Medyada 2. Cumhuriyet > Beşinci Cumhuriyet

Beşinci Cumhuriyet
 

Uzun süredir hakaret olarak kullanılan bir kavram var. Cumhuriyet tarihiyle ilgili, demokrasinin mantığıyla ilgili soru sorup cevap arayanlar “ikinci cumhuriyetçi” sıfatıyla saldırıya uğruyor.

“İkinci cumhuriyet” kavramını birkaç yıl önce bir yazar ortaya atmış ve bunu bir ölçüde “Kemalist geçmişten kopma” olarak tanımlamıştı.

Birkaç yıldır, daha ileri bir demokratikleşme isteyenler, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini savunanlar da bu sıfatla anılıyor.

Bu grubun son dönemde yine demokrasi adına AKP’yi savunur durumda olması, onlara “AKP destekçisi” unvanını da kazandırdı. Aslında dikkatli okurlar aynı grupta yer alan yazarların aralarında önemli görüş farkları bulunduğunu da göreceklerdir.

Bu yazarlar arasında temel “referansı” demokrasi olanlar da vardır, kendilerini “sosyalist” olarak niteleyenler de vardır, bütün kariyerlerini “ne olursa olsun iktidara yakın olmak” duygusuyla yaşamış ve yaşamaya devam edenler de vardır.
 

***
 

Cumhuriyet, Fransa’da “numaralandırılmıştır.” Numaralama da esas olarak anayasal sistemle ilgili değişikliklerle bağlantılıdır. Farklı anayasalarla farklı idare biçimleri, birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü cumhuriyet diye numaralanmıştır.

Aynı mantıkla düşünür, ara rejimleri saymazsak bizim de “beşinci cumhuriyet” eşiğinde olduğumuzu söyleyebiliriz.

Birinci cumhuriyet, tek parti dönemidir. 1946’da başlayan ve 1960’ta sona eren dönem de ikinci cumhuriyet olabilir. Üçüncü cumhuriyet 1961 Anayasası ile başlayan ve 1980 darbesiyle sona eren dönem olursa 1982 Anayasası’nın kabulünden şimdi yeni bir sisteme geçilecek olan güne kadarki dönemi de dördüncü cumhuriyet sayabiliriz.
 

***
 

Bu dört dönemin temel unsurlarından biri, her zaman “demokrasi” olmuştur.

Atatürk’ün de çok partili demokrasi için iki kez denemede bulunduğunu, ancak o günün koşullarında, bir tür “karşı-devrim” olması ihtimaline karşı bu değişimden vazgeçtiğini de unutmamak gerekir.

‘Beşinci Cumhuriyet’in niteliğini ve demokraside önemli bir aşama sağlayıp sağlamayacağını belirleyen, yeni anayasa olacaktır. Bu anayasa üzerinde bugüne kadar tartışılanların türban gibi tıkız bir mesele üzerine daralıp kalması olayın önemini hem azaltmakta hem de meydanı karanlıkta vuruşanlara bırakmaktadır.

‘Beşinci Cumhuriyet’e geçeceğimiz yeni anayasanın bir tür “ılımlı İslamlaşma” sürecini başlatacağına ilişkin korkuları da bir kenara bırakmak ve yeni cumhuriyetin temel demokratik niteliklerinin güvencesine yoğunlaşmak şu anda bütün toplumun ve kurumların asıl görevidir.

Bu anayasa ile ulaşılması şart olan aşama, eski ve yeni çatışma alanlarının üzerine çıkabilen bir uzlaşma ortamının yaratılmasıdır.

Bu ortam yaratıldığı takdirde Beşinci Cumhuriyet, Türkiye’nin gerçekten “sıçradığı” dönem olabilir.
 

Okay Gönensin, Vatan
24.09.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız