Medyada 2. Cumhuriyet > ‘İkinci Kemal’izm için solda ittifak yeterli mi!

‘İkinci Kemal’izm için solda ittifak yeterli mi!

Önce şunu belirteyim ki, yanlış anlamaya hazır bekleyenler kendilerine malzeme çıkarmasın: ‘İkinci Kemal’ derken anlaşılacağı üzere Kılıçdaroğlu’dan bahsediyorum.

Yoksa tüm CHP’lilerin hassasiyetini kaşımak ve Kemalizm’in ilkinin sonu geldiğinden veya ikincisinden filan bahsedip Atatürk ilkelerini hafifsemek gibi bir meselem yok! Biliyorum, ikinci Kemalizm de olamaz, ikinci cumhuriyet de...

Ve Önder Sav’ın geçenlerde söylediği gibi “Kılıçdaroğlu istediği kadar yeni desin, CHP Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’dir!” Zaten kime sorsak: “Amaç CHP’nin iktidara yürümesi. Biz büyük bir partiyiz!”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Mesut Değer, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır ve Şanlıurfa gezilerini değerlendirirken “halk CHP’nin kendilerini yeniden kucaklamasını istiyor” tesbitinde bulunmuş. Değer, halkın barış talebini dile getirdiğini ve CHP’nin de buna öncülük yapmasını istediğini belirterek eklemiş: “Kürt halkının temel sorunlarının çözüm adresi bundan böyle CHP olacaktır.”

BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın dile getirdiği ittifak için de kendi şahsi düşüncesinin “bütün sol ve sosyal demokrat kimlikli partilerin seçimlere CHP çatısı altında girerek siyaset yapmaları” olduğunu söylemiş. Bu ittifak, yavaş yavaş kendini gerçekleştireceğe benziyor. Nitekim Değer, bölgedeki il ve ilçe teşkilatlarının BDP ittifakına sıcak baktığını söylüyor.

Şunu merak ediyorum: Amaç hâsıl olduğunda... Celal Doğanlar, Fikri Sağlarlar da küskünlüklerini bırakıp partiye döndüklerinde, hatta Sezgin Tanrıkulu da CHP’yle resmî bir biçimde buluştuğunda... Ne olacak?

Solda kadroları birleştirmek, ortak bir ekip kurmak, barışı sağlamaya yetecek mi? CHP önderliğinde gelecek olan barış için kör topal da olsa, hatalarıyla sevaplarıyla elini taşın altına koyan ve epey risk göze alanlar ne olacak?

Mesela referandumda evet veren DSİP’in, EDP’nin, HAS Parti’nin yaklaşımı hiç hesaba katılmayacak mı? CHP ve sol ittifak barışı getirirlerken diğerlerinin seyretmesi mi planlanıyor?

Benim bir vatandaş olarak seçimlerde CHP’ye oy verebilmem için, sol ittifakı biraraya getirmekten başka, bu partinin daha asli bir amacı olması ve barışı nasıl tesis edeceğini anlatması gerekmez mi?

Değer’e bakılırsa, “CHP olmadan Kürt sorunu çözülemez”. Hatta, “Kürt sorununu çözecek tek parti CHP’dir”. Bu yaklaşım ile –velev ki iktidara geldiler- AKP’den esirgedikleri uzlaşıyı sağlamak için nasıl bir ortak dil kuracaklar?

Neden ille sol bir ittifak çözmek durumundadır Kürt meselesini? Neden mesela diğer partilerle birlikte çözmekten bahsetmek yerine kendi tekeline alır ki bir parti bu çok meşakkatli sorunu çözmeyi?

Geçenlerde, vicdani duruşunu paylaştığım Sırrı Süreyya Önder de benzer bir şey yazmıştı: “Epeydir Kürtlerle sosyalistlerin arasına bir serinlik yerleşti. Bunun karşılıklı nedenleri ve sorumlulukları var kuşkusuz. Oysa Kürt’ün sosyalistten başka dostu olmayacağı gerçeği gün gibi aşikâr olmuştur (...) Çözüm ancak Kürtler ve sosyalistlerin ortak aklıyla bulunabilir.”

Bu kolaycı (bir denkleme indirgenebilirci) ve kaba genellemeci söylemi bir önkabul olarak dillendirmek vicdanen nasıl bir yaklaşımdır, kuşkularım var: Muhafazakâr çevrelerin demokrasi beklentisi, geniş mütedeyyin kesimlerin devletçi ve militarist söylemden giderek uzaklaşması... Farklı kesimlerin kendilerindeki çokkültürlü kimliği ve belleği keşfetmeleri... Özgürlük ve hakların herkes için kuşatıcı bir biçimde uygulanması talepleri... gibi bu topraklara ait tüm değişimleri imha eden... Farklı yaklaşımları taşlaşmış, dondurulmuş bir kareye hapsederek (“başka kimseyle bu iş olmaz!”) dışlayan bir sol ittifak, gerçek bir barış tesis edilebilir mi? Böylesi bir dışlayıcılık, Kemalist zihniyetle gelen ve farkında olmadan içselleştirdiğimiz seçkincilik ruhunu salt kendi egosu adına beslemez mi?

Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in kabrini ziyaret etmek ama siyasi görüşlerini kabul etmediğini söylemek kuşatıcı bir ittifak için herkese yeterli gelebilir mi, bilmiyorum. Ama Süreyya Önder gibi, Güney’in kardeşine de yeterli gelebiliyorsa... İş siyasete ve çetrefil sorunların çözümü için somut yaklaşımlara geldiğinde ne olacak diye sormak başkalarına düşecektir.

Değer, “Genel Başkanımızın belirttiği gibi kimlik şereftir, namustur, kişinin onurudur” diyor. Elbette. Bunu zaten her kesim söylüyor. Siyasette asıl belirleyici olan bu genel söylemleri hayata nasıl geçireceğiniz değil midir? Örneğin 66. Madde için yaklaşımınızı açıklasanız, değişim içindeki CHP’nin hudutlarını tartmaya başlasak artık, daha işlevli olmaz mı? Seçimlere de bu kadar az kalmışken?..

Taraf, 23.11.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız