Medyada 2. Cumhuriyet > Nasreddin Hoca’nın dokuzuncu senfonisi

Nasreddin Hoca’nın dokuzuncu senfonisi

AVRUPA Birliği konusunda medyayı değerlendiren Çetin Altan yazıyor:

‘2004 yılının sonunda ‘milli çıkarlar’ plağıyla varıla varıla nereye varılmış olduğunu da Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Eser Karakaş şöyle açıklıyor:

- 600 bin nüfuslu Güney Kıbrıs Rum Devleti’nin bile AB üyeliğini ‘veto’ edebileceği ülke durumuna düşme pozisyonuna...’ (Milliyet, 18.12.04)

* * *

Bir zamanlar milletvekili olduğu TİP’in kemiklerini sızlatan Çetin Altan’ı ve Eser Karakaş’ın pozisyonlara dönüşen durumlarını bir yana bırakalım. Sözü, Çetin Altan’ın oğlu Prof. Dr. Mehmet Altan’la birlikte ulusal çıkarları savunmayı ‘Milliyetçi tepki’ olarak değerlendiren Eser Karakaş’a getirelim. Kendisine iki soru soracağım:

1. Güney Kıbrıs Rum Devleti’ni Türkiye’yi veto edecek duruma getiren süreci, birkaç ay önce, İkinci Cumhuriyetçilerle birlikte kendisi desteklememiş miydi? Hani, Türkiye’nin açık desteği ile KKTC vatandaşları referandumda ‘Evet’ oyu kullanırlarsa Türkiye’nin AB’ye girişi garantiye bağlanacaktı?

Bekleyelim belki de bütün suç 1923 Cumhuriyeti’ndedir, kim bilir?

2. Güney Kıbrıs Rum Devleti, bir gün Türkiye’nin AB’ye girişini veto edecek olursa, bunu ulusal çıkarları için mi yoksa fanteziye düşkünlüğünden mi yapacak? Rumlara helal olan ulusal çıkar Türklere haram mı yoksa? Bilelim de dinozorca bir hata yapmayalım, paranoyamızı gizleyelim!

* * *

Referans Gazetesi’nde (18.12.04) Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Devleti’ni tanıyarak ‘Kıbrıs Sorunu’nu aşacağını açıklayan Prof. Dr. Eser Karakaş’ın İkinci Cumhuriyetçi iş bitiriciliğine hayran olmamak mümkün mü?

Eser Karakaş’a bakarsanız, kendisinin aklına gelen çözümün Türk diplomasisinin bunca yıl aklına gelmemiş olması tam anlamıyla bir skandal. Aynı yöntemle ve 2. Cumhuriyetçilerin desteğiyle, Türkiye’nin topuğundaki bütün devedikenleri temizlenebilir. Örneğin:

1. TBMM’nin, Avrupa Parlamentosu’nun önerdiği ‘Halil Berktay Tanıma Yasası’nı çıkartması ile Ermeni sorunu sona erer. Ardından Ermenistan’ın istediği tazminat ve topraklar kendilerine verilir. Zaten Mehmet Altan bu konudaki engelin ‘Ulus devlet ve milliyetçilik’ olduğunu söylüyordu. (Sky Türk, 23.12.04). Ancak bir sorun var: Aynı toprakları bildirimen Kürtler de istemekte...

2. Türkiye’nin Güneydoğusunda İskoçyavari bir özerk Kürt devleti kurulur; Mersin Limanı ile Adana kuruluş hediyesi olarak bu özerk devlete verilir. AB ve Kürtlerin bağımsızlık opsiyonlu bir federal devlet kurma hayali gerçekleşir. Böylece Kürtlerin bütün milliyetçi talepleri ile AB’nin kaprisleri tatmin edilir ve Kürt sorununun ikinci devresi başlar.

3. Mehmet Altan’ın önerdiği gibi, Yunanistan’la olan sorunlar da ulus devlet aşkı ve milliyetçilik marazı alt edilerek çözümlenir. Sonuçta AB’ye girilmiyor mu; AB’ye girince sınır mı kalacak?..(!). Peki öyleyse neden önüne gelen Türkiye’nin ümüğünü sıkıyor?

Ama en iyisi bir Ulusal Sorunları Çözüm Komitesi kurmak ve başına Prof. Dr. Eser Karakaş’ı geçirmek. O da Çetin Altan, Mehmet Altan, Taner Akçam ve Halil Berktay’ı kendine danışman yapar! Benim için kötü bir şaka olan bu oluşum 2. Cumhuriyetçileri nasıl da mutlu ederdi!..
 

Özdemir İnce, Hürriyet
28.12.2004

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız