Medyada 2. Cumhuriyet > Cumhuriyeti Küçümsemenin Nimetleri Üzerine

Cumhuriyeti Küçümsemenin Nimetleri Üzerine

Orhan Pamuk 'un yabancı basına 1 milyon Ermeni ve 30 bin Kürt'ü yok ettiğimizi bütün çıplaklığı ve cesareti (!) ile bir daha bildirmiş olması, basınımızda irili ufaklı dalgalanmalar yarattı. Sn. Ruhat Mengi ve Fatih Altaylı gibi yazarların, Pamuk'a getirdikleri eleştirilerden önce ''Büyük'' Türk basınının bu konuda yıllardır nasıl davrandığına biraz dikkatli bakıp düşünmeleri lazım.

Bu ülkede Atatürk devrimlerini, 1923 Cumhuriyeti'ni ve ''resmi ideoloji'' yi küçümsemenin ne kadar geçer akçe olduğu ortada. Biz ''Kemalist dinozor'' yazarlar-çizerler, aydınlar, vatanseverler istersek ağzımızla kuş tutalım, ''1923'te çizilen bu ceket artık bize dar geliyor, geçin bunları'' diyen büyük beyinlerin karşısında medyada yok sayılıyoruz, ya da üçüncü sınıf muamele görüyoruz. Siz hiç Yekta Güngör Özden, Vural Savaş ya da Anıl Çeçen 'le geniş pazar ya da pazartesi sohbetleri gördünüz mü? Ya da örneğin, bilumum hacı-hoca tarikat başlarına gösterilen ilgi ve özenin ellide birinin Atatürkçü Düşünce Derneği veya Çağdaş Eğitim Vakfı'na gösterildiğini gördünüz mü? Yani uzun lafın kısası, ''Anti-Kemalist'' bir tavır, medyada adam yerine konmanın garantili yolu. Üstelik, konu yabancı basın olduğunda da gerçekler daha kesin olarak yüzeye çıkıyor. Laikliğe, Mustafa Kemal 'e, Ordu'ya laf sokarsanız, bunun manşetlere oturacağı artık biliniyor. Bunu 15 yıldır yaşıyoruz.

Sonuçta Pamuk için de fazla üzülmenize gerek yok. O bunu hep ''arada bir'' yapıyor.. alıştık. Nasıl olsa, kim ne derse desin, medya reklamına devam edecek. Pamuk, son zamanlarda az görüşsek de eski bir dostum. Kara Kitap gibi çok beğendiğim romanları var, ancak son birkaç kitabını okumadım. Türkiye'ye şabloncu 2. Cumhuriyetçi propagandalarla verdiği zarara üzülüyorum ve buna hakkı da, ihtiyacı da olmadığını düşünüyorum. Ne verdiği rakamlarda, ne konudan söz ediş tarzında bir ciddiyet ve bilimsellik mevcut. Kendi alanı olmayan bu kadar hassas konularda sorumsuzca davranıp kelimeleri tartmadan kullanması düşündürücü. Nesnelliğini, hatta mantığını bu kadar köreltmesi onun adına şanssızlık.

Burada gündeme gelen iki tarihi kritik nokta var. Birincisi Osmanlı İmparatorluğu'nun ''soykırım'' yaptığı yönünde süregelen ısrarlı propaganda. Yüzyıllar boyu egemenliği altındaki topraklarda herkese hoşgörü ile yaklaşan Osmanlı, en zayıf anında durup dururken ''soykırım'' mı yapmış olacak? Yoksa vuku bulan şanssız, acı ve kanlı bir savaş mı? Bunları tarihçiler medenice tartışacaklar. İkincisi, bu ağır ve bence asılsız iddialar Almanların, Yahudilere uyguladıkları korkunç ''soykırım'' la kimilerince aynı kefeye konmaya çalışılıyor. Bu da insafsızlıktan da öte alçakça bir iddia. Ayrıca ele almamız gereken bu iki konu ve Güneydoğu sorunu, ayrı yazılarımızın konusu olacaklar.
 

Bedri Baykam, Cumhuriyet
22.02.2005

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız