Medyada 2. Cumhuriyet > Yersiz Telaş

Yersiz Telaş

HİÇ gereği yokken Ankara'ya çağrılan, parti merkezinde de olsa Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı'yla görüştürülen ve hakkındaki ölçüsüzlük İkinci Cumhuriyetçi üniversitelerde konferans verdirtmeye kadar varan Nikos Anastasiadis geldi de ne dedi? ''Asker adadan çekilsin, hükümetiniz kararlı adımlar atsın, bizler iki bölgeli, iki toplumlu federasyona varız'' demedi mi?

Ne demesini beklerdiniz ki?

Eski EOKA'cı Papadopulos 'un cumhurbaşkanı olduğu, 2005'in ''EOKA Yılı'' ilan edildiği bir Rum Cumhuriyeti'nin ana muhalefet lideri başka türlü konuşabilir miydi? Onların, hep birlikte, ''federasyon'' dan ne anladıkları bilinmiyor mu?

Öyle anlaşılıyor ki, ''sonu açık'' bir görüşme süreci için beş para etmez bir ''tarih'' almış olan AKP iktidarı, Ek Protokol'e 3 Ekim'e kadar Rum Yönetimi'ni tanıma anlamına gelebilecek bir imza atmakta zorlanınca, çareyi Kıbrıs'ta apar topar bir çözüme varmakta bulmuştur.

Üstelik, Dışişleri Bakanı'nın bir süre önce NTV kanalına konuşurken çok doğru olarak ''O tarihe kadar bir çözüm bulma koşulu yok'' dediğini unutarak.

Ayrıca, Ek Protokol'e tanıma anlamına gelmeyecek birtakım çekinceler koyma gibi bir çare de varken.

Gerçekten, ''KKTC'yi tanımaya ve Rum Yönetimi'ni tanımamaya devam ediyoruz; o devletin egemenliği adanın kuzeyini kapsamaz'' türünden çekinceler ileri sürmek ve topu bunlara mutlaka itiraz edecek olan öbür tarafa atmak denenemez miydi? Sürecin kopmasından mı endişe edilmektedir? Bu süreç boyunca Türkiye'den daha bir yığın ödün koparmayı uman bir AB, Emre Kongar 'ın geçenlerde yazdığı gibi, deli midir ki süreci kessin? Tam tersine, Papadopulos'a dönüp ''Gözünü sevelim, itiraz etme de süreç kopmasın'' demeyecekler midir?

O halde, çözüm görüşmelerini başlatmak için Rum tarafına sürekli davetiye çıkarmanın, AB'ye, ABD'ye ve Birleşmiş Milletler'e yalvar yakar olmanın anlamı nedir?

Kuzey Kıbrıs'taki başbakanın telaşını anlamak kolay. O, gereken bütün ödünleri vererek Annan Planı'nı yeniden görüşmek, askerin adadan çekilmesini sağlamak ve Türkiye'den koparak Rumların inayetiyle bir an önce ''Avrupalı'' olmak için sabırsızlanmaktadır.

Ama, AKP iktidarı Türkiye'nin ''hem haklı, hem güçlü'' olduğu bir Kıbrıs davasını yitirmesiyle Anadolu halkının ne kadar büyük bir moral çöküntüye uğrayacağını, bu nedenle nasıl sert bir tepki göstereceğini ve bütün bunların, eninde sonunda, zaten kayıtlı seçmenin yüzde 25 oyuyla kazanılmış bir iktidar ikramiyesinin de başını yiyeceğini bilmez mi?
 

Mümtaz Soysal, Cumhuriyet
11.02.2005

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız