Medyada 2. Cumhuriyet > Neden ‘Birinci Cumhuriyet bitti’ diyorum?

Neden ‘Birinci Cumhuriyet bitti’ diyorum?

İki resmi yan yana koyun. Birincisi, hafta başı internet siteleri ve gazetelerin “İşte yeni masa düzeni” başlığıyla verdiği YAŞ toplantısının açılış karesi. Tayyip Erdoğan, masanın başında. Masada 14 değil 9 komutan var. Daha düne kadar gücü elinde tutanlar, bugün donuk ifadelerle bakıyor. İsimleri lazım değil, üçünün durumu “sakat.” Gücün artık kimde olduğu malum. Bu, 2011 Türkiye’sinin fotoğraf karesi.
İkinci resim ise daha düne kadar Mısır’ın güçlü, istikrarlı, “Batı yanlısı” lideri sayılan Hüsnü Mübarek’in mahkeme salonunda bir kafeste sedyede yatan resmi. Şubatta Tahrir devrimiyle alaşağı edilen Mübarek’in ıstırabı, sadece kanserli vücudu değil yüzünün her kasına işlemiş. Sağında solunda kendisi gibi yargılanan oğulları var. Trajik. Ortadoğu diktatörlüklerinden oldum olası hazzetmeyen ve Mübarek’in devrilişini alkışlayan bendeniz için bile hazin, acıklı bir resim bu.
Zaten devrimler sadece değişim ve romantizm değil, acı, gözyaşı ve kaybedenler açısından birçok haksızlık içerir. Kazananlar tarih yazar, diğerleri yaşadıklarıyla kalır. 
Bu kareler, Mısır’da Türkiye’de de rejimin değiştiğinin resmi. Maksadım kimseye hakaret etmek değil. Tabii ki Mısır’la Türkiye’de yaşananların aynı olduğunu, iki ülkenin demokrasi seyrinin benzeştiğini söylemiyorum. Haşa. Türkiye’de kimse Mübarek değil ve zamanın ruhuna uyup puan toplamak amacıyla tarihi bir misyonu olan Türk ordusuna birkaç salvo sallamak niyetinde değilim. 
Ancak Soğuk Savaş dönemine ait o tarihi misyonun artık zamanın ruhu ve bölgemizdeki sosyal dinamiklerle çeliştiği de ortada. Allah aşkına Türkiye’de son dokuz yılda yaşananlar, klasik sosyolojik anlamıyla “zamana yayılmış” ve “silahsız” bir cins “devrim” değil mi? Bir grubun, belli bir ideolojik altyapıyla önce iktidarı ve yönetim kadrolarını ele geçirdikten sonra toplumu dönüştürmesi değil mi burada olanlar? Buna ister devrim, ister karşı devrim, ister demokratikleşme ya da siyasi meşrebinize göre “sivil dikta” deyin. Türkiye’de yaşanan, bir paradigmanın sonudur.
İşte bu yüzden hafta başında “Artık Birinci Cumhuriyet bitti. İkinci Cumhuriyet başladı” diye yazdım.
Sevgili Hasan Pulur, bu tespiti göbek atarak yapanlardan olduğum düşüncesine kapılmış. Hayır. “Birinci cumhuriyet bitti” derken ne “Gözümüz aydın!” diyorum ne de ağıt yakıyorum. Türkiye’de yaşanan el değişim ne kadar sancılı olduğunun, bu süreçte, hapisteki gazeteci meslektaşlarımızdan, Balyoz davasında uydurma belgelerle yargılananlara ya da Genelkurmay’ın “günah keçisi” olarak kurban ettiği Dursun Çiçek’e kadar birçok insanın haksızlığa uğradığının farkındayım. Elimden geldiği ve Türkiye’deki ifade özgür(süz)lüğü ortamı izin verdiği ölçüde bunları gündeme getirmekten de çekinmedim.
Ama bırakın da gözümüzün önündeki tabloyu olduğu gibi, sansürlemeden yorumlayalım. Sayın Pulur beni kanal kanal dolaşan, hükümeti savunayım derken meslektaşlarını gammazlamayı gazetecilik sayanlarla aynı kategoriye koymasın. Aptal değilim; Türkiye’nin bazı açılardan demokratikleşirken diğer alanlarda daha baskıcı, daha otoriter olduğunun farkındayım.
Ama gerçek şu ki YAŞ’tan bize yansıyan kare, bu ülkede artık siyasi erkin cumhuriyetin kurucu eliti olan “asker-sivil bürokrasi”den farklı bir kesime geçtiğini anlatıyor. Hoşlansanız da hoşlanmasanız da bu değişim, kaçınılmaz.
Soli Özel hafta başında siyaset bilimci serinkanlılığıyla Türkiye’nin kuruluşundaki “Ulusal Güvenlik Devleti” modelinden “tüccar devlet” modeline geçtiğini yazdı. Farklı kavramlar üretilebilir. Ama günün sonunda, Birinci Cumhuriyet bitti, İkinci Cumhuriyet dönemine girdik.
Onun karakterinin ne olacağını da, hep birlikte vereceğimiz demokrasi ve özgürlük mücadelesi belirleyecek.

Aslı Aydıntaşbaş, Milliyet

04.08.2011

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız