Medyada 2. Cumhuriyet > 'MHP'li' miyim yoksa 'Selanikli' mi?

'MHP'li' miyim yoksa 'Selanikli' mi?

'Türkiyeli olmak' kavramının tartışıldığı günlerde, 'ulusal bilinç' kavramına her zaman vurgu yapmaya çalışan biri olarak bu tartışmadan uzak kalmam beklenemezdi. Bu bağlamda geçmişten bugüne farklı iki algılamayı sizlere aktararak konuya girmek istiyorum. Ulusal bilinç kavramını ekonomik anlamda sorgulamaya, Dünya Bankası, IMF ve ABD, AB çemberinde, yaşadıklarımızı açıklamaya çalıştığım günlerde, iki okurumuzdan farklı ve oldukça ilginç iki mesaj geldi. Mesajın ilki, MHP-ANAP-DSP koalisyonu sırasında, özellikle Kemal Derviş'in Türkiye'ye gönderilmesine karşı çıktığım günlerde geldi ve şöyle diyordu: 'Yiğit Bey, artık MHP'li olduğunuzu açıklayın... Hem de çifte rozetli MHP'li'. İkinci mesaj yakın bir zamanda geldi ve daha da ilginçti: 'Ulusalcılık, milli konular gibi kavramlara değinen siz, nereli olduğunuzu açıklayın... TV'de sizi gördüm... Acaba Selanikli misiniz?'
Selanikli kavramının altında Atatürk'e dil uzatma isteği ihtimali olsa bile ben olaya bu kadar kötü niyetli yaklaşmadan sadece şunu anlamayı tercih ediyorum: 'Kardeşim, sen belki kök olarak Türk bile değilsin, nedir senin bu ulusalcı diretmen?' Sevgili dostlar, siz ne dersiniz; acaba MHP'li miyim yoksa Selanikli mi? İki mesaj arasındaki tezat ve iki ayrı düşünce... Bu mesajları sizlerle paylaştıktan sonra 'Türkiyeli olmak' kavramı bazında özellikle ikinci mesaja cevap vermek istiyorum: 'Sevgili kardeşim, bir ulustan olmayı, bir millete sahip çıkmanın refaransını hâlâ 'ırk'ta, kanda, bölgede' ararsan, bu etnik ve ırkçı ayrımcılığı Türk olmanın şartı sayarsan; senin Hitler'den hiçbir farkın kalmaz... Bu noktada şunu da belirteyim: 'Ben Türkiyeli falan değilim. Ben Türküm...' Peki ben bu gerçeği nasıl bu kadar kesin olarak biliyorum, bin yıllık soy kütüğüm mü elimde?
Türk olduğum gerçeğini bildiğim referans noktası ne ırkım, ne kanım, ne de doğduğum bölge... Bu gerçeği bildiğim referans noktam,Ulu Önder Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken özüne kattığı maya olan; 'Ne mutlu Türküm diyene' sözü... Dikkat edersen 'Ne mutlu Türk olana, Türk kanıyla doğana' dememiş. Ne mutlu Türküm diyene demiş. Uzun lafın kısası; Bu ülkede yaşayan hiç kimsenin diğerinden daha fazla Türk olmaya hakkı ve yetkisi yok... Ermeni, Kürt, Çerkez, Boşnak, Musevi, Hristiyan, Rum, Türk... Kökü ne olursa olsun, 'Türküm' diyen her vatandaşımız 'ulusal bilince de, Türkiye'ye de' diğerleri kadar sahip çıkma hakkına her zaman sahiptir...'
Sevgili dostlar, bu yazıyı 'Türkiyeli olmak' kavramına karşı olduğum için, bu kavramları ortaya atanların Atatürk'ün öngörüsünü anlamadıklarını haykırmak için yazdım. 'Türkiyeli olmak' gibi, 'İkinci Cumhuriyet' gibi sanal kavramlara ihtiyacımız yok... Aradığımız her şey Türk devrimini yaratan doktrinin içinde yüzyıllar sonrasını kapsayacak şekilde var. Bakmasını bilenler, ihtiyaçları olanları orada bulacaklar... Bu bakmasını bilenler kavramını aynı zamanda 'ülkeyi karıştırmayı', 'köşe yazarlığı' yapmak ile eşit algılayanlara da buradan ithaf ediyorum...
Sonuç: Yukarıdaki mesaja 'nereli olduğumu, kim olduğumu' yazarak da cevap verip, 'İşte ben buyum'...diyebilirdim... Fakat bu cevap, bu tartışmaları başlatmak isteyenlerin istediği, açıklamayı soy mantığıyla rasyonellişteren bir cevap olurdu ve onların istedikleri tuzağa düşmüş olurdum...
Son söz: Bu ülkede kimsenin kimseden fazla Türk olmaya hakkı yoktur... Belki yüzyıl sonra 'Ne mutlu Türküm diyene' sözünün içindeki büyük tezi anlayabileceğiz...

Yiğit Bulut, Radikal
16.09.2003

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız