Medyada 2. Cumhuriyet > ‘İkinci Cumhuriyet’in’ Kürdili Hicazkâr Faslı

‘İkinci Cumhuriyet’in’ Kürdili Hicazkâr Faslı  

Önceki gün... PKK lideri Abdullah Öcalan’ın “Kürt sorununa” yönelik açıklayacağı “çözüm önerisinin” ilk sinyalleri medyada yer aldı. 
Önerinin ana temasını belirleyen paragraf şöyleydi:
Bu sürecin Cumhuriyet’in kurulması kadar derin sonuçları olacaktır. Ben Cumhuriyet’in kazanımlarını göz ardı etmiyorum ama Cumhuriyet şimdi demokratikleşecek, Cumhuriyet’in tüm olumlu yanları, kazanımları yeni döneme taşırılacak. Geç oldu ama iyi olacak. 1920’lerde yapılması gereken şimdi yapılacak. 1920’lerde başlanan işi şimdi tamamlayacağız. O zaman Cumhuriyet kuruldu şimdi demokratikleştirilecek. Herkes bu yeni süreci, dönemi iyi anlamalıdır.
...Benim çözümüm yeni bir yaklaşım, Avrupa modeline yakın.”
***
Murat Belge de dünkü yazısında Öcalan’ın konuşmasına ilginç bir yorum getiriyordu:
“Bu sefer söylediklerinde, yalnız, ‘tek devlet, federasyon iyi değildir’ gibi pratik politikayla, politik taleplerle doğrudan doğruya ilgili ve içiçe geçmiş alanlarda değil, onları kuşatan ve belirleyen daha genel konularda da bir ‘demokratikleşme’ göze çarpıyor.
Örneğin Öcalan Avrupa hakkında ve Türkiye’nin Avrupa Birliği ile bütünleşmesi süreci hakkında genel olarak olumsuz sözler söylerdi. Oysa şimdi, Taraf’ın yaptığı özet çerçevesinde, ‘Benim çözümüm yeni bir yaklaşım, Avrupa modeline yakın’ demiş.
Bu arada, gene Taraf’ta, Murat Karayılan’ın Monde muhabirine mülâkat verdiğini gördüm. ‘Avrupa demokrasi standartları benimsenirse’ bu iş olur demiş. ‘Bu nedenle biz AB üyeliğini destekliyoruz’ diye eklemiş.
Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildikten sonra, Avrupa’yı reddetme tavrından başka, genel olarak ‘Atatürkçü’ denecek klişelerle konuşuyordu.
Şimdi, yeni başlayan sürecin ‘Cumhuriyet’in kurulması kadar derin sonuçları’ olacağını söylerken, bu tavrını dengeliyor. ‘1920’lerde yapılması gereken şimdi yapılacak’ demesi de önemli.
Bunlar, hayatının herhangi bir döneminde, Abdullah Öcalan’ın ağzından çıkmasına alışık olduğumuz sözler değildi.
Türkiye’de kamuoyunun oluşmasında, biçimlenmesinde payı olan birçok kişinin ağzından çıkan sözler değil -hâlâ değil. Onlara göre, durumun açıklaması, beş kelimede, ‘Öcalan da İkinci Cumhuriyetçi oldu’ cümlesiyle yapılabilir.
Bu da pek yanlış bir saptama olmaz sanki.
Bunun söz konusu zevat açısından ‘memnuniyet verici’ bir durum olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar, haklı olarak, bu ‘İkinci Cumhuriyet’ adlandırmasının temelinde yatan ‘demokrasi’ olgusunun bütün kötülüklerin anası olduğu kanısındalar.”
***
Murat Belge, Silahlı Kürt Hareketi’nin çözüm için AB standartlarında bir demokratikleşmeye dolayısıyla “İkinci Cumhuriyet’e” yaklaştığını söylerken...
Eser Karakaş da dünkü yazısında, Türk Devleti’nin AB standartlarında demokratikleşerek “İkinci Cumhuriyet’e” geçemediği için sorunlar yaşadığımızı vurguluyordu:
Son yirmi senedir bu beş temel meselemizi, fakirlik, yurttaşlık, laiklik, hukuk devleti/demokrasi, eğitim meselelerini çözmeye yönelik öneriler ya AB sürecinde ya da İkinci Cumhuriyet paradigması altında formüle edilmeye başlandı.
Aslında AB sürecinin gereklerinin yerine getirilmesi ve İkinci Cumhuriyet paradigması önerileri aynı kapıya çıkan, özünde çok benzer yöntemler öneren çözüm arayışları idiler.
AB sürecinin ülkemizin çağdaşlaşması, demokratikleşmesi ve büyümesi için ŞART olduğunu öne sürenler akla gelmeyecek suçlamalar ve hakaretlere maruz kaldılar.
Kafasında bir nebze düşünme yeteneği kalmış AB karşıtları ve İkinci Cumhuriyet düşmanları bile, bu öneri demetlerinin, AB ve İkinci Cumhuriyet önerilerinin, içinde bulunduğumuz Kürt meselesi sürecinin çözümünde ne kadar belirleyici olduğunu görebilecektir.
AB süreci ve İkinci Cumhuriyet tezleri, şayet başta askeriye olmak üzere kimi kurum ve kişiler tarafından daha dikkatli izlenebilse idi, yurttaşlık meselemiz İmralı’dan açılım paketi beklemeden çoktan çözülmüş bile olabilirdi.
*** 
Türkiye Cumhuriyeti’nin AB standartlarında hızla demokratikleşmesi halinde, pek çok sorunun, bu arada Kürt Meselesi’nin de çözülebileceği konusundaki mutabakat genişliyor.
Ve görüyorum ki, tek parti zihniyeti hırçınlığı ve ısrarı marjinalleşmekte...

Mehmet Altan, Star

19.08.09

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız