Medyada 2. Cumhuriyet > En mükemmel Atatürk kitabı henüz yazılmamış olandır

En mükemmel Atatürk kitabı henüz yazılmamış olandır

Yeditepe, İstanbul Ticaret ve Mersin Çağ Üniversitelerinde ders veren, emekli Binbaşı ve yazar Erol Mütercimler’le 25 yılda tamamladığı ‘Fikrimizin Rehberi: Gazi Mustafa Kemal’ isimli kitabını konuştuk.

Bugüne kadar yazılmış en kapsamlı Atatürk biyografisini yazdı Erol Mütercimler. Alfa Yayınları’ndan çıkan kitap, tam 1194 sayfa. ‘Fikrimizin Rehberi’ni yazmaya karar vermesini ‘bilgisizlikten kaynaklanan bir deli cesareti’ olarak tanımlıyor. 1980’de uluslararası bir sempozyumda Atatürk’ü dinlemiş uzmanlardan, ki bu sırada Beylerbeyi Deniz Astsubay Hazırlama Okulu’nda fizik öğretmeni. Atatürk’ü tanımadığını fark edip bu kitabı yazmaya karar vermiş. Tam 25 yıl süren hazırlığın ardından ortaya çıkan eserde, doğumundan ölümüne Atatürk var.

Kitapta, sağ ayak başparmağının içe bastığını da, tayı öldüğünde ağladığını da, aşklarını da, savaşlarını da hatta fare korkusunu da öğreniyoruz. 68 Kuşağı’nın ardından gelen kendi jenerasyonunun Atatürk’ü tanımadığını, 12 Eylül’den sonra esen Atatürk rüzgarının da çoğu uydurma bilgilerden oluştuğunu söylüyor Mütercimler. 25 yıl çalışıp ortaya çıkardığı Atatürk biyografisinin en derli toplu, en geniş kapsamlı biyografi olmasını istemiş. “Ben demiyorum ki benim kitabım en mükemmeli olsun. Hayır, en mükemmeli bundan sonra yazılacak. Kime kısmet olur bilmemem...”

Bu kadar uzun süren hazırlık döneminden sonra kitap yayınlanmak üzereyken Ergenekon Soruşturması kapsamında 4 gün gözaltına alınan Mütercimler, evinde yapılan arama sırasında bütün arşiviyle beraber götürülen kitap çalışmasını, İstanbul Valisi’nin yardımıyla alabilmiş polisten. Bazı bölümler eksik gelmiş ama tamamlamış. Kitabı vesilesiyle buluştuğumuz Mütercimler’le Atatürk ve Atatürkçülüğü konuştuk.

* Kitabın sunuş yazısında herkesin kendi Atatürk’ünü yazabileceğini söylüyorsunuz, sizin Atatürk’ünüz nasıl bir lider?

Benim Atatürk’üm insanlık tarihinin dört büyük askeri strateji dehasından biri. Öbürleri Büyük İskender, Jul Sezar ve Napolyon. Gazi Mustafa Kemal’i bunlardan ayıran en önemli vasıf, öteki üçü de imparatordur, yani yayılmacı, yani emperyalist. Benim Atatürk’üm aynı zamanda bir insan, bağışlayan, âşık olan, halkından korkmayan, mütevazı, Çankaya’da, Dolmabahçe’de oturmak istemeyen biri.

* Atatürkçü mü, Kemalist misiniz?

Kemalistim. Kemalizm, anti-emperyalist, tam bağımsızlıkçı olmaktır. Samimi insanlar açısından baktığımızda, tabii ki ikisinin arasında bir fark olamamalı; ne yazık ki var.

* Nedir aradaki fark?

Atatürkçülük ifadesi ilk kez 1954 seçiminden önce yazılmış bir kitapta geçer. Amacı, komünizmi yermektir, Atatürkçülük de buna alet edilmiştir. Kendini Kemalist olarak tanımlayanlar da Atatürkçülük tanımını kullanmaya başladı. Samimi insanları bunun dışında bırakıyorum; Atatürk’ü bu kişiler gardırop mahkumu yaptı. Heykel Atatürkçülüğü yarattılar; putlaştırdılar; O’nun hiçbir zaman istemediği peygamberleştirme gibi abuk sabuk yerlere taşıdılar. Atatürk’ü nefret edilecek hale getirenler Atatürkçülerdir. Atatürkçü değilim dememin nedeni, 12 Eylül’ü yapan kadronun Atatürkçü olmasıdır. 12 Eylül kadrolarının Kemalizm’e, Atatürk’e ve onun düşünce sistemine verdiği zararı, ne bir İslamcı ne de bir karşı devrimci verememiştir.

ATATÜRK’Ü MEZARINDAN ÇIKARIP SATANLAR VAR

* Atatürkçü değilim derken şerh koyuyorsunuz yani…

Yakasında Atatürk rozeti taşımakla Atatürk’ün düşünce sistemini savundukları görüntüsü altında Atatürk’ün ticaretini yapan; her sabah onu mezarından kaldırıp bütün gün satan; üzerinden para kazanan; akşam karanlığı olduğunda tekrar mezarına koyup bir de başkası onu çalıp, satmasın diye mezarının başında nöbet bekleyenler Atatürkçüyse, ben değilim. Atatürkçü olup da “halifelik kaldırılmasaydı iyi olurdu” diyenler Atatürkçüyse, ben değilim.

* Size Ortodoks Kemalist diyorlar…

Evet, buyum ve bununla gurur duyuyorum. Bu sisteme baştan sona sadığım. Kemalizm bir ideolojidir. Atatürkçüler bunun bir ideoloji, doktrin olduğunu reddeder.

* İsmi ve sıfatları konusunda da tartışma yaşanıyor, bununla ilgili ne düşünüyorsunuz? Örneğin Gazi sıfatı üzerinden yürütülen tartışmalar…

Türk kültüründe büyük göçün önderlerinin unvanı gazidir. İslamiyet’te şehitlikten sonraki ikinci büyük kutsal unvandır. Koskoca Osmanlı tarihinde Gazi unvanı taşıyan üç komutan var. Kendine Atatürkçü diyenler eğer Gazi derlerse ona dini bir kisve vereceğini düşünüp kaçınıyor.

SADECE ANNESİ MUSTAFA DERDİ

* Peki ya Mustafa?

Ona sadece annesi Mustafa diyebilirdi; ortaokulda matematik dehası fark edildi Mustafa Kemal oldu; bir büyük Kurtuluş Savaşı verdi, emperyalizmi dize getirdi Gazi Mustafa Kemal oldu. İnsanlık tarihindeki en büyük devrimleri bu topraklarda yaptı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk oldu.

* O, nasıl hitap edilmesini isterdi?

Kendisine ‘Ata’ ya da ‘Atam’ denmesinden hep nefret etti. Bazı 10 Kasımlarda gazete manşetlerinde ‘Ata, Atam’ ifadelerini gördüğümde içim sızlar. Adı Atatürkçü olanlar da “Atam, Atam!” diye başlar söze. Bilmiyorlar demek ki...

* Atatürk’ün sağlığında meydana gelen bazı olayları ‘karşı devrim’ girişimleri olarak anlatıyorsunuz, günümüzde durum nasıl?

Kökleştirilmeye çalışılarak ve kartopu gibi büyütülerek sürdürülüyor. Korkarım ki başarılı da oluyor. Geri dönüp bakınca Kemalist devrimler adına çok büyük kazanımlarımızın ne yazık ki delik deşik edildiğini görüyorum. Tabii bunları kaybetmeyeceğiz, en büyük görev Türk kadınının…

KEMALİST CUMHURİYET PROJESİ SONA ERDİ

* Bazı gelişmelerin ardından sıkça söylenen “şimdi ‘karşı devrim’ tamamlandı” yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Karşı devrim tamamlanmadı ama Kemalist Cumhuriyet projesi noktalandı. Biz şimdi başka bir proje içinde yürüyoruz. Bu proje teokratik bir siyasal sitemin cumhuriyeti değil, yine laik bir dünya görüşünün cumhuriyeti ama Gazi Mustafa Kemal’in projelendirdiği cumhuriyet değil. Bu, Cumhurbaşkanı Gül’ün Recep Tayyip Erdoğan tarafından “işte yol arkadaşımız, kardeşimiz Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayımızdır” dediği gün olmuştur.

* Peki, bu İkinci Cumhuriyet midir?

Eğer numara vermemiz gerekiyorsa, bu cumhuriyet 5. Cumhuriyettir. 85 yaşındaki bu Cumhuriyet, henüz daha bebek. Kırılgan olması da çok doğal; en ufak şeyde ürküp korkuyoruz bu da doğal. Karşı cephenin de bunu normal karşılaması lazım. İkinci Cumhuriyetçiler içinde çok yakın arkadaşlarım var, bu nedenle bunların hepsinin laik cumhuriyeti yıkmak istemediğini biliyorum. Atatürk’le ilgili yanlış değerlendirmeleri var ama pek çok Türk solcusunun hastalığıdır bu. Emekleme çağındaki bu genç devlet için korkularımız var. Devleti yönetenlerin de bunu göz önünde bulundurması gerekir. .

CAN DÜNDAR RAHAT UYUYOR MU?

* Can Dündar’ın ‘Mustafa’ filmi hakkında çok tartışma yaşandı. İzlediniz mi, nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu kitap yayınlanmamış olsaydı, çok şey söylerdim ama şimdi söyleyemem. O Can Dündar’ın gözünden belgesel, ben yapsaydım öyle olmazdı. Herkes kendi penceresini açsın, oradan bakmaya çalışsın. Herkes Atatürk’ü sevmek zorunda değil.

* Siz bir Atatürk filmi yapmayı düşünüyor musunuz?

Ali Özgentürk’le başlamış bir projemiz var, sinopsisi ve öyküyü yazıp verdim. Film olacak. Atatürk’ün hayatı için büyük prodüksiyon gerekiyor. Mükemmel Atatürk biyografisi, Kurtuluş Savaşı yazılmalı; mükemmel filmleri de çekilmeli. Dünya, gerçek Atatürk’ü görsün, bunlar olduktan sonra geri dönüp Atatürk’e ait olmayan hayattan kesitler de yazılabilir, çekilebilir. Atatürk’ün cinsel tercihlerini farklı gösteren roman da yazarsın, film de yaparsın. Gani Müjde’nin ‘Osmanlı Cumhuriyeti’nde düşündüğü gibi de yapabilirsin. Can Dündar’ın yaptığı işe saygı duyarım ama ortaya çıkan ürün onu tatmin ettiyse, onu gece huzur içinde uyutuyorsa sorun yok. Uyutmuyorsa kendi de yanlışı nerede yaptım diye düşünmeli. Düşünüyordur da.

ÖLMEDEN DEMOKRASİYİ GÖRMEK İSTİYORUM

*Ergenekon Davası, farklı şekillerde yorumlanıyor. Bir kesim buna “karşı devrimcilerin Cumhuriyetle hesaplaşması” derken başka bir kesim de “devletin anti-demokratik unsurlardan temizlenmesi” diyor. Siz nasıl yorumluyorsunuz?

Bu soruya yanıt vermeyi çok isterim ama şu anda dava sürüyor ve ek iddianame henüz yayınlanmadı. Her ne kadar beni Savcı Zekariya Öz bıraktıysa da henüz daha hakkımda takipsizlik kararı verilmedi. Ancak şunu söyleyeyim, bu davanın en hızlı şekilde sonuçlandırılması gerekiyor ki rahatlama olsun. Kırılma noktası buysa, bir kere kırılsın ve sonucunda yeni proje neyse ona karar verilsin. Ben bir Kemalist’im, laik hukuk herkes için aynıdır, bu nedenle herkesten fazla yargıya güveniyorum. Bu mahkemenin cumhuriyet tarihi için ne kadar önemli olduğunu mahkeme heyeti de biliyordur. Omuzlarında büyük yük var. Verecekleri karar bundan sonra Cumhuriyet’in yürüyüşü açısından çok önemli.

* Dava hayatınızda somut olarak neleri değiştirdi? Mesela artık cep telefonu kullanmıyorsunuz.

Cep telefonum da, kişisel internet adresim de yok. Korktuğum için değil. Bu bir protesto. Eğer demokrasiden söz edecekseniz, bu rezilliğe bir son verin. Eski bir subay olarak ülke güvenliği açısından tabii ki teknik takip olacak bunun farkındayım. Ama arkadaş, bu sizin keyfinize göre olamaz! Bu ülkede demokrasi olacaksa polislerin disipline edilmesi, bu dinleme rezilliğinin şekle sokulması, savcılara sonsuz haklar verilmemesi lazım. Sonra kalkıp Mustafa Kemal’e jakoben diyorlar. Cumhuriyetin 85. yılında bakın bakalım nerede jakobenler yaratıyorsunuz? Teknik takibi marifet zannediyorlar. Öyle polisliği ben de yaparım. Benim gibi bir eğitimden geleceksiniz, sonra korkacaksınız; ölümden öte köy yok. 90 yaşına kadar ot gibi yaşamaktansa, 50 yaşına kadar dik duruşlu, omurgası sağlam, ideolojisini sonuna kadar savunan insan olarak ölmeyi tercih ederim. Ölmeden önce demokrasiyi görmek istiyorum. Bu tavırlar bana gösteriyor ki hayır, bu ülkede demokrasiyi kurdurtmayacaklar.

Akşam, 05.01.09

 

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız