Medyada 2. Cumhuriyet > Ordu ve 2.Cumhuriyet!

Ordu ve 2.Cumhuriyet!

Hayat bazen sürprizlerle doludur.

Aşağıdaki fotoğraf da benim için büyük bir sürpriz oldu sahiden.

Türkiye'de ikinci cumhuriyet tartışmaları 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra sıkça yapılmaya başlandı.

İkinci Cumhuriyet sivil, liberal, özgürlükçü, şeffaf bir devlet sistemine takabül ediyordu.

Bizde ise her tartışma gibi bu tartışma konusu da sığ, içi boşaltılmış bir şekilde ele alındı.

Liberal olmak sanki bir suçmuş gibi yansıtıldı.

Veya demokrat olmak kusurmuş gibi.

Bu fotoğrafın öyküsünü geçenlerde www.tempo24.com haber sitesinde Aydın Engin yazdı:

 

 

 

 

 

 

 

 

 'Bu fotoğraf, bundan 48 yıl önce, 29 Ekim 1961"da, Ankara göklerinde çekildi. Dönemin populer haftalık dergisi “Hayat Mecmuası”nın 265. sayısında yayınlandı. Noktasına, virgülüne dokunmadığım resimaltında aynen şöyle yazıyor:

'Üstte kahraman hava kuvvetlerimize mensup uçakların Türk göklerine yazdığı "2. Türkiye Cumhuriyeti" ibaresi görülmektedir. Bu heyecan verici tabloyu Hava Kuvvetleri Kumandanlığı"nın özel fotoğrafçıları çekmiştir.'

 
Hazır bu tarihi belge gündeme gelmişken Taraf Gazetesi'nde daha önce yayınlanmış, ikinci cumhuriyeti konu eden yazımı bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki bu ülkenin özgürlükçü kalemlerine ağız dolusu sövenler meramımızı daha iyi anlarlar. Ve artık 2.cumhuriyet kavramından bir hayaletmiş gibi korkmazlar!
 
*Acilen İkinci Cumhuriyet!
 
Kimileri Cumhuriyet"in önündeki "rakamsal ibareye" fazlasıyla takılıyorlar. Birinci Cumhuriyet"in yıkılacağından endişe ediyorlar sanırım. Oysa teklifimiz çok basit... Cumhuriyet aynen kalacak. Ona dokunmaya kimsenin niyeti yok. Fakat içini doldurmak gerekiyor. Bu da demokrasiyle olacak.

Cumhuriyetimizin acilen demokratikleşmesi lazım... İşte İkinci Cumhuriyet tam olarak bunu ifade ediyor. Demokratik bir Cumhuriyeti... Mehmet Altan"ın on beş yılı aşkın bir süredir dile getirdiği tez, demokratik bir cumhuriyet tasarımıdır.

Türkiye Cumhuriyeti"nin kuruluş felsefesinde demokrasi bulunmuyordu. Tek parti ve tek şef anlayışı 27 sene iktidarda kaldı. Bu dönem kimilerine göre olması gereken bir süreçti ve kendince meşru halleri vardı. Ardından gelen 10 yıllık Demokrat Parti döneminde ise demokrasi rüzgârı birkaç sene esebildi. Menderes, iktidarının son yıllarında demokratlıkla uyuşmayan bir çizgiye yöneldi ve 27 Mayıs 1960 ihtilali gerçekleşti. Görece özgürlük dönemi yeni darbelere gebe oldu. 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat müdahaleleri siyasi hayatımızda kara lekeler olarak yerini aldı.

Cumhuriyet ortalama on yılda bir askerî darbelere tanık oldu. Başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimleri de cabası. Ve 2008"de bile darbe fırsatı kollayan "derin odakları" bulunuyor. Demek ki yolunda gitmeyen bir şeyler var.

Türkiye halen askerî darbelerin tehdidinden kurtulabilmiş değil. Asker siyasetten elini çekmiş sayılmaz. Ordu içinde yeni cuntaların olmadığının garantisini kim verebilir? Derin devlet oluşumu tam olarak su yüzüne çıkartılmadı. Organize çeteler yaşamın her alanında mevcut. Sivil siyaset zemini sağlam değil. Seçilmiş-atanmış çekişmesi varlığını sürdürüyor. Bugünkü sistem halka değil Bürokrasiye hizmet ediyor. 90 sene önceki eyaletlerimizden yaşam standartları bakımından epey bir geriyiz. Kişi başına düşen milli gelirimiz komik rakamlarda. Eğitim, sağlık, adalet, vergi sistemimiz oldukça sorunlu. Ekonomimiz ve siyasetimiz şeffaf değil. Askerî yargı mekanizması gene büyük bir sorun. "Rejimin üzerindeki ordu vesayeti" sürerken, halen sivil bir anayasaya sahip değiliz. Üretken, çoğulcu, farklılıklara hoşgörü gösteren, azınlıklarıyla barış içinde yaşayan insanların olduğu bir toplum değiliz. Binlerce faili meçhul cinayet aydınlatılamadı, Gladio tipi örgütlenmeler tasfiye edilemedi, fikir özgürlüğünün önündeki engeller aşılamadı. Kısacası gerçek bir halk egemenliği hayata geçirilemedi.

Ve daha birçok sorunumuz bulunuyor.

İkinci Cumhuriyet bütün bu olumsuzlukların üstesinden demokrasiyle gelmeyi vaat ediyor. Geçmişteki ve günümüzdeki yanlışların tekrarlanmaması için özeleştiri kültürüyle gerçekleştirilecek bütün bunlar. Kemalist politikalarla buraya kadar tökezleyerek geldik. Artık zihinsel bir devrime ihtiyacımız var bence. Seçkinlerin elinden alınarak halka verilecek olan bir egemenlikten bahsediyorum. AB hedefinden şaşmayan demokratik bir cumhuriyet özlemi bu aslında... Ve bizlere hak ettiğimiz bir yaşamın şifrelerini veriyor.

Cumhuriyetle demokrasiyi tanıştırmanın zamanı sizce de gelmedi mi?

 
* 22.04.2008 tarihinde Taraf gazetesinde yayınlanmış yazım.

Erkan Öztürk, 17.03.09

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız