Medyada 2. Cumhuriyet > Eş durumu, insanlık durumu!

Eş durumu, insanlık durumu!

İyi ki internet, iyi ki sosyal medya var. Cumhurbaşkanından öğretmenine, tutuklu eski genelkurmay başkanına, herkes mesajını, derdini internet kanalıyla anlatıyor. Önce atanamayan öğretmenlerin çığlığı doldurmuştu posta kutularımızı. Bir süredir de eş durumundan özür tayini çıkmayan öğretmenlerin iç parçalayan hayat hikayeleri.

Hani at arşive dursun, her birinden birer roman çıkar! Lösemili kızının yanında olamayan öğretmen baba, yeni evlendiği eşinden ayrılmak zorunda kalan öğretmen koca, ne ararsan var. Öte yandan MEB Bakanı Ömer Dinçer de diyor ki “Neden eş durumu, özür tayinleri hep doğudan batıya yapılıyor? Sonra da doğuda çalışacak öğretmen bulamıyoruz.



Hiç bir istisna olmadan kimseye özür tayini yok.” Bu da haklı bir itiraz olduğu için konuya girmiyordum. Ama gazete haberleri eminim ki önce Emine Hanımı, sonra Başbakanı rahatsız etti. Ailelerin parçalanmasına bir çözüm bulunacak. Söz konusu insan. Her dosya ayrı ayrı incelenir, kim görevden kaçıyor, kimin durumu gerçek, saptanır ve atama yapılır. İnsanlar da işleri ve eşleri arasında seçim yapmak zorunda bırakılmaz. Tabii buna bir de bakanların yakın akrabalarından oluşan 48 kişinin tayininin de merkeze yapılmış olduğu gerçeğini eklerseniz, Bakanın ilke kararı zaten çoktan delinmiş, olan garibana olmuş oluyor.

Bayram değil, seyran!

Sırada 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı var. Cumhurbaşkanı, Allah korusun, hastalanıp resepsiyonu iptal mi edecek, hangi illerin valileri, hangi kaymakamlar Atatürk anıtlarına çelenk koyulmasına izin vermeyecek, vermeye kalkanları engellemek için partilerin il binalarını polisle abluka altına aldıracak, göreceğiz. Halk zaten havaya girdi bile. Madem kutlanması istenmiyor, kutlamıyorlar! Zafer Bayramı kutlanan alanlar boşmuş. Halk kendiliğinden ne bayram kutlar, ne protesto yapar.

Halkı örgütlerseniz önünde duramazsınız; örgütlemez, bir de sokağa çıkma, biber gazını, copu yersin derseniz, halk, ayrışır, tek bir kişiye iner, başını eğer, susar! 23 Nisan’da Milli Egemenlik değil, Peygamberin Doğum Günü’nü kutlayacaksın deniyor, salon toplantıları düzenleniyor, oraya gidiyorlar. 19 Mayıs’da Türkçe Olimpiyatları, otobüslere bindirilip stadlara götürülüyorlar. 30 Ağustos’ta yerine bir şey konulamadı, evde oturdular. 29 Ekim, TC’nin milli günüdür. En büyük bayramıdır. Bizzat AKP'li Büyükşehir belediyesinin oluşturduğu bin kişilik korolarla Taksim Meydanı’nda kutlanması da bu on yıllık iktidar sırasındadır. Belki onu 2. Cumhuriyet olarak kutlarlar, diye düşünüyorum!

Elin medyası

Elin İngilizi görüyor, başımızdakiler görmüyor. The Guardian Gazetesi yazarı, tampon bölgenin tehlikesine dikkat çekiyor. “Suriye’nin Kürtleri, iktidar zafiyetinin farkına varırlarsa Türkiye’nin tek sorunu sığınmacı sorunu olmaktan çıkar” diye yazdı. Bugün 100 bine yaklaşan sığınmacıyı çadır kentlerde, öğrenci yurtlarında barındırmaya çalışan “Büyük Türkiye” yarın Büyük Kürdistan idealiyle kendi Kürtleri Suriye ve Irak Kürtleriyle ortak hareket etmeye kalkarsa ne yapacak? Bunun önünde durulabilecek mi? BDP’lilerin gururla açıkladığı gibi sınır PKK kontrolünde mi? ABD, Irak’ı fiilen parçaladı. Sıra Suriye’yi parçalamakta. Türkiye üzerinde de oyun sürüyor. Böylece büyük Kürdistan, çok yakında vizyonda!

Yazgülü Aldoğan, Posta

01.09.2012

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız