Medyada 2. Cumhuriyet > Türkiyelilik!!!’

Türkiyelilik!!!’

ÖNÜNE gelen yeni kavramlar uydurup piyasaya sürüyor. Şimdi son moda, özellikle Kürtçü ve entel kesim tarafından gündeme getirilmek istenen ‘Türkiyelilik’ kavramı. Bunların amacı belleklere şunu yerleştirmek:

‘Biz Türk değiliz, Türkiyeliyiz.’

Türk olmayı reddedenler şimdi bu oyuncakla oynamaya ve onu satmaya kalkışıyor. Üst kimlik Türkiyeli olacakmış, alt kimlik başka olacakmış!

Geçtiğimiz pazartesi günü devletin Anadolu Ajansı tarafından geçilen bir haber vardı. PKK’nın liderlerinden Murat Karayılan şöyle buyurmuştu:

‘Anayasal vatandaşlık sorunu Türkiyeli üst kimliği ile çözülür.’

Allah Allah, bunları okuyunca anımsadım, ben bu sözcüğü önceki yıllardan biliyorum! Hemen arşivimi açıp baktım. Elime bir kitap geçti: ‘2. Cumhuriyet Tartışmaları Röportajları’ (Başak Yayınları). Kitapta Recep Tayyip Erdoğan’la da yapılan söyleşi var. Erdoğan şöyle diyor:

‘Resmi ideoloji IRKÇI bir kişilik taşıyor. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamakta. Bu yapısıyla milli bütünlüğü koruması mümkün değildir. BU 27 ETNİK GRUBUN DA VARLIKLARININ TANINMASI GEREKMEKTEDİR. TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR GİBİ TEZLER YANLIŞTIR.’

Sonra sözlerini şöyle sürdürüyor:

‘...Biz hem dünya vatandaşı, hem Müslüman olarak, hem Ortadoğulu olarak Türkiye’yi çok önemsiyoruz ve zaten TÜRKİYELİLER olarak buna mecburuz.’

Dikkat ediniz, Türk sözcüğünü asla kullanmıyor. Dilinde dünya vatandaşı, Müslüman, Ortadoğulu var ama ne hikmetse Türk yok!

Bu Türkiyeli sözcüğüne merak saldığı anlaşılıyor. Daha sonra sözlerini ‘günümüz Türkiyelileri’ diye sürdürüyor.

Şimdi şu ‘ilginç’ rastlantıyı çok iyi görelim ve kesinlikle unutmayalım:

Recep Tayyip Erdoğan’ın geçmişte kullandığı TÜRKİYELİ söylemini bugün PKK kullanıyor ve bu kavramın arkasına sığınıyor.

Yaaa, gerçekten ilginç rastlantılar!

* * *

Bugün Türkiye’yi yöneten siyasi iktidara aslında bazı gerçekleri öğretmek ve unutturmamak, hatta bazı sorular sormak gerekiyor. Geçtiğimiz nisan ayında Norveç gezisinde ‘Kürt sorunu yoktur’ diyen Başbakan, aradan geçen 4 ay içerisinde bu sözlerinden nasıl çark etmiş ve Diyarbakır’a gidip ‘Kürt sorunu vardır’ demiştir? Bu 180 derecelik dönüşü nasıl yapmıştır?

Bu soruya ne kendisi yanıt verebilir, ne de yakın çevresinde onu yönlendirenler.

Kendisiyle söyleşi yapan gazeteciler de Recep Tayyip Bey’e bu soruları soramazlar.

Ancak Başbakan ne derse desin!.. ‘Kürt sorunu vardır’ diyerek durumu kurtardığını zannediyorsa yanılıyor... Çünkü yukarıda sözünü ettiğim PKK açıklamasında aynen şöyle deniliyor:

‘Kürt sorununa evet, Apo ve PKK’ya hayır anlayışı, sorunu çözmez.’

Bu süreç, adını ne koyarsanız koyun, doymak bilmeyen canavardır.

Türkiye elini verse kolunu kaptırır.

Sen bir Diyarbakır gezisi yapacaksın, sanki başka bir ülkeye gidiyormuş gibi günler öncesinden aydınlar-maydınlar toplantıları düzenleyeceksin, kerameti kendinden menkul birtakım kimseleri yanına alıp fikir alışverişinde bulunacaksın, sonra da oralara gidip ‘Kürt sorunu vardır’ demekle vaziyeti kurtaracaksın!

Bu işin ardında ABD var, AB var, başka iç ve dış güçler var. Bu kadar basit ve ucuz mu ki, Başbakan bir cümle söyleyince iş bitsin!

Dikkat ediniz, bugünkü söylemlerin ve istemlerin tamamı, geçmişte ve bugün PKK’nın söylem ve istemlerinin aynısıdır.

Doymak bilmeyen canavar hep isteyecektir.

Sanırım bu konular önceki gün yapılan MGK toplantısında da enine boyuna görüşüldü ve orada AB’nin emir ve direktifleri doğrultusunda sayıca azınlığa düşürülmüş olan askerlerin görüşü, çoğunlukta olan hükümetin görüşünü bastırdı.

Yayınlanan bildiri öyle gösteriyor.

Durun bakalım, daha neler yaşayacağız. Türkiye üzerinde daha ne oyunlar oynanacak, bize daha ne tuzaklar kurulacak.

Atatürk döneminde devlete isyan eden ve idam edilen Şeyh Sait isimli biri vardı. Onun torunu olan Abdülmelik Fırat şimdi Hak ve Özgürlükler (Hak-Par) isimli bir partinin genel başkanı. Birkaç gün önce bildiri yayınladı:

‘Güneydoğu’da eşit haklara dayalı FEDERASYON istiyoruz.’

Hadise buralara kadar geldi. Aslında onlar, bizimkilerin peşinden sürüklendiği AB’nin sözcülük görevini yapıyor.

Bizi yönetenler ayakta uyusun, ya da Türk milletini (Türkiyelileri!!!) saf ve aptal zannetmeye devam etsin. Bunlar henüz filmin başlangıcı. Daha neler göreceğiz neler!
 

Emin Çölaşan, Hürriyet
25.08.2005

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız