Medyada 2. Cumhuriyet > Nerede bu 2. Cumhuriyetçiler?

Nerede bu 2. Cumhuriyetçiler?
2. Cumhuriyet isteği, akıl sahiplerinin içinden bir duygu olarak çıkmıyor, gökten zembille inmiyor. Vahiy dönemi de Hicri 632'de kapandığına göre demek ki sadece dünyanın gidişatının ya da globalleşmenin sancısını çekmiyoruz.
1. Cumhuriyet'in Türkiye'ye ördüğü kazak çoktandır sıcak tutmuyor ve 77 yıldır yıkana yıkana bedene dar gelmeye başlıyor. Artık pek çok insan "Bu kazak ya bir daha üzerimizden çıkmazsa" korkusuyla yeni bir cumhuriyet anlayışının Türkiye'de tesis edilmesinden yana. Ama güç "yana" olmayanlarda. 1. Cumhuriyetçiler'in daha güçlü olduğu bir gerçek. Geri kalmış ve sürekli geri kalmaya devam eden bozuk yapının hızla çökmesi ve yerini alacak yeni yapının aynı hızla siyasallaşamaması problemi, 1. Cumhuriyetçiler'in erki elinde sıkı şekilde tutmalarından kaynaklanıyor, gevşetmeyi de düşünmüyorlar. O yüzden Batının gerçekleştirdiği uzay, gen gibi alanlardaki çalışmaları takip ederken zorlanıyoruz. Kendimizi takip etmemiz ise oldukça kolay. Türkiye'nin önünü açacak temel değişimlerin başlangıç noktasına ulaşabilmek, büyük sıçramayı yapabilmek için 10 yıldan bahsediliyor. Bunu söyleyen; 2. Cumhuriyet fikrini 91 yılında ortaya atan Mehmet Altan.

Türkiye'de mevcut sistemin iflas noktasında olduğu genel bir kanı. Mevcut cumhuriyetin temel nitelikleriyle dünyaya ayak uydurmamıza engel olduğu gerçeği; terör, irtica gibi gündemlerle hep ertelendi. Bu arada yaşanan 28 Şubat süreci yaşanması muhtemel değişimin sürecini de hızlandırdı. Cumhuriyetin yeniden yapılanması talebini en çok dile getiren 2. Cumhuriyetçiler ve fikirlerini destekleyen İslamcılar feleğin çemberinden geçtiler. Şimdi sular duruldu mu? Gündemde sürekli tekrar edilen 2. Cumhuriyet'e ne oldu? Yoksa popülaritesini mi kaybetti? İşte bu dosyada bu soruların cevabını aradık. Ortaya bir sonuç çıkmamış olması, alışık olduğumuz Türkiye fotoğrafından başka şey değildi.

Yenilgi kabul edilemez

2. Cumhuriyetçiler en parlak günlerini Özal döneminde yaşadı. O dönemin serbest konuşma, düşünme ve ifade özgürlüğünden en çok 2. Cumhuriyetçiler yararlandı. Devlet kanadında birtakım fikirlerin çiçek açması için tohumların atıldığı dönemdi aynı zamanda Özallı yıllar. Liberal demokratlar olabildiğince yüksek dozda herkes için demokrasi isteklerini, özgürlüklerin kısıtlanamayacağını dile getirmekten çekinmiyorlardı. Demokrasinin işlemeye başlamasıyla birlikte cumhuriyete numara verme sevdası da start aldı. Aradan geçen on yıllık zaman zarfında bir türlü 2. Cumhuriyetçiler istenilen düzeyde organize olamadılar. İlk siyasi girişimlerini Yeni Demokrasi Hareketi ismiyle kurulan partiyle yaptılar. YDH, bakış itibariyle 2. Cumhuriyetçi bir yapılanmaya sahipti ama fazla dayanamadı. Kısa zamanda başkan Cem Boyner'in karizması altında kaybolup giden bu hareket, aynı zamanda 2. Cumhuriyet'in siyasallaşma konusunda başarısız bir darbe yemesine neden oldu. Diğer partilerin, mevcut cumhuriyetin nimetlerinden vazgeçmek istememesi, oyunun 1. Cumhuriyet'in kurallarına göre oynanmasına neden oldu ve YDH gibi bir hareket yokolmaya mahkum oldu. Tabii ki bunda şaşırtıcı olan bir şey yok. Bu sayede görüldü ki; köhnemiş mevcut yapının hızla çökmesi ve yerini alacak olan yapının aynı hızla siyasallaşamaması problemi en çok 2. Cumhuriyetçiler'i ilgilendiriyordu.

Bu bizim kanımız ama 2. Cumhuriyetçiler daha farklı düşünüyor ve bir yenilginin olmadığını söylüyorlar. Onlara göre dünyanın gidişatı, Avrupa Birliğinde Türkiye'nin yaşadığı süreç de 2. Cumhuriyet'in gerekliliğini somut olarak ortaya koymada yardımcı birer argümandı. Hatta Kopenhag Kriterlerinin Türkiye'ye sunduğu istekler listesi 2. Cumhuriyetin şart olduğunu göstermeye yetiyordu. Birinci Cumhuriyet'in kendini ne derece 2. Cumhuriyet'e teslim etmesi gerektiğini tezin sahibi Mehmet Altan şöyle dile getiriyor: "2. Cumhuriyet mevcut cumhuriyetin demokratikleşmesiyle alâkalı bir süreç. Kaçınılmaz bir süreç. 2. Cumhuriyet anlık bir çıkış değildi ki... Türkiye'nin gündeminde 91'den beri var. Türkiye'nin düşünce dünyasında, siyaset terminolojisinde, demokratlarla cumhuriyetçiler arasındaki tartışmalarda, cumhuriyetin demokratik bir nitelik kazanması sürecinde var. Onun için bu tür düşünce veya tezler bu kadar uzun süre hayatta kaldıkları vakit ortadan kaybolmazlar. Ayrıca dikkatle izlediğinizde, 2. Cumhuriyet'in yerleşik bir kavram olarak her gün basında geniş bir şekilde kullanıldığını görebilirsiniz. Onun için bir kazanma veya kaybetme yok, kazanacak olan demokratikleşmedir. Kopenhag Kriterleri'yle Türkiye'deki mevcut yapıyı karşılaştırdığınız zaman buranın demokratik bir rejime sahip olmadığı ortaya çıkıyor. Avrupa Birliği de bu anlamda 2. Cumhuriyetçi'dir. Eğer kaybeden birisi olacaksa bu demokrasiyi reddedenler olacaktır."

Hayal kırıklığı

Türkiye'de bir "İkinci Cumhuriyet" tartışmasının başlamasının gerekliliğine inananların arasında ismi zikredilebilecek kişi olarak Prof. Durmuş Hocaoğlu da var. Fakat yaşanan gelişmelerle, hem başlangıç ve hem de genel gidişâtı îtibâriyle, Hocaoğlu'nun 2. Cumhuriyetçiler'le ilgili hemen—hemen bütün beklenti ve ümitleri boşa çıkmış, ayrıca karşı olmasına da sebebiyet vermiş. Hocaoğlu "İkinci Cumhuriyet" olarak anılan girişimin, naif bir şekilde ve çok iddialı başladığını ve tahmin edilenden çok daha kısa bir sürede sönüme uğradığını iddia ediyor: "Bu başarısızlıktaki en mühim fâiller kanâatimce birkaç maddeye ircâ edilebilir: İddianın ağırlığını taşıyabilecek kadar güçlü bir entellektüel yapılanmaya sâhip olmaması; reaktif olmaktan aktif olmaya, diğer bir ifâde ile, asıl olarak reddetmeye dayanması ve fakat reddettiğinin yerine neyi vaz ve ikame edeceğini berrak bir şekilde bilememesi ve deklare edememesi; Toplum'un bütününü kucaklaması gerektiği halde Siyâsî Kürtçülük ve Siyâsî Alevîcilik başta olmak üzere bölücü akımlarla eklemlenmesi yüzünden Toplum'la diyalogsuzluğa dûçâr olamaması; kendi içinde tutarlı olmaması ve ayrıca, ideolog, kalemşor ve propagandistlerinin fikrî fikdâniyeti, şöhretperestlikleri, omurgasızlıkları ve cesâretsizlikleri gibi şahsî zaaf ve kusurları.." Toplumsal tezler eğer ayağı yere basıyorsa ve doğru çözümler getiriyorsa ilk önce çok tepki çeker, herkes bir şekilde bunu eleştirir, ürker, çekinir. Sonra o dönem biter ve 2. Cumhuriyet hafif hafif merak edilmeye başlanır. O merak edilme sürecinde yaygınlık kazanır, sonra da kabul dönemi gelir diyen Mehmet Altan, 2. Cumhuriyet'in, Kemalist Cumhuriyet'e alternatif olarak demokratik cumhuriyet önerisi sunduğunu ısrarla savunmaya devam etmeyi düşünüyor; "Söylenen; Kemalizm tek parti ideolojisidir, bir militer ideolojidir, bir darbe ideolojisidir; o yüzden Genelkurmay'ın sahip çıktığı bir ideolojidir. Avrupa Birliği sürecinde de Türkiye İkinci Cumhuriyetçi'leşme mecburiyetindedir, bundan kaçamaz! Ankara buna karşı çıkar mı, bıçak çeker mi, gizli gizli önlemeye çalışıp komplo yapar mı; yapabilir! Bu bile sonucu değiştirmez ama bir kaç yıl kaybederiz."

Organize olunamıyor

Teorik açıdan 2. Cumhuriyetçiler şu anda gündemde olmasa bile gerek cumhuriyetin genel konsepti, gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nin kendine aldığı referans bakımından teorik gündemi işgal etmeye devam ediyorlar. Çünkü Türkiye, hem idari, hem de siyasi sistemini Fransa'dan aldı. Fransa Cumhuriyeti, kendini defalarca yeniledi ama Türkiye'nin cumhuriyet sistemi ilk alındığı günkü gibi duruyor. Değişim nasıl gerçekleşecek bunu kimse bilmiyor. Çünkü organize bir hareket yok ortada. Ali Bulaç'a göre de 2. Cumhuriyetçiler de organize bir hareket içinde değiller: "2. Cumhuriyetçi fikirlerin temsilcilerinin az olması ve aydın olmalarıyla sınırlı olmalarından dolayı toplumsallaşamıyor. Ama toplumda kabul görmüş, literatüre girmiş bir fikir akımıdır. Konjonktürden dolayı üstü örtülmüş gözüküyor ama bu durum geçicidir. Mühim olan İkinci Cumhuriyetçi hareketi kimin dizayn ettiğidir. Ben Mehmet Altan'ı baz alırım." İkinci Cumhuriyet hareketi fikir itibariyle oldukça başarılı olabilecek tezlere sahip, söylediklerinde haklı ve tutarlı, tespitler ve karşı çıkışlar yerinde ancak şimdiye kadar 1. Cumhuriyetçiler'e karşı çıkıştan başka elde edebildikleri somut bir başarıları yok. O yüzden 2. Cumhuriyetçi fikirlerin başarı kazanmaya başlaması için daha uzunca bir süreye ihtiyaç olduğu gözüküyor. Mehmet Altan bunu yuvarlak bir rakamla on yıl olarak tespit ederken, Ali Bulaç 15 yıl olarak bir başka yuvarlak rakam söylüyor. Bu rakamsal ifadeler 2. Cumhuriyetçiler'in, 1. Cumhuriyetçiler karşısında yenildiğini mi gösteriyor? Yok öyle değilse eğer 2. Cumhuriyet nasıl kazanacak? Mehmet Altan 2. Cumhuriyet'in kendi yolunu yapacağını, kaybolup gitmeyeceğini ilk olarak 31 Ocak 91'de yazmış: "10 yıldır devam ediyor, sen de bana gelip soruyorsun demek ki ölmemiş. Mecburen bir dönüşüm oluyor ama bunun bir anda olmasını bekleyemeyiz. Bu Cumhuriyet mecburen demokratikleşecek, o zaman da 2. Cumhuriyet olacak. Biz Kemalist bir Cumhuriyet yerine demokratik bir cumhuriyet istiyoruz, ordu yerine halk iradesi; bu yönde gelişmediği müddetçe de batar. Onun için 2. Cumhuriyet'ten endişe etmeye, öldü mü kaldı mı sorgulamasına gerek yok. İkinci Cumhuriyet kendi yolunu yapıyor."

"Esasen 2. Cumhuriyetçiler'in sus—pus olduklarını sanmıyorum. Cengiz Çandar yeri göğü inletiyor, Mehmet Altan da öyle. Belki eski tezlerini ismen zikretmiyorlar ama muhteva itibariyle bence inhiraf etmiş değiller" diyen kişi ise; A. Turan Alkan. 2. Cumhuriyet siyasi bir hareketten ziyade, siyasal içerikli toplumsal bir tez. O tezin istikameti doğrultusunda 2. Cumhuriyetçiler Türkiye'nin dönüştüğünü görüyor ve dönüşmek mecburiyetinde olduğunu bağıra bağıra söylüyorlar. "77 yıllık cumhuriyetin nihai sonucunda kişi başına gelir 3 bin doların altında, okumuşluk oranı olarak herbirimiz ilkokul dörtten terkiz. Yirmi milyon insan çalışıyor, bunun çoğunluğunda meslek yok. Hâlâ yirmi milyonluk çalışan nüfusun yüzde kırkbeşi köyde. Sonuç olarak bu rejimin başarısız olduğunu görüyoruz, çünkü demokrasiyi dışlamış, halkını dışlamış, padişahlık düzenini sürdüregelmiş, cumhuriyet olması hiçbirşeyi değiştirmiyor." Tüm bunlar 2. Cumhuriyet'in neden Türkiye için şart olduğunun temel gerekçeleri Altan'a göre. O zaman şöyle de denilebilir. İkinci Cumhuriyet kendi yolunu yapmaktan ziyade; "1. Cumhuriyet'in başarısızlıkları 2. Cumhuriyet'in yolunu yapıyor" demek daha doğru olur. Nazlı Ilıcak'ın değerlendirmesine göre; onlar kendilerine 2. Cumhuriyetçi demiyor, karşı taraf onları suçlamak için 2. Cumhuriyetçiler tanımlamasını kullanıyor. Diğer taraftan 2. Cumhuriyetçiler'in veya 2. Cumhuriyetçi fikirlerin iktidar olması Fazilet Paritisinin derlenip toparlanmasına ve geçireceği değişime bağlı olan bir hadise. Bu potansiyel ise Fazilet Partisi içindeki değişimci kanatta var: "Diğer partiler liderlerini değiştiremezler. DSP'de bir değişim olursa onu Allah gerçekleştirecek, CHP'deki irtica paranoyası sürdüğü sürece hiçbir değişim olamaz. O yüzden bir tek Fazilet Partisi'nde ben umut olduğunu görüyorum. 2. Cumhuriyetçi aydınların katkısı iktidarı desteklemekle gerçekleşebilir ama onların sesi de medya sayesinde kısılıyor."

Saded: Bizdeki Cumhuriyet meselesi tıpkı birinci köprü, ikinci köprü ve üçüncüsünü de mi yapalım(?), yoksa tüp geçit mi olsun(?) sürecine benziyor. Birinci köprü yapılıyor ve İstanbul Boğazına zarif bir gerdanlık ve aynı zamanda İstanbul için bir kırılma noktası da başlıyor. İstanbul'a göç artıyor ve ikinci köprü inşa ediliyor. Artık o da yetmiyor. Şimdi burada biraz kinayeyle şöyle bir benzetme uygun düşer. Birinci ve ikinci köprü 1. Cumhuriyet'i temsil ediyor. Devletin resmi ideolojisinin elinde bulunan, istediğine istediği gibi ve istediği şekilde demokrasi veren yani geçiş hakkını elinde bulunduran 1. Cumhuriyet(çiler). Bu arada birileri çıkıp o köprülerden intihar ediyorlar. Bunları da demokrat kamikazelere benzetebiliriz. "Herkese demokrasi" isteklerini dile getirip intihar etmeye kalkanlar. Bu arada atlarım diyerek daha sonra vazgeçenlerin sayısı da az değil. Son olarak; İstanbul'un yani dünyanın gidişatına bakıyoruz ve bir üçüncü köprü gerekecek; İstanbul'u kurtarmak için yeni bir lokal süreç, ama hayır, bu sefer tüp geçit olsun deniliyor. Yüksek sesle, kısık sesle, hemen her akıl sahibi tüp geçidi istiyor artık, Kopenhag Kriterleri gerektirdiği için değil. Raylı sistemle sivil geçişler daha çok olsun, bir vagonda, aynı anda herkes geçebilsin diye... Bu tüp geçit de 2. Cumhuriyet oluyor. Ama inşa edecek araç gereç ve kalifiye insanları bir araya getirmek zaman alacak. Peki o da yetecek mi; en azından pek çok açmazı bulunan Türkiye'de uzun bir süre idare eder.

Aksiyon, 04.11.2000

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız