Medyada 2. Cumhuriyet > Yeni Sağ ve İkinci Cumhuriyet

Yeni Sağ ve İkinci Cumhuriyet

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin iflas ederek dönemini doldurduğunu iddia edenler, "devrimci" nitelikte bazı görüşler ileri sürüyorlar. Bu görüşlerini de "İkinci Cumhuriyet" olarak sloganlaştırıyorlar.

İkinci Cumhuriyet yanlıları, yaklaşımlarını, yepyeni, şimdiye dek tartışılamayan, bilinmeyen düşünceler olarak sunmaktadırlar. Gerçekte, Türkiye Cumhuriyeti'nin tümüyle yapısal bir değişimden geçirilerek İkinci Cumhuriyetin kurulması yönünde ileri sürülen düşünceler, Batı dünyasında 1980'lerde egemen olmasına karşın, artık gittikçe gözden düşen ve "yeni sağ" olarak nitelendirilen neoliberal-muhafazakar görüşlerdir. Temelini 19. yüzyıl liberalizminden alan bu yaklaşım, bazı fantazilerle renklendirilerek Türkiye'ye uyarlanmak istenmektedir.

Türkiye'de bu yaklaşımı benimseyenler, devletin, ikinci cumhuriyet olarak yeniden yapılanması için resmi tarih olarak nitelendirdikleri Cumhuriyet'in temel taşlarını, "tabuların tartışılması" adına gündeme getirmektedirler. Başta Misak-ı Milli ve devletin üniter yapısı olmak üzere, Atatürk ilke ve devrimleri, Lozan Antlaşması, çoğu haklı olmayan eleştirilere uğramaktadır.

İkinci Cumhuriyet yanlısı yeni sağcılar, kendilerini ilerici, çağdaş ya da dinamik güçler olarak sunarlarken sloganlarına karşı çıkanları da tutucu ya da durağan güçler olarak nitelendirmektedirler. İnsan haklarından, demokrasiden ve salt piyasa ekonomisine dayalı üretimden, Batı'daki kuramsal temellerine uygun olarak sıkça söz eden ikinci cumhuriyet yanlıları, yine kuramsal temellerine uygun olarak, sosyal devlet ilkesini hiç ağızlarına almamaktadırlar; tersine, devletin baba rolünden artık sıyrılması gerektiği görüşündedirler.

Çünkü neoliberal yaklaşımı savunanlar, fayda kavramı -özellikle sosyal fayda kavramı- yerine devlete karşı ekonomik özgürlüklerin koruması üzerinde yoğunlaşırlar. Bu anlayış içinde, temel hak ve özgürlüklerin pozitif anlamı değil, negatif anlamı geçerli değer taşır. Eğitim ve sağlık hizmetleri ile sosyal güvenlik sisteminin bile -ekonomideki kaynak tahsisi ne kadar yetersiz olursa olsun- devletin karışmadığı piyasa mekanizmasınca yönetilmesini ve yönlendirilmesini isterler. Onlara göre devlet, ekonomideki gelir eşitsizliklerini azaltıcı hiçbir önlem almamalıdır. Devletin ekonomiye karışması, ekonominin doğal dengesini bozar.

Neoliberal-muhafazakar yaklaşımın Türkiye'ye çok abartılı olarak uyarlanması, görüşleri bu kesime hiç de yakın olmayan başkalarının da ilgisini çekmiş görünmektedir. Örneğin, ikinci cumhuriyet yaklaşımı, yenilenme gereksinmesini karşıladığı sanısıyla bazı CHP'lilerin bile çekici görünürken, kendi bakış açıları çerçevesinde sosyalist halk cumhuriyeti kurmak isteyenler, hilafeti canlandırmak isteyenlerle Türkiye Cumhuriyeti yerine Türk-Kürt federasyonu kurmak isteyenler de ikinci cumhuriyet tezine sıkı sıkıya sarılmaktadır.

Neoliberal-muhafazakar yeni sağ düşünceyi benimseyenlerin görüşlerini savunmaları kadar doğal bir şey olamaz. Ancak her nedense Türkiye'de bu yaklaşımı benimseyenler, doktriner bir kalıp içinde görünmemek için görüşlerini belli sloganların ya da deyimlerin arkasında savunma gereksinmesini duymaktadırlar. Türkiye'de yeni sağ görüşler, bazen "anayasal iktisat", bazen "ikinci cumhuriyet" örtüsü arkasında, sanki farklı bir şey gibi savunulmaktadır. Bu davranışı yadırgamamak mümkün değildir. Açık rejimlerde görüşlerin bir peçenin arkasına gizlenmeden açık olarak savunulması gerekir. Ancak yeni sağ görüşlerin açık olarak savunulduğunda gelir dağılımının aşırı ölçüde bozuk olduğu Türkiye'de siyasal taban bulamaması da çok doğaldır.

Türkiye'de sivil toplumu, demokratikleşmeyi, insan haklarını, adaletli yargı düzenini gerçekleştirmek için Atatürk'ün cumhuriyetini değiştirerek yani liberal-federal devleti kurmak zorunlu değildir. Bunlar için Anayasa'yı TBMM'de değiştirmek yeterlidir; bir liberal devrime gerek yoktur. Ekonomi sözkonusu olduğunda da günümüz Türkiye'sinin devlete karşı ekonomik özgürlükleri sağlamak adına sosyal devlet ilkesini rafa kaldıracak bir lüksü hiç taşıyamayacağı kanısındayım.

Prof. Dr. Nami Çağan
Milliyet - 01.09.1992

 

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız