Medyada 2. Cumhuriyet > İkinci Cumhuriyet Gerçeği

İkinci Cumhuriyet Gerçeği

Artık bürokratik yapı değişiyor. Devlet ekonomiden el çekiyor. Özelleştirmelere son sürat devam ediyor. Tapu Kadastro’dan farkı olmayan Genelkurmay artık olması gereken yere çekiliyor. Darbecilerden, cuntacılardan hesap soruluyor.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Öyle midir? Birinci Cumhuriyet’te değildir. Zaten olamaz da. Bürokrasinin her şeye hakim olduğu,  halkın iktidar olamadığı, darbelerin hesabının sorulmadığı, faili meçhullerin sorgulanmadığı bir rejimde demokrasi de olmaz, özgürlükler de.

Kemalizm sosuyla şekillenmiş Birinci Cumhuriyet beğenmediği düşünce adamlarını, yazarları “kafasına” göre öldürüyor. Darbeleri soruşturmak isteyen savcıları meslekten ihraç ediyor.

Birinci Cumhuriyet’te halk yok. Kürtlerin, Alevilerin, dindarların, çingenelerin talep ettiği özgürlükler yok.

Birinci Cumhuriyet’te ekonominin patronu devlet ve bürokratlardır. Vatandaş sadece tebaadır. Birinci Cumhuriyet’te toplanan vergilerin nereye harcandığı sorulmaz. Soranın icabına bakılır.

Birinci Cumhuriyet’te Mustafa Suphiler boğdurulur, Cavid Beyler komik suçlamalarla idam edilir, Ali Şükrü Paşalar suikasta kurban gider. Muhalif görülen herkes bir şekilde susturulur. Üstelik bu isimler Kurtuluş Savaşı komutanları olsa bile.

Birinci Cumhuriyet’te gayri Müslimlere hayat hakkı yoktur. Ellerindeki her şeye Varlık Vergileriyle el konulur.

Birinci Cumhuriyet’te Gladio vardır, kontrgerilla vardır, 28 Mayıslar, 28 Şubatlar, 12 Eylüller, 12 Martlar, 27 Nisanlar, Madımaklar vardır. Birinci Cumhuriyet’te vatandaşa dışkı yedirme vardır, köy yakma vardır.

Birinci Cumhuriyet’te “Kırmızı Pazartesi” gibi katledilen Hrant Dink cinayeti vardır, Danıştay Saldırısı vardır, Ergenekonlar, Balyozlar vardır.

 Birinci Cumhuriyet’te google iddianameleriyle parti kapatmalar vardır, okunan şiirlerle içeri tıkılan siyasiler vardır.

Ama Birinci Cumhuriyet’te özgürlükler asla yoktur, devletten hesap sorma yoktur.

Birinci Cumhuriyet’in halkı hiçe sayan ve sadece bürokrasi düzeni sağlayan yapısı biraz Özal’la biraz Erdoğan’la kırıldı. Ama bu yapı çok çetrefilli ve direniyor. Direnecektir de. 12 Eylül referandumundan “evet” çıkması durumunda bu yapı az da olsa darbe yiyecektir. Ne var ki Birinci Cumhuriyet’in otokratik yapısının tamamen bertaraf edilmesi için yepyeni bir anayasaya ihtiyaç vardır.

Birinci Cumhuriyet artık yama tutmuyor. İkinci Cumhuriyet gerçeği gün gibi ortada duruyor. 1991’de İkinci Cumhuriyet fikrini ortaya atan ve bir zümreden sürekli küfür yiyen Mehmet Altan’ın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ispatlıyor.

Kemalizm palavrasından ciddi bir fikir beklemek abesle iştigal olur. Bu ülkede reel manada tek fikir üretenler İkinci Cumhuriyetçiler oldu. Onlar da sürekli baskı ve tehditle karşılaştılar.

Artık bürokratik yapı değişiyor. Devlet ekonomiden el çekiyor. Özelleştirmelere son sürat devam ediyor. Tapu Kadastro’dan farkı olmayan Genelkurmay artık olması gereken yere çekiliyor. Darbecilerden, cuntacılardan hesap soruluyor. Vatandaş ekonomiye daha çok katılıyor. Sivil iktidar adı karanlık işlere karışmış generalleri emekliye sevk ediyor. Kemalist yapının temsilcisi olan yargının tartışma konusu olan kararları ciddi ciddi tartışılıyor. Özgürlükler herkese biraz daha nefes aldırıyor.

Yani İkinci Cumhuriyet ne diyorsa onlar oluyor. Birinci Cumhuriyet can çekişmekte… Hoş geldin İkinci Cumhuriyet…


Cem Küçük, haber7.com

07.09.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız