Medyada 2. Cumhuriyet > Yaşasın beyaz türbanlı Malezya

Yaşasın beyaz türbanlı Malezya

Konu Türkiye’nin Malezyalaşması falan değil, konu esasen Türkiye insanının kafasının içinin Malezyalaşması ve maalasef yavaş yavaş olan da bu...

Geçenlerde her devrin adamı, fırsatçılardan, döneklerden, yalakalardan söz ederken, “ben” demiştim, “Vakit Gazetesi’nde yazı yazan Hasan Karakaya’dan, Hüseyin Üzmez’den ya da Abdurrahman Dilipak’tan korkmam... Çünkü onlar ne dediklerini açık açık söylüyorlar... Kıvırtmıyorlar... O dünya görüşüne inanıyorlar, o hayat tarzını yaşıyorlar onu da yazıyorlar...”

Benim inandığım demokraside dürüstçe demokrasiye bir rejim olarak inanmadığını söyleyen Hüseyin Üzmez’in görüşlerini söyleme, kendi hayat tarzını yaşama hakkı var...

O demokrasiye inanmasa da ben demokrasiye inandığım için var...

Orhan Pamuk da Kürt ya da Ermeni sorununda resmi devlet söylemlerinin tam zıttı şeyler söylüyor...

Söyler, yazar, bu ülkede başına da ne hukuki ne de fiziksel bir şey gelmezse ben bu ülkede demokrasinin dört başı mamur işlediğine inanırım...

Demokrasi kendine karşı çıkanların bile “başkalarını zorlamadıkça, kişisel olarak çıkma haklarını koruyan” bir rejim, zaten onun için güzel onun için demokrat, onun için çoğulcu...

Ama önemli bir nokta var orada...

Başkalarını zorlamadıkça, başkalarının bireysel tercihlerine hiçbir şekilde karışmaya kalkmadıkça, demokrasi işliyor...

Cumhuriyet, demokrasi sözkonusu olduğunda elbette batılı örneklerinin oldukça gerisinde...

Sadece siyasi olarak değil, bireysel olarak da gerisinde...

Hatta bireysel özgürlükler, siyasi özgürlüklerin çok daha gerisinde...
 

***

Bazı Kuzey Avrupa ülkelerinde homoseksüeller evleniyorlar, belediye başkanı, ya da başbakan oluyorlar, lezbiyenler aynı evde sevgili hayatı yaşıyor evlat ediniyor, Hollanda’da esrar içimi kişisel olarak serbest bırakılıyor falan filan...

Hasan Karakaya’nın ya da Hüseyin Üzmez’in bu konuda bir çelişkisi yok, onlar zaten bu özgürlüklerin olmasını istemiyorlar, öyle bir dertleri ve tasaları yok...

Ama konu sonsuz özgürlüklerden, sınırsız hürriyetlerden sözeden İkinci Cumhuriyetçiler olunca konu değişiyor...

Bu İkinci Cumhuriyetçiler’in, 1990’lardan itibaren ideolojik karargahı olarak bilinen Aktüel Dergisi, kendi yayınladığı röportajda Fetva Konseyi’nin olduğu, “Sivil Oruç Polisi’nin” faaliyet gösterdiği Malezya’yı öyle bir anlatıyor ki hani insanın içinden “sizin değer yargılarınız ne kardeşim?..” diye sormak geliyor...

Şu sözler Sabah’ın Aktüel Dergisi’nden alıntıladığı Malezya röportajından...

Birebir ve ekleme çıkartma yok;

“Müslüman kadınlar türban konusunda özgür ve istedikleri takdirde gayet seksi kıyafetler de giyebiliyor...

Öğrenciler de dersten sonra başörtülerini çıkartabiliyor...

Malezya’da kadınlar iş hayatına atılıyor, hatta avukat ya da polis şefi olabiliyor...”

Vay vay vay...

İkinci Cumhuriyetçiler’in kalesi Aktüel Dergisi’ne bakın, “Müslüman kadınlar türban konusunda özgürlermiş ve istedikleri takdirde gayet seksi kıyafetler giyebiliyorlarmış...

Öğrenciler de dersten sonra başörtülerini çıkartabiliyorlarmış!!!”

Bir teşekkür etmediği kalmış Aktüel Dergisi’nin, Malezya Fetva Konseyi’ne öğrencilere derslerden sonra türbanlarını çıkarma özgürlüğü verdiği için...
 

***

Kafaların Malezyalaşması nedir biliyor musunuz dostlarım?..

İşte budur... Türkiye’de, Cumhuriyet’in sağladığı özgürlükleri yetersiz bulan, daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük diye bas bas bağıran, bir İkinci Cumhuriyetçi karargah, öğrencilerin dersten sonra başörtülerini çıkartma özgürlüklerine alkış tutuyor!!!

“Kadın polisler türbanlıymış, fakat İran’ın aksine buradakiler beyaz giyiniyormuş ve Kuala Lumpur sokaklarında hangi yaştan olursa olsun kadınlar son derece alımlıymış...”

Kafaların içi nasıl Malezyalaştırılıyor görüyor musunuz?..

Nasıl sinsince, nasıl kurnazca?..

Sanki defile yapmaya gittik Malezya’ya da Malezyalı kadın alımlı mı alımsız mı bunu konuşuyoruz...

Malezyalı kadını alımlı yaparak, kadının özgür olduğunu ispatlayacaklar akılları sıra...

Kadınların avukat ya da polis şefi olabildiklerini de yazıyorlar, çok büyük kadın hakkı niyetine...

Utanmasalar kadınlar için cennet diyecekler, Malezyalı kadınlar türbanlı polis, polis şefi ya da avukat olabiliyorlar diye?..

Vah Mustafa Kemal’in Türkiye’si vah...

Sanki kadın meslek sahibi olamaz diyen varmış gibi...

İnsanda biraz yazarken utanma olur!!!

En komiği de şu cümle:

“Kadın polisler türbanlı, fakat İran’dakinin aksine buradakiler beyaz giyiniyor... Kaula Lumpur’un kadınları son derece alımlı...”

Demek ki neymiş?..

Mesele türbanda değil, siyah türbandaymış...

Malezya’daki alımlı kadınlar beyaz türban takarak sorunu halletmişler...

Helal olsun sana, İkinci Cumhuriyet’in karargahı Aktüel helal olsun sana...

Malezya’ya gitmeye gerek yok...

Siz zaten Malezyalaşmışsınız...

Yaşasın sınırsız özgürlükler, sınırsız demokrasi ve yetersiz 1. Cumhuriyet ve yaşasın 2. Cumhuriyet...

Ve yani...

Yaşasın beyaz türbanlı 2. Cumhuriyetçi Malezya!!!
 

Reha Muhtar, Vatan
27.09.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız