Medyada 2. Cumhuriyet > Mehmet Altan’ın Marksist analizleri

Mehmet Altan’ın Marksist analizleri

"GERÇEK bir yazarın yaşamında birçok yaşam vardır. Tek bir yaşamla yetinenlerle kendi yaşamına bir sürü yaşamı sığdıranlar arasındaki farkı anlatmak." (S.105)

"Yazı insanı zaten bireyselleştiren bir iş, bir anlamda tanıdığını çoğaltan, ama dostunu azaltan bir iş." (S.147)

Biyografileri, hayatları hep merak ediyorum. En çok da, yazarların, edebiyatçıların, gazetecilerin, siyasilerin.

Gazeteci ve yazarlara baktığımda, bir yalnızlık görüyorum. Büyük topluluklar içinde bir yalnızlık. Bunun nedenini kendi kendime çok sık soruyorum. Tanıdıklarım çoğalırken, dostlarım gerçekten azalıyor mu?

SU GİBİ

Sık sorduğum soruya Mehmet Altan yanıt veriyor. Yukarıda, son kitabından aktardığım cümlelerle.

Mehmet Altan’la uzun bir söyleşi. Defne Asal Er’in yaptığı söyleşi geçenlerde bir kitap olarak yayınlanıyor. Mehmet Altan, İkinci Cumhuriyetin Yol Hikayesi.

250 sayfalık kitap su gibi akıyor. Bana göre, kitabın adı yanlış. İkinci Cumhuriyet, Mehmet Altan’ın iddialı ve çok tartışılan bir tezi. Ama kitap İkinci Cumhuriyet’ten çok, tarihsel perspektifte bugünün Türkiye’sini anlatıyor, yarına uzanıyor.

Zaman zaman ders kitabı gibi, zaman zaman, özel yaşama ve Altan Ailesine ilişkin bölümlerde olduğu gibi, insanda hoş bir seda bırakan nağme gibi okunuyor.

HİZAYA GİREN TEZLER

Kitap iddialı tezler ve analizler getiriyor.

Mehmet Altan sık sık TV’lerde tartışma programına çıkıyor. Birlikte çıktığımız programlar da var. Bendeki izlenim, o programlarda daha sık genellemelere yöneliyor. Tekrarlar var.

Oysa kitap özgün, katılırsınız, katılmazsınız, ama söyledikleri üzerinde düşünmeye zorluyor. Hem Türkiye ile oturup kalkanları, hem Türkiye’yi yönetenleri, hem Türkiye’deki muhalefeti hizaya getiren tezler. Örneğin;

"AKP’yi destekleyen kitlelerin aslında Tanrı’ya sığınmak mecburiyetinde kalan yoksullar olduğunu, bunun bir yoksul hareketi olduğunu görürüz." (S.137)

Mehmet Altan, bu tezi Osmanlı’dan saraydan getiriyor. Cumhuriyet bürokrasisi ve otoriter devlet işleyişine bağlayarak, AKP’yi destekleyenleri geleneksel otoriteye başkaldırma olarak niteliyor. Çok kişiyi kızdıracak tespitler.

Aynı önemde olmak üzere, Batılılaşma bağlamında, "onlar gibi harcama yaparsak, onlar gibi yaşarsak, onlar gibi çağdaş oluruz, inancı var." (S.154) Aynı mantıkta, "üretim biçiminden değil, bunları tüketim üzerinden tartışıyoruz." (S.137)

Yüzeysel çağdaşlaşma edebiyatına iktisadi bir eleştiri. Aynı zamanda, Türkiye’deki sosyal demokrasinin kalbinden vurulduğu yer.

OSMANLI’DAN GEÇİŞ

AKP’yi belli açılardan desteklediği için, Mehmet Altan’a kızanlar, garip gelecek ama, kitap Marksist analizler içeriyor.

Dünya ve Amerika’ya bakış, Osmanlı’nın tarım ve sanayi politikaları, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçerken nelerin değişip, nelerin değişmiş gibi görünüp, aslında Osmanlı otokratik yönetiminin devamı olduğunu bölümler, seksen yıldır değişmeyen Kürt politikası, hep Marksist çözümleme çerçevesinde.

Hele de, tarımla ilgili tezler.

"Köylüleri devlet memuru gibi yaptılar, seçimden seçime oylarını satın aldılar. Destek alımları, taban fiyatları diyerek. (...) Burada piyasaya üretim yapmayan bir tarım var." (S.166) AKP bugün, bu anlatılandan farklı bir şey yapmıyor.

Piyasaya üretim yapmayınca, toprak verimsiz kullanılınca sonuç ortada.

"Bizim tarımda 6 milyon nüfusumuz var, 9 milyar dolarlık ihracat yapıyor, Hollanda 600 bin tarım çalışanı ile 60 milyar dolarlık ihracat yapıyor." (S.169)

ORADA VE BURADA MEDYA

Kitabın son bölümlerinde Mehmet Altan medya eleştirilerine yer veriyor. Dikkat çeken bir karşılaştırması var.

"Batı’da burjuvazi yükselirken, medya mevcut imparatorluğa, kiliseye, yerleşik düzene karşı halkın isyanı olarak çıkmış." (S.244)

Medya Batı’da topluma endeksli olarak çıkıyor. Toplumun malı olarak.

"Medya bizde, devleti dönüştürmek, devleti ve bürokrasiyi denetlemekten asla, kalka devletin propagandasının yapıldığı bir unsur." (S.245)

Çok uzun tartışılacak bir tez. Denetleyenlerin başına nelerin geldiğinden başlayarak.

Kitap haziranda yayınlanıyor. Daha henüz doğru düzgün bir tanıtımına ya da eleştirisine rastlamıyorum, garip.

Alın, okuyun, katılacaksınız ya da tam tersine kızacaksınız. Ama okurken üzerinde düşüneceksiniz.

 

Yalçın Doğan, Hürriyet

06.09.08

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız