Medyada 2. Cumhuriyet > Protokol, CHP ve Uras...

Protokol, CHP ve Uras...

Gündem, getirdiği sıkıntılı değişikliklerle hep önümüzde. Ama ne yazık ki dünya acımasız kurallarıyla dönüyor. Pazar günü bu gazetenin en değerli insanlarından birini, Mehmet Sucuyu toprağa verdik. Kimsenin alınmasına gerek yok: Cumhuriyette herkesin en çok sevdiği insanların en başında yer alırdı Sucu. Onun su gibi berrak ve demokrat kişiliğini, candan arkadaşlığını çok özleyeceğiz...

Mehmet, uğruna mücadele ettiğimiz Atatürkçü iktidara kavuştuğumuz o günü göremeden gitti. Lütfen söyler misiniz, neden hep en iyi insanlar genç ölürler? Doğanın kanunu mudur? Kötülük, egoistlik, bunlar acaba koruyucu bir zırh mı?

Bu hafta en sıcak konu Ermenistanla imzalanan protokol. Yaşanan gecikme, olayın ne kadar titrek bir ortamda şekillendiğini kanıtlıyor. Bir tarihi anlaşma düşünün ki, el sıkışmadan sonra kimsenin ağzını bıçak açmıyor! Akla şu soru geliyor: Bu kadar mutsuz olacak idiyseniz sizi kim zorladı buna?

O isim de belli. Arkalarında duruyordu, lacivert pantolon ve ceketle (epey de kilo almıştı). Türkiye açısından konunun tartışmaya çok açık artıları ve eksileri var. Ama bu hükümetin teslimiyetçi kimliğiyle bu artıların bile zaman içinde eksiye gitme olasılığı vardır. Bir kere, tabii ki, tüm dünyanın yıllardır Türkiyeye yönelik baskısı ve 2015 için planlanan 100. Yıl Büyük Saldırısı planı, bu imzayla sekteye uğradı. Ancak çok çapanoğlu var ortada: Örneğin o bağımsız tarihçilerden oluşan komisyona kim katılacak? Türkiyeyi savunan Justin MacCarthy, Bernard Lewis, Jean Schmidt gibi tarihçiler veya siyasiler de olacak mı? Yoksa edepsiz ve demokrasi özürlü, önyargılı Batılı bazı ülkelerin piyonları mı? Ayrıca bu işin ucunda neler var? Ortaya çıktığı söylenecek sonuca göre toprak veya tazminat mı isteyecekler Türkiyeden? Karabağ meselesi ile Ermenistanın işgal ettiği diğer beş vilayet ne olacak?

Yani ortada ciddi bir oldubittiye getirilme tehlikesi var. Ayrıca anlaşmanın, İsviçre gibi bu konuda tarafsızlığını yitirdiğini kanıtlamış bir ülkenin gözetiminde yapılmasının kabulü ciddi bir çelişki.

Bunun gibi birçok pürüze karşın bir gerçek de yadsınamaz: Ermenilerle olan bu sorun, bir şekilde diyalogla çözülmeli. Ama bu, kabul edilmez ödünler vererek değil, İsmet İnönü düzeyinde müzakerecilik bilinci ile olur. Burada ulusalcılara ve CHPye yapıcı bir ikazda bulunmak istiyorum. Biz sürekli bu konuyu çözümsüzlüğe terk eden, diyaloglardan kaçan, karşı tarafa huysuz/ hoşgörüsüz bakan kronik defolular olarak sunuluyoruz dünyaya. Demek ki, ne dediğimizi değil, bunu nasıl ifade ettiğimizi ciddi olarak gözden geçirmemiz lazım. CHP de en az AKP kadar, hatta çok daha fazla barış aradığını göstermeli. Bu da ödün vererek değil, dostluk eli uzatarak olur. İşte bu noktada CHP dil ve vücut dili hataları yapıyor. Aynen Kürt Açılımı konusunda olduğu gibi. CHPnin savundukları doğru. Ama bunları ifade ediş tarzı ve kullanmadığı sözcükler, haksız yere partinin statükocu, hatta gerici bir imaj vermesine neden oluyor.

Aslında Ermenilerle barışa en büyük sekteyi vurmuş olan tabii ki -ne yazık ki- Orhan Pamuk. O arkasında duramadığı sorumsuz cümlesi ile iki halk arasındaki uçurumu büyüttü. Şimdi ucu Ermeni dostlarımızla başka bir polemiğe dönüşecek, daha büyük bir düşüncesizliği Ufuk Uras yapıyor. Uras utanmadan sıkılmadan Dink davasıyla Ergenekon davası birleşsin diyebilmiş. Hâlâ hiçbir şey anlayamamış! Hrant Dinki Türkiyedeki şeriatçı-faşist yapılanma öldürdü. Şimdi kullandığı imalarla, aynen Atatürkçüleri Ergenekoncular öldürdü diyen bazı bahtsızlar gibi, Dink cinayetini ulusalcılara yıkmaya çalışması affedilmez bir donanım eksikliği demekle yetinelim. Uras bağlantı arıyorsa, yıllardır şeriatçı tehlikeyi yok sayan 2. Cumhuriyetçi dostlarına bir göz atsın! Birinin kalkıp Urasa, bayrağını ve ülke bütünlüğünü seven ve Ermeni soykırımı iddialarını reddedenlerle, dinci faşist eylemcileri aynı kefeye koymaya kalkışmanın, en iyi ihtimalle beynini kullanmamak olduğunu, tam tersine, bu iki grubun yıllardır büyük bir kavga içinde olduklarını, anlayacağı dilde aktarması lazım. Bu kim olabilir biliyor musunuz? Mesela bugün Sözcüde yazmaya başlayan sevgili Emin Çölaşan! Tekrar hoş geldin aramıza Emin!

Bedri Baykam, Cumhuriyet

13.10.09

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız