Medyada 2. Cumhuriyet > Harika çocuktan militer çocuğa: Fazıl Say II

Harika çocuktan militer çocuğa: Fazıl Say II

“Durmak yok yola devam” diyen Say kardeş bir yıl önce Zaman gazetesinden Nuriye Akman'la yaptığı röportajda Başbakan ve eşine methiyelerde bulunmuştu. Yerel seçimlerden sonra hazımsızlığın etkisiyle bir televizyon programına telefonla katılıp rahmetli Osman Yağmurdereli'ye de Bekir Coşkundan mülhem “göbeğini kaşıyan adam deyivermişti” birden. Olur ya Fazıl Abi freni olmayan bir piyanist tuşa dokunmakla insana dokundurmanın aynı şey olduğunu zannetmekteydi. 

Siyasete değinir de edebiyat ve şiire değinmez mi bizim Fazıl Say abimiz. Bu kez de abimizin hışmından Yunus Emre nasibini almıştı. Enteresan benzetmeler ve anlatımla şunları söylemişti.  “Şiirlerinden günümüz gençliği hiçbir şey anlamıyor. Yunus Emre bizler için mühim de, Nazım Hikmet`in Almanya ile bir ilişkisi oldu hep. Büyük bir 20. yüzyıl şairi olarak Almanya`da bilinir.” dedi. Yunus ne zaman yaşamış Nazım ne zaman yaşamış bilmiyor. Allah aşkına sen ne diyorsun abi. Söylediklerinin kodlarını bi zahmet bizim için çözüp bir söylesen de bizde anlasak.

Siyasetin içine iyice batan Fazıl kardeş yerel seçimin sevindiriğiyle hemen kelemi eline almış. Baykal'a bir mektup yazmıştır. Mektupta şunları yazmıştır;

Mustafa Kemal Atatürk, bugün bu saatte yaşıyor olsaydı, muhtemelen: `AKDENİZ`DEKİ

ORDULAR!!İLK HEDEFİNİZ, ANADOLUDUR! İLERİ!!!`emrini verirdi...

Ülkenin deniz kenarındaki hemen hemen bütün şehirleri AKP`nin elinden geri alındı dünkü seçimde...

Ege, Akdeniz tamamen... Karadeniz`in ve Marmara`nın da çoğu...

Büyük kısmı CHP de toplanarak...

Batı Anadolu. (İzmir mesela) kilitlenmiş durumda...

Ezici bir üstünlükle. Güneydoğu, Kürtler,...

Çok haklı olarak DTP de karar kıldılar.. Onlarınki de ezici üstünlük...

Orta ve Doğu Anadolu ve tabiki Ankara ve İstanbul`un milyonlarca nüfuslu varoşları , iktidar partisi AKP de... Bu da %39 demekmiş tam olarak...

Ak Parti`yi zor bir 3 yil bekliyor.. Ama unutmayın: Tayyip Erdoğan usta bir liderdir.. En azından bu elindeki %39 u asla kaybetmiyecektir, ve siz gelip %39 dan fazlasını almadığınız sürece de biz burada boşuna dil döküyor olacağızdır...

Ülkenin batısı Yunanistan doğusu Afganistan gibi...

İnsanları da öyle...”

Söylemlerine komprador burjuva ahlakı ve zafiyeti kelimelere nüfuz etmiştir. Ülkeye dair tespitler ve Baykal'a verilen taktikler böyle. Anlaşılan Fikret Bila'dan bile daha mahir siyasette üstad! Fazıl Say. Bu arada İstanbul nerde Fazıl Bey bana tarif eder misin? Afganistan'a mı yakın yoksa Yunanistan'a mı? Zayıf Türkçenize ise bir şey demeyeceğim.

Say, mermisi bitmeyen bir mitralyöz gibi nereye buluyorsa oraya sıkıyor. Bu defada hedefte Altan kardeşler var.  Ahmet Altan ve Mehmet Altan'a şu ağır eleştirilerde bulunuyordu.

“Ahmet iyi bir edebiyatçı olamadı. Mehmet kaale alınmayan bir iktisatçı. Taraf gazetesi... Ahmet Altan... 2.Cumhuriyet.. Mehmet Altan... Bunlar hakikaten değerli bir yazar olan Çetin Altan'ın oğulları... Ama kendileri ne değerli bir yazar ne de filozof olabilmişler...”

Yani anlayacağımız Altan kardeşler de Say'ın hışmından nasiplenmişlerdi. Bu arada Altan kardeşleri eleştirecek kadar edebiyat ve iktisat bilgisini nereden almıştın Sayın Say. Mehmet Altan'ın yerine Sorbonne'de iktisat doktorasını yapan sen miydin? Âcizane bir varoş çocuğu olarak büyüyen şahsımı aydınlatırsanız çok memnun olurum.  

Siyaset, sosyoloji, iktisat, edebiyat ve şiir güzellemeleri yapan Fazıl Say hukuka müdahale etmeden pardon değinmeden durur mu? Tek başına bir Sivil Toplum örgütü gibi olan Say, şunları söylüyordu.

“Sezen Aksu, bir tek sorum var; Daha ne kadar sessiz kalacaksın? Türkan Hoca'yı o halde görünce için acımadı mı? Masum değiliz hiç birimiz... Haydi alana! Şimdi inandır bizi gerçekten senin sen olduğuna... Çok ihtiyaç var kadın sana... Haydi! Haydi!...” Haydi Haydi..”

Fazıl gazına gelen Minik Serçemiz Sezen Aksu'da “Türkan Hoca ve onun etrafındaki insanlar bir sürü çocuk yetiştiriyor. Bu dava buna engel olmamalı. Benim ülkeme ve Türkan Hoca`ya borcum var. Bir asker gibi her zaman görevdeyim. Ne gerekiyorsa yapmaya hazırım” şeklinde karşılık vermiş.

İsmi Ayşe Hatun Önal ve Banu zorlu gibi isimlerle anılan ve polemiğin kahramanı olan Sanatçı annesi tarafından Gürgün Say`ın yazdığı `Müziğin Doruğuna Fazıl Say Yolculuğu` adlı kitapta, şu şekilde anlatılıyor. "Bir tek kişiyle güzel ilişki kuramaz... Çekingen, içine kapanık, karamsar, müzik dışında hiçbir sorunu çözmek için uğraşmaz, annesine acımasız" gibi yorumlarda bulunuyor.

Siyaset üstü bir karaktere sahip olması gereken sanat ve sanatçı Fazıl Say sayesinde siyasetin altına düşmüştür. Fazıl Say sanatçı kimliğinden daha çok bir siyasal çizginin partizanı olarak anılmaktadır. Salonlara değil bizzat tribünlere oynamaktadır. Nitekim Fazıl Say'ın verdiği “Uğur Mumcu Dostlarıyla Buluşuyor” isimli konsere, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve eşi Semra Sezer, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DSP Genel Başkanı Zeki Sezer ve Yarsav Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu katılmıştır. Yani anlamlı isimler ve anlamlı şahıslar katılmıştır.

Kısaca anlayacağımız sanatçı ölürken ölüme yanında sanatı götürmektedir.

Mehmet A.Tepe

timeturk.com, 27.04.09

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız