Medyada 2. Cumhuriyet > Türk - İslam Sentezinden (Ilımlı) İslam Devletine

Türk - İslam Sentezinden (Ilımlı) İslam Devletine

E ski CIA Ortadoğu şefi Graham Fuller ve Paul Henze 'in doktrini olan Türk-İslam sentezi Türkiye'de on yıllar önce uygulanmaya kondu. 12 Eylül, bu görüşü resmi ideoloji haline getirdi. Devlet Planlama Teşkilatı, Atatürk Yüksek Kurumu ve benzeri birçok devlet kurumunca bu ideoloji kurumsallaştırıldı. 1950'lerde yasaklarıyla birlikte yönetime gelen Adnan Menderes iktidarının baskıcı rejimi, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin seçmenine, "Siz isterseniz hilafeti bile getirebilirsiniz" diyebiliyordu.

Türk kimliği, Türk İslam çerçevesinde oluşturuldu, değerlendirildi, tamamlandı. Prof. Dr. Bozkurt Güvenç , 1990'lı yıllarda yazdığı Türk kimliği kitabıyla yeni bir düşünce açılımı oluşturdu. Türk-İslam sentezi çerçevesinde sadece Orta Asya ve İslam kültürleri içerisine sıkıştırılan Türk kimliği ve Türk kültürü, Bozkurt Güvenç 'le, aynı zamanda Orta Asya, İslam, Doğu, Batı, Akdeniz, Balkanlar ve Ortadoğu kültür kimliğimizin de bulunduğu gerçeğini ortaya çıkarıyordu. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda, Cumhuriyetin kuruluşunda ve devrimlerde koşulsuz, Mustafa Kemal 'in yanında yer alan ve Anadolu aydmlanmasının sağlayan etkenlerden biri olan Aleviliğin Türk kültürü ve kimliği içindeki önemi de vurgulanıyordu. Erdoğan Aydın kitaplarında, Akdenizlilik kimliğimizi savunurken Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ise Asyalılık kimliğimiz üzerinde durmaktadır.

Mustafa Kemal'in Türk kimliği ve Türk ulusu görüşü ise "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına, Türk milleti denir" sözüyle biçimlenir/anlamlanır. Atatürk, Türkiye sınırları içinde yaşayan Türkiye halkını, Türk ulusu olarak kabul eder. Ulus-devlet yapılanması içinde "Türkiye Halkları" kavramına asla yer vermez. Devletin resmi dili Türkçedir, dini yoktur, bir tek başkent vardır. Cumhuriyetle yönetilir. Anayasada ifadesini bulmuş bu temel yapının değiştirilmesi bile önerilemez. Laik hukuk sistemi içinde dini, mezhebi, inancı, etnik kökeni ne olursa olsun, ülkede yaşayan herkes Türk'tür. Atatürk'ün ulusçuluk anlayışı içinde ifade edilen "Ne mutlu Türküm diyene" sözü, ulusu oluşturan bireylerin ille Türk soyu ve kökeninden gelmesi gerektiğini değil, genellikle Türk soyu ve kökeninden geldiklerine işaret eder. Devletin, eşit vatandaşlık hukuku çerçevesinde ülkede yaşayan tüm vatandaşları Türklük üst kültür kimliği içinde bütünleştirmesi, Atatürk'ün ulusçuluk anlayışının özünü oluşturur.

Atatürk'ün ulusçuluk anlayışı, Laiklik, Cumhuriyetçilik, Devletçilik, Devrimcilik, Halkçılık ve Milliyetçilik ilkeleri ile özdeştir, bir bütündür.

Osmanlı; İslamcılık, Turancılık, Türkçülük, Batılıcılık, tanzimatçılık, mandacılık... gibi kurtuluş ve kimlik savlarının kargaşası/arayışı içinde tarih sahnesinden silindi gitti. Bugünkü Türkiye'de, Türkçülük, (hâlâ) Turancılık, İslamcılık, Yeni Osmanlıcılık, İkinci Cumhuriyetçilik, Liberaller, Soroscular, Batıcılık, Doğuculuk, Kürtçülük (Kürt İslamcılık) aynı/benzer bölünme koşullarına doğru gidişi çağrıştırmıyor mu/hazırlamıyor mu?

Türkiye Cumhuriyeti'nin bugünkü ulaştığı karanlık ortaçağ'a 3-5 yılda gelinmedi. Kahramanmaraş katliamı, Çorum katliamı, 16 Mart katliamı, 1 Mayıs katliamı, Sıvas katliamı ve 2 Temmuz'daki Sıvas katliamında 37 insan (can) yakılırken gericilerin '"Cumhuriyet Sıvas'ta kuruldu, Sıvas'ta yıkılacak" ve "ya Allah bismillah Allahu ekber" sloganları ve Muammer Aksoy 'un, Bahriye Üçok 'un, Turan Dursun 'un, Uğur Mumcu 'nun, Ahmet Taner Kışlalı 'nın, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu' nun ve en son Danıştay Hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin gibi nice Kemalist aydınların şehit edilişi, laik Cumhuriyeti yıkmanın, aydınları sindirmenin, İslam (şeriat) devletine gidişin ve gerici-ırkçı-dinci faşizmin ayak sesleriydi/ön provalarıydı. Görmedik, duymadık, uyuduk, uyutulduk, unuttuk. "Vurulduk ey halkım unutma bizi."

Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni (ılımlı) İslam devletine (aslında şeriata) dönüştürme projesinin adı Büyük Ortadoğu Projesi'dir (BOP). Recep Tayyip Erdoğan ise bu projenin "eşbaşkanı" olduğunu söylemektedir. Proje, ABD'ye her açıdan (ideolojik, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal) bağımlı, işbirlikçi (İslam) ülkeler ve yönetimler yaratmayı amaçlar.

Bugün ABD'nin asla vazgeçmeyeceği üç büyük projesi vardır: Büyük Ortadoğu, Büyük İsrail, Büyük Ermenistan. Bu projelerin üçü de Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarının bölünmesi/işgal edilmesi üzerine kurulmuştur.

BOP'nin Irak ayağı tamamlanmıştır. Geride Türkiye'nin, Suriye'nin ve İran'ın topraklarını da kapsayan Kürdistan'ın yaşama geçirilmesi için yapılacaklar vardır.

1 Mart tezkeresi reddedilmeseydi 62.500 Amerikan askeri, 255 uçak, 65 helikopter, Türkiye vatanı toprağının güneydoğusunu (süresiz) işgal edecek, hatta Trabzon limanını ve diğer hava limanlarını bile sınırsızca kullanarak BOP'nin bir ayağını daha tamamlayacaktı.

Bugün Kuzey Irak'ta kukla bir yapı oluşturuluyor. Habur'u kapatamıyoruz, geçmişte çekiç gücü vatan toprağından çıkaramadığımız gibi. Türkiye'deki kimi işadamları ve holding şirketleri, ihaleler/dolarlar alıp Irak'ın kuzeyini inşa etmeye devam ediyorlar. Her gün Mehmetçik şehit oluyor.

Her gün karşıdevrim güç kazanıyor. Mütareke basını ve medya gaflet içinde. Askerimizin başına çuval, kadınlarımızın ve gencecik kız evlatlarımızın başına ise türban geçiriliyor.

"Oynanan oyunun farkında mısınız?"

Ogün Atilla BUDAK , Cumhuriyet

11.10.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız