Medyada 2. Cumhuriyet > “Oyun bozanlar”

“Oyun bozanlar”

Son günlerin popüler konularından biri de liberallerin Ak Parti'ye verdiği destek... Anlaşılan "liboş" "takkeli" "Fetullahçı" "Ak Parti yardakçısı" gibi aşağılayıcı ve küçümseyici ifadelerle saldırıp durmanın bir işe yaramadığı anlaşıldı ki şimdilerde bu kesimin ne olup ne olmadığı ve Ak Parti'nin başarısındaki rolü üzerine daha ciddi şeyler yazılıp çiziliyor.
 

Geçenlerde Haluk Şahin bu konuda iki yazı yazdı. Hararetle okumamız tavsiye edilen bu yazılarda Şahin AKP'nin, liberallerin düşünsel ve polemiksel desteği olmadan bugünkü konumuna gelemeyeceğini; liberallerin bu partinin Batı'ya ve Avrupa Birliği'ne uzanan köprüsü görevini gördüğünü; onlara evrensellik ve çağdaşlık aşısı yaptığını, böylece o düşüncelere ve savunanlarına meşruiyet kazandırdığını, sistemin laiklik konusunda çok duyarlı kesimleriyle ideolojik mücadeleye girerek onları hırpaladığını, yol açıcılık işlevi gördüğünü; entelektüel donanımları sınırlı İslamcıların ve AKP'nin bundan çok yararlandığını ve halen de yararlanmakta olduğunu ifade ediyor.

Bütün bunlar doğru tahliller. Ancak Şahin'in es geçtiği, cevabını vermemeyi tercih ettiği önemli bir nokta var bu yazılarda: Peki liberaller bütün bunları yapmakta doğru mu yapmıştır; yanlış mı? Ak Parti'yi Avrupa'ya bağlayan bir köprü kurulması Türkiye'nin hayrına mı olmuştur, zararına mı? Bu harekete meşruiyet kazandırmak yanlış mı olmuştur? Gerçekte gayrı meşru mu idi ve öyle kalması mı iyi olurdu? "Sistemin laiklik konusunda çok duyarlı kesimleriyle" (Türkçesi darbecilerle) ideolojik mücadeleye girerek onları hırpalaması gerekmiyor muydu? Şahin'in satır aralarından, liberallerin yakın geçmişte oynadıkları bu rolden pek de hoşlanmadığını anlıyoruz.

Sadece o değil, Türkiye'nin sözde "çağdaş-laik" aydınlarının büyük çoğunluğu liberallerin 28 Şubat'tan beri oynadığı bu rolden hoşnut değil; hatta nefret ediyor. Çünkü liberalleri oyunbozanlar olarak görüyor. Türkiye'de şimdiye kadar "güzel güzel" sürüp giden "ilerici-gerici" saflaşmasını altüst eden; dolayısıyla gerici "iç düşman"ın tecrit edilip etkisizleştirilmesini imkansız hale getiren affedilmez bir oyunbozan! Dini duyarlılıklar içeren her türlü muhalif sesin boynuna "irtica" yaftası asılarak boğulmasını imkan veren düzenin yıkıcıları!

* * *

"Liberallerin bunu düşüncelerinin gereği olarak mı, yoksa 'Kemalist' statükodan nefret ettikleri için inadına mı yaptıkları önemli değil." diyor Şahin, yazısının bir yerinde. Kemalist statükodan "nefret etmenin" psikolojik bir saplantı değil, bir düşünce, hem de tam da Türkiye'ye gerekli bir düşünce olabileceğini bile unutarak... Arkasından da Özkök'ün de sık sık tekrarladığı soruyu soruyor: "Desteğiniz sınırsız mı? Nereye kadar destekleyeceksiniz, ne zaman eleştireceksiniz?" Aslında biz baştan beri hem destekliyor, hem eleştiriyoruz ama sorun şu ki, siz eleştirilerimizi de beğenmiyorsunuz.

Mesela "Şemdinli'de uzlaştığı için eleştiriyoruz. AB'yi savsakladığı zaman; 301'in değişmesinde ipe un serdiği zaman; Lahey'de Denktaş'ı bir kenara itip inisiyatifi ele geçirmeyi beceremediği zaman; limanların açılması" meselesini posta atarak düğümlediği zaman, Kürt sorununda sloganların ötesine geçip somut adım atamadığı zaman; kabaran milliyetçilik karşısında paniğe kapılıp MHP'yle milliyetçilik yarıştırmaya kalkıştığı zaman ve tabii ki, temel hak ve özgürlükleri zedeleyecek herhangi bir işe kalkıştığı her zaman...

Ama bütün bunlar sizi "kesmiyor". Çünkü sizin tek beklediğiniz, o temelsiz şeriat paranoyasına katılmamız. Eleştiriden anladığınız, korkular üzerine inşa edilmeye çalışılan o cepheleşmede gedik açmamamız. Oyunbozanlıktan vazgeçip, eski saflaşmayı yeniden tesis etmek üzere, sınıfsal, ekonomik ve kültürel olarak "doğal" olan yerimizi almamız... Oysa bu artık biz istesek bile mümkün değil.

Kamplaşma artık hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak. Ezber bozuldu bir kere... Efsaneler çöktü, tabular yıkıldı, klişeler işlemez oldu artık. Biz nedamet getirip "aslımıza" rücu etsek bile, "oyunbozanlar" hiçbir zaman eksik olmayacak...
 

Gülay Göktürk, Bugün
26.09.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız