Medyada 2. Cumhuriyet > Çivi

Çivi

TÜRKÇENİN güzel deyimlerinden biri de “çivi gibi olmak”tır. Biri size “Merak etme, çivi gibiyim” derse, anlarsınız ki, sapasağlam, dipdiri ve sağlıklıdır. Böyle olduğu içindir ki, bir kurum, bir düzen için “çivisi çıkmış” dendiğinde, haklı olarak endişelenir, üzülürsünüz.

Şu günlerde ülkenin hukuk düzeni için böyle deniyor.

Son örnek, Cumhurbaşkanlığı’nın süresi ve yeniden seçilirliği konusudur.

O konuda müthiş bir kargaşa var: Cumhurbaşkanını artık doğrudan doğruya halk seçiyor; ama yedi yıl için mi, beş yıl için mi seçildi, belli değil.

Yeniden seçilebilir mi, seçilemez mi, o da belli değil.

Niçin böyle? Çünkü anayasal düzenin çivisi çoktan çıkmıştı da onun için.

O düzenin geçirdiği serüveni kısaca anımsayın:

Önce, 2007 baharında, cumhurbaşkanının Meclis’çe seçimi için anayasada öngörülen kurallar denendi; anlatılması uzun sürecek nedenlerle, olmadı. Onun üzerine, AKP çoğunluğu mayıs sonunda anayasa değişikliğine giderek devlet başkanının halkça seçilmesini öngören kurallar getirmek istedi. Ancak, yine anlatılması uzun sürecek nedenlerle, bu değişikliğin kesinleşmesi için ancak sonbaharda yapılabilecek olan bir halkoylaması beklemek gerekti.

Bu arada, cumhurbaşkanını seçemeyen Meclis’in kendini yenileme zorunluluğu ortaya çıkmıştı: Ama bu durum için anayasaca öngörüldüğü gibi ve Yüksek Seçim Kurulu’nun kararları gereği “derhal” değil de Meclis’in kendi kararıyla 22 Temmuz’da genel seçime gidildi, şimdiki iktidar ortaya çıktı.

Yani anayasanın o zamana kadar değiştirilmemiş olarak duran kurallarına göre bugünkü cumhurbaşkanını seçen iktidar.

Sonrasında da cumhurbaşkanının halkça seçilmesini öngören anayasa değişikliğinin halkoylamasıyla kabul edilmesi.

Böylece beliren karmaşık durumun içinden çıkabilirseniz çıkın şimdi.

Çeşitli çözümler ileri sürülecektir elbet. Kimileri, bunu fırsat bilip yepyeni bir anayasa yapma düşüncesini yeniden gündeme getirecektir.

2007 iktidarının ilk aylarında olduğu gibi, daha önceden ısmarlanmış Özbudun taslağını yeniden fırına vererek.

DTP’lilerin niyetlendikleri ve AB’cilerle İkinci Cumhuriyetçilerin özledikleri gibi.

Çivisi çıkmış düzende yeniden büyük yanlışlara yönelmek yerine, aklın çivisini çakarak pratik bir çare bulmak gerekir ama onu anlatmak ikinci bir yazı ister.

Mümtaz Soysal, Cumhuriyet, 24.04.2009

 

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız