Kuşatma
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, büyük umutlarla oturdu koltuğuna. Kişiliği, söyledikleri, çizgisi, tutum ve davranışları; partiyi üyeler ve halkla birlikte yöneteceği, daha solda siyaset üreteceği izlenimi veriyordu.
Aradan yaklaşık 4 ay geçti. Söyledikleri, tutum ve davranışları, yürüttüğü çizgisi, giderek o izlenimi silikleştirdi.
Parti Meclisi listesinde sağlamaya çalıştığı toplumcular-liberaller dengesi, uygulamada liberallere doğru kaydı. Ortak akıl yerine partiye “yenilik, açılım” adı altında kendi görüşlerini şırınga eden kimi elitler egemen olmaya başladı.
Türkiye’ye hem ekonomik hem de siyasi anlamda ABD’den “görev”le geldiği, ekonomik operasyonlarıyla emekçileri daha da yoksullaştırdığı, siyasi operasyonlarıyla da DSP’yi bölerek, CHP’yi güçsüzleştirerek AKP’ye iktidar yolu açtığı kanıtlanmış Kemal Derviş ile görüşmeler... Arkası da, içi de boş, CHP’nin üstüne vazife olmaması gereken “türban açılım”ları... İkinci Cumhuriyet tayfasına yakın bir grup arkadaşın kurduğu vakıf ve derneklerle dirsek temasları... “Laiklik tehlikede değil” çıkışları... Sosyal devlete yalnızca “aile sigortası” gibi ne şiş yansın ne kebap türünden yaklaşan ekonomik program taslakları...
CHP lideri ve onu bulanık sulara iten çevresi ayrımında mı, bilemiyoruz ama...
4 ay önceki Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kişiliğinin güvenilirliği dışında; söyledikleri, çizgisi, tutum ve davranışları konusunda geleneksel CHP seçmeninde derin soru işaretleri oluştu!
CHP’yi ve onun halkta umut yaratmış liderini deney laboratuvarına çevirmek isteyenlerin asıl niyetinin önüne hangi sıfatın konulacağı yakında belli olur.
Kılıçdaroğlu’nun o laboratuvara girip girmeme isteğindeki içtenlik de...
Arama Konferansı
CHP, geçen hafta bir İstanbul “arama” konferansı düzenledi.
CHP’nin neyi aradığını bir yana bırakıp önce konferansın “moderatörü”nü öğrenelim. Aslında moderatörün Türkçe karşılığı “yavaşlatıcı” anlamına geliyor, ama biz “düzenleyici, eşgüdümcü” diyelim.
Efendim, konferansın düzenleyicisi, eşgüdümcüsü; 12 Mart askeri döneminin Ulaştırma Bakanı Selahattin Babüroğlu’nun oğlu Doç. Dr. Oğuz Babüroğlu.
Doç. Dr. Oğuz Babüroğlu, 16 yaşında burs kazanmış, lise eğitimi için İngiltere’ye gitmiş. Üniversite ve yüksek lisansını İngiltere’de tamamlamış. Ardından burslu olarak Amerika’nın Filadelfiya kentine gitmiş ve “Wharton School of the University of Pennsylvania”da doktora yapmış. Doktora sonrası öğretim üyesi ve danışman olarak Amerika’da çalışmış. Burada “eylem içerisinde öğrenme ve anlama, eyleme dahil olma, anlamak için değişim yapmaya çabalama” konularında çalışmalarda bulunmuş. Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı yapıyor ve Sabancı Üniversitesi’nde yarı zamanlı öğretim üyesi aynı zamanda.
Oğuz Babüroğlu, yakın geçmişte Virjinya dağ köylerinin kalkınmasıyla ilgili bir arama konferansı düzenlemiş. Babüroğlu’na göre, “Bu çalışmalar özen gösterilmesi gereken, kolaylıkla tekrar edilemeyen ve belki de hayatta insanın başına ancak bir kere gelebilecek çalışmalar”mış...
Babüroğlu, bunlara “katılın değiştirelim” konferansları adını veriyor.
Gelelim CHP için “katılın değiştirelim” konferansında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve birkaç parti yöneticisi dışında kimlerin çağrıldığına... Dikkatimizi çeken kimi isimleri sıralayalım:
Geçmişte bir ara CHP Genel Başkanlığı yaptıktan sonra Süleyman Demirel’in danışmanlığını kabul etmiş ardından ABD’nin Afganistan Valiliği sayılan NATO’nun Afganistan’daki Kıdemli Sivil Temsilciliği görevini üstlenen Hikmet Çetin. Cumhuriyete, halka ve CHP’ye nasıl baktığı sol kamuoyunca çok iyi bilinen Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman, Diyanet İşleri Başkanvekili Dr. Fahri Demir, Türkiye Kadın Girişimler Derneği Başkanı Gülseren Onanç, modacı Bahar Korçan.
Emek kesiminden kimse var mı diye baktık. Göremedik.
Gazetecilerden Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin, Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Sabahattin Önkibar ve Hürriyet’ten Nuray Mert hazır bulunmuş. Duyduk ki, ikinci cumhuriyetçiliğin isim babalarından sayılan Star yazarı Mehmet Altan’ı da çağırmışlar, ama kendisi maalesef CHP’nin “katılın değiştirelim” toplantısına katılamamış.
Cumhuriyet’ten çağrılan var mı derseniz, yok, kimse çağrılmadı.
Gençler İçin
Mülkiyeliler Birliği Vakfı’nın, desteğe gereksinimi olan Mülkiye öğrencileri için 10 ay boyunca ayda 10 lira kampanyası açtığını duyurmuştuk.
ODTÜ Mezunları Derneği de, daha önce “yardımın büyüğü küçüğü olmaz” diyerek yola çıkmış, öğrencilere burs için 10 lira kampanyası açmış. Konuya ilişkin ayrıntılı bilgi, ODTÜ Mezunlar Derneği’nin “http://www.odtumd.org.tr/” adresindeki bilgisunar sitesinden öğrenilebilir.
Çocukları, kendini efendiden sayanların eline bırakmamak için; gençlerin efendilere kul, köle edilmemesi için 10 lira, yalnızca 10 lira. Her iki kampanya da sizi bekliyor.
Ortaçağ
Güneydoğu’da Kürtçüler çocukları okula göndermiyor. Ilımlı İslamcı iktidarın İçişleri Bakanı da, bölgedeki sorunlara çözümü imam hatip liseleri ile din eğitiminde bulmuş.
Çağdaş uygarlık ülküsünden nerelere geldik...
Ortaçağ siyaseti sayesinde yörenin çocukları, karanlıklarda boğulup gidecek.
Işık Kansu, Cumhuriyet
23.10.2010
|