Medyada 2. Cumhuriyet > İşte 2015’e kadar Türkiye’de yaşanacakların özeti

 İşte 2015’e kadar Türkiye’de yaşanacakların özeti
 

- Ka­se­ti ba­şa ala­lım: Ah­met Al­tan ve Ya­se­min Çon­ga­r’­ın ani­den Ta­ra­f’­tan önceden ay­rıl­ma­la­rı ola­cak­la­rın ha­ber­ci­siy­di. İki­si de kur­naz, ken­di­le­ri­ne ‘vu­ru­şa­rak çe­kil­me­’ sü­sü ve­re­rek git­ti­ler. Bu­gün fii­len iki­si de yok, Ta­raf di­ye bir ga­ze­te de. Kul­la­nı­lıp atı­la­cak­la­rı­nı tah­min et­miş­ler­di, on­la­rı kul­la­nan­la­rın ba­şı­na ge­le­cek­le­ri ön­gör­dü­ler, ken­di­le­ri­ni er­ken sı­yır­dı­lar. İk­ti­dar odak­la­rı ara­sın­da kav­ga ve ay­rış­ma böy­le baş­la­dı.


- Tür­ki­ye şim­di ye­ni­den şe­kil­le­ni­yor, ik­ti­dar odak­la­rı ye­ni­den de­ği­şi­yor. Aca­ba Es­ki Tür­ki­ye mi ge­ri ge­li­yor? Tay­yip Er­do­ğa­n‘­ın Çan­ka­ya­’ya çı­kıp (en azın­dan bir se­ne res­mi ola­rak) pa­si­fi­ze ol­ma­sı, as­ker­le­rin sa­lın­ma­sı, nis­pe­ten da­ha ılım­lı Ah­met Da­vu­toğ­lu­‘nun Baş­ba­kan­lı­ğı ve Ce­ma­at ope­ras­yon­la­rı­nı sür­dür­mek­te­ki ka­rar­lı­lık. Bu de­ği­şim med­ya­ya da yan­sı­ya­cak. İs­ter mi­si­niz Hür­ri­ye­t’­e Er­tuğ­rul Öz­kök, CHP’­ye de De­niz Bay­kal gel­sin?


- Ay­dın Do­ğan hep yan­lış at­la­ra oy­na­dı; ne­yi des­tek­le­diy­se ter­si ol­du. Bu yüz­den de Er­do­ğan dö­ne­min­de bir tür­lü hu­zur bu­la­ma­dı. CHP-MHP koa­lis­yo­nu ol­ma­dı; AK­P’­nin ka­pa­tıl­ma­sı­na kar­şı çık­tı, AKP ne­re­dey­se Hür­ri­ye­t’­i ka­pa­ta­cak­tı; Ab­dul­lah Gü­l‘­ün Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­’na (Er­do­ğa­n’­ın ri­ca­sıy­la) iti­raz et­ti­ler; re­fe­ren­dum­da ha­yır de­di­ler. Sa­rı­gül, İh­sa­noğ­lu da tut­ma­dı. Ve şim­di, tam da son da­ki­ka­da, ye­ni­den Er­do­ğa­n‘­a oy­nu­yor­lar. Do­ğan gru­bu­nun hep yan­lış so­nuç ve­ren stra­te­ji­si tren­d’­ine ba­kıl­dı­ğın­da Er­do­ğa­n‘­ın za­yıf­la­dı­ğı­nın işa­re­ti ola­bi­lir mi?


- Re­cep Tay­yip Er­do­ğan ne ya­par­sa yap­sın Ay­dın Do­ğa­n‘­ı as­la ve as­la af­fet­me­ye­cek­tir. Onun için Hür­ri­yet ve Do­ğan Gru­bu bir ke­re ka­ra lis­te­ye alın­mış, bir da­ha o lis­te­den çık­ma­sı im­kan­sız­dır. So­nuç­ta Hür­ri­ye­t’­in ön­ce ken­di­si­ni des­tek­le­yip 17 Ara­lı­k’­ta vur­ma­ya baş­la­dı­ğı­nı gör­dü; en bü­yük yol­da­şı Ce­ma­at’­i sil­miş Er­do­ğan, şim­di Do­ğa­n’­ı af­fe­der mi? Do­ğan Gru­bu ken­di­si­ni Er­do­ğa­n‘­a ka­bul et­tir­me ina­dın­dan vaz­geç­me­li.


- Ver­di­ği on­ca ta­vi­ze, sus­tur­du­ğu on­ca ga­ze­te­ci­ye rağ­men ya­rı ya­rı­ya kü­çül­dü Do­ğan Gru­bu. Med­ya var­lık­la­rı­nın ya­rı­sı­nı ve pet­rol şir­ke­ti­ni sat­mak zo­run­da kal­dı; “En azın­dan bat­ma­dı­“ sa­de­ce bir zü­ğürt te­sel­li­si­dir. Hür­ri­yet, an­la­dı­ğım ka­da­rıy­la, 2015’te­ki ye­ni hü­kü­me­te ka­dar ‘ge­çiş dö­ne­mi­‘ ya­şa­ya­cak, on­dan son­ra­sı­na gö­re ken­di­si­ni ko­num­lan­dı­ra­cak. Kay­be­den Yıl­maz Öz­dil de­ğil, Hür­ri­ye­t‘­tir.


- He­men her­ke­sin tep­ki­si­ni çe­ke­cek cüm­le­mi ku­ru­yo­rum: Ah­met Da­vu­toğ­lu med­ya için bir umut­tur. En azın­dan ba­ğır­mı­yor, med­ya­yı hi­za­ya çek­me­ye ça­lış­mı­yor. Fi­kir­le­ri ve dış po­li­ti­ka­sı ço­ğu za­man -hak­lı ola­rak- eleş­ti­ri ok­la­rı­na he­def; sı­fır so­ru­n’­dan ne­o-Os­man­lı­cı­lı­ğa ka­dar stra­te­ji­le­ri hep yan­lış çık­tı. Öte yan­dan dün­ya­nın ge­ri ka­la­nı da­ha far­kın­da ol­ma­dan Myan­ma­r‘­da­ki Müs­lü­man­lar­la il­gi­li du­yar­lı­lı­ğın ön­cü­sü ol­du. Ama hep eleş­ti­ril­di. Ta­nı­dı­ğım Da­vu­toğ­lu eleş­ti­ri­ye ta­ham­mül­lü, bu ka­tıl­dı­ğı an­la­mı­na gel­mi­yor. İd­di­alı bir tah­min bel­ki ama 2015’e ka­dar hiç­bir ga­ze­te­ci Baş­ba­kan Da­vu­toğ­lu­‘nu eleş­tir­di­ği için iş­siz kal­ma­ya­cak. “Fa­v’­a at, bek­le­“ di­ye­yim, uma­rım ya­nıl­mam. As­lın­da ge­çiş sü­re­cin­de, 2015 se­çim­le­ri­ne ka­dar, Tür­ki­ye­’de ga­ze­te­ci­lik yap­ma or­ta­mı doğ­du, ama med­ya far­kın­da de­ğil.


- Tür­ki­ye­’de de­mok­ra­si­ye ve ev­ren­sel de­ğer­le­re sa­hip, es­ki mer­kez med­ya­nın çar­pıt­ma­sın­dan bu­nal­mış her ke­sim, gi­de­rek Söz­cü­‘ye ge­li­yor. AKP dö­ne­min­de tek adam bas­kı­sın­dan mus­ta­rip olan kim var­sa, tek ada­ma kar­şı dik du­ra­nın ya­nın­da saf tu­tar. De­mok­ra­si­ye ve öz­gü­lü­ğe olan aç­lık ve iti­raz ede­bil­me gü­cü Söz­cü­‘nün çi­men­to­su­dur, baş­ka­la­rın­da ol­ma­yan da bu za­ten.


- İyi ve kuv­vet­li bir Cum­hu­ri­yet bu­gü­ne ka­dar Türk ba­sı­nı­nın si­gor­ta­sıy­dı, bu­gün ise za­yıf ve yö­nü­nü şa­şır­mış bir Cum­hu­ri­yet var. Bu ge­çi­şin mi­ma­rı Akın Ata­lay, Cum­hu­ri­yet Vak­fı Baş­kan ve­ki­li ve ga­ze­te­nin avu­kat­la­rın­dan. Cum­hu­ri­yet ga­ze­te­si­ni Er­ge­ne­kon da­va­sı­na mü­da­hil et­me sü­re­ci­nin mi­ma­rı; ne il­ginç ki mah­ke­me Cum­hu­ri­ye­t’­in avu­kat­la­rı­na tek bir so­ru sor­ma­dı mah­ke­me­de. Ga­ze­te, an­cak (Akın Ata­la­y’­ın tem­sil et­ti­ği) Ah­met Şık tu­tuk­la­nın­ca mü­da­hil ol­mak­tan vaz­geç­ti. Akın Ata­lay ay­nı za­man­da dü­şük li­be­ral­le­rin do­mi­ne et­ti­ği t24 si­te­si­ne de kat­kı­da bu­lu­nu­yor; Mus­ta­fa Bal­ba­y‘­ın çar­pı­tıl­dı­ğı­nı id­di­a et­ti­ği gün­lük­le­ri ya­yın­la­yan t24‘ten bah­se­di­yo­rum. Cum­hu­ri­yet şim­di res­men ‘İ­kin­ci Cum­hu­ri­ye­t‘ ol­ma yo­lun­da ve Ha­san Ce­ma­l‘­e ku­cak aç­ma­ya ha­zır­lan­mak­ta.

Mus­ta­fa Bal­bay ne­den bu sü­re­ce or­tak olu­yor:
Si­ya­si ka­ri­yer mi?


Sahaya inecek gazeteciye
Malzeme listesi
- Koşacaksın, çok iyi bir spor ayakkabı al. Kaymasın, suya dayanıklı olsun, ayrıca bileği sağlam bir şekilde kavrasın.
- Hafif ama iyi lens’li bir kamera; çok pahalı olmasın, kırılabilir.
- Gaz maskesi. Artık bütün dünyadaki direnişlerde şart.
- Mutlaka basın mensubu olduğunu belli edecek bir şey: Kart yeterli olmayabilir, yeleğine PRESS yazdır.
- Kask gerekli. Onun da üzerine net okunacak şekilde Press yaz.
- Yedek pil. Bolca yedek bil ve bolca kablo. Akıllı telefonlar hemen ölüyor, ona göre.
- Pet şişe su. Ağırlık yapmasın,
tasarruflu kullan. Göstericilere verirken iki kere düşün; polise atabilirler.


Cevat Kelle tarihe karıştı
Yeni bir gazeteci tipi doğuyor
Tıp­kı Ge­zi­‘de ol­du­ğu gi­bi Fer­gu­so­n‘­da da ye­ni tip ga­ze­te­ci­le­ri gör­mek müm­kün. MyStre­am, US­tre­am gi­bi si­te­ler ar­tık sı­cak ha­ber anın­da baş­vu­ru­lan ha­ber ka­nal­la­rı ol­du. He­men her­kes elin­de­ki akıl­lı te­le­fon­la tam teç­hi­zat­lı bir ga­ze­te­ci­ye dö­nüş­tü; “tam teç­hi­zat­lı ka­me­ra­ma­n“ Ce­vat Kel­le­’den ne­re­le­re gel­dik.
Sa­de­ce gö­nül­lü ga­ze­te­ci­ler de­ğil, pro­fes­yo­nel­ler için de ko­lay­laş­tı iş. Es­ki­den sı­cak ha­ber ta­kip et­mek ekip işi ve mas­raf­lıy­dı, an­cak bü­yük med­ya ku­ru­luş­la­rı kar­şı­la­ya­bi­lir­di.
Şim­di kü­çü­cük ka­me­ra­lar, cep­ler­de­ki eks­tra pil­ler, her yer­den sar­kan kab­lo­lar, kü­çük mik­ro­fon­lar­la, lap­to­p’­lar­la koş­tu­ran ga­ze­te­ci­ler var. Bir kö­şe­de fo­toğ­raf yük­le­ni­yor, vi­de­o mon­taj­la­nı­yor, hat­ta web si­te­si­ne ay­nı an­da yük­le­ni­yor. Ha­va­dan ya­yın yap­mak için bir­kaç yüz do­lar­lık dro­ne­’lar da kul­la­nı­lı­yor; ger­çi po­lis Ge­zi­‘de bir ta­ne­si­ni vu­rup dü­şür­müş­tü.
Özel­lik­le Vi­ce­‘tan Tim Po­ol bu ye­ni ga­ze­te­ci­lik ti­pi­nin ön­cü­le­rin­den. 25 ya­şın­da­ki Po­ol bir­kaç ke­re İs­tan­bu­l‘­a ge­lip Ge­zi­‘yi ve Ber­kin El­va­n‘­ın ce­na­ze­si­ni de ta­kip et­miş, Go­og­le Glass ve cep te­le­fo­nun­dan anın­da ya­yın yap­mış­tı.
Po­ol yi­ne Fer­gu­so­n‘­da sa­ha­day­dı ve ha­bi­re twe­et atı­yor,
gö­rün­tü kay­de­di­yor, can­lı ya­yın ya­pı­yor ve koş­tu­ru­yor­du.


Haftanın filmi: Fruitvale Station
Polis neden öldürüyor
Bun­dan bir­kaç haf­ta ön­ce San Fran­cis­co­‘dan çı­kıp beş nu­ma­ra­lı oto­ban­la Los An­ge­le­s‘­a bir an­da oto­ban­dan çı­kıp Oak­lan­d‘­da­ki BART is­tas­yo­nu­na git­tim. Ne­re­dey­se bir gö­rev gi­biy­di ora­da ol­mak.
Os­car Grant bir­kaç se­ne ön­ce yıl­ba­şı­nı kut­la­mak için ar­ka­daş­la­rıy­la BAR­T‘­a bi­ne­rek San Fran­cis­co­‘ya in­miş­ti; an­ne­si ara­ba­sı­nı al­ma­ma­yı tav­si­ye et­miş­ti, o da din­le­miş­ti. Eğ­le­nip ge­ri dö­ner­ken tren­de, tam da Fru­it­va­le İs­tas­yo­nu­‘n­da bir ar­ba­de ya­şan­dı. Gran­t‘­in hiç­bir su­çu yok­tu, kav­ga­yı baş­la­tan ki­şi de­ğil­di, ak­si­ne mağ­dur­du.
Ama po­lis oto­ma­tik ola­rak onu ve ar­ka­daş­la­rı­nı bir kö­şe­ye çek­ti. Tren is­tas­yo­nu­nun du­va­rı­na da­ya­dı, el­le­ri­ni bağ­la­dı. Grant der­di­ni an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yor ama po­lis din­le­me­mek­te di­re­ni­yor­du.
Os­car Grant, si­yah bir genç­ti ve po­li­sin gö­zün­de ola­ğan şüp­he­liy­di. Hak­sız ye­re gö­zal­tın­da tu­tuk­la­nı­yor, hak­kı­nı ara­dık­ça da po­lis­ten şid­det gö­rü­yor­du. Kar­şı­lık­lı atış­ma­nın so­nun­da po­lis si­la­hı çı­ka­rıp ora­da vur­du; ağ­zın­dan çı­kan son söz “Be­ni vur­du­n“ ol­du.
Po­lis da­ha son­ra ver­di­ği sa­vun­ma­da ‘ta­se­r‘ de­nen elek­trik şo­ku si­la­hı ye­ri­ne ta­ban­cı­sı­nı yan­lış­lık­la kul­lan­dı­ğı­nı söy­le­di; bu uy­du­ruk ba­ha­ne ya­nı­na kâr kal­dı, cid­di bir ce­za al­ma­dan kur­tul­du.
Os­car Gran­t‘­in ai­le­si oğul­la­rı­nın ölüm yıl­dö­nü­mün­de Fru­it­va­le­‘e ge­lip ora­da top­la­nı­yor ve ada­let ara­nı­yor. Po­lis şid­de­ti so­nu­cu öl­dü­rü­len on­lar­ca si­yah genç­ten sa­de­ce bi­ri.
Gran­t‘­in öl­dü­rül­me anı­nın an be an cep te­le­fo­nu ka­yıt­la­rı Yo­uTu­be­‘da var; on­lar­ca vi­de­o, on­lar­ca fark­lı açı­dan.
Ön­ce­ki gün te­le­viz­yon­da ko­nu­şan Gre­y’s Ana­tomy di­zi­nin yıl­dı­zı Jes­se Wil­li­ams “A­me­ri­ka­’da cep te­le­fo­nu ka­me­ra­la­rı ol­ma­dan ön­ce de si­yah genç­ler dö­vü­lüp öl­dü­rü­lü­yor­du, hâ­lâ öl­dü­rül­me­ye de­vam edi­yo­r“ di­yor­du.
Os­car Gran­t‘­in ha­ya­tı “F­ru­it­va­le Sta­ti­on“ adıy­la film ol­du, ama bu­na rağ­men hiç­bir şey de­ğiş­me­di. İş­te bir­kaç haf­ta ön­ce yi­ne bir genç po­lis kur­şu­nuy­la ha­ya­tı­nı kay­bet­ti; yet­me­di, po­lis bir­kaç gün ön­ce yi­ne bir baş­ka­sı­nı öl­dür­dü.
Dün­ya Fer­gu­so­n’­ı ko­nu­şu­yor, tam da “F­ru­it­va­le Sta­ti­on“­ı iz­le­mek için doğ­ru za­man.


Gezi müzelik oldu
Londra’da Victoria&Albert Museum‘da açılan “İtaatsizlik Objeleri“ sergisinde tarih boyunca halkların tota-liter rejimlere karşı direnişlerde kullandıkları malzemeler sergileniyor. Bunlardan biri de Gezi direnişinde hepimizin hayatına giren ev yapımı gaz maskeleri.
Dünyada hızlı iletişim çağında etkileşim ve bilgi müthiş bir hızla dolaşıyor.
Hiçbirimiz gaz maskesi nedir bilmezdik, şimdi pek çoğumuzun dolabında var. Hiçbirimiz gaz maskesine karşı nasıl tedbir alınır düşünmezdik, şimdi Talcid, limon suyu, sirke derken uzman olduk.
Ferguson‘da deniz gözlükleriyle gezen gençler, elinde süt şişesiyle dolaşan bir kadın görüntüsü fazlasıyla tanıdık

sözcü.com.tr, 24.08.2014

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız