Medyada 2. Cumhuriyet > İletişim Şurası izlenimleri...

İletişim Şurası izlenimleri...

Medyanın çok ünlü isimlerini buluşturan iki günlük İletişim Şurası, ardında ilginç tartışmalar, derin kulisler ve bir sonuç bildirgesi bırakarak sona erdi... Bize de izlenimlerini aktarmak düştü

****

İşin ucunda AKP hükümeti var ya, medyanın bazı ünlü isimleri, olayı hemen YÖK'ün yeniden yapılandırılması tartışmasına benzettiler... Tıpkı "kuşku duymak bilimselliğin gereğidir" diyen bazı rektörler gibi onlar da kuşku duydular ve şöyle dediler "Tamam, görüşlerimizi açıklayacağız, ama ne malum bizim görüşlerimizin dikkate alınacağı? Bizi piyon olarak kullanıyor olmasınlar?". Bu olayda Kemal Gürüz'ün fonksiyonunu Oktay Ekşi üstlendi... Üstad, Ankara'ya trenle gitmeyi tercih ederek, cumhuriyetimizin ilk dönemlerinin yönelimlerine vurgu yaptı... Ayrıca 11 saatlik yolculuk boyunca uzun uzun düşünme fırsatı yakaladı... Oktay Bey, trenden indiğinde kendini çok iyi hissediyordu....

****

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Şura'nın açılışında konuşurken sözü 'tekelleşme'ye getirdi... İşte tam bu sırada gözler bazı isimlere çevrildi.. Gözlerin çevrildiği isimlerin "hiçbir şey yokmuş gibi" davranmaları gözden kaçmadı...

****

İletişim Şurası'nın adı bile tartışma konusu oldu... Bazı duyarlı yazarlarımız "kurultay" sözcüğü yerine "şura" sözcüğünün tercih edilmesini eleştirdiler... Neler oluyordu? Hükümet "kurultay" gibi çağdaş bir sözcük yerine "şura" gibi 'eski bir sözcüğü' kullanarak taraftarlarına bir mesaj mı vermek istiyordu? 'İkinci Cumhuriyetçiler'in korkulu rüyası, entellektüelliği tekellerinde bulundurduklarını sanan dincilerin tekerine çomak sokan Özdemir İnce Bey bu konuda görüş bildirmeyerek, tartışmanın alevlenmesine engel oldu..

****

Ne medyadaki yozlaşma, ne tekelleşme, ne RTÜK, ne cezalar, hiçbiri değil.. Şura'nın en tartışmalı konusu alkoldü... Başbakan'ın Bilkent Oteli'nin büyük salonunda verdiği yemekteki alkol sorunu Şura'ya damgasını vurdu.. Yemeğin en başında içki içenler de, içmeyenler de garsonlara hemen şu soruyu sordular "Alkol var mı, alkol?".. İşin başında garsonların bazıları "var", bazıları "yok" diyerek ilginç bir şaşırtmaca taktiği uyguladılarsa da, sonra olaya el konuldu ve her isteyene şarap servisi yapılması sağlanarak tüm kuşkular dağıtıldı.. Barış oldu..

****

Gelelim Şura'ya damgasını vuran ana tartışma konularına İki Tercüman olayı, gizli kamera olayı, tekelleşme endişeleri ve TRT'nin durumu.. İşin özünde ise, alttan alta yapılan medya grupları arasındaki savaş vardı..

****

Şura'da en fazla sıkılan isim Doğaz Hızlan oldu... Özellikle İletişim hocalarının pratikten nasibini almamış 'çocukça' önerileri Doğan Bey'i rahatsız etti... O da 'kahve molaları'nda kendini 'kaşarlı tosta' vurdu... Gözlerinin önünden ise romanlar, resim sergileri, konserler geçiyordu...

****

Kulislerde ise en fazla tartışılan konu "Anadolu Ajansı"nın genel müdürlüğüne kimin getirileceği konusuydu... Adı geçen tam yedi kişi vardı ve yedisinin de adı Ahmet'ti... İşin daha garibi bu ilginç tartışma Genel Müdür Mehmet Güler'in önünde yapıldı.. Mehmet Bey, bu tartışmayı 'herşeyi kabullenmişlere özgü' bir kayıtsızlıkla izledi...

****

Bu toplantının faydalı olup olmadığını zaman gösterecek ama genel olarak organizasyon başarılıydı... Başarıda "Fransız mükemmelliyetçiliği"ne sahip Devlet Bakanı Beşir Atalay ile RTÜK Başkanı Fatih Karaca önemli paya sahipti..

Eski Basın Konseyi genel sekreteri Dr. Vedat Demir'in katkılarını da unutmamak gerekir....

Ahmet Hakan, Sabah
24.02.2003

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız