Medyada 2. Cumhuriyet > Burada ve dünyada demokrasi

Burada ve dünyada demokrasi

Cengiz Çandar'ın nereden aklına esmişse, 'İkinci Cumhuriyetçiler'in 'Birinci 11'ini çıkarmış. Aralarında ben de varım. Cengiz Çandar'da bu futbol merakı oldukça, daha çok '11' kurar (adam, bir kere, Fenerbahçeli, her şey beklenir). O bunu yapınca Ertuğrul Özkök de konuya el koymuş. Haluk Şahin'in yardımıyla, bu '11'e sorular soruyormuş: 'AKP'ye verdiğiniz destek sınırsız mıdır?' yollu, üzerinde anlamlı bir konuşma yürütülemeyecek bir soru.
Aslında böyle '11'ler içinde filan olmaktan hazzetmem. 'Takım' kavramından korkarım. 'İkinci Cumhuriyetçi' veya herhangi bir benzer etiketi alıp ömür boyu kuşanmaktan hoşlanmam.
Geçenlerde bir yazı yazmıştım, gene, 'İkinci Cumhuriyet' tamlamasını telaffuz edince dişleri kendiliğinden gıcırdamaya başlayan birilerinin bu öfkesine karşılık.
Ne demek bu? Bu ülkede, bugüne kadar yaşanmamış demokrasiyi bugünden sonra yaşamak isteyen insanlar, onlara verilen bir ad. Bundan daha 'derine' giden bir anlamı bulunmuyor.
Onun için Ertuğrul Özkök ve onun gibi düşünenler, bana veya benim gibi düşünenlere, 'ikinci', 'üçüncü' falan filan demekten vazgeçsinler, konuya şimdi önereceğim bir başka düzeyde baksınlar.
Hele 'demokrasi' gibi konularda, öyle özgün, herkesten farklı düşünceleri olan biri değilim. Olmama bir gerek de yok, çünkü dünya tarihinin bu aşamasında, bu gibi konular, 'meraklısı' bir yana, meraksızı için de ana çizgileriyle kavranmış, sindirilmiş, özümlenmiş konular. Gidelim Batı dünyasına, o dünyanın şu ülkesine, bu ülkesine, herkesle elbette değil, ama siyasi yelpazenin bir noktasından bir başka noktasına kadar uzanan alanda duran insanlarla bir konuşalım, 'demokrasi' sorunlarını. Dediğim alan solu ve liberalizmi kapsıyor. Orada olmayacağını bildiğim faşistler, çeşitli milliyetçiler, muhafazakârlar var. Ama faşistleri bir yana bırakacak olursak, Batı'nın muhafazakâr ve hatta milliyetçi çeşitli partilerinden insanlarla da 'demokrasi' sorunlarını oturup konuşabiliriz.
Ben kendi hesabıma yıllardır yapıyorum bunu -onlar buraya geldikçe, ben oraya gittikçe, değişik çizgilerden siyaset adamlarıyla, akademiklerle, gazetecilerle, sivil toplum aktivistleriyle, durmadan konuşuyorum. Her zaman anlaşıyoruz. Yani, neyin demokratik olduğu, neyin olmadığı konusunda anlaşıyoruz. Dünya çapında veya Türkiye ekseninde konuştuğumuzda, çok fark etmiyor, anlaşıyoruz.
Buna da dayanarak biliyorum ki, ben bu dünyada demokratik değerleri, demokrasinin var olduğu, bilindiği ve yaşandığı her yerdeki değerleriyle benimseyen bir insanım. Buna, dünyada, 'demokrat' diyorlar. Aynı şeye, Türkiye'de, çeşitli sıfatlar arasında 'İkinci Cumhuriyetçi' diyenler de var.
Mesele de bu kadar zaten. Bundan daha karmaşık, daha çapraşık bir tarafı yok.
Bilmiyorum, örneğin bir Ertuğrul Özkök, dünyada birtakım muhataplarla konuşurken, birtakım yazılarında söylediklerini söyler, gazetesinde yazılı olanları tekrarlar ve 'Gördüğünüz gibi, ben bir demokratım' diyebilir mi? Derse, muhatapları ne cevap verir?
Bir yandan bir Avrupa Birliği teranesi sürüp gidiyor. Özkök de, kendi beyanına göre, orada olmaktan yana. Ama bir yandan da bu terane sürüp gidecek: 'İkinci Cumhuriyetçiler, soruyorum size...' falan.
'Orada olalım' dediğin yerin demokratik değerleri böyle. Mesele bu.

Murat Belge, Radikal
28.09.2007

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız