Medyada 2. Cumhuriyet > O şimdi daha büyük...

O şimdi daha büyük...

BÜYÜK insanlar vardır, yanına yaklaştığınız -yakından tanıdığınız- zaman aslında ne kadar küçük olduklarını görürsünüz.

Büyük insanlar vardır, belli bir süre sonra anlarsınız ki aslında hiç de büyük değillermiş.

Büyük insanlar vardır, sadece uzaktan büyük görünmezler, yakından tanıdığınız zaman da büyük olduklarını görürsünüz.

Ama daha da büyük insanlar vardır, büyüklükleri, her gün daha iyi anlaşılır. Zaman onlardan bir şey götürmez, tam tersine, onlara hizmet eder.

Bugün büyüklüğü her gün daha iyi anlaşılan bir dáhinin, Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 63'üncü yılını idrak ediyoruz.

Atatürk'ün büyüklüğünü bir Türk'ün anlamasında bir olağanüstülük yok. Çünkü o her gün bizimle yaşıyor.

Atatürk, kendisi tarafından yaratılan Türk ulusu ile öylesine bütünleşmiş ki, ona kızanlar karşılarında koskoca Türk ulusunu buluyorlar.

İşte o zaman gidip Anıtkabir'de saygı duruşuna geçiyorlar. Nerdeyse en hızlı Atatürkçü onlar görünüyor.

Tabii hepsi böyle değil. Bazıları direniyorlar. Alttan oynamaya ve sistemi altından oymaya çalışıyorlar.

Velakin O, elini kaldırıp yattığı yerden okkalı bir sille atarak, böylelerinin haddini her defasında bildiriyor. Örneğin bunların siyasi partisinin kapısına kilit vuruyor, önde gelenlerini siyaset minderinin dışına itiyor. Kısaca meydanın temiz olması ve temiz kalması için kendine düşeni, hareketsiz yattığı kabrinden bile uzanarak yapıyor.

Bu bizdeki gerçeklerin birkaç kalem darbesiyle çizilmiş bir resmi.

Bir de dışarıdaki durum var:

Biliyorsunuz son zamanlarda -özellikle İslamcı terörün 11 Eylül eyleminden sonra- Atatürk ve Kemalizm yine ön plana çıktı. Ama bu defa modası geçmiş ve jakoben bir görüş olarak değil, Taliban kafalılara uygarlık yolunu gösteren en önemli lider ile onun öğretisi olarak.

İnsanın gözü böyle günde o, her altı ayda bir Türkiye'ye yeni elbiseler biçen Türkiye uzmanı kartvizitlileri arıyor. Hani, ‘‘Atatürk'ün kurduğu ulus-devlet çağın gerisinde kaldı. Artık globalleşen (pratikte ABD'nin egemenliği altına giren) dünyada yaşıyorsunuz. Artık kendinizi buna (ABD egemenliğini sorgulamadan yaşamaya) alıştırın. Size en uygun olan, ılımlı İslam'a (İslamiyet adına ABD'nin pabucunu yalayanlara) dayalı bir çok partili rejimdir’’ tezini savunanlar vardı ya, onları...

Daha açık söyleyelim... O meşhur Graham Fuller'i, Paul Henze'yi, Abromovitz'i, onların Türkiye'deki borazanları olan İkinci Cumhuriyetçileri, Türkiye'yi federatif bir yapı maskesi altında bölmeye çalışan alçakları, mutedil şeriatçıları filan...

Gözlerimiz onları arıyor çünkü Gazi'yi nihayet anlamışlar mı merak ediyoruz.

Oktay Ekşi
Hürriyet, 10.11.2001

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız