Medyada 2. Cumhuriyet > Cepheleşme

Cepheleşme

CUMHURİYETÇİLİĞİ su götürmez devlet adamı Hüsamettin Cindoruk, Türkiye yoğun bakıma giren hastaya döndü diyor. Yargıdaki en yüksek noktaların birinden bakan Yargıtay Başkanı, Bizim kaygımız toplumun geleceğine ilişkin; toplum da biraz gözünü açsın demekte.

Başbakanın bu uyarılar karşısındaki tutumu hep biliniyor. O kendisini yüksek mahkemelerce kuşatma altına alınmış hissetmekte. Hatta bir adım daha ileri giderek, İyot gibi açığa çıktılar; cüppelerini bırakıp siyasete girsinler dedi. Başbakan Yardımcısı ise, her zamanki gibi, yangına körükle giderek muhalefetle yargının anlaştıklarını söylemekten geri kalmadı.

Güneydoğu için özerklik isteyenlerin partisi de, beş ilde birden seçimleri kazanırlarsa barajın indirilmesini sağlayacak bir anayasa değişikliği karşılığında iktidarla işbirliği yapabileceğini açıkladı.

Öyle anlaşılıyor ki, halkoylamasıyla başlayıp genel seçimlere uzanacak bir siyasal cepheleşmeyle karşı karşıyayız. En azından, ulus-devlet anlayışı ve laiklik konularında cumhuriyetin temel niteliklerini değiştirmek isteyenler arasında kendiliğinden oluşan bir cephe var. İkinci Cumhuriyetçi entel tayfanın ve muhtaçlıkları gıdım gıdım giderildiği ölçüde aynı muhtaçlığı yaratan ekonomik-sosyal politikalara oy vermeye alışmış kitlelerin oylarını da bu cephenin oy ağırlığına ekleyebilirsiniz.

İster halkoylaması olsun, ister genel seçim, böyle bir cepheleşmenin cumhuriyet karşıtlarına kazandıracağı sonuca demokrasinin basitliğinden söz ederek karşı çıkılabilir mi? Daha doğrusu, o karşı çıkış cumhuriyetçiliğe yakışır mı? Ya da öyle bir sonuç çıkmasın diye kurallarla oynamak, utanç verici hukuk dışı manevralara başvurmak?

Cumhuriyetçilik; cumhuriyetçi zaferleri, cumhuriyetin temel kurallarını bozmadan kazanmayı gerektirir.

Cumhuriyetçiler halk yığınlarının somut beklentilerini karşılamakta şimdiye kadar kusur ettilerse, özgürleştirici devrimlerin sonuçlarını iyi değerlendiremeyip özgürlük karşıtlığı izlenimi vermek gibi bir yanlışlığa sürüklendiler veya böyle suçlanmalarına yol açan demagojilerle baş etmekte başarısız kaldılarsa, hiç olmazsa şimdi içtenlikle durum değerlendirmesi yapmaları ve onun gereğini yerine getirmeleri için vakit çok mu geçtir?

Daha açıkçası, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya gelen bir cumhuriyetin yandaşları, onu kurtarmanın zorunlu kıldığı cumhuriyetçi çoğunluğu elde etmeyi sağlayacak genel bir programın ilkeleri üzerinde anlaşmayı, anayasa değişikliği ve halkoylaması sürecinde izlenecek ortak bir strateji oluşturmayı deneyemezler mi? Meclis içinde başlayıp sonra genişleyebilecek böyle bir süreç üzerinde düşünmek hayalperestlik midir? Hele Cindorukun sözlerinden sonra?

Mümtaz Soysal, Cumhuriyet

05.04.2010

Konu ile ilgili sayfalar...
7/3/2017 - 15 Temmuz’un ilk entelektüel sonucu ...
9/20/2016 - Garip ilişkiler...
8/16/2016 - Mehmet Altan: Türkiye, 'İkinci Cumhuriyet' kavramına mecburen geri dönecek...
8/12/2016 - Batı’nın “Yeni Türkiye” kuşkusu ...
4/25/2016 - Siyasal İslam ve İkinci Cumhuriyet ...
Bütün başlıklar için tıklayınız