Medyada 2. Cumhuriyet > TSK İç Hizmet Kanunu madde: 35

TSK İç Hizmet Kanunu madde: 35

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesini gündeme getirip tartışma konusu yapması çok iyi oldu. Bu vesile ile ‘Başbakan Süleyman Demirel’i de belki tartışmak olanağına kavuşabiliriz. Ama belki diyorum.

Çünkü, şimdi de, asıl tartışılması gereken şeyler atlanıp TSK ve müdahaleleri suçlanacak!..

KORUMA KOLLAMA

Son başbakanlığından ve cumhurbaşkanlığından önce 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 yıllarında iki kez askeri müdahale ile iktidardan uzaklaştırılan Süleyman Demirel (1924), Sabah Gazetesi’nde (1 Kasım 2005) Yavuz Donat’ın sorusunu yanıtlıyor:

‘Ülkemizde ordu müdahalesinin legal desteği TSK İç Hizmet Kanunu’dur... Bunun 35. maddesi söyle diyor: Silahlı Kuvvetler’in vazifesi Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve kollamaktır.

Eğer bir ülkede Anayasa her 10 senede bir, her 20 senede bir kenara atılıyorsa... Yenisi geliyorsa... Ve Meclis 10 senede, 20 senede bir kapatılıyorsa... Halkın bir kısmı buna iyi, bir kısmı da kötü diyorsa... Halkı birlik ve beraberlik içinde tutmak fevkalade zordur.’

DİKKATLİ OKUYUN

Bu son cümle, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Süleyman Demirel’lerinin ‘Demirellik zihniyeti’ni sürdürdüğünü açıklıyor. Yavuz Donat sormadığı için Süleyman Demirel engin ovalarda engelle karşılaşmadan at koşturuyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’ta eğer gitmemek üzere yönetime el koymamışsa, koyamamışsa bunun nedeni İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesidir. Müdahaleye cevaz veren yasa, müdahale eden TSK’nın yapacağını yaptıktan sonra kışlasına dönmesini de zorunlu kılıyor. Eğer 35. madde olmasaydı, özellikle 12 Mart ve 12 Eylül’de siyasete müdahale eden ordu iktidarı kimseye bırakmazdı. (Bu cümleyi bir kez daha okuyun, mantığını kavrayın ve en iyisi ezberleyin. Çünkü ilk kez duyuyorsunuz!)

SORUMLULUK PAYI

Süleyman Demirel’e 12 Mart ve 12 Eylül’deki sorumluluk payı sorulsaydı, nasıl yanıtlardı? Yavuz Donat sormadığına göre ben soruyorum: Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP’e) karşı yürüttüğü düşmanca politikayı tekrarlar mıydı? TBMM’de TİP milletvekillerine saldırıp döven Adalet Partisi milletvekillerine nasıl bir yaptırım uygulardı? TİP’in kapatılmasını kıştırtır mıydı? CIA tarafından yönlendirilen Komünizmle Mücadele Derneği’ni kullanır mıydı? Milliyetçi Cephe Hükümetlerini (1975, 1977) kurar mıydı? Kendi sorumluluk payı? Bunlar sorulacak soruların yüzde biri bile değil.

BEN DE KARŞIYIM!

Ülkesinin anayasasının temel ilkelerini değiştirmek isteyen, attığı her adımda Anayasa maddelerine toslayıp Anayasa ile mücadele eden siyasal partilere ve hükümetlere karşı İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi olmasaydı; Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan’ın elinde ülkenin hali nice olurdu acaba?

* * *

Son cümle: En az İkinci Cumhuriyetçiler kadar ben de askeri müdahalelere karşıyım!
 

Özdemir İnce, Hürriyet
04.11.2005

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız