkladı. Esad'ı desteklemiş, BM Güvenlik Konseyi'nin Suriye'ye karşı karar çıkarmasını engellemiş olan Rusya, Çin ve İran ise konferansa katılmamıştı.

Aldığı uluslararası desteğe rağmen Ulusal Koalisyon, iç bölünmeler ve dış müdahale gibi SUK'un yaşadığı sorunların benzerini yaşıyor.

İstifa

Muaz El Katip, Ghassan Hitto'nun başbakan olarak atanmasından kısa süre sonra istifa etti.

Koalisyon'un başkanı Sünni din adamı Muaz el-Katip, dış güçlerin muhaliflere ve silahlı gruplara yardım için çok fazla koşul koyduğu ve olayları kendi çıkarları için kullanmaya çalıştıkları iddiasıyla Mart 2013'te istifa ettiğini açıkladı.

Bu istifadan beş gün önce ise Gassan Hito Ulusal Koalisyon'un geçici hükümetinin başbakanı olarak seçilmiş, Katip ise bunun için erken olduğunu söylemişti. Hitto'nun adaylığını SUK içinde etkin olan Müslüman Kardeşler ve Ulusal Koalisyon genel sekreteri ve Katar ile güçlü bağları olan işadamı Mustafa Sabbah desteklemişti.

Bir ay önce Katip, Suriye hükümetinin, binlerce siyasi tutuklunun serbest bırakılması da dahil olmak üzere belli koşulları gerçekleştirmesi durumunda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk el Şara ile üçüncü bir ülkede görüşmeye hazır olduğunu söylediğinde, SUK onu açıktan eleştirmişti.

Ulusal Koalisyon ayrıca cihatçı gruplar da içinde olmak üzere Suriye'deki isyancı gruplar üzerinde tümüyle otorite kuramadı.

Kısmen finansman yetersizliği nedeniyle, Suriye'de yaşanmakta olan insani krize cevap verme konusunda da sıkıntı yaşadı.

Mayıs 2013'te belli başlı isyancı gruplardan oluşan bir koalisyon Ulusal Koalisyon'u eleştiren bir açıklama yaparak grubu görevlerini yerine getirememekle ve bölgesel ve uluslararası güçlerin maşası olmakla suçladı.

Cenevre'ye katılma sorunu

Temmuz 2013'te İstanbul'da düzenlenen bir konferansta Ulusal Koalisyon liderleri değiştirildi. Suudi Arabistan'ın desteklediği Ahmed Carba, Katar'ın desteklediği Sabbah'ı geride bırakarak yeni lider oldu. Bu arada, "kurtarılmış" diye ifade edilen bölgelerde insani yardımları koordine edecek geçici bir hükümet kuramadığı gerekçesiyle Hito başbakanlıktan istifa etti.

Eylül ayında Hito'nun yerine, ılımlı İslamcı ve Şam Deklarasyonu genel sekreteri, eski siyasi tutuklu Ahmed Tomeh başbakan oldu.

Eylül 2013'te New York'taki BM konferansında Carba'nın, Suriye krizine çözüm bulmak amacıyla Cenevre'de düzenlenecek uluslararası konferansa katılacağını açıklaması Ulusal Koalisyon içerisinde protestolara neden oldu.

ABD ve Rusya, Suriye hükümeti ile muhalefetin, BM destekli Suriye Eylem Grubu'nun Haziran 2012 tarihinde yayımladığı bildirgede belirtilen ilkeler çerçevesinde bir çözüm üzerinde anlaşmasını istiyor. Bu bildirge, muhalifler ile Esad hükümetinde yer alan görevlilerden oluşan geçici bir hükümet kurulmasını öngörüyordu.

Suriye Ulusal Konseyi (SUK)

Suriye Ulusal Konseyi (SUK), Suriye hükümetine karşı itibarlı bir alternatif olmak ve uluslararası topluma karşı tek irtibat noktası sağlamak üzere Ekim 2011'de muhalif grupların oluşturduğu bir koalisyon.

Başkanı George Sabra, sol muhalif olarak bilinen bir Hristiyan. Sabra, Suriye Devrimci ve Muhalif Güçler Ulusal Koalisyonu kurulmadan kısa süre önce, Kasım 2012'de eski Kürt lider Abdelbaset Sayda'nın yerine geçti.

SUK internet sayfasında şu ilkelere bağlılığını ortaya koyuyor:

  • Yasal tüm araçları kullanarak rejimi devirmeye çalışmak
  • Suriye toplumunu oluşturan kesimler arasında ulusal birliği sağlamak, etnik mücadele çağrılarını reddetmek
  • Suriye devriminin şiddet içermeyen karakterini korumak
  • Ulusal bağımsızlık ve egemenliği korumak, dış askeri müdahaleyi reddetmek

Suriye'nin çoğunluktaki Sünni Müslüman kesimlerinin hakim olduğu SUK, Hristiyanları ve nüfusun %10'unu oluşturan ve şimdiye kadar Esad'a bağlı kalan Alevileri de kazanmaya çalıştı.

Muhaliflerin oluşturduğu bir başka blok olan Ulusal Koordinasyon Komitesi, içindeki İslamcılardan dolayı SUK'ni eleştirdiği gibi, Konsey'e kendi içinden de etkisiz liderlik eleştirileri yapılıyor.

SUK ayrıca Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile ortak çalışmakta da zorlandı. Fakat iki grup ortak operasyonlar konusunda anlaştı ve uluslararası topluma isyancıları destekleme çağrısı yaptı.

Kasım 2012'de dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, SUK'nin "artık muhalefetin lideri olarak görülemeyeceğini" söyledi ve "Suriye'nin bütün kesimleri ve coğrafyası adına konuşabilecek" bir muhalefet liderliği için çağrı yaptı.

Ulusal Koalisyon'un kurulması üzerine SUK lideri Sabra, Konsey'in "kimseye tabi olmayacağını" açıklamıştı.

Ekim 2013'te Sabra, Suriye krizine siyasi çözüm bulmak amacıyla ABD ve Rusya'nın planladığı Cenevre konferansına SUK'nin katılmayacağını ve katılması durumunda Ulusal Koalisyon'dan çekileceğini açıkladı.

Ulusal Koordinasyon Komitesi (UKK)

Haziran 2011'de kurulan Demokratik Değişim için Ulusal Koordinasyon Komitesi 16 sol eğilimli siyasi parti, üç Kürt partisi ve bağımsız siyasi ve genç aktivistleri içeriyor. Başkanı, Demokratik Arap Sosyalist Birliği'nin lideri olan Hasan Abdül Azim. Yardımcısı ve yurtdışı sözcüsü ise Haytham Manna.

SUK ve Ulusal Koalisyon'un tersine UKK, hükümetle siyasi anlaşma fikrine açık. Diyalog için ateşkes, ordunun kentlerden çekilmesi ve tüm siyasi tutukluların bırakılması koşulunu getiriyor.

UKK, ÖSO'nun devrimin önemli bir bileşeni olduğuna ve toplumu korumada önemli bir rol oynadığına inanıyor, fakat silahlandırılmasına ve dış askeri müdahaleye karşı çıkıyor.

UKK, SUK ve Ulusal Koalisyonu, kendilerine korunma imkanı, maddi destek ve silah sağladıkları için Türkiye ve Körfez Arap devletlerine minnettar davranmakla suçluyor.

Sürgündeki muhalefet üzerinde Müslüman Kardeşler etkisine de karşı çıkıyor.

SUK ve Ulusal Koalisyon ise UKK'yi, Suriyeliler'den yeterince destek alamayan izole liderlere sahip bir örgüt olarak eleştiriyor.

Eylül 2012'de UKK'nın Şam'da düzenlediği Suriye Kurtuluş Konferansı'na katılanların üzerinde anlaştığı bildirge şu noktaları içeriyordu:

  • Rejimin yıkılması, her türlü simgesinin kaldırılması ve sivil demokrat bir devletin inşası
  • Mezhep çatışmalarının reddedilmesi
  • Şiddet içermeyen direnişin benimsenmesi, fakat ÖSO'nun "devrimin bileşenlerinden biri" olarak kabul edilmesi
  • Suriye ordusunun rejimin "pençesi"nden kurtarılması
  • Devrimin hedeflerinin gerçekleştirilmesi
  • Sivillerin korunması
  • "Kürt ulusal sorunu"na demokratik çözüm
  • Suriye'nin toprak ve sosyal bütünlüğünün korunması

Daha sonra UKK yurtdışı sözcüsü Manna, rejim değişikliğinin kaçınılmaz olduğunu ve barışçıl bir şekilde iktidarın el değiştirmesi gerektiğini söyledi.

Kürt Yüksek Komitesi

Kürt Yüksek Komitesi Temmuz 2012'de, Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve 13 Kürt partisinin oluşturduğu Kürt Ulusal Konseyi tarafından, yarı özerk Irak Kürdistan Yönetimi Cumhurbaşkanı Mesut Barzani inisiyatifinde kuruldu.

Komite'nin, 2012 yazında hükümet güçlerinin çekilmesiyle Suriye'nin kuzey doğusunda ortaya çıkan fiili özerk Kürt bölgesini yönetmesi bekleniyordu.

Fakat Kürt Ulusal Konseyi, PYD'yi iktidar paylaşımı anlaşmasını imzalamamakla eleştirdi. PYD'nin silahlı kanadı Halk Savunma Birlikleri (YPG)'ni de Kürt bölgelerinde güvenlik sorumluluğunu kendileriyle paylaşmamakla suçladı. Konsey içinde yer alan partiler, Kürt Yüksek Komitesi'nin PYD'nin payandası haline geldiğini iddia etti.

Cenevre Konferansı'nda Suriye Kürtleri'nin ne şekilde temsil edileceği konusunda da anlaşmazlık ortaya çıktı. ABD ve Türkiye'nin, Konsey'in Eylül 2013'te katıldığı Ulusal Koalisyon tarafından temsil edilmesini istediği ifade ediliyor. PYD ise Kürtleri Kürt Yüksek Komitesi'nin temsil etmesini istiyor. Barzani'nin, Konsey'in kendi kendisini temsilinden yana olduğu belirtiliyor.

BBCTurkish.com, 30.10.2013


Bu bölümdeki diğer içerikler için tıklayınız.