Medyada 2. Cumhuriyet > Deniz Baykal’ın ışığı gördüğü gün

Deniz Baykal’ın ışığı gördüğü gün

Deneme türünün en önemli isimlerinden birisi olan ve kendi yaşamı hakkında da biyografi türünün ilk gerçek örneği yazılmış olan Dr. Johnson, “Makale yazarının gerçek amacı ortak (paylaştığımız) yaşam biçiminin efendisi (master) olmaktır” demişti.

Yani makale yazarı, kendi yaşam stilini yazılarında empoze etmeyecek ama onun toplumda paylaşılan (ortak) yaşam biçimini anlayıp anlamlandırma görevine de sahip olması gerekir.

Özellikle bugünlerde bu ünlü deneme yazarlarının kendilerini nasıl tanımladıklarını okuyup öğrenmek özel önem kazandı. Çünkü Türkiye önemli bir değişimden geçiyor ve bugüne kadar parçalanmış bir görünüm veren yaşam biçimlerimiz nihayet ortak (paylaşılan) bir yaşam biçimi şeklinde yeniden tanımlanıyor.

Yani anlayacağınız; Dr. Johnson’un yaptığı tanımlama doğrultusunda makale yazarlarının, toplumun paylaşılan yaşam biçiminin gerçek efendileri olmaya soyunmaları gerekiyor.

Nasıl yapacağız bunu? CHP’deki önemli değişimi göreceğiz. AKP’de zaten bir süredir var olan eğilimi tekrar fark edeceğiz. İkisinin ortada ortak bir yerde buluşma ihtimallerinin bu kez hayli yüksek olduğunu göreceğiz ve değişim süreçlerine elimizden geldiğince destek vereceğiz.

Bence Türkiye yakında ilk kez gerçek bir kültüre sahip olacak. Bugüne kadar kendisine ‘laik’ diyenler kendi kültürleriyle, ‘dindar’ denilenler de kendi kültürleriyle yaşıyorlardı ve kimsenin kimseye karışmaması bir erdem olarak sunuluyordu. Başkalarının tercihlerine müdahale etmeme anlamında bu tabii ki bir erdemdir ama Türkiye’de birbirine paralel yaşanılan hayatlar vardı.

İngiliz düşünür Raymond Williams, kültürü ‘paylaşılan yaşam biçimi’ olarak tanımlar. 1980’li yıllarda Türkiye’de Raymond Williams hakkında ilk incelemeyi yazmış birisi olarak, ben bu tanımı çok beğenirim.

Dahası bu tanım yapıldığından bu yana birçok farklı düşünürün bu tanımı kabul ettiğini ve başka kültür tanımlarının bunun yanında yetersiz kaldıklarını da gördüm.

İşte bu bağlamda bugüne kadar Türkiye’de gerçek bir kültür ortada yoktu. Çünkü paylaştığımız bir yaşam biçimi bulunmuyordu.

Şimdi paylaşabileceğimiz yaşam biçimini oluşturmaya başladık. Sonunda nihayet kültürümüz de olacak.

Bu nedenden dolayı CHP’nin çarşaflı ve türbanlı kadınlara yeni açılımını ben çok önemsiyorum.

Birçok insana bu yeni açılım sürpriz gelmiş olabilir ama bana gelmedi.

Bu tür şeyler olacağını bir süredir bilmekte ve beklemekteydim. Bunun işaretini aldığım günü de anlatayım size:

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile mülakat yapmak için Ankara’ya gitmiştim.

Baykal biraz gecikti görüşmemize. Sonra gecikme nedeninin, bir partilinin hayır işleri için yaptırdığı binanın açılışına katılmak olduğunu anlattı.

Baykal bu bina açılışına halkın ilgisinin büyük olduğunu söyledi. Gerçekten de katılımın büyük ve dinamik olmasından hayli etkilenmişti.

Ben biraz da hınzırlık olsun diye “AKP’nin siyasi başarısı da biraz bu tür etkinliklere bağlı değil mi?” dedim.

Baykal ummadığım bir cevap verdi: “Doğru olanın bu olması ihtimali de büyük. Biz de partiyi bu yöne götürürsek halkta sempati düzeyimiz çok artar. Partilileri bulup halkla bu şekilde bütünleşeceğimiz adımlar atmak gerekiyor. Önemli olan dürüst insanları seçip bulmaktır”.

Son cümlesinde politikacı Baykal tekrar ortaya çıkmıştı ve son anda AKP’ye bir kılçık atmayı ihmal etmemişti. Ama halkla farklı bağlantılar kurma gereğine bence o gün takmış durumdaydı. Sonunda bugünlere gelindi.

Ben onu biraz tahrik edip konuşturabilir miyim diye bir ara “Peki madem doğru olan bu. Neden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün çalışma yöntemine yakından bakmıyorsunuz?” diyecektim ama son anda vazgeçtim. Çok kasıtlı bir soru gibi algılanır diye...

Yeri geldi, konuyu şimdi biraz açayım. Sarıgül, Şişli Belediyesi’nde dindar insanlarla çok yakın temas kuruyor ve onlarla bağlantısı çok iyi.

CHP yönetimi bu işe yeni girişti ama örnek alabilecekleri davranış biçimi uzun süredir zaten vardı.

Yerel yönetimlerde Türkiye’nin yeni dinamiğinin altyapısı birçok yerde zaten çatılmış durumda. Bir yanda Şişli’de bu yapılıyordu. AKP’li bazı belediye başkanları bir süredir toplumun her kesimine yakınlaşıyorlardı.

Buna ikna olmayanlar varsa, onları bir gün Beykoz Belediyesi’nin deniz kenarındaki işletmesine davet eder ve bir kadeh rakı içerken onları ikna ederim sanıyorum. İlçenin AKP’li Başkanı Muharrem Ergül 10 Kasım’da öyle bir “Atatürk’ü Anma Gecesi” düzenlettirdi ki; sanırım hiçbir CHP’li belediyede böyle bir şey olmamıştır.

Türkiye’de tanımlar karıştı ve nihayet kültür oluşuyor. Farklı görüşlerdeki belediye başkanları ortak (paylaşılan) yaşam biçiminin önemini çoktan fark etmişlerdi. Şimdi olan ise hayatın bu zorlamasının parti yönetimleri düzeyinde de fark edilmesinden başka bir şey de değildir. Çok da önemlidir.

Başbakan Erdoğan’ın bazen bunun tersini düşünüyormuş gibi davranmasına rağmen asıl fikrinin bu yönde olduğunu biliyorum. Baykal da biraz geç kalmakla birlikte sonunda doğru olanı yaptı. Asıl ‘İkinci cumhuriyet’ şimdi ilan edildi bence.

Serdar Turgut, Akşam
28.11.08

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız